ÇARE BULUNMAZ BİLİRİM YAREME

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
VEREM EDEBİYAT

HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI

Bir Yozgat türküsü ile başlayalım. Bir genç askerde verem olur ve hava değişimi için memleketine, yani Yozgat Akdağmadeni’ne gönderilir. Hasta çocuk, beşik kertmesi olan kızı deliler gibi sevmekte, ancak ailesi kızlarını göstermek istememektedirler. Hasta genç tedavi için İstanbul’a gönderilir ve bir sanatoryuma yatar. Penceresinden gördüğü bir incir ağacından aldığı ilhamla bu türküyü yakar. Genç asker, veremden ölür ve cenazesi de İstanbul’ da kalır.

Hastane önünde incir ağacı

Doktor bulamadı bana ilacı

Baştabip geliyor zehirden acı

Garip kaldım yüreğime dert oldu

Mezarımı kazın bayıra düze

Benden selam söyleyin sevdiğim kıza

Başına koysun, karalar bağlasın

Gurbet elde kaldım diye ağlasın

ERMENİ KIZINA ÂŞIK GENCİN TÜRKÜSÜ

Bu Gaziantep türküsü de bir Ermeni kızına aşık olan genci anlatır.

Genç hem aşkından verem olmuştur ve hem de sevdiğine kavuşamamıştır. Aralarında bir de din sorunu vardır. Çare de ya Ermeni kızının Müslüman olması, ya da gencin Ermeni olmasıdır. Ne güzel bir türküdür bu.

Bahçelerde mor meni,
Verem ettin sen beni,
Ya sen İslam ol Ahcik,
Ya ben olam Ermeni…

Ben sana yandım gelin
Yanağı allı gelin
Gaziantep yolunda
Öldürdün beni gelin

Bahçelerde meleme
Yar göğsün düğmeleme
Ölürsem kanlım sensin
Gözlerin sürmeleme

Bahçelerde saz olur
Gül açılır yaz olur
Ben yarime gül demem
Gülün ömrü az olur

Ben sana yandım gelin
Yanağı allı gelin
Gaziantep yolunda
Öldürdün beni gelin

MARAŞLI ŞEYHOĞLU SATILMIŞIN DA DERDİ VEREMMİŞ

Faruk Nafiz Çamlıbel’ in ünlü han Duvarları şiirindeki Maraşlı

Şeyhoğlu Satılmış’ın derdinin de verem olduğunu anlıyoruz.

Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı’mı el almış haram diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben.

ADANA TÜRKÜSÜ

Bu da aşkından karşılık alamayan, sevdiği ellerle gezen ve verem olan

bir gencin türküsü.

Et aldım direminen (Beri bak yavrum beri bak)

Öldürdün verem inen (Dön biraz da bana bak)

Nasıl verem olmayım (Beri bak yavrum beri bak)

Gezersin ellerinen (Dön biraz da bana bak)

Kaşların ince mince (Beri bak yavrum beri bak)

Ölürüm görmeyince (Dön biraz da bana bak)

Seni bana vermezler (Beri bak yavrum beri bak)

Düşmanlar ölmeyince (Dön biraz da bana bak)

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. mehtap dedi ki:

    iyi günler doktor ahmet rasim size nasil anlatsam bilmiyorum ama benim babam akciger kanseri ve terapi felan görüyor ona ramen kanseri yenemiyor bana yardimci olun babama ne yapa bilirim yada ne vere bilirim neylerle beslenmesi gerek ne ilacini kulanmasi gerek bana yardimci olun

  2. Bunları babanızın doktorları ile görüşmeniz daha doğru olur. Ben ancak Allah’ tan şifalar diliyorum.

  3. faik dedi ki:

    olmuşla ölmüşe çare yok.

    yarım/yare/pare hoca dinden yarım/yare/pare doktor candan eder.

    allah manda şifalığı versin.

    zengin helvasını baldan pişirir, züğürt derman için pekmez bulamaz.

    haramdan şifa olmaz.

    üstüme iyilik, sağlık.

    eğer başkalarını ıslah etmek istiyorsan önce kendini ıslah et.

    kalp ıslah olunca da bütün vücuda dağılır. vücut ıslah olunca bütün kâinat ve mükevvenat ıslah olur.

    akıl ıslah edildiğinde ancak özel yaşam iyileştirilebilir.
    *
    *
    *
    anladık ölüme çare yok
    kazaya belaya çare yok
    saç dökülmesine
    yüz buruşukluğuna çare yok
    *
    ben feride veş gamü mihnetle ferdim dehrde
    geçmedi alâmsız biçarenin bir saati
    *
    başum yasdukda çârem yok visâl-i yâre el irmez
    tabîb añmañ baña kim kâbil-i dermân degül derdüm
    *
    acı şey çaresiz yaşamak acı şey
    bunca nimetlerin yanı başında
    *
    dil-hasta hayâlîyi gören der ki dirîgâ
    bîçare ölür derd ile dermâna erişmez
    *
    sazımızı ele alıp çalalım,
    çaresiz dertlere çare bulalım.
    *
    doktor doktor kalksana
    lambaları yaksana
    atam elden gidiyor
    çaresine baksana
    *
    doktora gittim asprin yuttum, dersi unuttum hapşuuu
    hapşudan bıktım, caddeye çıktım, ah ne acıktım hapşuuu
    dağlara tırman, bende de derman, kalmadı aman hapşuu
    *
    ney gibi bağrum delindi çâresüz âh eylerem
    gönderürem her nefes âh-ile efgânı sana
    *
    yâ râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
    mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
    *
    o gece ne hâl ise etdik sabâh
    dedim var mı âyâ bu gamdan felâh
    *
    şu aziz aspirin
    hep çarelere tevessül olarak

    yarab şifa sendendir
    etten ottan değil
    *
    i ink my thumbprint. i drool in a trance
    and take spit and blood and wine and aspirin
    to make a sauce and wipe it on my face.
    then i bite the page, a strange lover of the dead
    *
    kalmadı bende cedelkarlıga tab ü tüvan
    çare yok baht-ı siyehkara necamdan gayrı
    *
    âşık-ı bî-çâreler şemsî niçe itsün karar
    yok durur bir gönül egler mehlikâsı lahsa’nun
    *
    hasretinden hasta oldum derdimi bilmez tabîb
    dilberâ valsındadır var ise dermanum benüm
    *
    yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm
    yanmada derman buldu bu gönlüm.
    *
    derman aradım derdime, derdim bana derman imiş.
    *
    herkes yarasına derman arıyor
    deva belli değil dert belli değil
    *
    geceler mi uzun sabah olmuyor
    yareler mi derin derman bulmuyor
    *
    bir yudum kâseden bir yudum bade,
    şifa verir cana, hadden ziyade.
    *
    kaplıcalarının sıcaktır suyu,
    hep şifa dağıtır asırlar boyu,
    *
    çıtırmık sabunu şifayla dolu,
    bakır kaplar süsler, sağ ile solu,
    *
    sorarsa derdine bir çâre haste-dil-i `âşık
    şarâb-ı la`lüni gel ey tabîb-i cân em de
    *
    köylüleri niçin öldürmeliyiz?

    kendilerinden olanlarla alay edip
    tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
    devlet, tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir.
    *
    günde sekiz litre alkol vermesi için doktorun
    şizofren olmalı ilkin.
    …..
    amasya-da çürük elmalarla büyüyen gençliğine,
    çiçek bozuğu kadın felçlerini de ekleme.
    *
    bir gün tokum kırk gün de aç
    hayatımı eyledin felç
    *
    bir yanım felçlidir bir yanım tutmaz
    şu kocaman ömrüm yel gibi geçti
    *
    pare pare yalan dünya
    palan dünya değil misin
    *
    râh-ı aşkında senin ben cân ü serden geçmişem
    pâre pâre kılmışam gönlü ciğerden geçmişem
    *
    gördükçe hilâl-i feleği gürsine-çeşmân
    ser-sofra-i çerh üzre sanır pâre-i nândır
    *
    zerre zerre hâk-i dergâhına ister salınûr
    dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre su
    *
    pâre pâre eyleme müjganü ebruler ile
    yine zahm açma reki bimare allah aşkına
    *
    milli yekpârelik gelmez işine;
    bu yüzden parçalı, bölüntülüsün!
    *
    sîne-i pür-zahmuma sarmak diler göñlüm seni
    cismüñ ey cân pâresi kâfûrî merhemdür baña
    *
    iftirâkın vurdu bu zahm-ı dil-i bîçâreye
    merhem-i valsın devâ kıl sîne-i sad-pâreye
    *
    ekdikleri dâne-i şirâre
    biçdikleri kalb-i pâre pâre
    *
    felegün çarhı kırulsun nefes-i âhumdan
    pâre pâre dökülüp hâk ile yeksân olsun
    *
    dest-i bî-dâdıñ atıp çâk-i girîbân etdiñ
    cigerim pâresini bezmiñe biryân etdiñ
    *
    ey tabib – i hazik- i nazük – mizac!
    sen bilürsen haste gönlüme ilac
    *
    çaycı, getir ilaç kokulu çaydan!
    dakika düşelim senelik paydan
    *
    boy sırası dizilmişler : ilaç şişeleri gibi kapalı.
    *
    benim kalbim bir ıslahevidir doktor.
    yetim bir çocuk durmadan azarlanır içinde
    *
    isterim ıslah kendimi ama işe yaramaz
    derler kendi sapını hiçbir balta yonamaz
    *
    tîg-i gamzen tîzdür ol resme kim bir lahzada
    haste-diller sînesinden pâreler bin bin gılâf
    *
    bu sîneyi kim mahzen-i derd-i dil ü cândır
    dünyâ gamına cây-ı karâr eyleme yâ râb
    *
    sarılub koynunuza ben gice girsem ne olur
    ohşayup destime alsam sînenizi
    *
    nazm-ı pâk ile pür itmiş sînesin abdâl-veş
    açılup şi’r okımak ister gibi yârâna cönk
    *
    cefâ semtin baña ‘arz itme göster sîne-i hâsuñ
    sitanbul’da belî ‘uşşâka meydân-ı vefâ birdür
    *
    *
    *
    finten’ de hâmid’ in bir veremliler hastanesinden alarak, önce mezara gömdürdüğü, sonra bir “lord” la evlendirdiği blanche’ ı, o devirde hiçbir çaresi olmayan verem bile öldüremez.
    *
    sen belki çocuk felcine çare bulup binlercesini ‘toplumun’ sayesinde kurtarabiliyorsun ama yine aynı toplum tarafından feda edilen, hem de açlığa feda edilen, milyonlarcası için ne yapıyorsun yıldızlara bakıp her dakika onlarca çocuğun öldüğünü düşünmek dışında?
    *
    ey çaresiz
    neyin çaresini arıyorsun
    neyin çaresi var, neyin yok
    yaz bunları bir kenara
    bir gün belki bulursun çareyi
    *
    usandı doktor, bulamadı derdime çare. diyorlar ki: “o’ndan o’nunla kurtul!” – lâkin dertten dertle kurtulur mu insan
    *
    başınıza dert açmada ellerinden geleni arkalarına koymazlar; ayrıca üzerinizden dert ve sıkıntı hiç gitmesin isterler.
    *
    ben hayatımı insanları asırlardan beri aldatan ilaçlarla kazanıyorum.
    *
    madam asık suratıyla girip çıkıyor ve kendi bildiği
    birtakım ilaçlarla tedavisine devam ediyordu.
    *
    çocuk ateşler içinde… doktor parası… ilaç
    parası… ekmek parası…
    *
    can sıkıntısına ve zihin yorgunluğuna bire birdir.”
    “işe yarar mı gerçekten?”
    “aspirinden iyi.”
    “peki. yolla şunu.”

Siz de yorumunuzu paylaşın: