KOVİD-19 SALGINI ÖZEL VE ÜNİVERSİTE HASTANELERİ İÇİN NASIL BİR FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Genel cerrahi uzmanı Dr. Uğur Yılmaz’ ın yazısı:

23 MAYIS 2020 CUMARTESİ
Sağlık Bakanlığı  20/03/2020 tarihinde bir genelge yayınlayarak sanki koronovirüs
hastaları daha önce SGK ile sözleşmeli özel ve resmi sağlık kuruluşlarına (SHS) sanki daha
önce başvuramazmış gibi Devlet ve Vakıf Üniversitesi hastaneleri ile tüm özel sağlık
kuruluşlarını “pandemi hastanesi” olarak ilan etmiştir.
 https://dosyamerkez.saglik.gov.tr/Eklenti/36907,pandemi-hastaneleripdf.pdf?0
4 Nisan 2020 tarihinde SGK da “pandemi” ile ilgili yeni bir tebliğ
yayınlamıştır. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/04/20200404-18.pdf
Bu tebliğ ile Pandemi hastanelerinde koronavirüs tedavisinde kullanılan tüm işlemler
SGK geri ödeme kapsamına alındığı belirtilmiştir.
Üniversite ve Özel SHS’na giden herkes her seferinde ve her işlem için vezneye gidip
para yatırmadan hiçbir işlem yaptıramaz ve herhangi bir hekimle dahi görüşemez. Pandemi de
olsa bu durumu bilen vatandaşların çoğu özel SHS’na gitmekten çekinmeye başlamıştır.
Vatandaş buralara gittiğinde başına nelerin geleceğini bilmektedir.
Her iki genelge, sanki bu genelgeler yayınlanmadan önce özel ve üniversite
hastanelerinin kovid-19 hastalarına bakmaları yasakmış ve hastalar bu hastanelere
başvuramazmış gibi “bilinen durumu” tekrarlamışlardır.
Sağlıkta dönüşüm ile Sağlık Bakanlığı sağlık hizmeti veren bir kuruluş olmaktan
çıkarılmıştır. Bu bakanlık kendi kafasına göre ve bağımsız olarak sağlık hizmeti veremez. 
Dönüşümün diğer bir özelliği sağlık piyasasının ve hastanelerin özelleştirilmesi ve özel gibi
görünmeyen Üniversite ve Devlet Hastanelerinin de kâr amacı ile çalışan, hekimlere ve üst
bürokratlara kâr payı dağıtan vergi numarası olan bir ticari işletme haline getirilmesidir. Bu
hastaneler özel hastaneler gibi SGK sistemi içinde çalışır, SGK Sağlık Uygulama Tebliğinde
yer alan sağlık hizmetlerini, ilaç, tıbbi malzeme ve ürünleri serbestçe kullanırlar. Bakanlığın
hekim çalışması üzerinde kısıtlayıcı ve kontrol edici bir iradesi yoktur. Bu hastaneler
mülkiyeti devlette işletmesi Dünya Bankası’nın belirlediği sağlık piyasasına göre hizmet
veren ve bu hizmeti düzenleyen SGK’dadır. SGK kendisi ile sözleşme imzalayan bütün
SHS’nın maddi çıkarlarını koruyan ve bu kuruluşlara haksız kazanç sağlayan bir kuruluştur.
Dünya Bankası tarafından kurgulanan SGK sistemi aslında Tıp Kartelinin çıkarları için
düzenlenmiş bir sağlık piyasası oluşturmaktadır.  
2018 Yılı SGK Özel sağlık Hizmet Sözleşmesi’nin ÖSHS’nin 7.1.  Müracaat ve
Kimlik Tespiti İşlemleri ile ilgili 7.1.1. maddesinde “SHS, doğrudan veya sevk edilmek
suretiyle başvuran hastayı SUT’ta yer alan müracaata ve kimlik tespiti işlemlerine ilişkin
düzenlemeler ile, Kurum mevzuatı doğrultusunda kabul etmek zorundadır. Kabul edilmeyen
hastaya kabul edilmeme gerekçesi SHS yetkilisinin imzasıyla yazılı olarak bildirilmek
zorundadır.” Demektedir. BU GENELGELERDEN ÖNCE DE KOVİD-19 HASTALARI
SGK SÖZLEŞMELİ BÜTÜN HASTANELERE ZATEN GİDEBİLMEKTEDİR. Özel
SHS’nın hasta kabul edilmeme gerekçesi acil ve yoğun bakım hastaları dışında hastanın ilave
ücret ödemeyi reddetmesidir. Ki bu ücret SGK geri ödemesinin iki katıdır. Bu SGK’nın sağlık
hizmetinin bedelinin 1/3’ünü karşıladığını gösterir.
            2018 Yılı SGK Özel sağlık Hizmet Sözleşmesi’nin 7.2.2. maddesinde; SHS, hizmetin
kalitesi ya da hizmetlerin erişilebilirliği açısından hiçbir hastaya karşı ayrımcılık yapamaz.
8.1.1. maddesinde; SHS, doğrudan veya sevk edilmek suretiyle başvuran hastayı Kurum
mevzuatına uygun olarak kabul etmek zorundadır. Denilmektedir. Yani hasta başvuran
hastaları reddetme hakkına sahip değildir.

Yoğun bakım ve mekanik ventilasyon gerektiren Kovid-19 hastaları  SGK’lı değilse
veya SGK ile sözleşmeli bir SHS’na başvurursa ne olur?: Hiçbir şey olmaz. SGK sözleşmesi
olsun olmasın bütün SHS’ları bu hastaları kabul etmek zorundadır. En azından kâğıt
üzerinde…
SUT’nin 4.3. maddesi ve başbakanlığın 2008/13 ve 2010/16 genelgeleri uyarınca
Başbakanlığın 2008/13 ve 2010/16 sayılı genelgeleri acil başvuru ve yoğun bakım hizmetleri
ile ilgilidir.  2008/13 sayılı genelgenin 1 maddesine göre “Acil sağlık hizmeti vermekle
yükümlü bulunan sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına
veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek ve gerekli tıbbi
müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır.” Denilmektedir. 7. Maddede: “Acil
olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken
hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacaktır.”  9. maddesinde de:
“Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlarımızdan ödeme gücü bulunmayanların
acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir.”
Bu genelgelerden anlaşılacağı üzere Türkiye’de mevcut olan bütün SHS özellikle
yoğun bakım tedavisi ve mekanik solunum desteği gerektiren bütün hastaları kabul etmek ve
tedavi etmek zorundadır.
Durum böyle olduğu halde Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nın açıklamaları ne
anlama gelmektedir?
 Bütün özel hastanelerin ve yoğun bakım servislerinin covid-19 hastalarına açılması ve
pandemi hastanesi olarak görevlendirilmeleri özel hastanelerin haksız kazanç ve kâr amaçlarına
uygun bir uygulamadır. Bu genelge soyulma korkusu olan vatandaşları özel hastanelere gitmeleri
için cesaretlendirme amacı taşımaktadır. Hastaneler daha önce gidebildiği gibi bu genelgeler
olmasa da istediği zaman zaten gidebilecektir.   Bunu tekrar açıklamanın da bir zararı yok.

4 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan SUT değişikliklerine bakalım:

 SUT’ne 510 021 kodlu bir pandemi bakım hizmeti kodu eklenmiştir. Bu hizmeti
alacak olan kişilerde  “pandemi olup olmadığına bakılmaksızın” açıklaması yapılmıştır. Bu ne
anlama gelir: Özel SHS önüne gelen hastayı korona pandemisi hastası diyerek yatırabilir.  Bu,
genellikle hiçbir tedavi yapmadığı ve tedavi ihtiyacı olmayan kişiler için SGK hastaneye günde
669,33 TL ödeyecek demektir.( 1124.35×0,593=666,73+ 53.33 TL  (KDV)= 669,33 TL)

 Bu arada 704 942 kodu ile immün plazma tedarik ve uygulama kodu ile de 781,615
+62.52 TL KDV dahil=844,14 TL ödeme imkanı verilmiş olacaktır.   Pandemi bakım
hizmetleri ile birlikte ödenebilecek tutar: 1513,47 TL
 WHO'nun 44 bin hastaya dayandırdığı araştırma verilere göre virüsün bulaştığı
kişilerin:
%81'i hafif atlatıyor
%14'ü ciddi geçiriyor
%5'i ağır hastalanıyor.
 % 5’inde yoğun bakım tedavisi gerektiriyor. Ancak kritik seviyede olan hastalarda
oksijen desteği, CPAP, BPAP ve mekanik ventilasyon gerekebilir. tirebilir. 
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51177538  ve
https://www.who.int/docs/default-source/coronaviruse/clinical-management-of-novel-cov.pdf
 Bu bilgileri SGK’nın sağlık hizmeti satın alım ve ödeme sistemi açısından
incelediğimizde şunlar ortaya çıkar: SGK hizmet aldığı hastanelerden beyana göre hizmet
almaktadır. SHS sunduğu veya sunduğunu göstermek istediği hizmete veya tahsil etmek istediği
paraya göre hizmet evrakı düzenler ve bunu aylık dönemler halinde kurumun MEDULA
sistemine yükler. Sistem bu evrak tutarının % 5’ini SHS’nın yaptığı açıklama (düzenlediği teşhis
ve tedavi senaryosuna göre) sözüm ona inceler. Ciddi bir hak ediş denetimi yapılıyormuş
izlenimi vermek için  % 5 evrak üzerinde sözde bir hak ediş denetimi yapılır ve neticede beyan
edilen tutar SHS’na ödenir.  
 Bu durumda özel hastaneler ne yapacaktır? Sürekli yapılan TV yayınları ile herkes
kendisini bir kovid 19- hastası olarak görmekte ve kendisine mekanik ventilasyon (solunum
cihazı) uygulanması gerekeceğini düşünmektedir.  Herkes kendisinde hastalık bulunup
bulunmadığını öğrenmek için test yapmak ve bunun için ne gerekiyorsa ödemek istemektedir.
 Özel SHS hiçbir hastalık şüphesi ve kliniği olmayan, tedavi ve karantina
gerektirmeyen herkesi mekanik ventilasyon ve immün plazma kullanılması gereken yoğun bakım
tedavisi covid-19 hastası gibi gösterip bu kişilerin her biri için günlük 1490.35 TL hizmet
evrakı düzenleyebileceklerdir. Bu işten vezneye gidip 100-200 TL para yatırmadan
yüzünüze bakmayan üniversite hocaları da ciddi para kazanacaklardır.
 Korono virüs enfeksiyonunun şu an itibarı ile AŞISI yok; virüs tedavisinde etkili veya
yararlı bir İLAÇ tedavisi yok. Eğer solunum sorunu olursa maske ile veya mekanik ventilatörler
(daha çok mekanik ventilatör olmayan CPAP ve BPAP cihazları) ile solunum desteği
yapılabilir. Evde kal siyaseti ile hasta sayısı ve kazancı azalan SHS’na bu uygulama bir can
simidi olarak uzatılmıştır. SGK daha önce de yoğun bakım tedavilerini ödüyordu. Yoğun
bakım diye hizmet evrakı düzenlenen kişilerin çoğu yoğun bakım gerektiren hastalar da değildi.
510 021 kodlu bir pandemi bakım hizmeti kodu eklenmiştir. Bu hizmeti alacak olan
kişilerde  “pandemi olup olmadığına bakılmaksızın” açıklaması yapılmıştır. Bu ne anlama
gelir: Özel SHS önüne gelen hastayı korona pandemisi hastası diyerek yatırabilecek veya yatmış
ve tedavi görmüş gibi gösterebilecektir. İlaç ve tedavi yöntemi olmadığı için gerçekten mekanik
ventilatör gerektiren hastaların tedavi maliyeti de sanıldığının aksine çok düşüktür.
 Bu ne anlama geliyor:  Kendisine istediği hastayı kovid-19 hastası olarak belirleme
yetkisi verilen ÖSH gerçekten kovid-19 hastası olmayan birçok kişiyi kovid-19 hastası gibi
gösterebilecektir. Bu nedenle bildirilen hasta sayısı gerçekten hasta olan kişilerden fazla
olacaktır. SGK tarafından bu hastalara yapılan ödeme ciddi olarak arttırıldığı için SHS’ları başka
nedenle yatan ve yoğun bakım gerektiren hastaları bile kovid-19 hastası gibi gösterebileceklerdir.
Bu hizmet evrakları kimse tarafından görülemeyeceği ve incelenemeyeceği için sistemi bilmeyen
kişilerin bunları incelemesi ve görmesi mümkün değildir. Özel hastaneler kovid-19 salgınının
bitmesini hiçbir zaman istemeyecektir.

 Türkiye’de uygulanan sağlık sistemini, SGK sağlık hizmeti satın alım ve geri ödeme
sistemini, özel sağlık sigortalarının ne gibi işlerle uğraştığını ve neleri ödediğini bilmediği
açıktır. Keza bu yazıyı yazanlar özelleştirmenin ne olduğunu, Sağlıkta Dönüşüm ile nasıl bir
sistem getirildiğini;  sağlık ve sigortacılık sisteminin kamucu anlayışla (yani tıbbi mal, ürün ve
hizmetlerden kâr edilmesinin amaçlanmadığı bir sistem) nasıl verileceğin bilmediği
anlaşılmaktadır.
  Sağlık Bakanlığı tarafından bazı SHS’nın pandemi hastanesi olarak atanması ve Çalışma
Bakanlığı’nın (SGK’nın) koronavirüs tedavisinde kullanılan tüm işlemleri SGK geri ödeme
kapsamına alındığı belirtmesi bazı basın ve TV’lerde kamuculuk ve kamucu uygulamalar
olarak da adlandırılmaktadır.  SGK sağlık hizmeti satın alım ve geri ödeme sistemini, özel
SHS’larının ve sağlık sigortalarının ne gibi işlerle uğraştığını ve neleri ödediğini bilmeyen
kişilerin bu  yorumları yapması  SGK merkezli sağlık sisteminin kamucu bir hizmet gibi
gösterilmesi ve en azından vatandaşın aldatılması anlamına gelmektedir.   
 SONUÇ: DTÖ’ne verilen taahhütler ve Dünya Bankası tarafından uygulanan ve
sürdürülen bu proje için alınan krediler ve banka ile yapılan anlaşmalar göz önüne alındığında
kamucu bir sistem oluşturmanın ne kadar zor olduğu görülecektir. Türkiye Cumhuriyeti
kurulduktan sonra bile kapitülasyon borçlarını ödemek zorunda kalmıştır.   Türkiye’de mevcut
sisteme yani Sağlıkta Dönüşüm’e karşı olan bir siyasi hareket ve parti olmadığı, aldıkları
performans komisyonları (kâr payları) gereğince sistem tarafından satın alınan sağlık çalışanları
ve hekimlerin de buna karşı çıkması beklenemez.
 Sağlık ve sigortacılık sisteminde ‘kamuculuğu’ savunanların özellikle Sağlıkta
Dönüşüm’ün ne olduğunu anlaması gerekir. Sağlıkta Dönüşüm Dünya Bankası tarafından
uygulanan ve sürdürülen bir sağlıkta piyasa düzenlemesi ve özelleştirme sistemidir. Uygulanan
sağlık hizmet satın alım sistemi ile bütün SHS’ları tıp kartelinin ürünlerinin serbestçe
pazarlandığı ve satıldığı bir sağlık AVM haline dönüşmüştür. Sağlık hizmetinde kullanılan ilaç,
ürün ve malzemelerin serbestçe satılması için kurulan bu sistem aynı zamanda gereksiz tedavi
ve girişimleri de olabildiğince arttırmıştır. Bu da hatalı ve gereksiz uygulamalara bağlık iatrojenik
komplikasyon ve ölümlerin de artması anlamına da gelmektedir. Bu sistem halkın menfaatine,
yerli ve milli bir sistem değildir.  5.4.2020

SGK SİSTEMİ KOVİD-19 SALGININI NASIL TEŞVİK EDİYOR?
Kovid-19 salgını özel ve üniversite hastaneleri için nasıl bir fırsata dönüştürüldü?
Başlıklı yazımızda SGK Sağlık Uygulama Tebliğine (kısaca SUT olarak bilinir) konulan
“Pandemi bakım hizmeti”, “Pandemi bakım hizmeti yoğun bakım (birinci, ikinci ve üçüncü
basamak yoğun bakım için) kodları ile Özel ve Üniversite Hastanelerinin “pandemi” kodunu
kullanarak nasıl gereksiz para kazandığı,  hastanelere bu şekilde canının istediği hastayı
pandemi (kovid -19 hastası) kabul edebileceği ve bu şekilde nasıl usulsüz para kazanabileceği
açıklanmıştı.
Bu yazımız halkın önemli bir bölümünün kovid konusunda doğru bilgilere sahip
olmaması ve SGK sağlık hizmeti satın alım sistemi bilinmediği için ilgi çekmemiştir. Yazının
içeriğini anlayabilen çevreler de bu konuda konuşmamayı tercih etmiştir.
SGK sağlık hizmeti satın alım sistemi bilinmediği zaman SGK’ya sağlık hizmeti satan
bütün SHS’nın (sağlık hizmeti sunucusu; hastane, tıp merkez, vb.) gelirlerini arttırmak için ne
gibi yolsuzluklar yapabileceği ve SGK sisteminin buna nasıl bir imkân tanıdığı anlaşılamaz ve
kavranamaz. Bu nedenle kimse sağlık sisteminin bir yolsuzluk ve dolandırıcılık sistemi
olduğunu anlayamamaktadır.

SGK sağlık hizmeti satın alım sistemi başlı başına bir yolsuzluk ve dolandırıcılık
sistemidir.
 SUT ve eklerinde yer alan sağlık hizmeti kodları SGK’ya sağlık hizmeti satan bütün
SHS’na beyana dayalı bir hizmet  (faturası) düzenleme imkânı vermiştir. Hastaneler tek
taraflı beyan ile her ay sonunda düzenledikleri elektronik hizmet belgesini veya faturasını
(SGK belgelerinde hak ediş işlemi yapılmamış hizmet beyanları da fatura olarak geçmektedir)
SGK MEDULA sistemine yüklemektedir. Bu dijital faturaların düzenlenmesini hiçbir merci
kontrol etmez. MEDULA sistemi; elektronik olarak hizmet beyanı yapılmasına, bunların
üzerinden (sözde) hak ediş işlemi yapılmasına imkân veren ve dönem sonunda yapılan hak
ediş belirleme işletim sonucunda ödenecek tutarı hesaplayabilen bir intranet sistemi ve
programıdır. SGK sistemine yüklenen hizmet beyanlarının sistem tarafından örneklenen % 5’i
üzerinden SHS’nun beyanı ve eklediği elektronik belgeler esas alınarak ekran üzerinde bir
hak ediş işlemi yapılır. Hizmet beyanlarının % 95’i üzerinde bir inceleme yapılmaz. Bu hak
ediş işlemi aslında yapılmayan-göstermelik bir denetimdir. SGK sistemi ciddi bir denetimin
yapılmasını engelleyecek şekilde kurulmuştur. Bu denetimi yapan ve denetleyen kişiler
SHS’nın çıkarlarını koruyacak şekilde seçilmiş ve örgütlenmiştir. Buradan yapılan denetim
sonucu beyan edilen hizmet tutarının hemen hiç kesinti yapılmadan ödendiği anlaşılmalıdır.
Hizmet faturasının sadece beyana dayalı olması nedeni ile Kurum’a hizmet satan
bütün SHS yatarak tedavi ettiği her hastada “510021 Pandemi bakım hizmeti”  kodunu
yatarak tedavi ettiği her hastanın tanısına ekleyebilir ve yatılan gün başına KDV dahil 669,33
TL ödeme alabilir. Kodun açılama bölümünde bu kodun kişide pandemi (yani kovid -19
virüsünün neden olduğu bir hastalık olup olmadığına bakılmaksızın) buna ek olarak 510090
kodunun da faturalanabileceği belirtilmiştir. Bu ifade hastayı kabul eden hekim ve hastanenin
istediği hastanın tanısına “pandemi” tanısını keyfi olarak ekleyebileceği anlamına gelir. Bu üç
yoğun bakım hizmetlerinin fiyatları da “510021 Pandemi bakım hizmeti”  fiyatına
eklendiğinde tedavi günlük beyan edilebilecek hizmet faturası tutarı şu şekilde olacaktır:      
          

Kovid-19 tanısı bu hastalığın kesin olarak varlığını göstermeyen ve hata oranı yüksek
PCR testleri ile konulmaktadır. Fakat SUT’da yer alan açıklamada hastalığın tanısal olarak
güvenilir olmayan PCR testi ile konulma şartı da yoktur. Hastaneye yatışta tanı olarak
“pandemi” kodunun girilmesi veya diğer tanıların yanına bunun eklenmesi yeterlidir. Ayrıca
birinci ve üçüncü basamak pandemi yoğun bakımının nasıl ayırt edileceği de belirtilmediği

için SHS’nın her hastada 510021 koduna P551992 kodunu ekleyebileceği ve günlük 1620,37
TL ödeme alabileceği anlaşılabilecektir.
Hastaneler yatırılarak tedavi ettikleri hastalara Pandemi bakım hizmeti ve pandemi
yoğun bakım kodunu kullanabildiği gibi, yoğun bakım tedavisi gereken hastaların tanısına da
pandemi tanısı ekleyebilmektedirler. Kalp krizi, beyin felci, organ yetmezliği gibi nedenlerle
yoğun bakım servislerinde yatan hastaların tanılarından birisi de “pandemi=kovid -19 veya
varyant bir virüs enfeksiyonu olmaktadır. Bu hastalar vefat ettiğinde tanılarından birisi de
pandemi olduğu için pandemiden öldüğü söylenebilecektir. Bu pandemiden ölenlerin
listesinde ölüm oranlarının fazla çıkmasının bir nedenidir. Çünkü başka nedenlerle ölen
hastalar da bu şekilde pandemiden ölmüş gibi istatistiklere girebilmektedir.
Pandemi (kovid-19 veya herhangi bir varyantı) tanısında doğru bir sonuç vermeyen
PCR testi kullanılmaktadır. SUT de PCR testinin işlem kodu 908115 ve puanı: 183,65’dur.
PCR testinin fiyatı: 183×0,593=108,9 TL = KDV’li fiyatı: 198,34 TL’dir.

Kovid-9 veya varyantlarından birisi ile enfekte olan kişilerin çoğunda hastalık
belirtileri yoktur veya çok hafiftir. Sağlık Bakanlığı kovid bildirimlerinde Türkiye genelinde
günde 250000-300000 civarında test yapıldığı belirtilmektedir. Bu testlerin yapılmasının
nedeni kovid konusunda oluşturulan korkunun devam etmesini sağlamaktır. Bu test
istatistikleri altında her ne kadar vaka, hasta ve ölüm oranları da verilmekte ise de TV
ekranlarında bu tabloyu izleyen herkes test sayısını hasta sayısı olarak algılamaktadır.
İstatistik verilerini yorumlayabilen herkes düşük vaka ve hasta sayılarının gerçekte bir
pandeminin (salgın) olmadığını gösterdiğini kolaylıkla anlayabilir. 
Bu testlerde tamamen sağlıklı ve hiçbir belirti göstermeyen kişiler “vaka”, grip ve
benzeri belirtileri olan kişiler de “hasta” olarak kabul edilmektedir. Test tanısal (patognomik)
bir test olmadığı için hasta ve vaka sayıları da güvenilir bir sonuç değildir.
Diğer taraftan SHS’ları yatan her hastanın ve yoğun bakım tedavisi gören her hastanın
tanısına pandemi tanısını da keyfi olarak ekleyebilmektedir.
Hastanelerde tedavi gören hastaların hastalık bilgileri SGK MEDULA sistemine
kaydedilebilmektedir ve bunların oranı SGK sistemi üzerinden hesaplanabilir. Günlük kovid
hastaları ve kovid nedeniyle ölen hasta sayıları da bu faturalama sisteminden dolayı yüksek
olmaktadır. Çünkü SHS yatan ve yoğun bakımda tedavi olan hastalarına pandemi kodunu
keyfi olarak ekleyebilmektedir.  (SGK faturalarının hayali olarak nasıl düzenlenebildiği
konusu nedense kimsenin ilgi alanına girmemektedir.)
Sağlık sistemi insanları gereksiz PCR testi yaptırmak için zorlamaktadır:

 Hastanelere her başvuran hastada ve kemoterapi gibi tedavi alan hastaların her
başvurusunda PCR testi istenmekte ve test ücreti kişilerden tahsil edilmektedir. Sözleşmeli
SHS’nın tahlil ve tetkikler için kişiden para ve ilave ücret alma hakkı yoktur.
 Devlet etkisiz, yararsız ve zararlı aşıları zorlamak için PCR testi yaptırma
zorunluluğunu getirmiştir. Aşı yaptırmamış veya aşılarını tamamlamamış birçok kişi
çalışabilmek için ve öğrenciler de okullarına gidebilmek için haftada iki defa PCR testi
yaptırmak zorundadır. Hastaneler bu nedenle PCR testi yaptırmak isteyen kişilerden aşı bedelini
tahsil etmektedir. 
 Keza yurt içi ve yurt dışında seyahat edecek hastalar da PCR testi yaptırmak
zorundadır.
 SUT’e göre PCR testinin bedeli 198,34 TL’dir ve SUT ve sözleşmelere göre
hastanelerin bu parayı kişilerden tahsil etme yetkisi yoktur.   Hastaneler bu test için bedelin
üzerinden fahiş paralar tahsil etmektedir.  SGK bu tetkiklerin bedelini hastaneye ayrıca
ödemektedir.
 SUT’ne göre SGK ile hizmet sözleşmesi olan bütün SHS tahlil, tetkik, ilaç, tıbbi
malzeme için hastadan ayrıca para talep edemez. Bu tetkiklerin fiyatı SGK muayene ücretine
dâhildir. Her hastadan fahiş PCR testi ücreti tahsil eden hastaneler bu şekilde ciddi haksız kazanç
sağlamaktadırlar. Bu resmen vatandaşın soydurulması veya vatandaştan haraç alınması demektir.
            SONUÇ
 PCR testi bir kişide gerçekten ve kesin olarak kovid-19 veya varyantının varlığını ve
kişinin bundan hastalanmış olduğunu gösteren bir test değildir. Bu teste göre konulan hasta
sayıları ve ölüm oranları bu nedenle gerçekçi değildir.
 SGK sistemine bağlı SHS, kovid-19 veya varyantlarının varlığını kanıtlamak için PCR
testi yaptırmak zorun olmadığı halde, bu testi yaptırmadan yatan ve yoğun bakım tedavisi gören
her hastanın tanısına “pandemi” tanısını veya kodunu ekleyebilmektedir. Bu nedenle
hastanelerde tedavi gören kovid hastaları sayısı ve yoğun bakım tedavisi gören ve yoğun
bakımda vefat eden hasta sayıları da gerçek oranların üstünde çıkmaktadır. Günlük istatistik
verilerinde başka nedenlerle ölen bu hastalar da kovid’den ölmüş gibi takdim edilebilmektedir.
 Pandemi bakım hizmeti ve pandemi yoğun bakım hizmetleri için hastanelere gereksiz
ödemeler yapılmaktadır. Bu SGK’nın sağlık hizmeti ödemelerini gereksiz yere arttırmakta ve
SHS’na gereksiz kaynak hortumlatılmaktadır.  15.11.2021 

 ***

 

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Müderris Tabib dedi ki:

    yazı eski tarihli, okunması zor bir şekilde yazılmış
    AMA çok önemli
    Sağlık alanında soygun yapıldığını ve/veya yapılabileceğini ifade ediyor

Siz de yorumunuzu paylaşın: