MİKROBİYOLOG VE ENFEKSİYONCULARA GÖZÜMÜZ GİBİ BAKMALIYIZ!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
obez kadın 4

Prof. Dr. Alişan Yıldıran’ ın yazısı:

Geçdiğimiz günlerde medimagazin’de yer alan konu ile ilgisiz kişilere dayandırılan yazı(!)’dan sonra (1) bugün Radikal gazetesinde Bahar Çuhadar imzası ile ilk bölümü yayınlanan “Dünyanın tartışdığı konu; çocuğa aşı yatıralım mı, yaptırmayalım mı?” başlıklı yazı ilaç gibi geldi.

Yazıyı alıntılayan Ahmet Rasim hocanın sitesine bırakılan fevkalade isabetli iki yorum ise kısaca “Enfeksiyoncular aşı savunucusu pozisyonuna girdikçe inandırıcılıklarını kaybediyorlar” şeklinde idi.

Gelelim bugün Radikal’de açıklamada bulunan değerli doktorumuza; kendisini “Bir aşının kaldırılması için o hastalığın sıfırlanması gerekir” cümlesini hangi bilimsel kaynaklara dayandırdığını açıklamaya davet ediyorum;

Çiçek hastalığı (smallpox) wiki’de onbin yıldır bilinen damlacık intanı (rahmetli hocam Prof. Dr. Ekrem Kadri Unat’ı yâd etmek için bu Osmanlıca kelimeyi kullandım) ile zorlukla bulaşan ve fatalite (ölümcüllük) oranının lezyonun şekline ve yaygınlığına bağlı olduğu şeklinde veriyor (2).

Bu tanım bir immunolog için tipik bir immün yetmezlik tarifidir (3). Türkçesi; bu hastalık sadece bazı insanlarda ağır hastalık yapabilir. Wiki’deki o meş’um resimdeki kızcağız muhtemelen bir primer İmmün yetmezlikdir!

Hakikaten, iyi bir epidemiyolog bu kadar eski ve ölümcül bir hastalığın tarihde çok belirgin epidemiler ve muazzam ölümlere yol açması gerekdiğini düşünmelidir.

Halbuki, virüs tabiatı itibarı ile sadece küçük ve yerel varlık göstermiş, epidemiler ancak, Jenner’in kendi oğlunun ölümüne yol açacak kadar hırslı olması sebebi ile asıl virüsün aşı olarak kullanılması (bu sebeple bu aşılamaya variolation denilmekde), zaten genetik yatkınlığı olan Avrupa milletlerinde salgınlara sebep olmuş, yani aşının kendisi ölümcül sonuçlara yol açmış, ardından daha sakin tipi olan vaccinia virüsü ile aşılama yapılmaya başlanmış ve hastalık muhtemelen kendiliğinden kaybolmuşdur (4).

Bu sosyopsikolojik olayı çok iyi değerlendiren ilaç firmaları ve onların sahipleri (!) bir taşla pek çok kuş vurmuşlardır, bu bahsi diğer. Hatta ilk biyolojik savaş aracı olarak da kullanılmışdır. Genetik yatkınlığa bir örnek ise; bir kemokin reseptörü olan CCR5 (CD195) de belirlenen ve bilhassa HIV ve çiçek (smallpox) gibi hastalıklarda T hücrelerin yeterli cevap oluşturamaması ile giden delta 32 mutasyonudur (5).

Bazı yerlerde çiçek hastalığının enfekte yatak çarşafları ile değil de tahtakuruları ile bulaşdığını okudum ancak referans bulamadım, yine de akılda bulunması gerekir.

Sayın Ergönül’ün açıklamasında ilmi bir veri bulamadım, konuyu okumamış olabilir tabii, daha önce de ifade ettiğim gibi; Aşılar; enfeksiyon, halk sağlığı vs uzmanlarının değil; immünologların ve bu bilim dalının altında kurulması gereken vaksinolojinin konusudur (6, 7).

Yine de enfeksiyoncu ve mikrobiyologlara gözümüz gibi bakmamız gerekdiğini naçizâne, bugünlerde fevkalade çapdan düşmüş olan üstad Taha Kıvanç’dan öğrenmişdim; linkini verdiğim yazıyı muhakkak okuyun derim (8)!…

Aşıların ne kadar önemli olduğunu bilmem anlatabildim mi?

Kaynaklar

(1) http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-asilsiz-asi-karsitligi-salgini-1-11-66236.html
(2) https://en.wikipedia.org/wiki/Smallpox
(3) http://users.ipfw.edu/Blumenth/Immunology/sciencearticles/primaryimmunodeficiencies.pdf
(4) http://www.vaccinationcouncil.org/2010/02/26/smallpox-vaccine-origins-of-vaccine-madness/
(5) https://en.wikipedia.org/wiki/CCR5#CCR5-.CE.9432
(6) http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/04/23/misafir-yazar/sihirli-degnek-asi-efsanesi/
(7) http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/06/21/misafir-yazar/yeni-dogan-bebegin-tek-ihtiyaci-anne-sutudur-asi-degil/
(8) http://www.yenisafak.com/arsiv/2002/MART/07/tkivanc.html

Yazı için 4 yorum yapılmış:

  1. Kemal Özdemir dedi ki:

    Bize hep çiçek çocuk felci kızamık gibi hastalıkların aşılar sayesinde kökünün kazındığı anlatıldı öğretildi ama görüyoruz ki meselenin bambaşka özellikleri de varmış.
    Evet Alişan Hocanın dedikleri doğru olabilir. Veba mesela şimdi yok ama aşı ile kaybolduğunu sanmıyorum çünkü aşısının olmadığını sanıyorum. Bu enfeksiyonlar gerçekten bir tuhaf, mesela bir zamanlar SARS varsı tüm dünyayı sarstı ama sonra kayboldu gitti adı anılmaz oldu. yakın zamanlarda Ebola da öyle, birden parladı binlerce ölüme yol açtı ama aşısı olmadığı halde o da bir an geldi söndü gitti. Bu enfeksiyon hastalıklarının gerçekten aşılarla değil mesela hijyen, teknoloji, bilinçlilik gibi şeylerle ve tabii vücut bağışıklığı sayesinde yenmek mümkün oluyor. Aşı sanki çok işe yaramaz gibi geliyor bana da artık ama üzerinde daha düşünmek lazım. Alişan Hocam ne der acaba?

  2. Ayşe Yılmaz dedi ki:

    Sayın Hocam diğer uzmanlardan çok farklı hatta buna aykırı demek lazım düşünceleriniz var, belki de onlar aykırıdır ondan emin değilim. Neyse sorum şudur: Çiçek hastalığının ortadan kalkmasında gerçekten aşının hiç yeri yok mudur? Ya da çocuk felcinde aşılamaya karşı mısınız?

  3. Alişan Yıldıran dedi ki:

    Gizemli mikrobiyolog cinayetler

    Tarih: 2 Mayıs 2020

    Yer: ABD/Pensilvanya- Pittsburgh.

    Polis telsizleri, McKnight Road’un hemen dışındaki Elm Ct’teki The Mews of Town North’da ateşli silahla ölmüş iki erkek cesedi olduğunu bildirdi…

    Biri, evinde baş, boyun, gövdesine aldığı kurşunlarla ölmüştü.

    Diğerinin, bu evin bir kilometre uzağında park edilmiş bir otomobilde kafasına sıkılan kurşunla hayatına son verilmişti.

    Evinde cesedi bulunan kişinin 37 yaşındaki Çinli olması medyanın olaya ilgi göstermesine sebep oldu. 11 Eylül terör saldırılarından sonra ABD’de Müslümanlara yönelik cinayetler işlenmişti; bu da onlardan biri miydi? Öyle ya… Trump, her gün Coronavirüs sebebiyle Çin’i suçluyordu! Keza kimi yerlerde “çekik gözlülere” saldırıda bulunulmuştu…

    Ölen Çinli, yardımcı doçent Bing Liu idi…

    Çalıştığı yer ortaya çıkınca işler daha da karıştı: Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilgisayar ve Sistem Biyoloji Bölümü’nde mikrobiyolog olarak çalışıyordu!

    Ve daha önemlisi: Üzerinde çalıştığı konu ise “SARS-CoV-2” idi; yani Coronavirüs! Enfeksiyon komplikasyonların hücresel temeline yönelik önemli bulgular elde etmek üzereydi…

    TÜRK PROFESÖR

    Prof. Dr. İvet Bahar (d.1957)

    İstanbul’da dünyaya geldi. Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, aynı üniversitede yüksek lisansını tamamladı. Fizikokimya alanında doktorasını tamamlayarak polimer fiziğine merak saldı. 1986 yılında İTÜ’de asistan olarak görevine başladı. Boğaziçi Üniversitesi’nde profesör unvanını hak etti. UNESCO bursunu kazanarak ABD’ye gidip çalışmalarını bu ülkede devam ettirdi. Moleküler biyolojide yeni ufuklar açarak ABD’de öne çıkan bilim insanları arasında yer aldı…

    Yıl 2004. Pittsburg Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilgisayar ve Sistem Biyoloji bölümü kurucu başkanı oldu.

    Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin ilk Türk kadın üyesi Prof. Bahar, 2016 yılında Başkan Obama’nın davetlisi olarak Beyaz Saray’da konuşma yaptı.

    Prof. Bahar en son Coronavirüs ilacı üzerine çalışıyordu ve asistanlarından biri, öldürülen Bing Liu idi! (Ki Prof. Bahar’ın ekibinin çoğunluğu Çinli araştırmacılar…)

    * Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin ilk Türk kadın üyesi Prof. İvet Bahar

    ÇİNLİLER İNANMIYOR

    Otomobilde ölü bulunan diğer Çinli ise 46 yaşındaki Hao Gu idi.

    20 yıldır Amerika’daydı. Aynı üniversitede yazılım mühendisi olarak çalışıyordu. Bekardı.

    Polisin iddiasına göre, iki erkek tanışıyordu. Hao Gu, eve kilitsiz kapıdan girip Bing Liu’yu yaylım ateşe tutmuş ve ardından otomobiline gidip intihar etmişti.

    Tanık yoktu.

    Kurbanın karısı Liu, şüpheli cinayet sırasında evde değildi.

    İki kişinin ölümüne sebep olan silahın nereden alındığı bulunamadı.

    Her ikisi de yıllardır Amerika’da yaşamalarına rağmen bu ülkenin vatandaşı değildi…

    Polis, cinayetin COVİD-19’daki araştırmasıyla ilgisi olmadığını açıkladı. Kişisel bir mesele olduğunu düşünüyordu.

    COVİD-19 araştırmaları yapan ve “Çok önemli bulguların eşiğinde” olduğu belirtilen Pittsburgh Üniversitesi’nden Dr. Bing Liu soruşturmasında pek farklı gelişme olmadı…

    Fakat küresel komplo teorileri havada uçuştu. Örneğin, “Aman tanrım” diye yazdı Çinli sosyal paylaşım platformu Weibo; “Belki de Liu, virüsün bir Amerikan laboratuvarından geldiğini öğrendi!”

    Benim aklıma ise başka bir cinayet geldi:

    BENZER CİNAYET

    Tarih: 1 Mart 2002.

    Yer: ABD/California- Mountain View.

    Domino’s Pizza dağıtım elemanı saat 20.45’te Windmill Park Lane adresindeki iki katlı evin zilini çaldı.

    Ev sahibi 46 yaşındaki boşanmış Rus kökenli mikrobiyolog Dr. Tanya Holzmayer kapıyı açtı; pizza siparişi vermediğini söyledi. Pizza elemanı adresi gösterdi…

    Tam o sırada bir Çinli elindeki tabancayla Tanya Holzmayer’e, oğlu Alex ve pizza görevlisinin önünde kurşun yağdırıp kaçtı…

    Ertesi gün… Foster City yol kenarında sıkılan tek kurşunla ölmüş bir Çinlinin cesedi bulundu. Cesedin yanında 38 kalibrelik bir tabanca vardı.

    Bu ceset, mikrobiyolog Tanya Holzmayer’i öldüren, 38 yaşındaki moleküler biyoloji uzmanı Dr. Guyang Huang’a aitti!

    Karısını arayan Huang, “Eski patronumu öldürdüm, şimdi de kendimi öldüreceğim” demişti.

    İddiaya göre, Huang işten kovduğu için Holzmayer’i pizza oyunuyla dışarı çıkarmıştı.

    Sovyetler dağılınca 1989 yılında ABD’ye gelip Silikon Vadisi’nde genetik araştırmalar yapan Holzmayer, ABD’nin önde gelen genetik uzmanlarından biriydi; özellikle AIDS alanında çalışmaları vardı. Küresel ilaç araştırma şirketi PPD’nin (Pharmaceutical Product Development) genomik araştırma başkan yardımcısıydı.

    Huang ise moleküler biyoloji direktörü olarak çalışıyordu. Neden işten kovulduğu anlaşılamadı. PPD şirketi, çalışanlarına medyayla konuşmama talimatı verdi.

    Mesleklerinde hayli başarılı iki bilim insanının trajik sonu ne kadar gerçeğe kavuştu bilinmez. Dosya kapatıldı…

    Mikrobiyolog cinayetleri bu iki olayla sınırlı değil…

    * Öldürülen mikrobiyolog Bing Liu, Prof. Dr. İvet Bahar’ın ekibindeydi. Üzerinde çalıştığı konu ise COVİD-19 idi…

    İNTİHAR MI, CİNAYET Mİ

    Mikrobiyoloji; virüsler, bakteriler, mikroplar gibi mikro boyuttaki organizmaları inceleyen bilim dalı… Genellikle laboratuvarda bu işi yapanlara mikrobiyolog denir… Coronavirüs ile -sonuncusu iki hafta önce olmak üzere- son yıllarda işlenen mikrobiyoloji cinayetleri tekrar gündeme geldi. Biyolojik silah üretiminde de çalışan mikrobiyologların öldürülmesi tesadüf mü? Yoksa kimi ülkeler arasında örtülü savaş mı var?

    Biyolojik silahlar üretmek için de çalışılan bir uğraş alanı mikrobiyoloji.

    David Christopher Kelly (1944 – 2003)…

    Galli mikrobiyolog ve biyolojik savaş otoritesiydi.

    Bilim parkı/Porton Down Savunma Mikrobiyoloji Bölümü başkanıydı. Gizli birçok programda yer aldı. 1990’ların başında Rusya’daki sivil biyo-teknoloji tesislerini denetleyen ABD-İngiltere ekibinin parçasıydı. Irak’taki nükleer silah denetimi için 1991’de kurulan Birleşmiş Milletler Özel Komisyonu’nun (UNSCOM) başına atandı. 1998’e kadar bu görevde bulundu. Biyo-silah/şarbon konusunda uzmandı…

    Yıl, 2003.

    BBC’den gazeteci Andrew Gilligan’e İngiliz hükümetinin Irak’taki kitle imha silahlarına ilişkin bilgileri çarpıttığına dair bilgiler sızdırdı.

    Gazeteci Gilligan bilgileri BBC Radio 4 Today programında Dr. Kelly’nin adını vermeden yayınladı. Başbakan Tony Blair, belgelerin kaynağının mikrobiyog Kelly olduğunu keşfetti ve Kelly’yi sorgulamak için parlamento komitesi oluşturulmasını istedi.

    Nobel Ödülü’ne aday gösterilen Dr. Kelly’nin, yürüyüşe çıktığı Southmoor’daki evinin yakınındaki Harrowdown Tepesi’nde 17 Temmuz’da intihar ettiği açıklandı! Cesedi saatler sonra bulunabilmişti…

    Ölüm İngiltere’yi şoke etti. İngiltere Başbakanı Tony Blair, Lord Hutton yönetiminde soruşturma başlattı. Bu rapora göre Dr. Kelly; “sol bileğini keserek intihar etmiş” ve “ölümünü Coproxamol tabletleri alarak hızlandırmış” idi…

    Ancak “intihar” açıklamaları kamuoyunu pek tatmin etmedi. Örneğin cesedi bulan her iki polisin de Dr. Kelly’nin vücudunun pozisyonunun nasıl olduğuna dair açıklamaları farklıydı! Biri “ceset ağaca dayalıydı” dedi; diğeri ise “yerde yüzüstü yatıyordu” dedi…

    Dosya bu kez 2010-2011 yılları arasında Başsavcı Dominic Grieve tarafından incelendi. Dr. Kelly’nin intihar ettiğine dair güçlü kanıtlar olduğu sonucuna varıldıklarını açıkladı. “Ama” dedi, “delillerin 70 yıl boyunca kapalı kalması gerekiyor.”

    Mikrobiyolog Kelly hakkında belgeseller, filmler yapılmaya devam ediliyor…

    ORTALIĞI KARIŞTIRAN KİTAP

    Ian Gurney, bir İngiliz yazar…

    Yıl, 1999. “Cassandra Kehaneti-Armageddon” adlı kitabı yazdı. İncil’deki işaretlerden yola çıkarak kıyamet gününün 2023 yılında geleceğini iddia etti. Buna biyolojik savaşın yol açacağını belirtti.

    Ardından okuyucularına seslendi; “bana mikrobiyoloji konusunda bilgi, belge gönderin!”

    Gönderilen bilgiler arasında 11 mikrobiyolog cinayeti vardı!

    Örneğin… Harvard Üniversitesi’nde görevli tanınmış mikrobiyolog Prof. Don Wiley, tatilini geçirmek üzere gittiği İzlanda’da katıldığı davetten dönerken ortadan yok oluyor. Anahtarı halen kontakta olan otomobili köprü üzerinde bulundu; “epilepsisi vardı, bu nedenle nehre düştü” denildi…

    Örneğin… Mikrobiyolog Dr. David Shwartz, Virginia/Loudoun County’deki evinde bıçaklanarak öldürüldü. Eve zorla girildiği emaresi yoktu ama polis, “Satanistler öldürdü” dedi. Sonra doktorun kızı ve kızının sevgilisi tutuklandı…

    Örneğin… Mikrobiyoloji alanında çalışan Rus Bilim Akademisi üyesi Dr. Alexi Brushlinski Moskova’da dövülerek öldürüldü. İki hafta sonra yine mikrobiyoloji alanında çalışan Rus bilim adamları Dr. Valdimir Korshunov da Moskova’da aynı akıbete uğradı.

    Ne tesadüf… Rus mikrobiyolog Victor Korşunov da Moskova’daki evinin yakınlarında başına aldığı darbeler sonucu can verdi. Bitmedi… Sovyet füzelerini biyolojik silaha dönüştüren mikrobiyolog Vladimir Pasechnik Londra’da sokak ortasında aniden öldü. “Felç geçirdi” denildi. Sonradan… CIA ile şarbon konusunda görüş alışverişinde bulunduğu ortaya çıktı…

    Örneğin… Ölümcül virüs salgını üzerine çalışan mikrobiyolog Robert Leslie Burghoff, kasıtlı kaldırıma çıkan bir minibüsün çarpması sonucunda öldü.

    Keza: Mikroplar üzerine çalışmalar yapan David Wynn-Williams da Cambridge’de evinin yakınlarında yürüyüş yaparken bir aracın çarpması sonucu can verdi…

    Liste uzayıp gidiyor…

    Tartışmalar bitmek bilmiyor…

    İngiliz yazar Ian Gurney, ikinci kitabını çıkardı: “Cehenneme Giden Yol.”

    Sahi… Mikrobiyolog ölümleri rastlantı mı?

    Sanki kimi öyle, kimi değil…

    Soner Yalçın

    Odatv.com

  4. Alişan Yıldıran dedi ki:

    Yukardaki yazıyı okudukdan sonra şimdi 2002 Hürriyet mahreçli yazıyı okuyun;

    Biri mikrobiyologları mı öldürüyor

    Ağustos 18, 2002

    Ölümler zinciri ilk bakışta Agatha Christie romanlarını hatırlatıyor. Şarbon, çiçek ve ebola virüsü üzerinde araştırmalar yapan mikrobiyologlar, dünyanın çeşitli yerlerinde, şüpheli şekillerde birer birer ölüyor.Tam da 11 Eylül sonrasında, ABD’nin şarbon paranoyasına kapıldığı günlerde başlıyor ölümler zinciri. Normalde kimsenin dikkatini çekmeyecek bu münferit ölümler, internette bir araya gelip adres adres gezmeye başlıyor. Laboratuvarlara kadar ulaşıyor. Mikrobiyologlar arasında bir panik rüzgarı esiyor: ‘‘Acaba sıra bende mi?’’ Komplo teorisyenlerine göre bu ölümlerde kumpas kokusu var. İstatistikçilere göre ise tamamen rastlantı…Herşey Ian Gurney adlı İngiliz yazarın işgüzarlığıyla başlıyor. Gurney, Cassandra’nın Kehanetleri adlı kitabında, İncil’deki işaretlerden yola çıkarak Kıyamet Günü’nün 2023 yılında geleceğini iddia ediyor. İkinci kitabını ise nükleer ve biyolojik silah tehlikesi üzerine yazmaya karar veriyor. 11 Eylül’den hemen sonra bu konuda araştırma yaparken Yahoo sitesinden bir ‘acil haber’ talebinde bulunuyor. İçinde ‘mikrobiyolog’ sözcüğü geçen her haberin kendisine gönderilmesini istiyor.Ve Gurney’in bilgisayarına art arda acil haber uyarıları düşmeye başlıyor. Bilim haberlerinin arasında mikrobiyolog ölümleri… Bir, iki, üç derken sayıları 11’i buluyor. Bunun üzerine Gurney, ‘‘Bulaşıcı hastalıklar, DNA analizi ve şarbon alanında dünya çapında ün kazanmış uzmanlar birer birer ölüyor ya da kayboluyor’’ diye bir makale yazıp, UFO’lara, dünya dışı varlıklara kafayı takmış internet sitelerine gönderiyor. Böylece yeni bir komplo teorisi internette dolaşıma çıkıyor. Hatta bazı gazetelerin ‘garip ama gerçek’ köşelerine konu oluyor.Ölümler zinciri Miami Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Benito Que ile başlıyor. AIDS gibi bulaşıcı hastalıklar konusunda uzman bir biyolog olan Que, dört erkek tarafından başına beyzbol sopasıyla vurularak öldürülüyor. Ardından, şarbon, HIV, çiçek virüsü ve ebola uzmanı Harvardlı biyolog Don Wiley, Memphis’te kayboluyor. Bir nehir köprüsü üzerinde terkedilmiş aracının bulunmasından bir ay sonra, cesedi de 500 m. ötede ortaya çıkıyor.Hemen ertesi hafta, Sovyet füzelerini biyolojik silaha dönüştüren Vladimir Pasechnik Londra’da sokak ortasında aniden ölüyor. Pasechnik’in ölümünden önce ABD’li yetkililerle şarbon konusunda görüş alışverişinde bulunduğu biliniyor.Rus mikrobiyolog Victor Korşunov, Moskova’daki evinin yakınlarında başına aldığı darbeler sonucu; İngiliz uzman Ian Langford da Norwich’teki evinin yakınlarında, belden aşağısı çıplak ve bir sandalyeye bağlanmış vaziyette ölü olarak bulunuyor. San Jose’de mikrobiyolog olarak çalışan Tanya Holzmayer, pizzacı çocuk geldi zannederek evinin kapısını açtıktan sonra eski bir meslektaşının sıktığı yedi kurşunla can veriyor. Antarktika’da mikroplar üzerine çalışmalar yapan David Wynn-Williams, Cambridge’de evinin yakınlarında jogging yaparken bir aracın çarpması sonucu ölüyor. Grip uzmanı Steven Mostow da Denver yakınlarında kendi kullandığı uçağının düşmesi sonucu hayata veda ediyor. ABD’li DNA analizi uzmanı Robert Schwartz çiftlik evinin mutfağında kılıçla öldürülmüş ve ensesine bir çarpı çizilmiş vaziyette bulunuyor.MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜAynı gün Avustralya’da, Set Van Nguyen adlı bilimadamı, Bilim ve Araştırma Kurumu’nun hayvan hastalıkları bölümünün deposunda boğularak ölüyor. Gurney’in perspektifinden bakıldığı takdirde bu ölümlerin her biri gerçekten şüpheli görünüyor. Biyolojik terör korkusunun hüküm sürdüğü bir ortamda, ne kadar mikrop uzmanı varsa hepsini ortadan kaldırmaya yönelik bir komplo kokusu çıkıyor. Ancak Gurney’in ustalıkla gizlediği ya da saptırdığı bazı küçük ayrıntılar farklı sonuçlar veriyor. En azından polis kayıtları böyle diyor. Örneğin birinci ‘maktul’ Que, mikrobiyolog değil, laboratuvar teknisyeniydi. Şarbonla hiç ilgisi yoktu ve potansiyel kanser ilaçları üzerine araştırma yapıyordu. Ayrıca yüksek tansiyonu vardı. Son nefesini verdiği sokakta çocuklar beyzbol oynuyordu. Ancak kimse kafasına vurmamıştı. Çünkü vücudunda tek bir yara bere izi yoktu. Memphis’te bir köprü üzerinde terkedilmiş aracı bulunan Wiley’in ise epilepsisi vardı. Köprü korkuluklarına vurduktan sonra aracını kontrol etmek üzere aşağı inmiş ve hızla geçen kamyonların yarattığı hava akımı sonucu, belki de bir nöbet geçirip köprüden düşmüştü. Londra’da aniden ölen Pasechnik ise felç geçirmişti. Schwartz’ın feci ölümüyle ilgili olarak ise bilimadamının kızı ve kızının arkadaşları tutuklanmıştı. Uzman bir mikrobiyolog olarak tanıtılan Nguyen’in ise çiçek virüsüyle filan ilgisi yoktu. Kendisi teknik personeldendi ve bulunduğu odada teknik bir arıza yüzünden azot birikmesi sonucu boğulmuştu.RASTLANTILARDAN KOMPLO TEORİSİ ÜRETMEKPsikologlara göre insan beyninin en önemli özelliklerinden biri rastlantılardan komplo teorisi üretmek. Korku iklimi hakim olduğu zaman komplo üretim katsayısı da artıyor. 11 Eylül terör eylemleri sonrasında, kulelere çarpan uçakların sefer ve yolcu sayılarını toplayıp çıkararak bulunan 11 rakamı da bunun bir örneği.Nette dolaşımda bulunan bir başka rakamsal rastlantı örneği de Kennedy ve Lincoln suikastlarıyla ilgili. ABD’nin bu iki başkanı 100 yıl arayla seçiliyor. İki başkanın saldırganları 100 yıl arayla doğmuş (aslında 101 yıl). Her ikisinin yerini Johnson isimli başkanlar alıyor. Ve bu iki Johnson da 100 yıl arayla doğmuş. Hem Kennedy, hem de Lincoln’ün adında 7 harf var; her ikisinin halefinin tam adı da 13 harfli. Saldırganlarının tam adı da toplam 15 harf. Lincoln tiyatroda vurulmuş ve saldırganı bir depoya kaçmıştı. Kennedy ise bir depodan vurulmuş ve saldırganı tiyatro salonuna kaçmıştı. Lincoln’ün Kennedy adında bir sekreteri vardı (aslında sekterlerinin adı John Nicolay ve John Hay’di) ve suikasta uğradığı gün tiyatroya gitmemesi için başkanı uyarmıştı. Kennedy’nin de Lincoln adında (doğru, adı Evelyn Lincoln’dü) bir sekreteri vardı ve suikast günü Dallas’a gitmemesi için uyarıda bulunmuştu.İSTATİSTİKÇİ GÖRÜŞÜİstatikçilere göre üç-beş ay içinde 11 bilimadamının ölmesi hiçbir şey ifade etmiyor – ki ölenlerin tamamı mikrobiyolog da değil. Sadece Amerikan Mikrobiyoloji Derneği’nin 41 bin üyesi var. Normal zamanda rastlantı şeklinde algılanmak bir yana, dikkat bile çekmeyecek bu 11 ölüme komplo damgası vurulması tamamen 11 Eylül sonrasındaki korku ikliminden kaynaklanıyor.MİKROBİYOLOG GÖRÜŞÜSovyetler’den ABD’ye iltica eden ve ülkenin en önde gelen mikrobiyologlarından olan Ken Alibek de mikrobiyologlara yönelik komplo teorilerini kesinlikle reddediyor. Dünyanın sayılı biyolojik silah uzmanlarından biri olan Alibek, ölenlerin çoğunun bu silahlarla ilgisi olmadığını belirttikten sonra şunu ekliyor: ‘‘Ortada bir komplo olsa önce beni öldürmeleri gerekirdi.’’

    https://www.hurriyet.com.tr/gundem/biri-mikrobiyologlari-mi-olduruyor-38405278

Siz de yorumunuzu paylaşın: