HASTA ETMEYİN ADAMI!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
Ahmet Karayün

Hürbakış’ ta Ahmet Karayün’ ün yazısı:

“Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım: Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.” diyen Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiş değil mi? Bende öyleyim işte… “Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın”cı olamıyorum.

“Hastane önünde incir ağacı, doktor bulamadı bana ilacı” diyen türküyü bilmeyeniniz yoktur. “Hastane önünde ki incir ağacı ne alaka” diye soranınız olacaktır mutlaka. Aslına bakarsanız bende bir anlam veremiyordum. Ama hastanelere gidip, geldikçe kafamda ki soru cevabını kendiliğinden buldu.

Şarkıda ki sözü, gerçek hayatla şöyle ilintiledim, “Hastaneye gidersen ocağına incir ağacını dikerler”.

Geçenlerde okuduğum “Adamın biri doktora gitmiş, gidiş o gidiş” adlı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın kaleminden çıkan kitabıyla bu tezimi daha da perçinledim. Sağlık konusunda, ilaçlar konusunda bilinçli olmak isteyenlerin okuması gereken bir kitap, tavsiye ederim.

Hastane maceraları o kadar çok ki anlatmayla bitmez. Bir çok insan bilinçsiz doktor, yanlış ameliyat kurbanı oluyor. İyileşmek için doktora giden sağlam bir adam da hasta olup, hapı yutarak çıkabiliyor.

Bunun en temel nedenlerinden birisi, çıkarcı doktorların cirit atması. İşini gerçekten adam gibi yapmayıp adamı hasta eden doktorları, öğretmenleri, belediye başkanları olan bir ülkeyiz vesselam.

İlla ki işini iyi yapan doktor, polis, öğretmen, okul müdürü, belediye başkanı vardır ama bir elin parmaklarını geçmez, parmakla gösterilecek kadar az tarifine de birebir uyar.

Etrafımız her şeyin puştluğunu, dürzülüğünü düşünen insanlarla dolmuş. İşini iyi yapan insanlar nerede? Evine ekmek götürmesine vesile olan kutsal sayılan mesleğini ifa eden bir doktor, polis, öğretmen, belediye başkanları ve özellikle okul müdürleri neden işlerine, ülkelerine, evlatlarına ihanet ederler?

İlaç firmalarından aldıkları promosyonlar nedeniyle daha fazla ilaç yazıp, puan toplamak için gereksiz yere reçete yazan doktorlar, çorba parası toplayan polisler, okul kayıt parası adı altında rüşvet alan müdürler, öğrencilere şiddet uygulayan öğretmenler, ihaleye fesat karıştıran, zimmet yapan başkanlar, yalan söyleyen politikacılarla dolu bir ülkede yaşamak zor değil mi?

İnsan hastane kapısına düşmeye görsün, yandığının resmidir. Dayarlar gereksiz yere ilaçları, dayarlar faydasından çok yan etkisi bulunan antibiyotikleri, saatlerce sıra bekletirler, günlerce gel git yaparlar. En iyisi mi Allah düşürmesin.

Bazı cazgır ve kendini bilmez hastalar yok mu? Tabi ki, onlardan da çok. Deveye sormuşlar, neren eğri diye? Deve “Nerem doğru ki?” demiş ya, aynen o misal. Toplumumuzu yöneten insanlarda olduğu kadar, yönetilenlerde de eksiklerin, gediklerin haddi hesabı yok.

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyen insanlarla dolu her taraf. Peki o yılan kendilerini soktuğu zaman ne yapacaklar? Her şey çok geç olacak, hiçbir şey yapamayacaklar tabi ki.

İşin özü şudur ki, yaşadığım ve gördüğüm şeylere kayıtsız kalıp, boş veremiyorum. Aldırmadan geçip gitmek bana göre değil. Bu çarpıklıklar düzelir mi düzelmez mi bilmem….

Ama ben bir gazeteci olarak gördüğüm yanlışın, ihanetin, yalanın ve dolanın karşısında olup, deşifre edilmesi anlamında elimden geleni arkama koymayacağımın bilinmesini istiyorum.

Bir kamu kuruluşunda aksaklık mı yaşadınız, hemen bana iletin. Bende gerek köşemde gerekse de yetkili makamlarda hakkınızı arayayım. Bizim paramızla maaşları ödenen, bize hizmet etmesi gereken polis, müdür, öğretmen ve doktorlardan görevini kötüye kullanan herkesi bildirin bana.

İşini gerçekten iyi yapan ahlaklı, dürüst ve insanlara yardımcı olan tüm kamu çalışanlarına ise teşekkür ediyorum…

Hepsine selam olsun. Saygı duyuyor ve yaptıkları örnek davranışı çok onurlu buluyorum. Bir çürük domatesin tüm sepeti çürük olarak göstermesine karşıyım ve bu ön yargım yok. Ama çürükleri de bir an önce sepetten atmak gerek.

Hasta etmeyin adamı… Haksız mıyım daaaa?

KAYNAK: http://www.yerelhaberim.net/hasta-etmeyin-adami-makale,1036.html

Siz de yorumunuzu paylaşın: