TABU, GERÇEĞİN DÜŞMANI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Sözcü’ de Soner Yalçın‘ ın yazısı:

Demagoji…

Halkın isteklerine, ön yargılarına ve korkuları­na dayalı yapılan siyaset ve destek arayışı.

Halkla ilgili her şeyi abartma eğilimindeki po­pülizmin sunum biçi­mi demagojidir

The race for a COVID-19 vaccine | Science|Business

Başlayabilirim:

Son günlerde gün­dem aşı

İnsanoğlunun beklentisi yüksek; aşı bulunursa dün­ya COV-19 belasından kurtulacak.

Son dönemde insan­lar “aşı” sözcüğünü duyar duymaz farklı görüş dinlemek istemiyor. Hak­lılar. Aşı bulunsa kimin itirazı olur; tıbba güven­mekten başka kimsenin başka çaresi yok. Sorgula­mak cesaret ister…

Zaten aşı tartışması öyle hale getirildi ki, “gri alan” yok; ya destekleyen taraftasınız ya da karşı çıkan! Oysa… Israrla şunu anlatmaya çalışıyorum; aşı konusu siyah-beyaz tek boyutlu değil.

Aşının, tabu haline getirilmesi doğru değil. Tabu, gerçeğin düşma­nıdır!

Ama görüyoruz ki:

Ne aşı çeşitlerini…

Ne aşı dozlarını…

Ne aşının genetiği­nin değiştirildiğini…

Ne aşının raf ömrünü…

Ne aşının katkı mad­delerini, doğal olup olmadığını…

Ne aşının her bedene uygun olup olmadığını ne de ön test yapılıp yapıl­madığını vs. konuştur­muyorlar! Bunun sebebi olmalı…

ÜLKE FARKLILIKLARI

Dünya ülkeleri arasında aşı konusunda farklılıklar var:

BCG/ verem aşısı

Avusturya, Belçika, Danimarka, Almanya, İrlanda, İtalya, Hollanda, İspanya gibi ülkelerin aşı listesinde yok.

Hepatit A aşısı…

Fransa, Finlandiya, İs­panya, İngiltere, Bulgaris­tan, Danimarka, Hırvatis­tan, Almanya, Macaristan, Hollanda, İtalya, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz gibi ülkelerin aşı listesinde yok…

Meningokok/ me­nenjit aşısı

Danimarka, Finlandiya, Hırvatistan, Bulgaristan, Macaristan, Malta, Nor­veç, Romanya, Slovenya, İsveç, Japonya gibi ülkele­rin aşı listesinde yok.

Rabies/ kuduz aşısı…

Brezilya ve Çek Cum­huriyeti, Endonezya’da belirli kişiler, Letonya ve Malta’da tüm kişiler için mecburi; diğer ülkelerin aşı takviminde yok.

Rotavirüs/ ishal aşısı…

Fransa, Yunanistan, Macaristan, Bulgaristan, Hırvatistan, Danimarka, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İspanya, İngiltere, Japonya, Avustralya gibi ülkelerin aşı takviminde yok.

Varicella/Suçiçeği aşısı…

Fransa, İsveç, Maca­ristan, Estonya, Slovan­ya, İzlanda, Hırvatistan, Danimarka, Bulgaristan, İrlanda, Romanya, Hollan­da, Slovakya gibi ülkelerin aşı takviminde yok.

-TBE/ kene aşısı…

Avusturya, Çek Cum­huriyeti, Letonya’da tüm kullanıcılara, Slovenya, Finlandiya’da belirli kişilere öneriliyor.

-Zoster/ zona aşısı…

İspanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, İtalya, Avus­turya, Yunanistan, İrlanda, Brezilya’da belirli kişilere öneriliyor. Japonya, Endo­nezya, İngiltere, Avustral­ya’da herkese öneriliyor.

Yellow Fever/ Sarı­humma aşısı…

Ukrayna’da zorunlu. Brezilya ve Endonezya’da belirli kişilere öneriliyor.

Aşı deyinde ilk akla gelen MMR (kızamık, ka­bakulak, kızamıkçık) aşısı Avustralya’da yok. Japon­ya, Mumps/ kabakulak aşısını listelemeyen tek gelişmiş ülke. Keza, çocuk­lara grip aşısı vurulmasına karşı…

Aşı konusu çok boyutlu; birileri bu ülke farklı­lıklarını kaldırmak mı istiyor? Herkeste dijital cip aşı mı olacak?

PARA… PARA…

Aşıyı salt tıbbi/sağlık yönüyle de ele alamazsınız; mesela işin ekonomi-poli­tiği var!

Aşı varsa, küresel ilaç şirketleri var değil mi?

Yerel aşı üretimlerini yok eden bu şirketler, aşı giderlerinin devlet kasa­sından çıkmasını istiyor. Al­manya gibi çocuk aşılarını finanse etmeyen ülkeleri hedef yapıyorlar! Türkiye, Malezya, Pakistan, Nijerya gibi ülkelerde aşı parası­nı devlete ödetiyorlar…

Evet, aşı para konusu başlı başına ele alınması gerekmiyor mu? Küresel şirketler kasalarını doldur­mak için -gerekli gerek­siz- aşı dayatması yapıyor olamaz mı?

Sahi… Son yıllarda aşı ne oldu da birden bire sıklıkla ülke gündemlerine gelir oldu?

Mesela… Yıl, 2018. Ar­jantin, hem yetişkinler hem de bebekler-çocuklar için yeni aşı politikası yürürlüğe koydu. Okula devam etmek ya da evlilik cüzdanı, pasa­port, ehliyet dâhil her türlü devlet kimliği almak için aşı belgesi şart oldu.

Yıl 2018. Çin, aşı dene­timi üzerinde sıkı kontroller getiren yasalar çıkardı. 14 yaşına kadar olan tüm çocuklara ücretsiz dört aşı vuruyordu. Dünya Sağ­lık Örgütü’nün dayatmasıyla bu aşılara dokuz daha ek­lendi. Parası devletten kuşkusuz. Küresel aşı ilaç şirketlerinin Çin’de büyük rüşvetler dağıttığını Kara Kutu kitabımda yazdım…

Keşke birileri popüliz­me boyun eğmeden sırf bu perspektiften aşı kitabı yazsa! Mesela… Dijital aşı parası kimden çıkacak?

GİZEMLİ MİKROBİYOLOG CİNAYETLER

Tarih: 2 Mayıs 2020

Yer: ABD/Pensilvanya- Pittsburgh.

Polis telsizleri, McKnight Road’un hemen dışındaki Elm Ct’teki The Mews of Town North’da ateşli silahla ölmüş iki erkek cesedi olduğunu bildirdi…

Biri, evinde baş, boyun, gövdesine aldığı kurşunlarla ölmüştü.

Diğerinin, bu evin bir kilometre uzağında park edilmiş bir otomobilde kafasına sıkılan kurşunla hayatına son verilmişti.

Evinde cesedi bulunan kişinin 37 yaşındaki Çinli olması medyanın olaya ilgi göstermesine sebep oldu. 11 Eylül terör saldırılarından sonra ABD’de Müslümanlara yönelik cinayetler işlenmişti; bu da onlardan biri miydi? Öyle ya… Trump, her gün Coronavirüs sebebiyle Çin’i suçluyordu! Keza kimi yerlerde “çekik gözlülere” saldırıda bulunulmuştu…

Ölen Çinli, yardımcı doçent Bing Liu idi…

Çalıştığı yer ortaya çıkınca işler daha da karıştı: Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilgisayar ve Sistem Biyoloji Bölümü’nde mikrobiyolog olarak çalışıyordu!

Ve daha önemlisi: Üzerinde çalıştığı konu ise “SARS-CoV-2” idi; yani Coronavirüs! Enfeksiyon komplikasyonların hücresel temeline yönelik önemli bulgular elde etmek üzereydi…

TÜRK PROFESÖR

Prof. Dr. İvet Bahar (d.1957)

İstanbul’da dünyaya geldi. Boğaziçi Üniversitesi‘nden mezun olduktan sonra, aynı üniversitede yüksek lisansını tamamladı. Fizikokimya alanında doktorasını tamamlayarak polimer fiziğine merak saldı. 1986 yılında İTÜ’de asistan olarak görevine başladı. Boğaziçi Üniversitesi’nde profesör unvanını hak etti. UNESCO bursunu kazanarak ABD’ye gidip çalışmalarını bu ülkede devam ettirdi. Moleküler biyolojide yeni ufuklar açarak ABD’de öne çıkan bilim insanları arasında yer aldı…

Yıl 2004. Pittsburg Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilgisayar ve Sistem Biyoloji bölümü kurucu başkanı oldu.

Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin ilk Türk kadın üyesi Prof. Bahar, 2016 yılında Başkan Obama’nın davetlisi olarak Beyaz Saray‘da konuşma yaptı.

Prof. Bahar en son Coronavirüsilacı üzerine çalışıyordu ve asistanlarından biri, öldürülen Bing Liu idi! (Ki Prof. Bahar’ın ekibinin çoğunluğu Çinli araştırmacılar…)

Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin ilk Türk kadın üyesi Prof. İvet Bahar

ÇİNLİLER İNANMIYOR

Otomobilde ölü bulunan diğer Çinli ise 46 yaşındaki Hao Gu idi.

20 yıldır Amerika’daydı. Aynı üniversitede yazılım mühendisi olarak çalışıyordu. Bekardı.

Polisin iddiasına göre, iki erkek tanışıyordu. Hao Gu, eve kilitsiz kapıdan girip Bing Liu‘yu yaylım ateşe tutmuş ve ardından otomobiline gidip intihar etmişti.

Tanık yoktu.

Kurbanın karısı Liu, şüpheli cinayet sırasında evde değildi.

İki kişinin ölümüne sebep olan silahın nereden alındığı bulunamadı.

Her ikisi de yıllardır Amerika’da yaşamalarına rağmen bu ülkenin vatandaşı değildi…

Polis, cinayetin COVİD-19’daki araştırmasıyla ilgisi olmadığını açıkladı. Kişisel bir mesele olduğunu düşünüyordu.

COVİD-19 araştırmaları yapan ve “Çok önemli bulguların eşiğinde” olduğu belirtilen Pittsburgh Üniversitesi’nden Dr. Bing Liu soruşturmasında pek farklı gelişme olmadı…

Fakat küresel komplo teorileri havada uçuştu. Örneğin, “Aman tanrım” diye yazdı Çinli sosyal paylaşım platformu Weibo; “Belki de Liu, virüsün bir Amerikan laboratuvarından geldiğini öğrendi!”

Benim aklıma ise başka bir cinayet geldi:

BENZER CİNAYET

Tarih: 1 Mart 2002.

Yer: ABD/California- Mountain View.

Domino’s Pizza dağıtım elemanı saat 20.45’te Windmill Park Lane adresindeki iki katlı evin zilini çaldı.

Ev sahibi 46 yaşındaki boşanmış Rus kökenli mikrobiyolog Dr. Tanya Holzmayer kapıyı açtı; pizza siparişi vermediğini söyledi. Pizza elemanı adresi gösterdi…

Tam o sırada bir Çinli elindeki tabancayla Tanya Holzmayer’e, oğluAlex ve pizza görevlisinin önünde kurşun yağdırıp kaçtı…

Ertesi gün… Foster City yol kenarında sıkılan tek kurşunla ölmüş bir Çinlinin cesedi bulundu. Cesedin yanında 38 kalibrelik bir tabanca vardı.

Bu ceset, mikrobiyolog Tanya Holzmayer’i öldüren, 38 yaşındaki moleküler biyoloji uzmanı Dr. Guyang Huang‘a aitti!

Karısını arayan Huang, “Eski patronumu öldürdüm, şimdi de kendimi öldüreceğim” demişti.

İddiaya göre, Huang işten kovduğu için Holzmayer’i pizza oyunuyla dışarı çıkarmıştı.

Sovyetler dağılınca 1989 yılında ABD’ye gelip Silikon Vadisi’nde genetik araştırmalar yapan Holzmayer, ABD’nin önde gelen genetik uzmanlarından biriydi; özellikle AIDS alanında çalışmaları vardı. Küresel ilaç araştırma şirketi PPD‘nin (Pharmaceutical Product Development) genomik araştırma başkan yardımcısıydı.

Huang ise moleküler biyoloji direktörü olarak çalışıyordu. Neden işten kovulduğu anlaşılamadı. PPD şirketi, çalışanlarına medyayla konuşmama talimatı verdi.

Mesleklerinde hayli başarılı iki bilim insanının trajik sonu ne kadar gerçeğe kavuştu bilinmez. Dosya kapatıldı…

Mikrobiyolog cinayetleri bu iki olayla sınırlı değil…

Öldürülen mikrobiyolog Bing Liu, Prof. Dr. İvet Bahar’ın ekibindeydi. Üzerinde çalıştığı konu ise COVİD-19 idi…

Mikrobiyoloji; virüsler, bakteriler, mikroplar gibi mikro boyuttaki organizmaları inceleyen bilim dalı… Genellikle laboratuvarda bu işi yapanlara mikrobiyolog denir… Coronavirüs ile -sonuncusu iki hafta önce olmak üzere- son yıllarda işlenen mikrobiyoloji cinayetleri tekrar gündeme geldi. Biyolojik silah üretiminde de çalışan mikrobiyologların öldürülmesi tesadüf mü? Yoksa kimi ülkeler arasında örtülü savaş mı var?

İNTİHAR MI, CİNAYET Mİ

Biyolojik silahlar üretmek için de çalışılan bir uğraş alanı mikrobiyoloji.

David Christopher Kelly (1944 – 2003)…

Galli mikrobiyolog ve biyolojik savaş otoritesiydi.

Bilim parkı/Porton Down Savunma Mikrobiyoloji Bölümü başkanıydı. Gizli birçok programda yer aldı. 1990’ların başında Rusya’daki sivil biyo-teknoloji tesislerini denetleyen ABD-İngiltere ekibinin parçasıydı. Irak’taki nükleer silah denetimi için 1991’de kurulan Birleşmiş Milletler Özel Komisyonu’nun (UNSCOM) başına atandı. 1998’e kadar bu görevde bulundu. Biyo-silah/şarbon konusunda uzmandı…

Yıl, 2003.

BBC‘den gazeteci Andrew Gilligan‘e İngiliz hükümetinin Irak’taki kitle imha silahlarına ilişkin bilgileri çarpıttığına dair bilgiler sızdırdı.

Gazeteci Gilligan bilgileri BBC Radio 4 Today programında Dr. Kelly’nin adını vermeden yayınladı. Başbakan Tony Blair, belgelerin kaynağının mikrobiyog Kelly olduğunu keşfetti ve Kelly’yi sorgulamak için parlamento komitesi oluşturulmasını istedi.

Nobel Ödülü‘ne aday gösterilen Dr. Kelly’nin, yürüyüşe çıktığı Southmoor’daki evinin yakınındaki Harrowdown Tepesi‘nde 17 Temmuz’da intihar ettiği açıklandı! Cesedi saatler sonra bulunabilmişti…

Ölüm İngiltere’yi şoke etti. İngiltere Başbakanı Tony Blair, Lord Hutton yönetiminde soruşturma başlattı. Bu rapora göre Dr. Kelly; “sol bileğini keserek intihar etmiş” ve “ölümünü Coproxamol tabletleri alarak hızlandırmış” idi…

Ancak “intihar” açıklamaları kamuoyunu pek tatmin etmedi. Örneğin cesedi bulan her iki polisin de Dr. Kelly’nin vücudunun pozisyonunun nasıl olduğuna dair açıklamaları farklıydı! Biri “ceset ağaca dayalıydı” dedi; diğeri ise “yerde yüzüstü yatıyordu” dedi…

Dosya bu kez 2010-2011 yılları arasında Başsavcı Dominic Grieve tarafından incelendi. Dr. Kelly’nin intihar ettiğine dair güçlü kanıtlar olduğu sonucuna varıldıklarını açıkladı. “Ama” dedi, “delillerin 70 yıl boyunca kapalı kalması gerekiyor.”

Mikrobiyolog Kelly hakkında belgeseller, filmler yapılmaya devam ediliyor…

Ortalığı karıştıran kitap

Ian Gurney, bir İngiliz yazar…

Yıl, 1999. “Cassandra Kehaneti-Armageddon” adlı kitabı yazdı. İncil‘deki işaretlerden yola çıkarak kıyamet gününün 2023 yılında geleceğini iddia etti. Buna biyolojik savaşın yol açacağını belirtti.

Ardından okuyucularına seslendi; “bana mikrobiyoloji konusunda bilgi, belge gönderin!”

Gönderilen bilgiler arasında 11 mikrobiyolog cinayeti vardı!

Örneğin… Harvard Üniversitesi’nde görevli tanınmış mikrobiyolog Prof. Don Wiley, tatilini geçirmek üzere gittiği İzlanda’da katıldığı davetten dönerken ortadan yok oluyor. Anahtarı halen kontakta olan otomobili köprü üzerinde bulundu; “epilepsisi vardı, bu nedenle nehre düştü” denildi…

Örneğin… Mikrobiyolog Dr. David Shwartz, Virginia/Loudoun County’deki evinde bıçaklanarak öldürüldü. Eve zorla girildiği emaresi yoktu ama polis, “Satanistler öldürdü” dedi. Sonra doktorun kızı ve kızının sevgilisi tutuklandı…

Örneğin… Mikrobiyoloji alanında çalışan Rus Bilim Akademisi üyesi Dr. Alexi Brushlinski Moskova’da dövülerek öldürüldü. İki hafta sonra yine mikrobiyoloji alanında çalışan Rus bilim adamları Dr. Valdimir Korshunov da Moskova’da aynı akıbete uğradı.

Ne tesadüf… Rus mikrobiyolog Victor Korşunov da Moskova’daki evinin yakınlarında başına aldığı darbeler sonucu can verdi. Bitmedi… Sovyet füzelerini biyolojik silaha dönüştüren mikrobiyolog Vladimir Pasechnik Londra’da sokak ortasında aniden öldü. “Felç geçirdi” denildi. Sonradan… CIA ile şarbon konusunda görüş alışverişinde bulunduğu ortaya çıktı…

İngiliz yazar Ian Gurney’in kitapları büyük tartışma yarattı.

Örneğin… Ölümcül virüs salgını üzerine çalışan mikrobiyolog Robert Leslie Burghoff, kasıtlı kaldırıma çıkan bir minibüsün çarpması sonucunda öldü.

Keza: Mikroplar üzerine çalışmalar yapan David Wynn-Williams da Cambridge’de evinin yakınlarında yürüyüş yaparken bir aracın çarpması sonucu can verdi…

Liste uzayıp gidiyor…

Tartışmalar bitmek bilmiyor…

İngiliz yazar Ian Gurney, ikinci kitabını çıkardı: “Cehenneme Giden Yol.”

Sahi… Mikrobiyolog ölümleri rastlantı mı?

Sanki kimi öyle, kimi değil…

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Erdem Mert dedi ki:

    önemli bilgiler

Siz de yorumunuzu paylaşın: