AŞİYAN MUSİKİ DERNEĞİ KONSERİ, İNCİ ÇAYIRLI VE ÇİĞDEM YARKIN

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
ÇİĞDEM YARKIN

Bestede, Güftede ve İlhamda Kadınlarımız’ konseri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için tertip edilmişti. İnci Çayırlı şefliğindeki koro, kadın ses sanatçılarından oluşuyordu; eserlerin çoğu da Gevheri Osmanoğlu, Leylâ Hanım, Neveser Kökdeş, Nihal Erkutun, Semahat Özdenses, Melâhat Pars, Nebahat Üner, Mehveş Dolay, Müzehher Güyer, Vecihe Daryal… gibi bestekârlarımız ve Fitnat Sağlık, Ayten Baykal, Ayten Yavaşça, Muazzez Kürdan, Cansın Erol… gibi şairelerimizin eserlerinden oluşuyordu.

Sazlarda da hanımlar vardı: Kemanda Yeşim Çoban, kanunda Safinaz Rizeli, tanburda Pelin Değirmenci, kemençede Mâhinur Özüstün, udda Özge Akgül, viyolonselde Dilek Zertunç ve ritimde de Nurcan Aksoy. Son senelerde giderek daha çok genç hanımı bir Türk Musikisi enstrümanı çalarken görüyor ve seviniyoruz. Keman, kanun ve hele de sesi ‘nazenin’ bir kadının sesinden farksız olan kemençe çok yakışıyor hanımlara. Gergef işler gibi, iğne oyası yapar… gibi ‘zarafetle’ ve ‘ustalıkla’ çalıyorlar sazlarını.

MUSİKİMİZİN ABİDESİ                         

Konserde şef İnci Çayırlı da iki eseri solo olarak seslendirdi. Biri Yessari Asım’ ın hüzzamı ‘Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır’ ve diğeri de Selâhattin Pınar’ ın Afife Jale için bestelediği hicaz şarkı ‘Anladım sevmeyeceksin beni sen ey nazlı çiçek’.

İnci Hoca’ yı çok zamandır tanıyorum. Senelerdir sesiyle, tavrıyla ve zarafeti ile dimdik ayakta. O, Enis Batur’ un sözleriyle musikimizin ‘Kutup Yıldızı’, yaşayan efsanesi. Musikiden duyduğu heyecanın İcra heyeti’ ne ilk girdiği zamankinden farksız olduğunu hissetmemek mümkün değil gözlerinden. O, Münir Nurettin’ in gözdesi Kadıköy’ lü güzel sarışın kız hâlâ. O, musikimizin bir ‘İnci’ si ve dünya döndükçe de öyle kalacağına hiç şüphe yok. ‘Allah nazardan korusun’ demekten başka ne diyebilirim ki.

HOCA VE TALEBESİ

Konserin solisti Çiğdem Yarkın’ a gelince. O da tertemiz pürüzsüz sesi ve klasik üsluptan ayrılamayan tavrıyla İnci Hoca’ nın izinde olduğunu bir kere daha kanıtladı. Özellikle de, Selâhattin Pınar’ ın çok az sanatçının okumaya cesaret edebildikleri iki şarkısında da muhteşemdi.

Önce güftesi Mustafa Nafiz Irmak’ a ait olan hüzzam şarkıyı seslendirdi:

Seviyordum onu ruhumda kanarken yaralar
Ah o gözlerde bahar akşamının hasreti var
Acı bir yaştı gözümden dökülen hatıralar
Hasta kalbimde siyah gözlerinin matemi var

Sonra da Selâhattin Pınar’ ın, sözleri Vecdi Bingöl’ e ait olan iki eserinden biri olan nihavent makamındaki şarkısın okudu:

Sana gizli bir diyeceğim var
Yakın gel sokul ruhuma kadar
Dinle kalbimi, neler fısılda
Yakın gel sokul ruhuma kadar

Senden uzakta içim eriyor
Beni hasretin sarıveriyor
Bu özleyişten can ürperiyor
Yakın gel sokul ruhuma kadar

Bir acı var mı intizar gibi
Sabır tükenir yol uzar gibi
Beklerim seni ay doğar gibi
Yakın gel sokul ruhuma kadar

Bu şarkının Alâeddin Hoca’ dan dinlediğim çok hoş da bir hikayesi var: Bilirsiniz, Türk Musikisinde Sadettin Kaynak ve Vecdi Bingöl birlikteliğinden sayısız güzel eser doğmuştur. Selâhattin Pınar, bu durumu kıskanır ve bir gün Vecdi Bingöl’ e şunları söyler:
         – Üstadım, neden bütün güzel güfteleri Kaynak’a veriyorsunuz? Acaba bir iki güftenizi de bana lütfeder misiniz?

Sitem bir süre sonra karşılığını bulur. Vecdi Bingöl Pınar’a iki güftesini sunar. Bunlar da müziğimizin unutulmaz şarkıları arasındaki yerlerini alırlar. İşte bunlardan biri bu nihavent, diğeri de hicazkâr makamında hayat bulan şarkılardır:

Gönül derdi çekenleri
Gizlice yaş dökenleri
Bağrımdaki dikenleri
Gidin sorun gecelerden

İnci Çayırlı’ nın ‘Benim musikideki yerimi bu genç hanımın alacağına inanıyorum’ sözleriyle alkışladığı Çiğdem Yarkın’ ın, o gece eşi Ayten Hanım’ ın sözlerinden ilham alarak bestelediği nihavent şarkısını okuyan Alâeddin Hoca’ nın da gözde talebelerinden olduğunu belirtmeden geçmek istemiyorum.

Sön sözüm de TRT’ ye. Bu koca kurum neden bir küçük musiki derneği kadar olamıyor? Neden elinin altındaki Çiğdem Yarkın, Elif Güreşçi, Güler Basu Şen, Ayşe Taş, Melihat Gülses, Doğan Dikmen, Koray Safkan… ve daha nice sanatçıdan yararlanmıyor, neden bizi ‘Akşam Sefası’ gibi programlarla cefaya ezaya mahkum ediyor, bilemiyorum. 13.Mart.2008

Siz de yorumunuzu paylaşın: