KALP DAMAR HASTALIKLARI MÜCADELESİ Mİ PİYASA KAPMA MÜCADELESİ Mİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Kardiyolog Prof. Dr. Gülümser Heper‘ in yazısı:

Bir toplumun hastalık yükünü belirledikten sonra ölüm, sakatlık, işgücü ve ekonomik kaybı engellemek; sağlık politikası üretenlerin temel görevidir. Tüm tedbirleri aldıktan sonra her halükârda oluşabilecek hastalık yüküne karşı maliyet etkinlik analizleri yapılarak ideal tedavi stratejilerinin belirlenmesi ve bu işin koordinasyonunu sağlamak ve denetlemek de sağlık politikası üretenlerin görevidir. Yani toplum sağlığını yükseltmenin en temel birinci basamağı ülke çapında yapılmış istatistiklerle hastalık yükünü ve bu hastalığa neden olan risk faktörlerinin belirlemekle başlar. Sonrasında bu risk faktörlerine karşı mücadele edilir. Tüm tedbirlere rağmen oluşan hastalık yükünde ise ulaşılabilir, eşit koşullarda, güvenilir ve etkin stratejinin ucuz olanı kullanılarak kamu kaynakları gereksiz heba edilmemeye çalışılır.

Ülkemizde, sağlık politikaları üreten temel kurum Sağlık Bakanlığı olmuştur. Her ne kadar meslek odaları ve sivil toplum örgütleri bu politikaların üretilmesinde bilgi desteği ve verilen kararlarda görüş alınması amaçlı kurulmuşsa da bu kurumlar farklı sebeplerden dolayı devre dışı bırakılmış; yetki Sağlık Bakanlığı’nda toplanmıştır.

coronary angiography ile ilgili görsel sonucu

TÜRK İNSANININ SAĞLIĞI PİYASA POLİTİKALARINA TERK EDİLMİŞTİR

Türkiye Cumhuriyeti’nin 12 milyon ahali ve 554 hekimle başlattığı ve koruyucu hekimliğin ön planda tutulduğu 1923-1937 dönemi ve 1960 yılından itibaren başlayan Dr. Nusret Fişek dönemi hariç tüm dönemlerinde, Sağlık Bakanlığı bilimsel ve toplumun gerçek ihtiyacına hitaben sağlık politikaları üretmeyi başaramamıştır. 2002 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) ile Türk insanının sağlığı piyasa politikalarına terk edilmiştir.

Türk Toplumu’nun halihazır koşullarda en yüksek hastalık yükünün lalp ve damar hastalıkları (Yüksek kan basıncı, koroner kalp hastalığı, kalp yetmezliği ve felç toplamı) olduğu bilinmekte. Her ne kadar epidemiyolojik (tüm ülke bazında) sağlıklı istatistiksel veriler olmasa da göz yordamıyla ölçülen veriler her iki kişiden neredeyse birinin kalp ve damar hastası olduğu bilinmekte. Yine ülkemize özgün yüzde yüz geçerli istatistiksel veriler olmasa da gelişmekte olan ülkelerin verilerinden alınan çıktılarla, kalp ve damar hastalıklarının risk faktörleri de bilinmekte.

SAĞLIK BAKANLIĞI ETKİN BİR ROL ÜSTLENMİYOR

Sağlık piyasa koşullarına terk edildiğinden beridir, Sağlık Bakanlığı toplumun hastalık yükünün şeffaf bir şekilde ölçüp açıklamadığı gibi mücadelesinde de etkin bir rol üstlenmiyor. Üretilen birkaç sözde politikanın sonucunda ulaşılan başarıyı veya başarısızlığı şeffaf bir şekilde topluma sunmuyor. Kısaca söylemek gerekirse Sağlık Bakanlığı, toplumun Kalp ve Damar hastalık yükünü azaltmaya yönelik etkin bir strateji oluşturamadı; her yıl çığ gibi büyüyen Kalp ve Damar hastalıkları yükü toplumu bitiriyor; sosyal dengeyi bozuyor.

Diyeceksiniz ki Sağlık Bakanlığı, iki kişiden birinin sorunu olan Kalp ve Damar Hastalıkları konusunda hiç mi bir şey yapmıyor? Sağlık Bakanlığı’nın Temmuz 2019 tarihinde kamu, üniversite ve özel sektörlere hitaben gönderdiği bir genelge aslında Sağlık Bakanlığı’nın toplumun hastalık yüküyle hangi boyutta ilgilendiğinin belgesi niteliğinde. Konunun uzmanları okuduğunda bu genelgenin bir toplumsal hastalık yükü mücadelesinden ziyade bir piyasa koşulları düzenlemesi olduğunu düşünüyor.

Beş sayfalık genelgenin özeti kalp damar hastalıkları konusunda daha önce kendilerinin yetki ve ruhsat verdiği birçok merkezin kapanması anlamına geliyor. Gerekçeler enteresan…

“HEMEN KAPATMAYACAĞIM, ÖNCE UYARACAĞIM…”

SB kısacası, “ikinci seviye olarak ruhsatlandırdığım merkezlerde yılda 100 açık kalp operasyonu ve 1000 koroner anjiografi yapmazsan; üçüncü seviye olarak ruhsatlandırılan merkezlerde yılda 250 açık kalp operasyonu ve 2500 tanı ve tedavi amaçlı kardiyolojik işlem yapmazsan senin ruhsatını iptal edeceğim” diyor. Ancak ekliyor: “Hemen kapatmayacağım; önce uyaracağım, baktım sayı tutmuyor kapatacağım” diyor…

Kamu da olsa, üniversite de olsa, özel sektör de olsa bir kalp merkezinin kapatılma kriterlerini işlem sayısı ile belirlemek kalp damar hastalıklarında piyasa düzenlemesinde artık son nokta. Bu koşullarda kurumlar, merkezlerinin kapatılmaması için işlem sayısını artırmak zorunda kalacaklar. Bu da hekimlere daha çok işlem yapması için baskı anlamına geliyor. Bu genelge, Cumhuriyet Türkiye’sinde SDP başlatıldığından beridir gördüğümüz enteresan genelgelerden sadece birisi. SDP’nin başlatıldığından beridir IMF’nin elimize tutuşturduğu programda “hasta” terimi yerine “müşteri” terimi kullanılması gerekliliği dikte ettirilen dönemlerden bu dönemlere kadar geldik. Otuz yıllık kalp hekimi de olsanız; yıllar boyu sayısız işlem tecrübeniz de olsa bakanlık hekimlere diyor ki “Bu sene sayıyı tutturamazsan size işlem yaptırmayacağım”. Hekimlik icraatlarına doğrudan müdahale edecek kadar gözlerin karartıldığı bu genelge belli ki hastayı (pardon müşteriyi) belli merkezlerde toplamayı hedefliyor. Ruhsat verme ve ruhsat iptali konusunu bakanlık bir sopa gibi yılların kurumlarına sallıyor. Herşey bu kadar duygusal…  

Peki ya endikasyon? Anjiografi yapma, stent takma, operasyon yapma endikasyonu? Yani hekimlik sanatının en incelikli konusu olan endikasyon nerede? Tıpta kalp damar hastalıkları konusunda en netameli konu endikasyondur. Endikasyon yapılacak bir işlemin yapma gerekçesidir. Kalp damar hastalıklarında endikasyon son derece manipüle edilebilir sözel ifadeler üzerinden yapılır. Somut parametrelerden ziyade soyut ifadeler üzerinden yürütülür, yönlendirilir ve sonuca bağlanır. Malpraktis yasaları sistemin sopası olarak kullanıldığından beridir zaten endikasyonlar genişletilmiştir. Üstüne bir de sayı tutturma kuralı konularak endikasyonlar genişletilmeye mi çalışılmaktadır?   

coronary angiography laboratory, ile ilgili görsel sonucu

Sağlık Bakanlığı, bu yetkiyi bilimsel zemine sokabilmek için ek ifadeler de kullanıyor. “Ben bir komisyon kurdum; komisyon elemanlarını seçtim, o komisyon kurumları denetleyecek; diyelim ki bypass sonrası ölüm oranları yüksek çıktı o kurumu kapatacağım; diyelim ki anjiolar %25’ten fazla negatif çıktı o kurumları da kapatacağım” diyor.

Bilimsel kılıf olarak sunulan ifadelerin tamamı bilimsel dışı. Kalp Damar Hastalıklarının dünyada oluşmuş literatüründe “Negatif anjiyo” terimi yok. Sadece normal koroner arter terimi var. Zira koroner arter hastalığında ağrı dinamik bir süreç; ağrı damardaki ciddi darlıktan ziyade mikrosirkülasyonda spazm ve laktat birikimine bağlı. Yani hastanın ağrı hissetmesi için anjıoda damarda kritik sınır diyerek yıllardır ifade edilen ve artık bir efsaneye dönüşmüş %70 darlık sınırı kuralı yok. Yani negatif terimi bilimsel bir terim değil. Diğer konu ‘mortalite’ yani ölüm. İşte bu konu derin! Geniş çaplı çalışmaların tamamı stent ve girişimsel işlemlerin mortaliteyi de tekrar enfarktüsü de azaltmadığını göstermiş. Girişimsel işlemlerin tek faydası ağrının giderilmesi. Bu yayınlar eşliğinde bir hekim rahatlıkla ağrısını ilaçlarla geçirdiği bir hastaya anjiyo ve stent koyma işlemi yapmadan takip edebilir. Ancak kardiyolojide ve aşkta sürpriz her zaman vardır; medikal takip edilen bir hasta da kriz geçirebilir; ki malpraktis yasalarının şeytanlığı da burada gizlidir; işte bu koşulda medikal takip yapan hekim için infaz bayrağı çekilmiş olur… Yani sistem sizi zorla anjiyo ve stent gibi işlemlere zorlar; aksi durumda malpraktis yasaları devreye sokulur.

Gelelim bypass operasyonuna. Yine bazı yayınlar medikal tedavi ile bypass işlemini kıyasladığında bypass grubunda mortalitenin medikal tedaviye göre daha yüksek olduğu zaten tespit ettiler. Zaman içerisinde bypass operasyonlarının endikasyonu zaten daralmıştır. Öyleyse hastayı bypass operasyonuna zorlamak niye? Bu konunun samimiyetsiz bir boyutta ele alındığının bir göstergesi de şu; madem bypass ölüm oranı yüksek merkezleri iptal edeceksiniz; hodri meydan, öyleyse geçmişten başlayalım; her merkezin tek tek bypass sonrası ölüm oranlarını kamuya açıklayalım ki hastaların bypass operasyonu konusunda fikri otursun.

Sonuç olarak Sağlık Bakanlığı’nın başlıca görevi toplumun hastalık yükünü azaltacak önlemler alıp; düzenleme ve denetleme görevini tarafsız bir şekilde sürdürmektir. Elbette ki çok kişinin çalıştığı merkezdeki anjiyo ve bypass operasyon sayısı az kişinin çalıştığı merkezdekinden çok olacaktır. Bu basit bir matematik kuralıdır. Büyük şehirlerde piyasa daralınca piyasa şartlarını belli merkezlere yöneltmek için gayrihukuki genelgeler göndermek SB’nın işi olamaz. Bu iş piyasa yönlendiricilerin işidir ve bir ülkenin SB’na yakışmaz. 

Kaynaklar:

1.   ObjectiveRandomised Blinded Investigation With Optimal Medical Therapy of Angioplasty in Stable Angina (ORBITA) and coronary stents: A case study in the analysis and reporting of clinical trials.

Gelman A, Carlin JB, Nallamothu BK.

Am Heart J. 2019 Aug;214:54-59. doi: 10.1016/j.ahj.2019.04.011. Epub 2019 May 7.

2.   Will ORBITA change my practice? ORBITA trial: Objective Randomised Blinded Investigationwith optimal medical Therapy of Angioplasty in stable angina.

Schueler R, Al-Lamee R, Mahfoud F, Capodanno D, Al Asnag M, Haude M.

EuroIntervention. 2018 Oct 20;14(8):951-954. doi: 10.4244/EIJY18M09_2

3. [Percutaneous coronary intervention in stable angina pectoris : Objective randomised blindedinvestigation with optimal medical therapy of angioplasty in stable angina (ORBITA) trial].

Kugler C, Wöhrle J, Nitschmann S.

Internist (Berl). 2018 Sep;59(9):993-996. doi: 10.1007/s00108-018-0472-8. German.

4.

The Etiopathogenesis of Coronary Heart Disease: A Heretical Theory Based on Morphology . Giorgio Baroldi, M.D., Ph.D., FACC, FESC

5. Heartattack.newcom.,FAQ, The Riddle Solution

Kaynak: https://odatv.com/kalp-damar-hastaliklari-mucadelesi-mi-piyasa-kapma-mucadelesi-mi-31071937.html

 

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Avni Yüksel dedi ki:

    Vallaha helal olsun bu hocaya. Aynen sizin gibi yazmış.

  2. Seyhan Ünlü dedi ki:

    Geçen senelerde CHP Sivas belediye başkan adayı idi ama başarılı olamadı. Bence iyi ki de başarılı olamamış. Ne güzle mesleği var, belli ki halktan yana dürüst de biri, çalışsın doktor olarakk hizmet etsin. Politikayı bıraksın politikacılar yapsın…

  3. Ali Haydar dedi ki:

    Güzel bir hoca hem de hemşerimmiş memnun oldum. Allah yolunu açık etsin, insanlar için çalışmaya devam etsin.

Siz de yorumunuzu paylaşın: