DSÖ, GÖZ GÖRE GÖRE FAKİR ÜLKELERİ KANDIRIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
WHO BED

Domuz gribi salgınında korkutma kampanyasında başı çeken, çok erken pandemi kararı alan ve pandemi tarifini yumuşatan, endüstri ile çıkar ilişkileri olan uzmanları aşı komitelerine sokan ve bunları gizleyen, firmaların fahiş fiyattan aşı satmalarına ses çıkarmayan Dünya Sağlık Örgütü’ nün (DSÖ) yeni bir marifeti daha ortaya çıktı.

Journal of the Royal Society of Medicine’  isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırmada, doğum sonrası kanamaları önleyici etkisinden dolayı DSÖ’ nün ‘Temel İlaçlar Listesinde’ yer alan ‘misoprostol’ (Cytotec) isimli ilacın böyle bir etkisinin olmadığı tespit edildi.

Misoprostol esasında mide ülseri tedavisi için geliştirilen bir ilaç ama DSÖ bu ilacı geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde doğum sonrası kanamaları önlenmesi için tavsiye ediyor.

Londra Üniversitesi uzmanları tarafından gerçekleştirilen değerlendirmede, doğum sırasında misoprostol kullanımı ile alâkalı 172 araştırma olduğu ama bunlardan sadece 6’ sının ilacın doğum sonrası kanamaları önlemede etkili olup olmadıklarını gösteren yeterli veriye sahip oldukları anlaşıldı.

Bu 6 araştırmanın çoğunda ise hem yöntem problemleri olduğu ve hem de ilacın etkili olduğuna dair yeterli delil bulunmadığı belirlendi.

Araştırmayı yapan uzmanlardan profesör Pollock şunları söylüyor:

“Elimizdeki araştırmalar, misoprostolun geri kalmış ülkelerde doğum sonrası kanamaları önlemek için kullanılmasını tavsiye etmek için yeterli değil.

İlacın etkinli olduğunu gösteren kanıtlar olmamasına rağmen DSÖ ve bazı ülkeler misoprostolu Temel İlaçlar Listesine koymuşlar ve ilacın kullanımı geri kalmış ülkelerde küresel kamu-özel ortaklıkları ve endüstri ağları ile teşvik ediliyor.

Nepal, Hindistan ve Uganda gibi ülkelerde promosyonu yapılıyor ve kullanılıyor.

DSÖ’ den misoprostolu Temel İlaçlar listesine koyma kararını acil olarak yeniden değerlendirmesini istiyoruz.”

Pollock şöyle devam ediyor:

“Doğum sonrası kanamaları önlemek için yapılması gereken en etkili strateji doğum öncesi hijyen ve doğum sırasında iyi bakımdır.

Gelişmiş ülkeler bugünkü bilgilere göre kadınlara doğum sırasında misoprostol vermeyi akıllarından bile geçirmezlerken, ilaç geri kalmış ülkelerde endüstri ve sağlık uygulayıcıları tarafından zorla dayatılıyor.  

Misoprostolun bu ülkelerde popüler olmasında ilacın oldukça stabil olması, kolay kolay bozulmaması ve damar yoluyla kullanılmaması ve bu özelliklerinden dolayı da hastane dışında evde doğan yapan kadınlarda tercih edilmesi de etkili olabilir.

Ülkeler bu ilaçtan medet umacaklarına birinci basamak sağlık hizmetlerini iyileştirmeye çalışmalıdır.

Misoprostol şu anda uygunsuz kullanılmaktadır ve ona harcanan para komplikasyonları önleyecek ve erkenden tanınmasını sağlayacak doğum öncesi ve doğumla ilgili hizmetlerin iyileştirilmesine sarf edilse daha doğru olur.”

Her sene 350 bin kadın ölüyor

DSÖ’ ne göre, 2008’ de hamilelik ve doğumla alakalı çoğu gelişmekte olan ülkelerde 342.900 ölüm olayı gerçekleşti. Bunların dörtte birinin doğum sırasındaki kanamalara bağlı olduğu tahmin ediliyor.

Doğum sonrası kanamalar için en önemli risk faktörü tanındığında kolayca tedavi edilmesi mümkün olan anemilerdir. Ancak bunun doğumdan önce bilinmemesi hangi kadınların yüksek risk altında olduğunu bilmeyi de imkânsız kılar.

İlaç araştırmalarının çoğu dandik

Senelerdir ilaç araştırmalarının maniple edildiğini, her araştırmaya hemen güvenmenin yanlış olduğunu, bildik ilaçlardan kolayca vazgeçilmemesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.

Bu olay da bunu ispat etmek için çok iyi bir delil teşkil ediyor.

Bakın misoprostol ile 172 araştırma yapılmış ama bunların sadece 6’ sı ilacın etkinliği hakkında karar vermeye yetecek verilere sahip ve bunlarda da yeterli delil yok.

Fazla söze gerek yok.

Tıp dünyasının içler acısı durumu ortada.

Gelelim neticeye

FDA, DSÖ ve benzeri kuruluşların esasta gıda ve ilaç endüstrisinin adamları tarafından yönetildiğini, bunların her kararına inanmanın aptallık olduğunu söylediğimde saflardan ve bunlardan nemalanan “yandaşlardan” tenkitler geliyor.

Ne diyelim: DSÖ’ nün, dünyanın bir lokma ekmeğe muhtaç ülkelerinin kısıtlı bütçelerindeki paraları faydası olmayan bir ilaç aracılığıyla nasıl ilaç endüstrisinin kasasına aktardığını görmeyen gözler görür, duymayan kulaklar duyar inşallah.

KAYNAK:

http://jrsm.rsmjournals.com/content/105/8/336

Yazı için 6 yorum yapılmış:

  1. tuna erinçler dedi ki:

    Almanya’da çalıştığım hastanede iki de Arjantinli hekim vardı. Bir ilaç firmasının mümessili, piyasaya yeni sürdükleri bir ilacın tanıtımı için geldi. Arjantinli hekimler aynı ilacın yıllardan beri Arjantin’de kullanıldığını söylediler. Yeni ilaçları gelişmiş ülkelerde piyasaya sürmeden önce az gelişmiş ülke insanlarını denek olarak kullanıyorlar.
    Bir de gelişmiş ülkelerde tutulmayan ilaçlar var. Bunların propagandasını da yine az gelişmiş ülkelerde yapıyorlar. Türkiye’ye döndükten sonra gittiğim bir kongrede de buna şahidoldum. Almanya’da piyasaya sürülmüş fakat tutulmamış bir ilacın propagandasını yapıyorlardı.

  2. birgul karakoc dedi ki:

    Sayın Hocam
    Ben bir kadın doğum uzmanı olarak yazdığınız yazıya katılmıyorum.

    -ölü bebek, anomalili bebek doğumları gibi birçok problemli gebeliği sorunsuz sonlandırmakta

    –histeroskopi , histerosalpingografi gibi önceden servix dilatasyonu gereken birçok girişimde başarılı olarak kullanılmakta

    –travay arresti olgularında 50 microgram (küçük dozlarda ve bilinçli kullanılırsa )doğumu kolaylaştırmakta

    –doğum sonu kanamalarda da başarılı olduğu yolunda birçok yayın mevcuttur. Bizzat atoni kanamalarında kullanmakta ve fayda görmekteyiz.
    –ayrıca iddia edildiği gibi rantı olan bir preparat değildir…ucuz ve kullanımı kolaydır…

    Sağlık Bakanlığının yapmaya çalıştığı ilacın düşük yapılması için kullanımını engellemek.

    Lütfen bizim için bu kadar faydalı olan bir ilacı savunursanız sevinirim.

    Saygılarımla

  3. birgul karakoc dedi ki:

    Nedir bu gelişmemiş ülke kompleksi. Tüm Avrupada cytotec yıllardır kullanılmakta.

  4. Galip ALTINTAŞ dedi ki:

    Doktorun Reçetede Rüşvet Saltanatı

    Sağlık alanında gün geçmiyor ki yeni bir skandal ortaya çıkmasın, şimdi de bazı doktorlar reçete üzerinden saltanat kurmuş.
    Yazı Boyutu: 12 14 16

    Buna göre bazı doktorlar, yazdıkları reçeteler sayesinde kendilerine adeta bir saltanat kurmuş durumda. Çünkü ilaç firmalarının rüşvet ağına giren doktorların bir dediği iki edilmemiş. İlaç firmalarının muhasebe kayıtlarına giren çarpıcı rüşvet belgelerine göre doktorlar evlerinin badana boya işlerinden, dış cephe mantolamasına, arabalarının benzin parasından çocuklarının kreş masrafına kadar 100’e yakın alanda rüşvet almış.

    Savcılık ve Mali Suçlar Şube Müdürlüğü’nün (MASAK) takibiyle ortaya çıkarılan kayıtlarda ilaç firmalarının cirolarının yüzde 30 ila 45’ini bu konuya ayırdığı tespiti yer alıyor. Sistemde doktor fazladan ilaç yazdıkça kendisine sağlanan lüks imkanlar da katlanarak artıyor. Doktor fazla ilaç yazdıkça ihya ediliyor, mümessil de aldığı primle gelirini katlıyor.

    RÜŞVETİ HALK ÖDÜYOR

    İlaç firmalarının doktorlara daha fazla ilaç yazdırma yöntemleri bunlarla da sınırlı değil. İlaç şirketleri, tıp kongreleri adı altında lüks otellerde düzenledikleri organizasyonlara yılda 1 milyar dolar ödenek ayırıyor.

    Bu bütçeyle doktorlar aileleriyle birlikte tatil beldelerindeki 5 yıldızlı otellerde günlerce konaklatılıyor. Parayı ise dolaylı olarak devlet ödüyor. Türkiye’deki ilaç firmalarının gelirinde devletin payı yüzde 90’ı buluyor. Her yıl devlet sektörden 18-20 milyarı bulan ilaç alımı yapıyor.

    Bakanlık Düzenleme Yaptı

    Sağlık Bakanlığı, geçen yıl mümessillerin hastanelere mesai saatinde girmesini yasaklarken, kongre turizmine de sınırlama getirildi. Yeni düzenlemeyle ilaç firmalarının kongre ve benzeri organizasyonlara desteği önemli oranda azaltıldı.

    İşte ilk kez ıslak imzalı belgesiyle gün yüzüne çıkan rüşvetler

    Dizüstü Bilgisayar

    Tıbbi mümessil B.O: Kastamonu Devlet Hastanesi’nden F.K. ile görüşüldü. Ortalama 475 adet yazılan (X) ilacını 715 adede çıkaracak. Gerekli malzeme dizüstü bilgisayar. Gider 1000 TL’dir.

    4 Kutu Yağlı Boya

    Tıbbi mümessil Ö.A: Ankara Zeki Polat Sağlık Ocağı görevli doktorları ile görüşüldü. Hedef (x) ilacı 6 ayda 600 adet satmak. Gerekli malzemeler: Pentium 4 3D işlemci, 4112 kodlu 4 kutu ÇBS yağlı boya ve lavabo yenilemesi. Gider bin 200 TL.

    Navigasyon Aleti

    İlaç firması bölge müdürü M.L: Çukurova Üniversite Hastanesi’nde 12 doktor ziyareti yapıldı. İlaç kota hedeflerimize ulaşabilmek için 13 bin TL ek bütçe gerekmektedir. Gerekli malzemeler: Saç düzleştirme makinesi, navigasyon aleti, Nokia 6600 (4 adet) ve konaklama giderleri… (bilahare fatura edilecektir.)

    3150 Kutu İlaca Cep

    Tıbbi mümessil Y.Ş: İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ilgili doktorla görüşüldü. Anlaşma kapsamında Motorola Rzr2v8 marka cep telefonu alınır alınmaz ilaç yazımı başlayacak. Anlaşmamız şu şekilde yapıldı: 15 hastaya 2 kutudan=30 kutu. 30 kutu (X) ilaç 105 iş günü=3.150 kutu. 3.150 kutu X 5 TL = 15.750 TL

    Kreş Faturası

    Tıbbi mümessil L.K: Kayseri Devlet Hastanesi’nde görevli doktor ile görüşüldü. Hedef doktorun (X) ilacının yazımında ilk tercihi olmak. Proje için gerekli malzeme: Melikşah Anaokulu ve Kreşi 6 aylık faturaların ödenmesi.

    Sabah

  5. Galip ALTINTAŞ dedi ki:

    İşte hocanın ifade etmeye çalıştığı olay bu fazla söz deliye söylenir.

  6. Dr.Kenan Ertopcu dedi ki:

    http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15006266
    Değerli hocam medimagazinde Cytotecle ilgili habere yorumunuzda ülkemizde konuyla ilgili çalışma ve kanıt istemişsiniz.Linkte klinğimde her aşamasını izlediğim başında bulunduğum European Journal of Contraception 2003 te yayınlananRandomize kontrollü çalışmamı gönderiyorum.Cytotec rahim ağzını gevşeterek problemli kürtajları kolaylaştıran,kürtaj komplikasyonlarını en aza indiren ucuz bir ilaç.Denetimli kullanıldığında bir jinekoloğun vazgeçilmezi
    Saygılarımla
    Dr.Kenan Ertopcu

Siz de yorumunuzu paylaşın: