D VİTAMİNİ ALMANIN DA BİR FAYDASI YOK

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
D vitamini

Kanser, diyabet, bunama, kalp krizleri ile ilişkilendirilen D vitamini eksikliğinin bu hastalıkların sebebi değil sonucu olabileceği, D vitamini desteklerinin bu hastalıkların önlenmesinde işe yaramayabileceği bildirildi.

Lancet Diabetes & Endocrinology isimli tıp dergisinde yayınlanan makale, 500’ e yakın araştırmanın değerlendirilmesine dayanıyor.

18 yaşından büyük erişkinler üzerinde gerçekleştirilen gözleme dayalı 290 kohort çalışmasına göre kanda D vitamini düşüklüğü ile kardiyo-vasküler hastalıklar, enfeksiyonlar, diyabet, bunama, multipl skleroz ve duygu durum bozuklukları arasında orta ve ileri derecede bir ilişki var.

Mesela, D vitamini seviyeleri yüksek olanlarda kalp-damar hastalıkları riski yüzde 58, diyabet riski yüzde 38 ve kolon kanseri riski yüzde 34 azalıyor.

172 randomize klinik çalışmada ise D vitamini verilmesinin yaşlılarda ve özellikle kadınlarda ölüm riskinin azalması dışında herhangi bir hastalığı önlemediği tespit edildi.

D vitamini seviyeleri 50 nmol’ den düşük olanlara günde 50 mikrogram D vitamini desteği verilen 34 araştırmada ise bunun deneklerin sağlıklarında herhangi bir düzelmeye yol açmadığı görüldü.

Gözleme dayalı ve randomize çalışmalar arasındaki bu fark, düşük D vitamini seviyelerinin sağlığın kötü olduğunun bir işareti olarak yorumlanıyor; çeşitli hastalıkları olan insanlarda D vitamini seviyelerinin düşük olması da hastalıkla alâkalı enflamasyonla ilişkilendiriliyor.

D vitamini kanser ve diyabete karşı korumuyor

D vitamini desteklerinin HbA1c üzerine etkilerini araştıran 16 araştırmanın meta-analizinde de D vitamini desteklerinin bir faydasının olmadığı görüldü.

Kan D vitamini seviyeleri yüksek olanlarda kolon kanseri riskinin daha az olduğu fakat bunun diğer kanserlere karşı herhangi bir koruma sağlamadığı anlaşıldı.

Yaşlılarda ve özellikle de kadınlarda günde 20 mikrogram D vitamini desteğinin tüm sebeplere bağlı ölümlerde hafif bir azalma sağlayabileceği tespit edildi.

Güneş vitamini

D vitamini halk arasında “güneş vitamini” adıyla da biliniyor; çünkü güneş ışınlarının deriye teması ile inaktif durumda olan D vitamini aktif hâle geçiyor.

Yağlı balıklar, yumurta, süt, mantar ve karaciğer başlıca D vitamini kaynaklarını oluşturuyor.

D vitamini yakın zamanlara kadar sadece kemik gelişimi üzerine olan etkisiyle biliniyordu ama bu vitaminin kanserden enfeksiyonlara bunamadan kalp hastalıklarına, diyabete, astım ve alerjilere kadar birçok kronik hastalıkla ilişkili olabileceği belirlendi.

Hâlen devam etmekte olan 5 büyük çalışmada 50 yaşın üzerinde olanlarda günde 40-80 mikrogram D vitamini desteğinin kanser, kardiyo-vasküler hastalıklar, diyabet, enfeksiyonlar, bunama ve kırıklar üzerine olan etkileri araştırılıyor; bunların sonuçları ancak 20172 den sonra alınabilecek.

Gelelim neticeye

BİR: D vitamini de diğer vitaminler de elbette sağlık yaşamanın olmazsa olmaz unsurlarıdır ama normal beslenen bir insan bunları yediği içtiği gıdalarla “yeterince” alır.

Çok özel durumlar dışında kimsenin hap olarak ne D vitamini ne de başka bir vitamini almasının hiçbir faydası olmadığını “tekrar” hatırlatırım.

İKİ: Son senelerde insanlar sağlıklı beslenmeyi unuttu kafayı minerallere, antioksidanlara, vitaminlere, besin desteklerine taktı.

İnsanları “vitamin manyağı” yapan elbette bunları üreten endüstri ama daha fazla mal satmanın da onların en tabii hakkı olduğunu not edelim.

Asıl suçluya gelince: Endüstrinin bu pazarlama oyunlarına kimi bilerek kimi bilmeden inanan ve halka da bunları tavsiye eden “biz doktorlar” olduğunu söylesem ne dersiniz?

ÜÇ: Ey vitamin bağımlıları, paranızı çöpe attığınızın ve vücudunuza da zarar verdiğinizin farkında mısınız?

KAYNAK

http://www.thelancet.com/journals/landia/article/PIIS2213-8587(13)70165-7/fulltext

Siz de yorumunuzu paylaşın: