KOLESTEROL MANYAĞI OLDUK

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
MANYAK

Kolesterolle ilgili birçok yazım var. Bu konudaki temel görüşlerimde senelerdir bir değişiklik yok. Bunlardan bazıları şunlar:

BİR: Kalp-damar hastalıklarının sebebi olan ateroskleroz yani damar sertliği bir kolesterol depo hastalığı olmayıp enflamatuar bir hastalıktır. Bunu bilip de aterosklerozu kolesterol düşürücü ilaçlarla tedaviye kalkmak mantıklı bir yaklaşım değildir.

İKİ: Kolesterol yüksekliği sebep değil diyabet, obezite, hipertansiyon, hatalı beslenme, hareketsizlik, sigara-alkol, stres gibi etkenlere bağlı olarak ortaya çıkar.

ÜÇ: Kalp-damar hastalıkları ve komplikasyonlarının önlenmesi için asıl yapılması gereken kolesterol düşürücü ilaç kullanmak değil kolesterolün yükselmesine sebep olan risk faktörlerini ortadan kaldırmaktır.

DÖRT: Kolesterol yüksekliği tek başına asla bir hastalık değildir ve tedavi edilmesi de gerekmez.

BEŞ: Kalp-damar hastalıkları ve komplikasyonlarının önlenmesinde beslenmede esas olan trans ve sıvı bitkisel yağlar ile şekerin sıfırlanması, unlu gıdaların azaltılmasıdır. Hayvansal yağlar aşırıya kaçmamak üzere serbesttir.

ALTI: Kalp krizi veya felç geçiren ama kolesterolleri normal olan hastalara kolesterol düşürücü ilaç vermek de mantıklı değildir.

YEDİ: Kolesterol düşürücü ilaçların koruyuculuğu için sadece kalp krizi veya felç geçirmiş ve yüksek kolesterolü olan orta yaştaki erkek hastalar için yeterli veri vardır ama bunlarda da ilacın özellkle uzun vadede ortaya çıkması muhtemel yan etkileri (diyabet, kanser, Alzheimer, kaslara etki.. vb) çok iyi hesaplanmalıdır. İlaçların etki mekanizması düşünüldüğünde bu ilaçlar için cesaretim daha da azalmaktadır.

Kolesterol manyağı olduk

Bu yazılarımda “kolesterol fobisi” ve “kolesterol manyağı yapıldık” ifadelerini de senelerden beri sık sık kullanırım (1,2).

Mesela Star gazetesinde 6 Nisan 2007 tarihinde yayılanan “Kolesterol ezberini bozan gerçekler” başlıklı yazımdan kısa bir bölüm(2):

“İlaç endüstrisi, margarin lobisi el ele verdi ve kısa zamanda tüm dünyada müthiş bir ‘kolesterol fobisi’ oluşturuldu. İnsanlar sistemli bir şekilde ‘kolesterol manyağı’ yapıldı.

Kolesterol, topluma ve maalesef aynı zamanda doktorlara da türlü pazarlama taktikleriyle kalp krizi ve inme gibi ölümcül hastalıkların tek nedeni imiş gibi tanıtıldı. Korkutma kampanyası aynı hızda sürmekte, çünkü kolesterol pazarında müthiş para var. Sadece kolesterol düşürücü ilaçların yıllık satışları 25 milyar doları geçiyor.

Gerçekte, yüksek kolesterol kalp krizi ihtimalini artırabilen sigara, hareketsiz yaşam biçimi, dengesiz beslenme, şişmanlık, yüksek tansiyon, diyabet, stres… gibi risk faktörlerinden sadece biri. Kolesterol yüksekliği tek başına asla bir hastalık değil ve kalp hastalığı riski olmayan insanların tedavi edilmesi de kesinlikle gerekmiyor.”

Gelelim neticeye

Yazılarımı on seneden beri takip ettiğini bildiren Prof. Dr. Bingür Sönmez de bu tanımlamaları çok beğenmiş olmalı ki bir süreden beri o da kullanmaya başladı(3).

Daha sonra bu tabirleri Selahattin Duman’ ın da bir yazısında kullanmış olduğunu ve kaynak olarak da Bingür Sönmez’ i gösterdiğini fark ettim (4).

Elbette o da başkaları da bu tabirlerimi “güle güle” kullanabilirler. Bundan memnun da oluyorum ama bu tabirlerin patenti bana aittir.

Bilmeyenlere hatırlatmak istedim.

KAYNAKLAR

1. http://www.haber7.com/haber/20070406/Kolestrol-ezberini-bozan-gercekler.php

2. http://www.iyibilgi.com/artikel.php?artikel_id=25470

3. http://arsiv.dha.com.tr/n.php?n=insanlari-kolesterol-manyagi-yaptik-2010-10-08

4. http://haber.gazetevatan.com/kolesterol-manyakligi-hayirli-bir-sey-midir/340220/4/Haber

Yazı için 9 yorum yapılmış:

  1. gülay altay tüfekçi dedi ki:

    hocam biz gerçekten kolestrol manyağı olduk eşimin kolestrolu 240 eşim sizi dinledikten sonra ilacı bırakdı fakat trigliserid 260 şaşırdım tansiyonu var şekeri var iyimi yapdık bilmiyorum bütün vücudu ağrıyo yürümeye hali yok 55 yaşında hiç sigara ve alkol kullanmadı
    sizce ne yapmalıyım dokturumuza güveni kalmadı 8 senedir ilac içiyorum boşuna içmişim sağlığım dahada bozuldu diyo sizden ricam beni aydınlatırsanız çok sevinirim..

  2. 05.12.2011 – 00:31:47

    Ben kullanılmaları doğru değil diyorum tecrübelerime dayanarak, çünkü benim hastalardan ve çevreden gördüğüm insanlar tansiyon ilacını doğru düzgün almıyor ama her 3 ayda 1 gidip kolesterol ölçümü yaptırıyor sonra kutu kutu ilaç içiyor.Moda gibi birşey olmuş 50 yaş üstü buna çok meraklı, benim kol. şu trigliseridim şu sobeti hiç bitmiyor.Ama biraz vakit ayırıp sorduğunda dizim ağrıyor yokuş soğuk tek adım yürüyen yok kızartma ve ağır yemeklerden vazgeçmemekte direniyorlar.Halbuki ilaç kullanmadan sadece yürüyüş ve hafif bir diyetle bunu kontrol altına alan birçok hastam oldu.Tedavisi sadece yaşam kalitesine bağlı bir durumu bu kadar yan etkisi olan ilaçlara bırakmak bence doğru değil.Ayrıca kolesterol dış etkenlerden dolayı kc in yaptığı birşey hergün 1 kilo elma yeseniz fruktoz fazla alınınca kolesterole dönüşüyor.Bu nedenle ben aynen karın ağrısında olduğu gibi ilaç verip engellemek yerine nedeninin bulunup gerekliyse onun tedavi edilmesinden yanayım.Tamamen kendi tecrübelerimle…

  3. Tarih: 04.12.2011 – 01:16:22

    İlaç dışı önlemlere insanların itibar etmediğine katılıyorum.

    Ama benim asıl sorgulamak istediğim bu ilaçların morbidite ve mortalite açısından olumlu bir etksinin olup olmadığı.

    Prof. Dr. Küçükusta ve Karatay başta olmak üzere bazı bilim adamları bu ilaçların etkisiz olduğundan bahsediyor. Küçükusta 5 tane çalışma var diyor ilaçların etkisiz olduğunu gösteren. Keşke hangi çalışmalar olduğunu da söyleseydi de biz de rahatça bulup okuyabilseydik.

    Diğer taraftan bu ilaçlarla ilgili yapılmış en önemli çalışma jupiter çalışması. Onda ise rosuvastatinin plaseboya oranla mi, stroke, ölüm gibi durumlarda ortalama %50 civarı azalma sağladığı saptanmış. Hatta bu açık ve net etkiyi görünce, plasebo alanları rosuvastatinden mahrum bırakmak etik olmaz diye çalışmayı erkenden sonlandırmışlar ve rosuvastatini kullanıma almışlar.

    Şimdi Küçükusta’nın dediği çalışmalar mı doğruyu söylüyor, yoksa jupiter çalışması mı? Ben başka çalışmalara da ulaşmaya çalıştım ama full-text vermedikleri için pek bilgi edinemedim.

    Bu konuyla ilgili makaleleri takip eden arkadaşlar varsa bize yardımcı olabilirler sanırım.

  4. Tarih: 04.12.2011 – 01:38:14

    Ben çalışmalara güvenmiyorum, isteyen açıp internetten okur, ama bence asıl önemli olan klinik geri dönüşler.Ayrıca ilaçların özellikle Türkiye de üretilen birçok ilacın o kadarda etkili olmadığını biliyorum.Cerrahpaşanın hocalarına güveniyorum. Ahmet Aydın hocanın yıllar önce söylediklerini diğer drlar yeni kabul ediyor.Ahmet Hocanın taş devri diyeti, rafine gıdalar ve bebek mamaları ile ilgili söylediği şeylere o zaman herkes karşı çıkıyordu şimdi kabul edilenler onun söyledikleri.Körü körüne inanmak doğru değil dr olan herkes biyokimya endokrinden biraz anlayan herkes söylenen ve yazanlardan doğruyu görebilir.Ben ilacı yazdım bitti ile olmuyor.

  5. Tarih: 04.12.2011 – 02:18:00

    Ben kolesterol ilaçları ve bugünlerde olan tartışmadan bahsediyoruz sanıyordum yeni çıkan ilaçlardan değil, hocalara körü körüne inanmak doğru değil beyni ve eğitimi olan düşünsün demiştim, ayrıca bir dr ve bazı ilaçları kullanan bir birey olarak hiçbir etkisi olmadığını söyleyebileceğim ilaçlar var ve bunu birçok uzmanda kabul ediyor.Öyle bilim çalışma falan demekle olmuyor sahada çalışmaya başlayınca aynı bölgede günde onlarca hasta bakınca öyle bir geri dönüş oluyorki herşey kitaplarda yazmıyor.İlaç=para demek o çalışmalar finanse edilmeden bedavaya yapılmıyor içlerinde güvenilir olanlar vardır ama bence pek kimse duymaz.Ayrıca ben benim tecrübem ve fikrim dedim benim söylediklerimi değil kolesterol ilaçları ile ilgili söylenenler tartışmaya açıldı.Fikri ve tecrübesi olan paylaşsın.

  6. Tarih: 04.12.2011 – 02:51:33

    Evet asıl kolesterol ilaçlarını tartışmak istiyorum. ama sonuçta bu ilaçlar da bir zamanlar yeni ilaçtı. Bunlar da bazı çalışmalar sonucu kullanıma girdi.

    Klinik geri dönüş tabi önemli ama şunu söylemek istiyorum: Mesela bir doktor 100 kişiye rosuvastatin yazdı. Bunların kaçının mi, kaçının stroke atağı geçirdiğini takip edebilir mi?

    Asıl meseleye değindiniz zaten, ilaç=para demek ve bu da çalışmaları sorgulamaya itiyor bizi. Mesela jupiter çalışması bir düzmeceyse bunu da ancak başka bir çalışmayla ispat edebiliriz. Birbirimize söylemekle yetinirsek, ilaç kartelleri insanları sömürmeye devam eder ve biz sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz.

    Kötü niyetli insanlar çalışmaları kendi emellerine alet ediyorlarsa, biz de iyi niyetimizle en az onlar kadar gayret etmeliyiz.

    Canan Efendigil Karatay, Ahmet Rasim Küçükusta, Ahmet Aydın ve Mevlüt Durmuş bu hapların faydasız olduğunu söylüyor ve bunu ispat için uğraşıyorlar. Onlar da bazı çalışmaları referans gösteriyorlar. Bizim de bu işin içinde (”dünyanın kabul edeceği bir dille”, yani bilim diliyle) olmamız lazım diye düşünüyorum.

    Mesela Türkiye’de bu ilaçların etkisini sorgulayan bir çalışma yapılmış mıdır acaba?

  7. Tarih: 04.12.2011 – 03:12:19

    Ben şunu öğrenmek istiyorum aslında. Sahada olsam mesela bu ilaçları yazayım mı yazmayayım mı?

    Siz yazıyor musunuz mesela, ya da kaçın üzerinde yazıyorsunuz?

    veya diyelim hastanın LDL’si 350 ama ben bu ilaçların etkisine inanmadığım için reçete etmedim. Kaldı ki bu inancımı destekleyen hocalar da var, çalışmalar da var.

    Şimdi ben suç işlemiş olur muyum, olmaz mıyım?

  8. Tarih: 04.12.2011 – 03:37:05

    ben canan hocanın tezini destekliyorum,ayrıca kolesterol denen olay eğer genetik bir kökene dayanmıyorsa diyetle kontrol altına alınabilir, adam boğazını tutamıyor bir oturuşta 2 kilo pirzola yiyorsa tüyü bitmedik yetimin hakkından bu adama kolesterol ilacı vermek ne derece doğru, burada kritik konu kolesterol yüksekliğinin genetik temele dayanıp dayanmadığı

  9. Dr. Mahmut YILMAZ dedi ki:

    İnanmamakla oluyorsa ben de insüline inanmıyorum.. Diabetikleri aç bırakalım sorunu çözelim. Kutu ederi 90-100 TL yi de tüyü bitmemiş yetimlere harcayalım..

Siz de yorumunuzu paylaşın: