NOBEL’ E BAŞKA PENCEREDEN BAKMAK…ÖDÜLÜN EKONOMİ POLİTİĞİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Soner Yalçın‘ ın yazısı:

Küresel ilaç şirketleri (en iyi bağıran ve bu yolla müşteri çeken) çığırtkanlarının hedefinde bu kez Sağlık Bakanı Fahrettin Koca var. Konu, toplu aşı kampanyasına Bakan Bey’in karşı çıkması…

Bu köşede hep yazdım; bilim maskesiyle neoliberalizm, bazı haplar gibi grip aşılarının da hayat boyu kullanılmasını istiyor. Bunların tek istediği tıptan rant /cukka sağlamaktır.

Türkiye’de toplu aşı tartışmaları yaşanırken 2023 Nobel Tıp Ödülü açıklandı; mRNA içerikli COV-19 aşısının geliştirilmesi için çalışan iki tıp insanına ödül verildi:

-Almanya merkezli biyoteknoloji şirketi olan BioNTech‘te kıdemli başkan yardımcısı olarak çalışan Macar kökenli ABD’li Katalin Kariko

– BioNTech/Pfizer‘ın ortaklaşa ürettikleri mRNA aşılarının geliştirilmesine yardımcı olan ABD’li Drew Weissman

Özlem Türeci ve Uğur Şahin’e niçin verilmediği ayrı konu… (Gerilere gitmeyeyim: 2020 Nobel Kimya Ödülü’nde benzer tartışma oldu. Gen düzenleme teknolojisinin geliştirilmesine katkılardan dolayı Fransız Emmanuelle Charpentier ve ABD’li Jennifer Doudna’ya ödül verildi. En az onlar kadar çalışan Litvanyalı Virginijus Siksnys’e verilmedi. Ödül en fazla üç kişiyle sınırlandırıldığı için benzer tartışmalar hayli çok. Neyse…)

Konum şu; mRNA ve benzeri aşılar dünyanın dört yanında tartışılırken, aşılar dava konusu olurken Nobel’in tavrını nasıl açıklamak lazım?

Ödül, dünya kamuoyuna “bilime ödül” diye sunuldu.

Bakınız:

***

Şunda hemfikir olmalıyız:

“Her şey değişkendir; hiçbir şey yüzde 100 doğru ya da yanlış değildir” diyen bilimin kendisidir.

Bilimde kesin tanım olmaz. Değişmeyen tek şey değişimdir…

Şüphe olmadan bilim olmaz…

Soru olmadan bilim olmaz…

Güzel bir Türk atasözümüz var:

-Keskin bıçak olmak için çok çekiç yemek gerekir!”

Yani, “bilim” ödülleri dağıtan Nobel yanılmaz mı?

Yanıtı vermeden önce şunu eklemeliyim:

Ekonomi, edebiyat ve barış ödülleri tamamen politiktir. (Tek örnek vereyim; neoliberalizmin “lideri” Milton Friedman ve “kabesi” Şikago Üniversitesi’ne ödüller yağdırıldı. Ki Şili’de “neoliberal laboratuar” kuran Friedman’a a ödül verdikleri 1976’da, CIA bu ülkede halkı katlediyordu. Şaşırmayınız; Mahatma Gandhi beş kez “barış ödülüne” aday gösterilmesine rağmen ödül verilmedi!)

İnsanlığa en büyük faydayı sağlayanlara verilen fizik, kimya, fizyoloji veya tıp farklı mı?

***

Üzerinde durmak istediğim şu:

Örneğin, Nobel 1938’de Enrico Fermi’ye ödül verdi ama çalışmasının yanlışlığı sonra ortaya çıktı!

1926’da “kanserin sebebini bulduğu” için tıp ödülü verilen Danimarkalı Johannes Fibiger’ın çalışması 1952’de çürütüldü.

1906’da “sinir sistemi” üzerindeki çalışmasıyla tıp ödül verilen İtalyan Camillo Golgi’nin buluşu 1950’erde çürütüldü.

Nobel Komitesi, geçerliliği eninde sonunda çürütülse bile ödülleri iptal etmez. Örneğin, tıp kurumlarının itirazlarına rağmen Portekizli Antonio Egas Moniz’ın ödülü geri alınmadı.

1997 ödülü, prionları keşfetmesi nedeniyle Dr. Stanley B. Prusiner‘e verildi. Bu ödül uzun yıllar polemiklere neden oldu; çalışmanın geçerliliği ve prionların var olup olmadığı sorgulandı…

Sadece bunlar değil:

Nobel 2008’de ödülü Alman Harald zur Hausen’e “rahim ağzı kanserine neden olan insan papilloma virüslerini (HPV) keşfinden dolayı” verdi. Çok geçmeden İsveç polisi iki kazançlı HPV aşısında hissesi olan küresel ilaç şirketi AstraZeneca’nın uygunsuz nüfuz iddialarını araştırdı. Şirketin Hausen ile güçlü bağları ortaya çıktı. Ödüle para karışmıştı!

Ömür boyu doğru bildiğiniz gün gelir yalanlanabilir, unutmayınız.

Kaynak: https://www.odatv4.com/yazarlar/soner-yalcin/nobele-baska-pencereden-bakmak-odulun-ekonomi-politigi-120004560

***

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Canan Karatay dedi ki:

    Uğurgiller, türk halkını etkilemek ve mRNA sıvılarına denek olarak kullanabilmek için devreye sokuldular, emperyalizmin elitleri tarafından.

    Madem TÜRK idiler, neden yunanistan’a gittiler de, Türkiye memleketine uğrayamadılar böööyük bilim insanları.

    Ama bizim medya elitleri onların ayağına gidip şuursuzca, plaket verdiler…

    Hatta siyasal elitlerimiz NOBELE aday göstermek istediler.

    Halkımızın kobay olarak kullananlarla gurur duydular.

    Bu ne kendini bilmezliktir!!!

    .

Siz de yorumunuzu paylaşın: