EKONOMİK KRİZİN İYİ TARAFLARI DA VAR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
dolar_yeniden_yukselir_mi

www.haberturk.com’ daki “Piyasalarda kara yaz” başlıklı haber özellikle de şu sıcak ve nemli havada insanın içini feci şekilde karartıyor ama durun acele etmeyin. Bu haberin bir de içinizde serin rüzgarlar estirecek kısmı da var.

Aslında, işsizlik ve fakirliğin arttığı, ekonomik sorunlar yaşanan dönemlerde insan sağlığının bozulması, hastalıkların ve ölümlerin artması çok akla yatkın ama her şey mantık kuralları içinde gerçekleşmiyor.

Sinirlerinize hakim olabilirseniz mesele yok!

Bilimsel verilere göre ekonomik krizler, başta depresyon ve panik atak olmak üzere ruhsal hastalıklar ve intiharların  artırması dışında insan sağlığına adeta ilaç gibi iyi geliyor.

North Carolina Üniversitesinden ekonomi profesörü Christopher J. Ruhm tarafından gerçekleştirilen ve Amerika’ da 1979-1998 yılları arasında 20 büyük eyalette kalp krizine bağlı ölümlerin makroekonomik parametrelerle ilişkisinin incelendiği araştırmada, işsizlikte yüzde bir oranında bir azalmanın kalp krizlerine bağlı ölümleri yüzde 0.75 artırdığı belirlenmiş. Bu, bir senede fazladan 3.900 kişinin ölmesi anlamına geliyor; hiç de küçümsenecek bir rakam değil. İşin ilginç tarafı, ölüm riski yaşlılardan çok, 20-44 yaşlarında olanlarda daha yüksek bulunmuş.

‘İşsizlik arttıkça, ölümler azalıyor diyen Ruhm’ a göre bunun iki önemli sebebi var: Birincisi, ekonomik durgunluk dönemlerinde hava kirliliği ve trafik yoğunluğunun; ikincisi ise, sigara ve alkol tüketiminin, obezitenin ve hareketsizliğin azalması. 

Ekonomik durgunluğun bazı hastalıkları azalttığı sadece Amerika’ da değil, başka ülkelerde de biliniyor. Meselâ, Almanya’ da yapılan bir çalışmada da durgunluk dönemlerinde kalp krizi, zatürree, grip ve trafik kazalarının azalmış olduğu belirlenmiş.

Kara Salı da sağlık için ilaç gibi

Michigan Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre 1929’ da Amerika’ da Kara Salı olarak bilinen ve borsanın çökmesine, milyonlarca insanın işsiz kalmasına yol açan ekonomik kriz meğerse Amerika’ lıların sağlığına adeta ‘ilaç’ gibi gelmiş.

Krizin olduğu sene Amerikalılar için beklenen ortalama yaşama süresi 57.1 iken krizin düzelmeye başladığı 1932 senesinde bu sürenin 63.3’ e çıktığı belirlenmiş. Araştırmada 1921-1926 seneleri arasındaki ekonomik büyüme döneminde siyah erkeklerin ortalama yaşama sürelerinin 8.1 sene, kadınlarn ise 7.4 sene azaldığı da ortaya çıkmış.

Çocuk sağlığı da krizden olumlu etkileniyor 

İşsiz kalan anne ve babaların çocukları ile daha çok bir arada olmaları ve onlarla daha çok ilgilenmeleri, çocukların ruh ve beden sağlıkları bakımından da çok olumlu. Kriz dönemlerinde çocukların hazır gıdalar ve abur-cubur yerine ev yemekleri ile beslenmeleri, daha fazla bebeğin anne sütü emmesi…sayesinde çocuklar daha sağlıklı oluyorlar.

Bizdeki durum ne?

Bildiğim kadarıyla bizde bu konuda yapılmış bir çalışma yok. Gelin bu konuda fikir yürütelim.

BİR: İşsizlik arttıkça iş ve trafik kazalarının azalması bizim için de geçerlidir. Bu konuda hiçbir şüphem yok.

İKİ: Obezitenin azalması da beklenen bir durumdur. Para kazanmayan birinin yiyeceklerinde kısıtlama yapması sürpriz değildir. Tabii ki daha az yiyecek ve eh bunun sonucunda da zayıflayacaktır. Hazır gıdalardan daha sağlıklı ev yemeklerine dönülmesi de önemli olabilir.   

ÜÇ: Hareketsizliğin azalmasının da mantıklı pek çok sebebi var. Meselâ, iş aramak için fazla efor sarfedilmesi, parası olmadığı için özel araçların daha az kullanılması, gidebilecek yerlere yürüyerek veya bisikletle gidilmesi hiç de fena şeyler değil. 

DÖRT: Bizde işsizliğin artmasıyla sigara ve alkol içilmesinin azalması bir tarafa, tam tersine özellikle de ucuz sigara ve içki tüketimi de artarmış gibi geliyor bana. Buna bağlı olarak da kavgaların, cinayetlerin, intiharların artması da şaşırtıcı olmaz.

Gelelim neticeye 

Bugüne kadar yapılan araştırmalarda hiç dikkate alınmayan bence hepsinden de önemli olan bir faktör var. O da, işsizliğin arttığı dönemlerde insanların ister istemez doktor ve hastanelerden uzak kalmaları’ ve böylece de hem tıbbi yanlışların, hem tedavilere bağlı komplikasyonların azalması!

Ne dersiniz, haksız mıyım?

Siz de yorumunuzu paylaşın: