MİKROPLASTİKLER AKCİĞER HÜCRELERİNE ZARAR VERİYOR
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Mikroplastiklere sadece birkaç gün maruz kalmanın bile insan akciğer hücrelerinin metabolizmasını ve büyümesini yavaşlattığı, şeklini değiştirdiği ve hücreler arasında boşlukların oluşmasına yol açtığı gösterildi.
Bu da, özellikle akciğer hastalığı olanlarda mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkileri hakkında soru işaretleri uyandırıyor.
Dayanıklı olduğu için tercih edilen polistiren çevrede de bozulmadan kalıyor, içinde bulunduğu ürünlerden toprağa ve havaya karışıyor.
Araştırma, tek kullanımlık çatal bıçak takımı, paket kutuları ve test tüpleri veya petri kapları gibi tıbbi malzemelerde bulunan polistiren üzerinde yapıldı.
Bir petri kabındaki akciğer hücreleri, çevrede yaygın olarak bulunan seviyelerde 1-10 mikron büyüklüğündeki polistirene maruz bırakıldıktan birkaç gün sonra hücredeki metabolik olayların ve hücre büyümesinin yavaşladığı, hücre çoğalmasının baskılandığı, hücrelerin şeklinin bozulduğu ve matlaştığı görüldü.
Mikroplastik parçacıkların hücreler tarafından alındığını ve hücredeki çekirdek çevresinde bir halka oluşturdukları da tespit edildi.
Bu bulgular, mikroplastiklerin özellikle astım, KOAH, akciğer sertleşmesi ve kanser gibi hastalıklar için risk faktörü olabileceğini ve/veya bu hastalıkları olanlarda hastalığı alevlendirebileceğini veya seyrini hızlandırabileceğini düşündürüyor.
Gelelim neticeye
Plastikler de tıpkı maskeler gibi modern hayatın uzak kalınması mümkün olmayan ürünlerinden biri olup çıktı başımıza.
Tabii ki bunların sağladığı birçok avantajlar var ve vazgeçilmeleri mümkün görünmüyor.
Her nimetin bir külfeti olduğunu biliyoruz, Allah sonumuzu hayretsin.
Kaynak: https://pubs.acs.org/doi/10.1021/acs.chemrestox.0c00486
***
EK 1 (25.3.2022): Guardian’daki habere göre, bilim insanları, insanlar üzerinde yürüttükleri araştırmada, deneklerin neredeyse yüzde 80’inin kanında mikroplastik buldu. Araştırmacılar, tamamı sağlıklı yetişkin 22 bağışçıdan alınan kan örneklerini analiz etti ve deneklerin 17’sinin kanında plastik parçacıklar bulundu. Çalışmada, kan örneklerinin yarısında içecek şişelerinde yaygın olarak kullanılan PET plastik, üçte birinde gıda ve diğer ürünlerin paketlenmesinde kullanılan polistiren, dörtte birinde de plastik poşet yapımında kullanılan polietilene rastlandı.
Araştırma, mikroplastiklerin vücutta hareket edebildiğini ve organlara yerleşebileceğini gösterdi. Hollanda’daki Vrije Üniversitesi’nden ekotoksikolog Prof. Dick Vethaak, çalışmalarının insan kanında polimer parçacıklarının bulunduğuna dair ilk gösterge olduğunu belirterek, sonuçların endişe verici olduğuna işaret etti. Vethaak, “Bu parçacıklar vücudumuzda dolaşıyor. Ayrıca bebeklerin ve küçük çocukların bu tür kimyasallara karşı daha savunmasız olduklarını biliyoruz. Bu beni çok endişelendiriyor” ifadelerini kullandı. Dick Vethaak, bununla ilgili acilen çok daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguladı.
***
EK 2 (9.4.2022): İnsan akciğerinde ilk kez mikroplastiğe rastlandı.
Guardian’ın haberine göre, Hull Üniversitesi ve Hull York Tıp Fakültesinden araştırmacılar, 13 hastanın akciğerinden doku örnekleri alarak çalışma yürüttü.
Bilim insanları, 13 hastanın 11’inin akciğer derinliklerinde, insan sağlığını tehdit eden 39 mikroplastik partiküle rastlandığını açıkladı.
Çalışmada, akciğerlerde en sık görülen bileşenin plastik ambalajlarda ve şişelerde kullanılan polipropilen olduğu ifade edildi.
Araştırmanın baş yazarlarından Laura Sadofsky, “Daha önce bir kadavrada mikroplastik bileşeni tespit edilmişti ancak bu çalışma ilk kez bir kişinin akciğerinde mikroplastik partikül tespit edildiğini gösteriyor.” dedi.
Uzmanlar, insanların mikroplastik kirliliğine maruz kalmasının kaçınılmaz hale geldiğine işaret ederek sonuçların endişe verici olduğunu belirtti.
Çalışmanın ayrıntıları, Science of the Total Environment dergisinde yayımlandı.
Mart ayında yapılan bir çalışmada ise insan kanında ilk defa mikroplastiklere rastlandığı bildirilmişti.
***
EK 3 (6.6.2022): Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)’nin “Küresel Plastik Görünümü” raporunda yer alan verilere göre 2000 yılında dünya genelinde 234 milyon ton olan plastik üretimi 2019’da 460 milyon tona ulaştı, 2000 yılında 156 milyon ton olan plastik atık miktarı da iki katından fazla artarak 2019’da 353 milyon tona çıktı. Doğada çözünmesi yüzyıllar sürebilen plastikler bu süreçte boyutları 1 mikrometreyle 5 milimetre arasındaki parçacıklara yani mikroplastiklere dönüşebiliyor.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Yurtsever, TÜBİTAK (118Y515) projesi kapsamında poşet çayla demleme yapıldığında çaya poşetten ne kadar mikroplastik geçtiğini tespit ettiklerini söyledi.
Yurtsever, “Ortalama olarak bir demlik poşetinden 13 bin mikroplastik parçacığın içeceğimize yani çaya geçtiğini gördüm. Burada benim incelemede kullandığım teknikle 3 mikrometre boyutuna kadar olan mikroplastik parçalarını tespit edebiliyoruz. Yani çaya 3 mikrometreyle 5 milimetre arasında 13 bin kadar mikroplastiğin geçtiğini söyleyebiliriz.” dedi. Yurtsever, çaydaki mikroplastikleri tespit ederken izlediği aşamaları şöyle özetledi:
“Çayı normalde demlediğimiz şekilde bir cam behere aldım ama tabii ki içerisindeki çayı boşalttım, yalnızca poşeti. Poşeti çay gibi demledim ve daha sonra hidrojen peroksitle muamele ettikten sonra filtrasyonunu yaptım ve çayın içerisine düşen mikroplastikleri ‘Nil Red’ tekniğini uygulayarak daha görünür kıldım. Bu şekilde de tespit etmiş oldum.”
Selülozdan yapıldığı söylenen 11 demlik poşetinde plastik katkı tespit edildi
Araştırmada selüloz olarak bilinen, farklı markalarda 11 bardak poşeti ve 11 demlik poşeti incelediğini anlatan Yurtsever, demlik poşetlerin tamamının plastik ilaveli dokudan yapıldığını, bardak poşetlerin ise 4’ünün yüzde 100 selülozdan imal edildiğini, 7 tanesinin ise plastik içerdiğini saptadığını söyledi. Yurtsever, “Benim incelediğim 11 demlik poşetinin tamamının plastikten imal edildiğini, plastik katkılı olduğunu ve bu plastiklerin de işte mesela polyester, polipropilen, polietilen olduğunu gördüm.” diye konuştu.
Yurtsever, son dönemde piyasaya çıkan çubuk çaylar hakkında da şu uyarılarda bulundu:
“Bir de yeni nesil yeni moda poşet çaylar var ama poşet çay dediğim stick çaylar, kalem çay diye de geçiyor. Baktığımızda bunlar bir çubuk görünümünde ve delikleri var içinde de çay var. Bunu analiz ettiğimizde polipropilen malzeme ile kaplanmış olduğunu gördük ve bundan da içeceğimiz çaya plastik salımı oluyor.”
Küçük parçalara bölünse dahi plastiklerin hiçbir özelliğinin değişmediğini vurgulayan Yurtsever, yutulan veya temas edilen mikroplastiklerin toksik etkiye neden olduğunu aktardı.
Peki hangi çayları tercih etmeliyiz?
Poşet çay yerine dökme çay kullanılmasını tavsiye eden Yurtsever, “Tüketicinin aslında çok ambalaj içermeyen ürünlere yönelmesi daha doğru olur. Dökme çayları tercih edebiliriz. Poşet çaylar, tamam, pratikliği inkar edilemez ama gerçekten çevreye ve insana etkileri ve yükü olabilir. Sadece mikroplastik kirliliği açısından değil. Poşet çayları düşündüğümüzde o ilave poşet, etiket, zımba ya da yapıştırıcı, pamuk iplik vs. düşündüğümüzde ekstradan çöp üretmiş oluyoruz ama dökme çay kullandığımızda doğrudan onu alıp bir çaydanlıkta demliyoruz.” dedi.
“Lütuf gibi hayatımıza girdi ama şu anda bela”
Plastiklerin ilk üretildiği günden beri hafiflik, esneklik, dayanıklılık, kolay işlenebilirlik, iyi elektrik ve ısı yalıtkanlığı ve ucuzluğu gibi çeşitli özelliklerinden dolayı mucizevi maddeler olarak değerlendirildiğini anlatan Yurtsever, tüm bu sebeplerden plastik kullanımında aşırıya kaçıldığını, bunun da çevre kirliliğini tetiklemiş olduğunun altını çizdi.
Yurtsever şöyle devam etti:
“Özellikle bundan 70 yıl önce böyle hızlı büyümeyle aşırı şekilde hayatımıza girmiş plastiklerin üretimi, 1950’lerden 2020’lere doğru geldiğimizde, 200 kat artarak devam etmiş. Şu anda plastik üretimini düşündüğümüzde 400 milyon tonluk bir üretimden bahsediliyor. Pandemiyle bunun katlanarak arttığını da biliyoruz ama buna ilaveten bir de 2050’lere gelindiğinde de bunun iki katına çıkacağını da biliyoruz. Lütuf gibi hayatımıza girdi ama kesinlikle şu anda bela durumunda.”
“Tek kullanımlık ürünlerin tamamiyle bırakılması gerek”
Yurtsever, sözlerini, tek kullanımlık plastiklerin kullanımının bırakılması gerektiğine dikkati çekerek tamamladı:
“Tek kullanımlık ürünlerin tamamen bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Hatta şu andan itibaren bırakmamız gerekiyor çünkü mevcut haliyle bile çevremize yeteri kadar plastiği yaydık, saçtık, dağıttık. Bu haliyle bile doğanın kendini temizlemesi imkansız. Uzun vadede düşündüğümüzde şu anki yaptığımız kirliliğin faturası aslında gelecek nesillere kesilmiş vaziyette o yüzden bırakmamız gerekiyor. Plastikler, çevrede yok olan, biten, eriyen çözünen bir şey değil, kalıcı bir şey. O yüzden de birçoğunun doğada yüzyıllar boyunca doğada hiç bozulmadan kalabilme ihtimalleri var. Bırakabildiğimiz kadarını bırakmalıyız. Özellikle tek kullanımlık ürünlerden başlamalıyız.”
Kaynak: https://medimagazin.com.tr/guncel/poset-cayda-13-bin-mikroplastik-parcacigi-tespit-edildi-100854
***
EK 4 (12.9.2023): İçme suyundaki mikroplasitikler iki saatte beyne ulaşıyor. Beyinde iltihaplanma, nörolojik bozukluklar veya Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalık riskini artırabiliyor. 3 haftada demansa benzer davranış değişikliklerini tetikleyebiliyor.
Makale: Micro- and Nanoplastics Breach the Blood–Brain Barrier (BBB): Biomolecular Corona’s Role Revealed
Kaynak: https://www.mdpi.com/2079-4991/13/8/1404
***
vesalius
galeni yalanlıyor ve ölüyor
*
herophilus
hipokrat-ı yalanlıyor ve ölüyor
*
paracelsus
tıp kitaplarını yakıyor ve ölüyor
*
hüseyin hulki
anatomi-fizyoloji dışı yalan diyor ve ölüyor
*
la mettrie
insan makina diyor ve ölüyor
*
bernard
ilk otopsiyi yapıyor ve ölüyor
*
fuad
organların dramatize edilmesine kızıyor ve ölüyor
*
varenius
coğrafya çifttir diyor ve ölüyor
daha birçok erken ölüm
?
gün hâla plastik günü
başka birşey yok
derdimiz sâdece plastik
başka derdimiz yok