NE VARSA D VİTAMİNİNDE VAR, SIRA KELLE PAÇAYA DA GELECEK

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

ARK “Sana ilk sözümdeyim sevgilim: -Kelle paça (sağlıklı beslenme) -Tuzlu su ile gargara -D vitamini -Egzersiz -Uyku -Güneşlenme -Moral, maneviyat, motivasyon -Müzik -Mizah”

***

Nature’ de yayınlanan araştırmada Kovid’ i önleyebildiği, hafif atlatılmasını sağladığı ve ölümleri azalttığına dair pek çok yayın bulunan vitamin D’ nin T hücreleri üzerinden bağışıklığı desteklemesinin mekanizmaları ortaya kondu.

Vitamin D yağda eriyen bir pro-hormondur ve enzimatik aktivasyon ve inaktivasyonla düzenlenir.

Vitamin D’ nin çoğu ultraviyole b ışınları tesiriyle deride sentezlenir ve karaciğer ve böbreklerde iki defa hidroksilize edilir.

Vitamin D’ nin bağışıklığı düzenleyici etkileri vardır ve bu sebeple de eksikliğinde hem enfeksiyon hem oto-immun hastalıklar olumsuz etkilenir.

Kovid-19 ensidansı ve şiddeti ile Vitamin D eksikliği/yetersizliği arasında ilginç epidemiyolojik ilişkiler bulunmuştur, ancak moleküler mekanizmaları bilinmemektedir.

Bu araştırmada, CD46’nın hücreye özgü bir Vitamin D sinyal sistemini indüklediği ve T hücrelerinin Vitamin D’ye hem tam olarak aktive olmasını hem de cevap vermesini sağladığı tespit edildi.

Bu süreç, epigenetik yeniden modelleme ve dört anahtar transkripsiyon faktörünün (TF’ler), vitamin D reseptörü (VDR), c-JUN, STAT3 ve BACH2’nin işe alınmasıyla gerçekleşti.

SARS-CoV-2 ile enfekte hastaların bronko-alveoler lavaj sıvılarında yapılan incelemelerde CD4+ T hücrelerinde bu yolakların bozulmuş olduğu görüldü.

Kovid’ in patogenezine dair.

Kovid gelişen hastaların bir kısmında şiddetli enflamasyon (sitokin fırtınası) ve ARDS gibi ölüm ihtimali yüksek ağır tablolar ortaya çıkıyor.

Bu vakalarda kullanılabilecek bağışıklığı modüle eden sınırlı sayıda etkili ilaç var.

Bu tabloları atlatanlarda ise süregelen enflamasyon ve fibrozis, fonksiyonel kısıtlamalara sebep oluyor.

Bu durumlarda dekzametazonun mortaliteyi azaltması, ağır tablolarda enflamasyonun önemini gösterir.

Bu enflamasyon virüsün vücuttan temizlenmesi için gerekli olsa da zamanında önlenmediği takdirde ağır doku hasarına yol açar.

Kompleman sistemi

Kompleman sistemi, bağışıklık hücrelerinin olay yerine gelmeleri ve aktivasyonu yoluyla patojen temizlenmesinde etkilidir.

Bir pro-enzim olan kompleman C3, patojen veya tehlikenin (lektin yolu), immun kompleksler (klasik yol) veya alternatif yoldan aktive edilerek aktif C3a ve C3b oluşur.

Bunlar, bağışıklık hücrelerinin olay yerine gelmesi ve aktifleşmesini sağlarlar.

Kompleman aktivasyonu, çeşitli sebeplere bağlı ARDS’ nin fizyo-patolojik bir özelliğidir ve solunum virüslerinin sebep olduğu akut akciğer hasarına aracılık eder.

Aktif kompleman fragmanlarının dolaşımdaki miktarları Kovid-19’da yüksektir, hastalığın ciddiyetiyle ve bağımsız olarak mortalite ile ilişkilidir.

Kompleman düzenleyicilerdeki polimorfizmler de aynı şekilde kötü sonuçlar için risk faktörleridir.

Diğer beta-koronavirüslerin hayvan modelleri, komplemanın akciğer hasarının bir parçası olarak tamamlayıcısı olduğunu, bunun komplemanın inhibisyonu ile iyileştirilebileceğini göstermiştir.

Tedavi edilen az sayıdaki hastadan elde edilen veriler de Kovid’ de komplemanı hedef alan tedavilerin faydalarına işaret etmektedir.

Kompleman sistemi, hücreler içinde de eksprese edilir ve biyolojik olarak da aktiftir.

Özellikle, aktive edilmiş CD4+ T hücreleri, katepsin L (CTSL) aracılığıyla hücre içinde C3’ü C3a ve C3b’ye dönüştürür.

Yakın zamanda, SARS-CoV2 ile enfekte olmuş solunum epitel hücrelerinin, hücreye özgü bir enzimatik sistem aracılığıyla hücre içi olarak C3’ü eksprese ettiği ve C3a ve C3b13’e dönüştürdüğü gösterilmiştir.

Bu, plazmadan türetilmiş komplemanın muhtemelen bulunmadığı SARS-CoV2 ile enfekte akciğerlerde lokal kompleman kaynağı olduğunu gösterir ve akciğer epitel hücrelerinin kompleman açısından zengin bir mikro-ortam olduğu manasına gelir.

Aşırı kompleman ve IFN-y-ilişkili cevapların her ikisi de doku hasarı ve immünopatogenezin bilinen etkenleridir.

CD4+ T hücrelerinde C3b reseptörü olan CD46’ ya bağlanır, müteakiben TH1 farklılaşmasını yönlendirerek önce sadece (IFN)-γ, sonra  (IFN)-γ ile beraber IL-10 ve sonra sadece IL-10 üretilir.

TH ile birlikte olan enflamasyonun düzenlenmesinde TH1 hücrelerinde IL-10 ekspresyonunun kritik önemi vardır. Bunun moleküler mekanizmaları tam olarak anlaşılamamıştır ama bu, Kovid’ in nekahet dönemi ve diğer TH1-aracılıklı enflamatuar hastalıklarda kritiktir.

Gelelim neticeye

Bugüne kadar Kovid için mucize diye sunulan birçok ilaç ve tedavi metodunun etkisiz ve/veya emniyetsiz olduğu ortaya çıktı.

Sıtma ilaçları olarak bilinen klorokin ve hidroksiklorokin, remdesivir, plazma tedavisi, solunum cihazları, favipiravir… bunlardan bazıları.

Neticede kala kala kelle paça çorbası ve D vitaminine kaldık.

Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41590-021-01080-3

Makale adı: Autocrine vitamin D signaling switches off pro-inflammatory programs of TH1 cells

D vitamini ve Covid-19: Doğrusu ne? - BBC News Türkçe

***

EK 1 (22.11.2021): D vitamini takviyesi güvenlidir ve genel olarak akut solunum yolu enfeksiyonuna karşı korur. Çok fazla D vitamini eksikliği olan ve bolus doz almayan hastalar en fazla faydayı görür. Kaynak: https://www.bmj.com/content/356/bmj.i6583.long

***

EK 2 (22.11.2021): D vitamini takviyesi solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı olayları azaltır. Kesin bir sonuca varmak için daha iyi yürütülen klinik araştırmalara ihtiyaç vardır. Kaynak: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3543548/

***

EK 3 (22.11.2021): D vitamininin solunum yolları enfeksiyonlarına karşı koruyucu tesiri vardır ve günde tek doz en etkili uygulamadır. Dâhil edilen çalışmaların heterojenliği ve bu alandaki muhtemel yayın yanlılığı sebebiyle, bu sonuçlar dikkatle yorumlanmalıdır. Kaynak: https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0065835

***

EK 4 (22.11.2021): Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO): Solunum yolları enfeksiyonlarının önlenmesinde vitamin D. Kaynak: https://www.who.int/elena/titles/commentary/vitamind_pneumonia_children/en/

***

EK 5 (26.11.2021): Kovid-19 nedeniyle hastanede tedavi gören 210 vaka üzerinde yapılan çalışmayla D vitamini takviyesinin Kovid-19’dan ölüm oranını 2,14 kat azalttığı tespit edildi.

“Bir ayağında, Kovid-19 nedeniyle yatan hastalarımızın o anlık D vitamini düzeyini ölçtük. D vitamini düzeyi normal aralıkta olanlar ile düşük olanları kıyasladık. Bir başka ayağında ise hem yoğun bakım ünitesinde hem de serviste yatan D vitamini düşük olan hastalarımıza, 14 gün boyunca D vitamini takviyesi yaptık. Hastalarımızdaki D vitamini düzeyini 30 nanogram/desilitrenin (ng/dl) üzerine çıkardık. Daha sonra bu takviyeyi verdiğimiz ve vermediğimiz hastaları karşılaştırdık. Gözlemsel yaptığımız çalışmada 867 Kovid hastasının verilerini geriye dönük olarak analiz ettik. Daha sonra tasarladığımız çalışmada, 210 vakanın 163’üne D vitamini takviyesi verdik, diğerlerine vermedik. D vitamini takviyesi alarak, D vitamini düzeyi 30 ng/dl’nin üzerine çıkan vakalarımız ile D vitamini almayanları karşılaştırdığımızda, D vitamini alanlarda hem yoğun bakım ünitesi de dahil hastane yatış süresinin daha kısa olduğunu hem de ölüm oranının daha az olduğunu gözlemledik.”

Prof. Dr. Gönen, çalışmanın tıp dünyasının prestijli dergilerinden Nutrients’da bilimsel makale olarak yayımlandığını belirterek, “Çalışmadan çıkardığımız sonuç, D vitamini takviyesinin Kovid-19’da önemli olduğu ve takviye edilmesi gereken ilaç grubuna alınması gerektiğidir. Çalışmayla D vitamini takviyesinin Kovid-19’dan ölüm oranını 2,14 kat azalttığını, 8 günden fazla hastanede yatış sürecini ise 1,9 kat, yani yarı yarıya kısalttığını gözlemledik” dedi.

D vitamininin, bir vitaminden de öte hormon etkisi olduğunun ve birçok sistemi ilgilendirdiğinin bilindiğini aktaran Gönen, bu çalışmayla D vitamininin Kovid tedavisinde de faydalı olabileceğini gösterdiklerini dile getirdi.

Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/koronavirus/kovid-19-tedavisinde-d-vitamininin-etkinligi-kanitlandi/2431205

***

EK 6 (20.4.2023): “Bulaşıcı hastalıklarla savaşmak için güçlü bir bağışıklık sistemine ihtiyacınız var ve besin değeri yüksek, işlenmiş gıda ve kırmızı et oranı düşük dengeli bir beslenme, bağışıklık sisteminizi en iyi durumda tutmanıza yardımcı olabilir.”

Sehven kırmızı et oranı düşük yazmış olmalılar. Yakında kelle paça çorbası da diyecekler.

***

EK 7 (3.12.2023): Beyin glukoz metabolizmasında azalma ve mitokondriyal disfonksiyon, klinik Azheimer Hastalığı (AH) semptomlarının başlamasından 15 yıl kadar önce ortaya çıkıyor. AAH’ lı hastaların beyninde glikoz kullanımı tehlikeye girdiğinden, keton cisimleri (KC’ ler) alternatif bir enerji kaynağı olarak hizmet edebilir.

KC’ ler, yüksek yağ, orta düzeyde protein ve düşük karbonhidrat içeren ketojenik diyetlerin tüketilmesinin ardından artan yağ asitlerinin β-oksidasyonundan üretilir. KC’ lerin beyin enerji metabolizmasını iyileştirmek için kan beyin bariyerini geçtiği gösterilmiştir.

Bu derleme, ketojenik diyetin Aβ, tau (özellikle p-tau 181), GFAP ve NFL gibi varsayılan AH biyo-belirteçleri üzerindeki etkilerini tartışmakta ve KC’lerin nöro-enflamasyon, oksidatif stres ve mitokondriyal metabolizma üzerindeki rolünü ele almaktadır.

Makale: Ketone bodies mediate alterations in brain energy metabolism and biomarkers of Alzheimer’s disease

Kaynak: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38033541/

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: