BAK ŞU KURNAZA

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Sözcü’ de Soner Yalçın‘ ın yazısı:

İnsanları kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan daha kolaydır.”

Sizi kandırmalarına izin vermeyin!

“Kara Kutu-Yüzleşme Vakti” kitabım çıkar çıkmaz saldırı başladı.

Kolesterol, şeker, tansiyon, vitaminler gibi onca konu yazdım ama tek konuyla ilgiliydiler: Aşı! Oysa…

Kitapta altını çize çize yazdım:

– “Elinizdeki kitapta anlatmak istediğim yararı zararından çok aşının ekonomi-politiğidir.”

Hedefim küresel ilaç şirketleri yani kapitalist tıp anlayışı. Ki “aşı yalanlarını” da somut örnekler üzerinden yazdım.

Ancak. Kitabın tek sayfasını açmayanların gerçeklerle ilgileri yoktu. Cem Say da bunlara katıldı. Dün sabaha kadar bir ay içinde sadece aşı konusunda 46 tweet yazdı, 37 retweet yaptı!

Kitap çıktıktan sonra birden Cem Say, aşı konusuna çok duyarlı oluverdi. Ne oldu salgın mı var; aşı karşıtı büyük kampanya mı var? Tek yaşanan kitabımı aşı üzerinden karalamak!

Yetmemiş olacak ki Cumartesi akşamı Cem Say, aşı konusunda Odatv‘ye yazı gönderdi. Demek bizi hatırlamıştı; son yazısını yedi ay önce yollamıştı! Geçen yıl ise sadece tek yazısı yayınlanmıştı!

Say’ın yazınının yayınlamasına karşı çıktım. Niye?

LOBİNİN KANKASI

Geçen Cuma günü…

Bu köşede aşı üzerinden kitabım hakkında kara propaganda yapan küresel ilaç şirketi GSK lobisini deşifre etmeye başladım…

Bu lobinin “kankası” Cem Say’ın bir gün sonra Odatv’ye aşı yazısı  göndermesi tesadüf mü? Kırk gündür sosyal medyada yazdıklarını-paylaştıklarını alt alta sıralayıp “makale” adı altında Odatv’ye göndermesinin amacı ne? Odatv’nin özgün-ezber bozan yazılar yayınladığını bile bile, sosyal medyada herkese ezbere bildiği paylaşımlarını neden bize yazıp gönderdi? Yayınlanmayacağını biliyordu!

Hemen şunu yaptı:

Odatv’nin yazısını yayınlamadığını belirtip şu tweeti attı:

– “Sizce hangi yayın organı aşılarla ilgili yazımı yayınlama cesaretine sahip.”

Sanki ilaç şirketlerinin tekerine çomak soktu! Lise düzeyinde makaleydi yazdığı oysa, ne cesareti arkadaş?

Cumhuriyet yazıyı yayınlama “cesareti” gösterdi! Şu komik hale bakar mısınız? Yetmedi. Aynı yazı “Bilim ve Teknoloji” dergisinde yer buldu. Ki Cem Say, asıl bu derginin yazarıydı! Odatv’ye iki yılda, iki yazı gönderen Cem Say, aşı yazısını neden köşesinde yayınlamadı? Belli: Lobinin amacı, beni “aşı karşıtı” göstermekti. BirGün‘den Sabah gazetesine beni “sansürcü” ilan etmelerine şaşırmak gerekir mi? Ah şu vasat kurnazlık…

ASIL GERÇEKLER

Kitapta yazdım…

Sürekli söyledim…

Aşı karşıtı değilim.

Küresel şirketlerin/kapitalist tıbbın aşı oyununu bozma taraftarıyım.

Gerçekleri halktan gizlemek isteyenlerin tek “silahı” istatistik yalanlar! Örneğin…

Cem Say, sürekli Kongo‘da kızamıktan ölen çocukların sayısını veriyor. İşte… “Aşının ekonomi-politiği” diye üzerinde ısrarla durduğum budur:

Kongo 1960’lara kadar Belçika sömürgesiydi. Bağımsız olduktan sonra da emperyalistler, ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürmek için iç savaş çıkardı. Kongo yoksullukla, hastalıkla ve iç savaşla kırılıyor. Beş milyon Kongolu yaşamını kaybetti.

Ülkede sağlık hizmetleri yapılamıyor. Bu yıl 5 bin 110 çocuğun kızamıktan öldüğü belirtiliyor. (Ki gerçekliğinden şüpheliyim; ülkede sağlık istatistiği tutmak olanaksız.)

Cem Say ve çevresi öyle yazıyor ki; sanki Kongolular aşıya karşı olduğu için çocukları ölüyor! Emperyalist sömürünün neye yol açtığına dair tek söz etmiyorlar.

Dediğim; aşı konusunda ekonomik-çevresel koşulları gözardı edemezsiniz!

Say‘ın yazdığı diğer örnek Samoa adası! Aşı lobileri 190 bin nüfuslu bu Okyanus ülkesini sürekli dünya gündeminde tutuyor: “Bugün aşı yaptırmayıp ölenlerin sayısı şu oldu!”

(Sudan‘da “Eş Şifa” aşı/ilaç fabrikasını bombalayıp çocukların ölmesine sebep olan aşı şirketi sahibi ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld konusunda tek satır yazmazlar.)

Peki, Samoa’da neler oluyor? Yazmadıkları şu:

– Aşı yüzünden iki bebek hayatını kaybetti; insanlar panikledi ve çocuklarına aşı yaptırmamaya başladı.

Bakınız:

Dünyada aşı karşıtlığından çok, tereddüt artıyor. Kapitalist tıp anlayışına güvenilmiyor. “Aşıyı her yönüyle tartışalım” dediğim bunlar…

Küresel ilaç şirketlerinin -Dünya Sağlık Örgütü vasıtasıyla- maksatlı yayınlarını ısrarla tekrarlamak sorunu çözmüyor…

Bu arada… Cem Say “Kara Kutu” kitabımı okumuş mu; hayır! Maksat okumak, eleştirmek değil ki, karalamak!

Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/bak-su-kurnaza-5519953/

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Ziya dedi ki:

    Sizi halk gayet iyi anlıyor Soner Bey. Cem Say’ mı… geçiniz efendim… kimse onu “saymıyor”…

  2. İNKÂR!

    ‘İnsanları kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan daha kolaydır’ sözünü söylediği iddia edilen kişiyi pek takdir etmesek de, konuya cuk oturuyor. Değerli araştırmacı-gazeteci Soner Yalçın daha evvel de düzene çomak sokan kitaplar yazmışdı, ama hiç biri bu kadar gürültü çıkarmamışdı ve benzer konumdaki çevrelerden hiç bu kadar tepki almamışdı (1).

    Peki neden böyle oldu? Bu çevreler neden bu kadar kızgın ve pek çok konuyu ele aldığı halde sadece ‘AŞI’ konusu ile hücum ediyorlar?

    İdeolojik olarak sömürü düzenine karşı oldukları iddiasında olmalarına rağmen Rockefeller tıbbı (2) ve sömürü düzeni hakkında neden şapkayı önlerine koyup biraz düşünmüyorlar?

    Neci olduğunu bilmediğim ve bulamadığım bir yazar (doktor değil herhalde) şöyle yazmış;‘Soner Yalçın çok yanlış bir iş yapıyor. Anti-emperyalizm ve anti-kapitalizm ile bilim düşmanlığı arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor. Yalçın, bir tıp insanı değil. Aşılar konusunda teknik bilgiye de tarihsel bilgiye de vakıf olduğunu sanmıyorum. İlaç endüstrisindeki kapitalist mekanizmayı namuslu her biliminsanı ve aydın eleştirmelidir. Ama bunu aşılar konusunda (otizm imalarıyla) kuşku yaratmaya kadar götürürseniz anti-kapitalizm değil, açıkça bilim ve toplum düşmanlığı yapmış olursunuz. Bilim ve Gelecek’te 6 aydır Mikrop Avcıları diye bir dizi yayımlıyoruz; herkes diziyi okusun. Son yüzyıllarda mikropların ve aşıların kâşifleri kadar insanlığa hizmet etmiş kişi az bulunur. Kahramandır bunlar. Milyonlarca insanın hayatını kurtardılar, kurtarmaya devam ediyorlar. Aşılar konusunda kuşku uyandırmak toplumsal bir suçtur…’

    O halde bu yazar Mine Kırıkkanat (3) hakkında suç duyurusunda bulunmuş olmalı !…

    Evet mikrobiyoloji ve viroloji sanıldığından daha mühimdir (2, 4), HIV virüsünün keşfinde yer alan fakat bunun insan yapımı olduğunu ifşa eden bilim adamı Peter Duesburg’un Rockefeller Tıbbı tarafından virüslerle nasıl oynandığını anlatan yazısını okumak lazım (5).

    Bu konular dünyada uzun süredir münakaşa edilmekdedir, Japonya ta 1993’de MMR (kızamık-kabakulak-kızamıkçık) aşısını yasaklamış ve kızamıkdan ölümlerde artış olmamışdır (6).

    Daha aşılama ile bağışıklama arasındaki farkı bilmeden, sadece çocukları aşılayınca bütün toplumun bağışık (herd immunity) olacağını zannedince, yani bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunca böyle olur elbette…

    Gelelim neden Soner Yalçın’a saldırdıklarına! Fakirin ve değerli yazar Asena Devlet (7) yazılarına (kızamık salgını dümenini oradan okuyun!) aklı başında, müdellel cevaplar yazamamalarını anlamak mümkün. Lakin asıl sıkıntıları YANILMIŞ OLDUKLARINI kabul edememeleri, yani psikolojinin, psikiyatrinin konusu olan savunma mekanizmalarının en mühimi olan İNKÂR mekanizmasını şuursuzca kullanıyor olmaları olsa gerekdir (8).

    Yeri gelmiş iken bütün bu üç kağıtların açık delili olan Georgia Guidestones’dan daha evvel bahsetmişdim (2). Değerli araştırmacı-gazeteci Ergun Diler’in bugünki yazısında bahsi geçmesinin dikkatinize sunuyorum (9). Aşı konusu askerî-stratejik ehemmiyeti olan bir konudur, tekrar hatırlatıyorum.

    (1) http://ahmetrasimkucukusta.com/2019/12/21/misafir-yazar/bak-su-kurnaza/ (2) https://lilliputian.me/2018/03/immunogenetik-ve-tarihi-acidan-asi-illuzyonu-prof-dr-alisan-yildiran/ (3) http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/04/18/hakkimda/asilar-tartisilmalidir/ (4) http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/07/14/misafir-yazar/mikrobiyolog-ve-enfeksiyonculara-gozumuz-gibi-bakmaliyiz/ (5) https://www.reddit.com/user/AvailableWall9/comments/bf2wks/the_original_sin_against_the_laws_of_virology/ (6) https://www.reddit.com/r/C_S_T/comments/bkzoqi/why_the_japanese_government_banned_the_mmr_vaccine/ (7) https://lilliputian.me (8) https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/56920/mod_resource/content/0/23_Çatışma.pdf (9) https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2019/12/21/kilavuz-tas

  3. Asena Devlet dedi ki:

    Sansürden mi yakınılıyor?

    Gerçekten ilginç.

    Mikrop avını bırakıp (mikrobiyom araştırmaları devrinde hala karanlık çağ keşifleriyle meşguliyet neden?) biraz içinde yaşadıkları dünya gerçeklerine bakarlarsa, bütünüyle kontrol altındaki yazılı/görsel medyada aşılarla ilgili “karşı taraf”tan tek bir eleştirel düşüncenin yer bulamadığını, CDC itirafçısıyla ilgili anaakım medyada TEK haber yapılmamış olduğunu, sosyal medyada hesapların engellendiğini, grupların kapatıldığını, ilaç firması ile birleşen Google’ın senelerdir kullandığı algoritmalarla istenmeyen internet sitelerinin görünürlüğünü azalttığını (Google itirafçısının ifşaatlarını okusunlar), DSÖ’nün aşılardan canı yanmış ve emredilen her aşıyı yaptırmayı tercih etmeyenler insanları “küresel tehdit” (‘terörist’ olarak okuyunuz) olarak hedef göstermesini, bilgi çağında modern kitap yakma sanatının (bkz. Amazon’da satışı yasaklanan kitaplar) icrasını bu pek progresif ve özgürlük yanlısı camianın ayakta alkışladığını, aşı konusunda endüstriye biat eden yayın yapmayanlar için bunun kariyer intiharı demek olduğunu, bugünün modasının “retraction”, yani zar-zor alınan fonlarla yürütülen emek yoğun deneylerin (bkz aşı takvimini farelerde deneyen yayınlar, alüminyumun etkisini farelerde deneyenler, otistik beyinlerdeki alüminyum miktarını Alzheimer’lılarla karşılaştıran deneyler) yayımlandıktan sonra tek komutla geri çektirilmesi yahut ekibin bir daha fon alamamalarının sağlanması gibi ceberrut uygulamaları haberleştirip eleştirdikleri noktada inandırıcı olabilecekler.

    Aşı konusunda yapılan eleştirileri diğer her ne konu olursa olsun (GDO, flor, elektromanyetik alanlar…) altalta koyup “” atabilirsiniz. Çünkü ‘playbook’ aynı, kullanılan taktikler, savlar-karşı savlar, baskı/sansür, karalama yöntemleri her endüstride birebir aynı. Monsanto’nun ABD’de görülen bir davada ifşa olan ‘bilimadamı’, ‘gazeteci’ imha planlarını okumamışlar mı? Merck’ün Avustralya’da bir davada ifşa olan ve Vioxx hakkında olumsuz yorumda bulunan ‘doktorları yaşadığı yerde bulup imha etme’ yazışmaları internette duruyor, okumamışlar mı? Aynı Merck’ün MMR/KKK aşısının otizme yol açtığını İngiliz yoldaşı GSK ile dürüst doktor/akademisyen kariyeri yakarak dünya aleme tehdit/gözdağı olarak savurmasını izlememişler mi?

    Tabloya bu bütün çerçevesinde bakıp da “örüntü”yü göremeyecek denli kör eden ne olabilir zihinleri peki?

    Düşündürücü…

    Cem Say beyin yazısında verdiği (okumadığın tahmin ettiğimiz) linkteki çalışmanın çözümlemesi bilimadamalarınca çoktan yapıldı, eksiklikleri çoktan ortaya konuldu. Kendisine ve bu ilaç firmalarınca yürütülmüş (yine istatistiksel, deneysel değil!)) çalışmayı kanıt diye sosyal medyada bayrak gibi sallamakta olan bilgin doktorlarımıza cevaben tercüme edip koyacağımız analizi bakalım hangi gazete/sosyal medya hesabı yayımlama cesaretini gösterecek?

    Nefesini tutup da beklemek isteyen varsa progresif kanattan, ilginç bir deney olabilir, buyursun.

Siz de yorumunuzu paylaşın: