KORONAVİRÜSÜN LABORATUARDA ÜRETİLDİĞİNE DAİR YENİ İDDİA

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Koronavirüsün tabii bir değişim sonucu değil laboratuarda üretildiğine dair yeni bir iddia ortaya atıldı.

Bu iddiaları doğrulayabilecek veya yalanlayabilecek bir bilgiye sahip değilim ama bu virüsün hakikaten “acayip” bir virüs olduğuna inanıyorum.

Bunun bir laboratuar virüsü olması ihtimali bana göre artık daha yüksek.

Hani belgesi nerde diyenlere cevabım şudur: Her şeyin belgesi olmaz!

Özel olarak dışarı verilmek üzere tasarlanmamış olsa bile kazara dışarı kaçmış olması ihtimali kuvvetlidir.

Yeni virüsün bazı çevreler tarafından kendi menfaatleri doğrultusunda kullanıldığına inancım ise tamdır.

Not: Anadolu Ajansı’ nın “Kovid-19’un laboratuvarda üretildiğine dair yeni iddia” şeklindeki başlığı yanlıştır. Kovid-19 hastalığın adıdır, virüsün değil. Doğrusu, KOVİD-19 virüsü veya yeni koronavirüs olmalıdır. KOVİD bir akronimdir ve büyük harflerle yazılması daha doğru olur, tıpkı SARS ve MERS gibi.

Coronavirüs (COVID 19) BİLGİ KAYNAKLARI | Recep Tayyip Erdoğan ...

***

Anadolu Ajansı’ nın haberi:

Forbes dergisinde yer alan habere göre, Norveçli virolog Birger Sorensen ve İngiliz onkoloji uzmanı Angus Dalgleish, sonuçlarını “Quarterly Review of Biophysics” dergisinde yayımladıkları çalışmada, Kovid-19’un insan vücuduna tutunmasını sağlayan “çivi proteinin” DNA dizisine yapay olarak eklenmiş kodlar olduğunu ileri sürdü.

Sorensen ve Dalgleish, virüse karşı nasıl bir aşı geliştirilmesi gerektiğini tartışan, “Biovacc-19” adlı aşı adayını ele aldıkları çalışmada, Kovid-19’un ortaya çıkmasından bu yana mutasyona uğramaması ve insan vücuduna doğrudan uyum sağlamasının bunun için tasarlandığının göstergesi olduğunu savundu.

Doğada bulunmayan özellikler

Sorensen, araştırmayla ilgili Norveç televizyon kanalı NRK’ya yaptığı açıklamada, Kovid-19’un benzer yapıdaki Şiddetli Akut Solunum Enfeksiyonuna (SARS) yol açan koronavirüsten farklı olarak doğada hiç görülmeyen özelliklere sahip olduğunu belirtti.

ABD ve Çin’in yıllar içinde koronavirüs çalışmaları konusunda iş birliği yaptıklarına dikkati çeken Sorensen, her iki ülkenin de virüslerin “işlev kazanması” üzerine çalışmalar yürüttüğünü, bu çalışmalarda salgın yaratan virüsleri daha iyi anlamak için patojen ve bulaşıcı niteliklerinin arttırıldığını ifade etti.

Sorensen, kendi çalışmalarına kaynaklık eden gen dizisinin ilk kez Çinli bilim insanları tarafından yayımlandığını, Çin devletinin daha sonra bu tür çalışmaların üzerini örtüğünü dile getirdi.

Eski MI-6 şefi de iddiaya destek veriyor

Öte yandan İngiliz istihbarat teşkilatı MI-6’in eski İstihbarat Şefi Richard Dearlove, Sorensen ve Dalgleish’in bulgularının Kovid-19’un laboratuvarda üretildiği tezini kanıtladığını savunarak iddiaya destek verdi.

1999-2004 yıllarında İngiliz dış istihbarat teşkilatının başında bulunan Dearlove, Daily Telegraph gazetesine yaptığı açıklamada, virüsün, yarasalardaki koronavirüsler üzerine yapılan bir deney sırasında hata sonucu laboratuvardan çıktığını tahmin ettiğini söyledi.

Virüsün bilinçli şekilde dışarıya çıkarıldığını sanmadığını, ancak bir kez dışarı çıktıktan sonra Çinli yetkililerin gizlemeye yönelik açık çabalarının görüldüğünü ifade eden Dealove, “Bence bu bir kaza olarak başladı. Ancak bu durumda Çin’in sorumluluğu üstlenip üstlenmeyeceği, tazminat ödeyip ödemeyeceği sorusu gündeme geliyor. Bence bu diğer ülkeleri Çin’le ilişkilerini gözden geçirmeye, Çin yönetimine nasıl bir tavır alacağını belirlemeye yöneltecek.” değerlendirmesinde bulundu.

Dearlove, Sorensen ve Dalgleish’in çalışmasının, Çin’in tepkisini çekmek istemeyen birçok bilimsel yayın tarafından geri çevrildiğini ileri sürdü.

Daha önce Kovid-19’un Vuhan’daki Viroloji Enstitüsü Laboratuvarından çıktığı iddiaları ortaya atılmıştı. ABD istihbaratının araştırdığı iddialar Çin tarafından yalanlanmıştı.

Kovid-19’un laboratuvarda üretilip üretilmediği sorusuna yanıt olarak bir grup bilim insanı, 17 Mart’ta “Nature” dergisinde “SARS-Cov-2’nin (Kovid-19) Yakınsal Kökeni” başlıklı bir analiz yazısı yayımlamıştı. Yazarlar burada yeni tip koronavirüsün genetik dizilimine bakarak, virüsün insan vücuduna tutunmasını sağlayan DNA dizilerinde doğal seçilimin izleri olduğu, dolayısıyla virüsün laboratuvarda yapay olarak üretilmiş olmayacağı sonucuna varmıştı.

Çin’in Vuhan kentinde Aralık 2019’da ortaya çıkan yeni tip koronavirüs 200’den fazla ülke ve bölgeye yayılarak küresel salgına dönüştü. Dünya genelinde vaka sayısı 7 milyonu aşarken, 400 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kovid-19un-laboratuvarda-uretildigine-dair-yeni-iddia/1869356

***

EK 1 (24.5.2021): Amerikan Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin ABD istihbaratının bir raporuna dayandırdığı özel haberi, Kovid-19 salgınının ilk kaynağının Vuhan’daki laboratuvar olabileceğine ilişkin tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

Haberde, ABD istihbaratının ilgili raporuna göre, Kasım 2019’da Vuhan Laboratuvarı’nda çalışan 3 araştırmacının virüs ve mevsimsel grip belirtilerine benzer şikayetlerle hastalanıp hastaneye başvurduğu öne sürüldü. Gazeteye konuşan ve adının açıklanmasını istemeyen bazı yetkililer, söz konusu istihbaratın hala destelenmesi gereken bir güvenilirlik seviyesinde olduğunu dile getirirken, bazıları ise raporun konuyla ilgili en güçlü ve sağlam istihbaratlardan biri olduğuna inandıklarını belirtti. Önceki ABD Başkanı Donald Trump, görev süresi boyunca pek çok kez virüsün yayılmasından dolayı Pekin’i suçlamış, ABD istihbaratının geçen yılın sonunda yayımlanan raporunda, Kovid-19’un Vuhan’daki laboratuvardan çıkmış olabileceğine ilişkin bulgulardan bahsedilmişti. Çin yönetimi söz konusu iddiaları kesin bir dille yalanlarken, Dünya Sağlık Örgütünden konuyu araştıran bir heyet de virüsün söz konusu laboratuvardan yayıldığı iddialarının gerçekçi olmadığı sonucuna ulaştıklarını açıklamıştı. Kaynakhttps://www.aa.com.tr/tr/dunya/wsj-vuhan-laboratuvarindaki-3-arastirmaci-salgindan-once-kovid-19-belirtileriyle-hasta-olmustu/2252001

***

EK 2 (8.6.2021): Dünyayı etkisi altına alan koronavirüsün (Kovid-19) Çin’deki bir laboratuvardan sızdığı iddiası ABD’den gelen yeni bir rapor ile yeniden gündemde. Wall Street Journal, ABD hükümetine bağlı bir laboratuvarın Kovid-19’un kökeni hakkında hazırladığı gizli rapora ulaştı. İşte raporda yer alan ezber bozan ifadeler…

Yaklaşık 2 yıldır hayatımızda olan koronavirüs – Çin bağlantısı ile ilgili ABD’den çarpıcı bir rapor geldi. Wall Street Journal (WSJ), ABD hükümetine bağlı bir laboratuvarın Kovid-19 kökeni hakkında hazırladığı gizli rapora ulaştı. Söz konusu rapor, virüsün Wuhan’daki bir Çin laboratuvarından sızdığını iddia eden hipotezin makul olduğu ve daha fazla araştırılmayı hak ettiği sonucuna vardı. WSJ’nin haberine göre, çalışma Mayıs 2020’de Kaliforniya’daki Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı tarafından hazırlandı. Haberde söz konusu raporun Trump yönetiminin son aylarında Dışişleri Bakanlığı’na gönderildiğinin altı çizildi.

WSJ, Lawrence Livermore’un değerlendirmesinin Kovid-19 virüsünün genom analizine dayandığını yazdı. Ancak habere konu olan laboratuvar iddialar ile ilgili herhangi bir yorumda bulunmadı. WSJ, daha önce Wuhan Viroloji Enstitüsü’ndeki üç araştırmacının Kasım 2019’da yani koronavirüs salgınından önce bilinmeyen bir hastalıkla hastaneye kaldırıldığına dair bir rapor da dahil olmak üzere bir dizi belge yayınlamıştı. Bunun üzerine ABD Başkanı Joe Biden bu iddiaların araştırılması emrini vermişti. Biden açıklamasında şu ifadelere yer vermişti; ‘İstihbarat Topluluğundan, bizi kesin bir sonuca daha da yakınlaştıracak bilgileri toplama ve analiz etme çabalarını iki katına çıkarmalarını ve bunu bana 90 gün içinde rapor etmelerini istedim’. Eski Başkan Trump ise görev süresi boyunca pek çok defa Çin’i suçlamış, Çin’in tazminat ödemesi gerektiğini iddia etmişti.

Kaynak: https://www.msn.com/tr-tr/haber/dunya/son-dakika-abd-nin-gizli-kovid-raporu-s%C4%B1zd%C4%B1/ar-AAKPyWE?ocid=msedgntp

***

EK 3 (16.6.2021): Kovid-19 virüsünün Aralık 2019’da ABD’ye ulaşmış olduğuna dair kanıtlar artıyor

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) geçen yılın başlarında 24 bin Amerikalıdan alınan kan örnekleri üzerinde yaptığı geniş çaplı analize göre, Kovid-19 vakalarının Aralık 2019’da ülkenin bazı bölgelerinde görüldüğüne olan inancın arttığı belirtildi.

CDC yetkilisi Natalie Thornburg, “Çalışmalar oldukça tutarlı. Muhtemelen burada bildiğimizden daha önce çok seyrek de olsa vakalar vardı ancak şubat sonuna kadar yaygınlaşmadı.” dedi.

Kovid-19, 2019’un sonlarında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkmış, 15 Ocak’ta Wuhan’dan dönen ve 19 Ocak’ta Washington eyaletinde bir klinikte tedaviye alınan bir Amerikalıda görülen enfeksiyon ise ABD’de görülen ilk vaka olarak kabul edilmişti.

Aralık 2020’de yayımlanan ve Amerikan Kızılhaç kan bağışlarından alınan 7 bin örneği analiz eden CDC liderliğindeki bir çalışma da virüsün Aralık 2019’un ortalarından itibaren bazı Amerikalılara bulaşmış olabileceğini göstermişti.

Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kovid-19-virusunun-aralik-2019da-abdye-ulasmis-olduguna-dair-kanitlar-artiyor/2275081

***

EK 4 (30.7.2021): HİKMET GEÇKİL: Yeni…Utanmazlık! Virüsün “yapay” olma ihtimalinin de göz ardı edilmemesini söyleyenleri “komplocu” olmakla suçlayan, Ancak, hiç bir veriye dayanmadan, virüsün %100 doğal olduğunu @NatureMedicine‘da ilan eden “utanmazlar” şimdi ne düşünüyor acaba! Kaynak: https://twitter.com/HikmetGeckil/status/1419746333313863684?s=20

***

EK 5 (12.1.2022): HİKMET GEÇKİL ” Çanlar kimin için çalıyor!!!  Virüsün (orijinal virüsün!) lab sızıntısı, genetik manipülasyon, WIV’ye akan paralar konusunda sıkıştığı köşeden, görevi bırakarak paçayı kurtaran (şimdilik!) NIH direktörü, giyotinin ucunda İtalyan’ı bıraktı!!!

Resim

Kaynak: https://twitter.com/HikmetGeckil/status/1481207083248795655?s=20

***

EK 6 (10.6.2022): HİKMET GEÇKİL “Tüm aşılara ilham kaynağı olan ilk SARS-CoV-2 genomunu yayınlayan Çinli gruptan: “CoV-2 kesinlikle Wuhan canlı hayvan marketinden gelmedi. Yarasalar dahil bu bölgedeki hiç bir havan virüsüne benzemiyor. İncelediğimiz hiçbir betakoronavirüste ACE2 bağlanma bölgesi yok” Bu ölçekte yapılan bu çalışmadaki bu ifadeler; virüsün evrimleşerek, zoonotik olarak insana geçtiğini düşünen en fanatik “doğalcıları” bile yola getirip “yapaycı” yapar!…

Makale adı: Coronaviruses in Wild Animals Sampled in and Around Wuhan in the Beginning of COVID-19 Emergence

K: https://academic.oup.com/ve/advance-article/doi/10.1093/ve/veac046/6601809?login=false

Kaynak: https://twitter.com/HikmetGeckil/status/1535140416584040449?s=20&t=B2JQM3ZALxeYb2kdySSbVw

***

EK 7 (12.6.2022): Hâlâ “yarasa-pangolin-canlı hayvan pazarı-çay-çorba” masalı anlatanlara ve dinleyenlere: Sene 2004: “Çok bulaşıcı bir SARS-CoV psödotipli virüs oluşturmak için hümanize SARS-CoV spike (S) glikoproteinini HIV parçacıklarına dahil ettik.” Kaynak: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7092805/

***

EK 8 (14.9.2022): BÜLENT POLAT “COVID virüsü laboratuvar kaynaklı mı? Başlangıçta koro halinde ve ısrarla vurgulanan “kesin doğaldır canım” söylemleri giderek zayıflıyor ve lab.çıkışlı olma olasılığı çok güçleniyor. Suçluluk telaşıyla fonlanarak yazdırılan bilimsel görünümlü düzmece yayınlar da etkisiz artık.

En son Angela Rasmussen isimli bir viroloğun twitter’da çığırtkanlığını yaptığı ve Wuhan hayvan marketini virüsün kaynağı olarak güya kanıtladıkları makale birkaç garibanı kandırmaktan öteye gidemedi.

Konuyu “komplo teorisi” diyerek küçümsemeyi marifet sanan ezberci sözde akademisyen kitleyi bir yana bırakalım. Virüsün insan eliyle sıfırdan oluşturulmasından bahsetmiyor kimse. Doğada var olan virüse yeni fonksiyonlar kazandırılması söz konusu (gain of function).

Böylece aslında zararsız bir virüsün insana bulaşabilme ve ağır hastalık yapabilme yeteneği kazanması mümkün olmaktadır. Wuhan laboratuvarındaki bu çalışmaları ABD’den NIH ve NIAID gibi kurumların maddi olarak destekledikleri de biliniyor ve soruşturma konusu oldu son zamanlarda.

ABD Columbia Üniversitesi bilim adamı ve aynı zamanda Lancet dergi COVID-19 komisyon başkanı Prof. Jeffrey Sachs bu konunun ciddi bir olasılık olduğunu ve mutlaka araştırılması gerektiğini vurguluyor. Fauci’nin senatoda sorgulanmasıyla bu süreç başlayacak.

Tabii doğal yollardan değil de laboratuvardan çıkmış bir virüsle karşı karşıyaysak o zaman şu soru hemen arkasından gelir: -Yanlışlıkla sızma mı? -Yoksa bilinçli sızdırılma mı? Eğer bilinçli sızdırılma ise hemen 2 soru daha: -Kim ya da kimler? Ve -Neden? Amaç ne?”

Kaynak: https://twitter.com/drbulentpolat/status/1570114173723643904?s=20&t=mIvrvMELSFXdrYs_2cVxIA

***

EK 9 (20.9.2022): Dünyanın önde gelen tıp dergisi BMJ, Kovid pandemisinin bir laboratuvar sızıntısı ile tetiklenmiş olabileceğini ve virüsün bilim adamları tarafından tasarlanmış olabileceğini kabul etti.

K: https://www.dailymail.co.uk/news/article-11223335/Covid-19-Worlds-medical-journal-finally-says-virus-come-lab-leak.html

***

EK 10 (21.10.2022): Endonuclease fingerprint indicates a synthetic origin of SARS-CoV-2

To prevent future pandemics, it is important that we understand whether SARS-CoV-2 spilled over directly from animals to people, or indirectly in a laboratory accident. The genome of SARS-COV-2 contains a peculiar pattern of unique restriction endonuclease recognition sites allowing efficient dis- and re-assembly of the viral genome characteristic of synthetic viruses. Here, we report the likelihood of observing such a pattern in coronaviruses with no history of bioengineering. We find that SARS-CoV-2 is an anomaly, more likely a product of synthetic genome assembly than natural evolution. The restriction map of SARS-CoV-2 is consistent with many previously reported synthetic coronavirus genomes, meets all the criteria required for an efficient reverse genetic system, differs from closest relatives by a significantly higher rate of synonymous mutations in these synthetic-looking recognitions sites, and has a synthetic fingerprint unlikely to have evolved from its close relatives. We report a high likelihood that SARS-CoV-2 may have originated as an infectious clone assembled in vitro.

Kaynak: https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2022.10.18.512756v1

***

EK 11 (23.10.2022): Almanya’da henüz yayınlanmamış bilimsel bir araştırma Sars-CoV-2 virüsünün laboratuvarda üretilme ihtimalinin yüzde 99,99 olduğunu ileri sürdü. 

Üç Alman araştırmacının kısa süre önce çevrimiçi olarak yayınladıkları ve henüz bilimsel bir inceleme sürecinden geçmemiş olan ön yayında, Sars-CoV-2’nin kasıtlı olarak genetiği değiştirilmiş bir virüs olduğuna dair argümanlar sunuldu.

Araştırmanın yazarlarından Valentin Bruttel ntv.de’ye verdiği demeçte, 2021 yazının başlarında Sars-CoV-2’nin genomundaki ilk anormallikleri fark ettiğini söyledi.

“Bruttel, “Diğer moleküler ipuçlarıyla birlikte, sonuçlarımız bu virüsün yüzde 99,9 oranında yapay, muhtemelen doğal bir virüsün manipüle edilmiş bir kopyası olduğunu gösteriyor. Muhtemelen bunun için kullanılan yöntemler, sentetik virüsler üretmek için bireysel viroloji laboratuvarları tarafından da çok benzer bir biçimde kullanılıyor”dedi. 

Sars-CoV-2 koronavirüsü resmi rakamlara göre altı milyondan fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Bu rakamın gerçekte 18 milyon olabileceği tahmin ediliyor. Böylesine ölümcül bir virüsün kaynağı konusunda ise sis perdesi henüz resmi anlamda kalkmış değil. 

Şubat ayında ABD’de yapılan iki bilimsel araştırma araştırma, Covid-19’un kaynağının Çin hükümetine bağlı bir laboratuvar değil, Vuhan’daki hayvan pazarı olduğuna işaret etmişti. Fakat bu araştırmadan sadece bir sene önce Dünya Sağlık Örgütü Covid-19’un laboratuvar sızıntısı olduğu teorisini yok saymak için henüz “erken” olduğunu işaret etmişti. 

“Covid-19 genomunda düzenli parmak izleri”

Sars-CoV-2 genomunda hedefe yönelik manipülasyon için bir tür “parmak izi” keşfettiklerini belirten Alman araştırmacılar, bunun virüsün genomunda düzenli olarak tekrar eden bir model olduğunu söylüyor. Bruttel, Sars-CoV-2 gibi RNA virüslerini genetik olarak değiştiren laboratuvarların, önce genetik materyali tek tek DNA yapı taşlarından bir araya getirdiğini açıklıyor. Bu yöntemde, genomda bu yapı taşlarının birleşme noktalarının yakınında görünür “tanıma bölgeleri” kaldığını işaret eden araştırmacı, bu bölgeler sayesinde birçok farklı yapay virüs varyantının kolayca oluşturulabildiğini de ifade ediyor. 

Araştırmalarında bilinen yapay olarak yaratılmış virüslerin genomları ile doğal “model” virüsleri karşılaştıran Bruttel ve meslektaşları, doğal virüslerde tanıma bölgelerinin “tamamen rastgele dağıldığını” bununla birlikte genetik olarak bir araya getirilmiş virüslerde ise “her zaman belirli bir düzen” görüldüğünü söylüyor. Elde ettikleri ilk sonuçların ise doğal evrimin bu modeli tesadüfen üretmiş olma olasılığının “en fazla 100’de 1, muhtemelen çok daha düşük” olduğunu gösterdiğini sözlerine ekliyor. 

Araştırmanın Sars-CoV-2’nin bir laboratuvarda sentetik olarak yaratıldığının bir kanıtı olmadığını ifade eden Alman araştırmacılar, virüsün desenini “bir cinayet silahı üzerindeki parmak izi”ne benzetiyor. “En az on başka sentetik RNA virüsünde de bulunan böyle bir modelin burada tamamen tesadüfen ortaya çıkmasının son derece düşük bir ihtimal olduğunu gösterdik” diyerek ihtimalin kuvvetli olduğunu vurguluyor. 

“Saçma bir araştırma”

Araştırma dünyasının virüsün kaynağı konusunda ikiye bölünmüş olması nedeniyle araştırmaya bir kısım bilim insanı sert eleştiriler yöneltti. ABD’deki Scripps Araştırma Enstitüsü’nden immünolog Kristian Andersen Twitter’dan yaptığı paylaşımlarda çalışmayı “saçmalık” olarak nitelendirdi. Andersen, çalışmanın “bir moleküler biyoloji anaokulunda bile geçemeyecek kadar kusurlu” olduğunu yazdı. 

Alman virolog Friedemann Weber de Andersen’in ön baskıya yönelik eleştirilerini Twitter üzerinden yineledi. Giessen Üniversitesi Viroloji Enstitüsü’nün başında bulunan Weber, mesajlarında Bruttel ve meslektaşlarının bahsettiği izler olmadan da virüsleri genetik olarak manipüle etmenin mümkün olduğunu savundu. 

Bruttel, yapay virüsler tarafından kazara tetiklenen bir pandemi riskinin hala hafife alındığı uyarısında bulunuyor. “Yapay olarak üretilen pek çok virüs, Sars-CoV-2’den kat kat daha ölümcüldür.” Yaklaşık on yıl önce son derece tehlikeli kuş gribi üzerinde yaptığı genetik deneylerle infial yaratan virolog Ron Fouchier’i hatırlıyor. Bruttel şu uyarıda bulunuyor: “Bu şekilde değiştirilmiş bir virüs kaçarsa, karmaşık tedarik sistemlerimizin tamamen çökmesine yol açabilir.”

Kaynak: https://tr.euronews.com/2022/10/23/arastirma-covid-19a-yol-acan-sars-cov-2nin-laboratuvar-kaynakli-olma-olasiligi-yuzde-9999

***

EK 12 (8.3.2023): Corona Virus is lab made not lab leak. I have it in 2019 on ResearchGate under my research. If a Virologist can’t see the difference between a man-made RNA and a natural RNA, he should burn his degree. It is a basic knowledge for Gain of Function in virology. I will post.

Resim

Kaynak: https://twitter.com/nycliusa/status/1632812990830346241?s=20

***

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Berkan dedi ki:

    bu virüs bir biyoterör silahıdır geris boş laftır boş

  2. Emre dedi ki:

    Bence de bunun öyle yarasadan yılandan kurttan kuştan gelmesi tamamen hikaye bizi kandırıyorlar oyuna gelme eyyy vatandaş.

Siz de yorumunuzu paylaşın: