YÜKSEKÖĞRETİM VE AŞILANMA

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Çağrı Erhan‘ ın yazısı:

Türkiye’de üç dönem uzaktan sürdürülen eğitim-öğretim faaliyetlerinin önümüzdeki güz döneminden itibaren yüz yüze gerçekleşmesi bekleniyor. “Bekleniyor” diyorum zira bazı endişelerim var. Milyonlarca orta öğrenim ve üniversite öğrencisinin eylül-ekim aylarında kampüslere ve sınıflara güvenli şekilde dönebilmeleri için alınması gereken tedbirlerin bugünlerde tamamlanması gerekiyor. Bu tedbirleri okullara ve kişilere yönelik olanlar şeklinde ikiye ayırmak mümkün.

Okulların ve üniversite kampüslerinin COVID-19 bilgilendirme ve uyarı levhalarından, dezenfekte kutularına, sınıfların oturma düzeninden, giriş ve çıkışlarda uygulanacak kurallara kadar birçok açıdan yeni döneme hazır hâle getirilmesi gerekli. Türk Standartları Enstitüsü tarafından geliştirilen kriterler doğrultusunda çok sayıda eğitim kurumunun TSE damgalı “Okulumuz Temiz” ve “Covid-19 Güvenli Kampus” belgesi aldıklarını görüyoruz. Peki bu belgeyi almamış olan eğitim kurumlarına çocuklarımızı gönül rahatlığıyla gönderebilecek miyiz? TSE standartlarını karşılamayan kurumlarda da eğitime başlanmasına izin verilmemesi gerektiği aşikâr. Bunu yapması gereken kurum da Millî Eğitim Bakanlığı. Cuma günü görevine başlayan yeni Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer hocamız zaten bakan yardımcılığı döneminde bu hususlara aşina olduğundan süratle hareket edecek ve eğitim-öğretim yılı açılmadan önce okullardaki ve kampüslerdeki COVID-19 hazırlıklarının tamamlanmasını temin edecektir.

Türkiye’de salgın dolayısıyla okullar kapatıldı ama UNESCO verilerine göre dünyadaki 119 ülkedeki okullar Covid-19 salgınına rağmen tamamen açık. Birçok ülkede eğitim alanı zaten genel kapanmanın dışında bırakılmıştı. 56 ülkede okullar kısmen açık tutuldu. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 19 ülkede ise hâlen kapalı. Eğitimin uzaktan sürdürülemeyeceği, gerekli tüm tedbirler alındıktan sonra okulların mutlaka açılması gerektiği bu yılki üniversiteye giriş sınav sonuçlarına bakılarak da görülebilir. Pandemi döneminde “uzaktan eğitim” almak zorunda kalan lise son öğrencilerimizin üniversite sınavındaki performanslarında geçmiş yıllara nispetle ciddi bir düşüş söz konusu oldu. Geçek yıl 170’e indirilen barajın yeniden 180’e çıkarılmasıyla yüz binlerce üniversite adayı tercih yapamayacak duruma düştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu durumun düzeltilmesi için YÖK’ün yeni başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile görüştüğünü bir televizyon programında açıkladı.

İlkokullarda durum daha da kötü. İlkokullar, öğretimin yanı sıra öğrencinin sosyal hayata da alıştırıldığı temel basamak olduğundan ve bu fonksiyon uzaktan işletilemeyeceği için daha fazla geciktirilmeden açılmalı. 119 ülkede ilkokullar açık olduğuna göre, tedbirler alınarak herhâlde bizde de açık hâle getirilebilir.

Okullar açılmadan alınması gereken kişilere yönelik tedbir ise aşılanma. İlk ve orta öğretim seviyelerinde öğretmenlerin ve idarecilerin aşılarını tamamlamış olmaları yeterli bulunabilir. Fakat üniversite seviyesinde durum farklı. Öğretim elemanlarının ve üniversitedeki idari çalışanların olduğu kadar, öğrencilerin de aşılanmaları gerekiyor. Türkiye’de aşı yaptırma konusunda kanuni bir mecburiyet bulunmadığından özellikle 18-25 arası gençlerde aşılanma oranları beklenen seviyenin çok altında.

Başta ABD olmak üzere birçok ülkede iki aşısını tamamlamamış öğrencilerin kampüslere girmesine izin verilmeyeceğini duyuran üniversiteler çoğunlukta. Türkiye’de ise şu ana kadar sadece bir üniversitemiz bu yönde bir açıklama yaptı. Bu tek tek üniversitelerin tercihine bırakılabilecek bir konu değildir. Maçlara, konserlere, lokantalara vs. girişlere dair Bilim Kurulu nasıl önerilerde bulunuyorsa, üniversitelerde yüz yüze eğitimin yapılabilmesi için alınacak tedbirler ve aşılanma konusunda da önerilerde bulunmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK tüm yükseköğretim kurumlarını kapsayacak şekilde ortak bir karar almalı ve herkes bu karara uymalıdır. Aşılanmayla ilgili kararın üniversitelere bırakılması kargaşaya, öğrenciler ve üniversite çalışanları arasında huzursuzluğa sebep olur.

Diğer taraftan, Türkiye’de 200 bini aşkın sayıda uluslararası öğrenci bulunmaktadır. Üniversitelerimizde eğitim gören bu öğrencilerin ekseriyeti geçen üç dönem boyunca ülkelerine, ailelerinin yanına dönmüşlerdi. Yüz yüze eğitimin başlamasıyla uluslararası öğrenciler de, Türkiye’ye giriş yapacaklar. Bunların geldikleri ülkeler arasında aşılanmanın çok az olduğu yerler de var. Birçoğu aşı yaptırmış değil. Uluslararası öğrencilerin aşılanmaları konusunda da süratle karar alınıp, uygulanmalı. Türkiye’de bir yükseköğretim kurumunda kayıtlı olan tüm yabancı uyrukluların aşılanma işlemlerine başlanmalı.

Yeni akademik yılın başlamasına aşağı yukarı bir buçuk ay kaldı. Şayet hemen yarın düğmeye basılırsa iki aşının tamamlanması için yeterli bir zaman var.

Yeni Millî Eğitim Bakanımıza ve YÖK Başkanımıza görevlerinde başarılar diliyorum.

Kaynak: https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-cagri-erhan/620089.aspx

Siz de yorumunuzu paylaşın: