CANAN KARATAY’ A CEZA KİMİ HEKİMLERİ MUTLU ETTİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Dr. Levent Kansız‘ ın yazısı:

Canan Karatay’ a ceza kimi hekimleri mutlu etti. Bir diğer kesim ise bir mağdurun sırtından asıl ile alakasız konjonktürün geçer akçesi yol yöntemlerle kanlıları ile hesaplaşmak yoluna gitti. Başka bir küçük gurup ise görevleri son bulmasına rağmen işlerini kaybetmemek için bu meslek ve erbabını devalüe ederek bu alanda yapılacak etkisi ileride çıkacak uygulamaların yolunu açmak için yazdı çizdi.

Yaşadığı ülkeyi sanırım herkes tanıyor. Herkes kendi meslektaşlarının ne yaptığını da biliyor. Medyada benzer çok daha ağır ve zararlı sonuçları olan suçlar dizi program halinde her gün işleniyor. Bunlar dava ve şikâyet edilmeyip edilse de yaptırıma maruz kalmayıp böyle bir insanın ceza alması biraz vurun abalıya olmuş.

Yine yaptırım uygulayan kurumun hekimler nezdinde saygınlığı malum çok daha elzem konularda vurdumduymazlığı ataleti kendisi ile alâkasız konularda meslek erbabını rahatsız eden şevk ve ataklığı ayrı bir konu.

Yapılan ne kadar yanlış ise herkesin kafadan konuya daldığı bilimin konusu olması gereken bir konunun şikâyet yargı ceza üzerinden tartışılıp çözülmesi de o kadar yanlıştır.

Herkes eline bir bilim sopası alıp yanıt vermeye çalışmış. Ancak büyük çoğunluk bir takip testi hakkında  abartılı beyânın zaten dayanılmaz olan günlük pratiği daha da zorlaştırmasından hırslanıp mutlu olmuş durumda.

Kimi meslek erbabı kazancının çok zor şartlarda çok düştüğü hatta o düşük kazancı işverenden tahsil edemediği bir ortamda bir kişinin aylar sonraya randevu verip 700-800 TL’ ye hasta bakmasına takılmış.

Kimi dogmanın ağa babasının salıncağında sallanıp oradan kazanırken bilime sadakat ve bilimin nimetlerini kullanıp hem davalıya hem davacıya vurmuş. Ki buradaki amaç tamamen bağcı dövmek. Zaten her konuda bu şekilde ardı arkası gelmez çaba mutlaka gerekli şekilde takdir ediliyordur. Bir cami hocası elinde bilimsel süreli yayınlar kaynak kitaplar gelenin gidenin kafasına onlarla vuruyor. Senin işin bu mu bunların yeri dogmanın ibadethanesi mi diye soran yok.

İddiayı ortaya atanın bilimselliği karşı koyanların bilimselliği arasında fark yok. Düşünün konu özgün dahi değil. Taklit. Fransa’da bu işi kullanıp nemalanan birinden ışık görüp bu karanlıkta o  ışıktan kendine yol bulmak.

Şikâyet yargı yoluna gitme vb şeyler ne kadar yanlış ise ülke pratiği düşünüldüğünde bilimsel dayanağı ve verileri olmayan bir iddianın aksinin ispatı da o kadar zor.

Kim aksini ispat edecek veya ikna edici uygulanabilirliği ispat edecek bunu nerede yapacak? Taşradan kariyermatik üniversitelerden devşirilmiş akademik kariyerleri apartmandan bozma varoş hastanelerinde nakde çevirenler mi bunu yapacak? Veya bunu o şartlarda o meczup ortamda hangi bilgi hangi donanım ve imkânlarla yapacak? Hadi onları geçelim ekonomik olarak eleman olarak iflas etmiş üniversiteler mi bunları yapacak? Çoğu günlük pratiğin elzem basit cihazlarının onarımı için ödenek bulamıyor. Hizmet günlerce aylarca aksıyor.

Bilimsel araştırma, büyük maliyet, zaman ve bununla kafası meşgul, can derdinde olmayan bilim adamı gerektirir.

Ülkenin en üst bilim kurumunun papaz eriği imam eriği tartıştığı bir ülkede bilim konusunu kurcalamayın bırakın mezarında rahat uyusun

Aslı ile arası uzak ara açılmış dogmaların peşinden koşan bir halktan kendinize geçim amaçlı mürit tedariki peşinde iseniz elinize dogmanın sopasını alın onunla birbirinize vurun. Bu hem çok daha kolay hem çok daha anlaşılır. Bu sopaların en albenillileri her köşe başında bolca satılıyor.

Bilimin yol ve yöntemi bu kesinlikle değil. Erbabı bunlar asla değil. Kullandıkları yol yöntemin ve mekânın bilimle uzak yakın alakası yok.

Konuyu hukuk üzerinden tartışmak ise çok farklı çok teknik bir konu. Hukukun konusu olmayan bir şeyi oraya intikal ettirip orada karşılık bulduğu terimlerle gerçekmiş gibi tartışırsanız tam da yapılan absürtlüğe hizmet etmiş olursunuz

Hastasını ameliyat masasında kaybetmiş bir hekim için  konu yargıya aksetmişse adam öldürmekten yargılanır. Yani katildir. O hekimin suratına katil dersiniz. Size hukuken bir şey diyemez. Biri size ne oluyor dediğinde savcı öyle diyor git ona sor dersiniz.

Belki çok kaba oldu ancak bazı şeyleri içinde bulunduğumuz muazzep süreç vesilesi ile çok zor anlıyoruz. Bu da yetmiyor konunun bize zararı yoksa bırak anlamayı görmeye tenezzül etmiyoruz. Şayet bize zararlı ise de tıpkı sokak kavgası gibi elimize geçirdiğimiz her şeyi değerine bakmadan hasmımız gördüğümüzün kim olduğuna dahi bakmadan kafasına vuruyoruz

Tartışmalar tam bir kara mizah. Asgari ücretle çalışan bir karı kocanın kıskançlık bazlı bir tartışma ve kavgada kadının nasıl aldığı meçhul bir son model pahalı android telefonu kocasının başında parçalaması gibi. Az sonra o telefon çok lazım olacak ve bir daha meşru yollardan asla alma şansları da yok maalesef.

***
EK 1 (1.6.2023): AYM, Canan Karatay’a tıbbi açıklamaları nedeniyle para cezası verilmesini hak ihlali saydı

Anayasa Mahkemesi, televizyon programlarında beslenmenin önemi ve depresyonla beslenme arasındaki ilişkiye yönelik tıbbi açıklamaları nedeniyle İstanbul Tabip Odasınca Prof. Dr. Karatay’a para cezası verilmesini, ifade özgürlüğünün ihlali saydı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), televizyon programlarında beslenmenin önemi ve depresyonla beslenme arasındaki ilişkiye yönelik tıbbi açıklamaları nedeniyle İstanbul Tabip Odasınca Prof. Dr. Canan Karatay’a para cezası verilmesini, ifade özgürlüğünün ihlali saydı.

Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete’de yayımlanan kararına göre, Karatay, 2016’da katıldığı yaklaşık 5 saat süren bir televizyon programında, beslenmenin önemi, depresyonla beslenme arasındaki ilişki konularına değindi, ilaç şirketlerinin ticari kaygıyla hareket ettiğine, antidepresanlarla mutlu olunamayacağına ancak sağlıklı beslenmeyle mutlu olunabileceğine dair mesajlar verdi.

Söz konusu yayın üzerine İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu, Karatay hakkında disiplin soruşturması başlattı. Soruşturma sonunda Karatay’a 1325 lira para cezası verildi. Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu da kararı onadı.

Karatay’ın, ceza kararının iptali istemiyle açtığı dava Ankara 13. İdare Mahkemesince, yaptığı istinaf başvurusu da bölge idare mahkemesince reddedildi. Bunun üzerine Karatay, Anayasa Mahkemesine hak ihlali iddiasıyla bireysel başvuru yaptı.

Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 26’ncı maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti ve Karatay’a 18 bin lira manevi tazminat ödenmesini kararlaştırdı. Ayrıca, yeniden yargılama yapılmak üzere kararın Ankara 13. İdare Mahkemesine gönderilmesini kararlaştırdı.

Kararın gerekçesinden

Anayasa Mahkemesinin kararında, Anayasa’nın 26’ncı maddesine göre herkesin ifade özgürlüğünün bulunduğu, bunun ancak kanunda belirtilen şartlarda sınırlandırılabileceği, Karatay’ın açıklamaları nedeniyle cezalandırılmasının da ifade özgürlüğüne müdahale anlamı taşıdığı kaydedildi.

Karatay’ın, kişilerin sağlığı için tehlikeli olabilecek yanlış bilgileri hekim sorumluluğuna uygun olmayacak şekil ve yöntemlerle yaydığı gerekçesiyle cezalandırıldığı aktarılan kararda, “Hiç şüphesiz yanlış bilgilerin yönetilmesi de sağlık politikalarının esaslı bir parçasını oluşturmaktadır. Fakat bunu yaparken devlet, ifade özgürlüğüne de saygı göstermelidir.” değerlendirmesi yer aldı.

Verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılan davada yerel mahkemenin, Karatay’ın açıklamalarının halk sağlığına nasıl bir zarar verdiğine dair değerlendirmenin yer almadığı belirtilen kararda, kardiyoloji ve iç hastalıkları uzmanı Karatay’ın Türkiye’nin bilinen akademisyen ve bilim insanlarından olduğu ve tıp alanında yaşanan gelişmelerin başvurucunun ilgi alanında bulunduğu vurgusu yapıldı.

Başvurucu Karatay’ın, kendi bakış açısından doğru beslenmenin kişilerin ruh sağlığını olumlu olarak etkilediğini herkesin anlayabileceği bir dilde anlattığı belirtilen kararda, “Başvurucunun bazı ifadelerinin meslektaşlarını eleştirdiği hatta abartıya kaçtığı kabul edilse bile bir bilim insanının yerine kendini koyup belli bir durumda kullanılacak ifade şeklinin ne olacağını belirlemek yargı mercilerinin görevi olmamalıdır.” tespiti yer aldı.

Bilim insanlarının ve akademisyenlerin her söylediğinin mutlak anlamda doğru olduğunun söylenemeyeceği, bununla beraber birbirlerinden farklı, alternatif bakış açılarının herkes için daha doğru düşünme imkanı yarattığı ifade edilen kararda, “Başvurucuya disiplin cezası verilmesi ile Anayasa’nın 26’ncı maddesinde koruma altında olan ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin daha ağır basan bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği gibi orantılı da olmadığı sonucuna varılmıştır.” tespiti yer aldı.

Prof. Dr. Canan Karatay, daha önce de “şeker yükleme testlerine” ilişkin tıbbi içerikli açıklamalar yapmış, bu nedenle 15 gün geçici olarak meslekten alıkoyma cezası almış, Anayasa Mahkemesi bu ceza yönünden de ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetmişti.

Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/gundem/aym-canan-karataya-tibbi-aciklamalari-nedeniyle-para-cezasi-verilmesini-hak-ihlali-saydi/2911643

***

EK 2 (1.6.2023):  Anayasa Mahkemesi, sağlıklı beslenme önerileri yapan Prof. Dr. Canan Karatay’a verilen para cezasının hak ihlali olduğuna karar verdi. İstanbul Tabip Odası’nı, Karatay’a 18 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum edildi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), bir televizyon programında beslenmenin önemi ve depresyonla beslenme konularına yönelik tıbbi açıklamaları nedeniyle İstanbul Tabip Odası tarafından Prof. Dr. Canan Karatay’a para cezası uygulanmasını, ifade özgürlüğünün ihlali saydı. Anayasa Mahkemesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanan kararına göre, Karatay, 2016’da katıldığı televizyon programında, beslenmenin önemi, depresyonla beslenme arasındaki ilişki konularına ilişkin konuştu, ilaç şirketlerinin ticari kaygıyla hareket ettiğine, antidepresanlarla mutlu olunamayacağına, sağlıklı beslenmeyle mutlu olunabileceğine dair konuştu. Yayın üzerine İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu, Karatay hakkında disiplin soruşturması başlattı ve soruşturma sonunda Karatay’a bin 325 lira para cezası verildi. Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu da kararı onadı.

“Bütün bu olaylardan dolayı bana 18 bin lira tazminat ödeyecek”

Konuya ilişkin konuşan Canan Karatay, “7 sene oldu antideprasanların çok tehlikeli olduğunu açıklamıştım. Tabipler Birliği ve Psikiyatri Derneği bana dava açtı. İdare mahkemesinde davaya itiraz ettik ve idare mahkemesinden geri döndü. Benim davalarım idare mahkemesinden her zaman geri dönüyor. Tam 95 tane davam var. Haklı olduğum için Anayasa Mahkemesine müracaat ediyoruz, 7 sene sonra sonuçlandı. Bir hafta sonra gerekçeli karar elimize gelecek. Tabipler Birliği, bütün bu olaylardan dolayı bana 18 bin lira tazminat ödeyecek. Bu bir emsaldir, benim 95 tane davam var, fikir hürriyeti olduğu, açıklama yaptığım için ve halk sağlığına hiçbir zaman zarar vermediğim için Anayasa Mahkemesi bunu kabul etti. İnşallah diğer duruşmalarda da bu bir emsal olacaktır.” Dedi.

“Haksız yere mahkemeleri de uğraştırdılar”

Karatay, “Tazminat davası açacağım, beni uğraştırdıkları için. Zaten işleri güçleri beni uğraştırmak. Biz de karşı dava açacağız, haksız yere mahkemeleri de uğraştırdılar. Bizi de uğraştırdılar ve uğraştırsınlar her zaman ben haklı çıktım yine de haklı çıkacağım” şeklinde konuştu.

Karatay’ın, ceza kararının iptali istemiyle açtığı dava Ankara 13. İdare Mahkemesince, yaptığı istinaf başvurusu da bölge idare mahkemesince reddedildi. Bunun üzerine Karatay, Anayasa Mahkemesine hak ihlali iddiasıyla bireysel başvuru yaptı. Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 26’ncı maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti ve Karatay’a 18 bin lira manevi tazminat ödenmesini kararlaştırdı.

Kaynak: https://www.iha.com.tr/haber-istanbul-tabip-odasi-karataya-18-bin-lira-manevi-tazminat-odeyecek-1174777/

***

 

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Mustafa Yiğit dedi ki:

    Bir vatandaş olarak hoca ne diyor vallahi pek iyi anlayamadım ama galiba herkese çakıyor.

Siz de yorumunuzu paylaşın: