HASTALIĞINIZIN SEBEBİ BİNANIZ OLABİLİR
Meselâ, Boğazınız kuruyor mu? Başınız ağrıyor mu ? Burnunuz tıkanıyor mu ? Halsizlik, uyuşukluk veya sersemlik hissediyor musunuz ? Gıcık şeklinde bir öksürük oluyor mu ? Nefes alıp vermeniz sizi sıkıyor mu ?
Bu belirtilerin en az biri bile ortaya çıkıyorsa, yeni bir hastalıkla karşı karşıya olabilirsiniz!
Tıp literatürüne HASTA BİNA SENDROMU(HBS) adıyla giren bu yeni hastalık, gelişmiş ülkelerde zamanlarının %95’den fazlasını kapalı mekanlarda geçiren insanlar için yeni ve önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. HBS, çalışanların verimini azlattığı için, ekonomik bakımdan çok önemli sonuçlar doğuruyor.
Aslında, HBS çok doğru bir terim değildir, çünkü burada hasta olan bina değil, insanlardır. Bu nedenle, Bina Hastalığı, Toksik Büro Sendromu, Kapalı Bina Problemleri, Binaiçi Hava Kirliliği… gibi birçok başka isim önerilmiştir, ama HBS yine de tüm dillerde en çok kullanılan terimdir.
HASTA BİNA SENDROMU
Hasta Bina Sendromu, özellikle yeni yapılmış ya da döşenmiş binalarda çalışan kişilerin bir sorunu olmakla birlikte, bu ortamlarda kısa süreli bulunanlarda bile görülebiliyor. HBS tanısı için, bu belirtileri gösteren kişilerde saman nezlesi, astım, faranjit… gibi başka bir hastalığın olmaması ve şikayetlerin, tatil günlerinde ya da binadan uzaklaşıldığı zaman tamamen ortadan kalkması gerekiyor.
HBS’nin belirtileri:
- Baş ağrısı
- Baş dönmesi
- Uyuşukluk, yorgunluk hissi
- Burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, hapşırma
- Boğazda yanma ve kuruluk hissi
- Gıcık şeklinde öksürük
- Gözlerde sulanma, kızarma, kaşınma
- Kas ağrıları
- Göğüste sıkışma hissi
- Cilt kuruluğu, ciltte kaşıntılar
- Burun kanaması
- Koku ve tat alma bozuklukları
- Konsantrasyon güçlüğü
Bu belirtilerin hepsinin, bir kişide genellikle aynı anda görülmediğini hemen hatırlatalım!
HASTA BİNA SENDROMU’NUN SEBEPLERİ
HBS’nin ilk önceleri çalışma ortamının yarattığı strese bağlı olabileceği ileri sürülmüşse de, sonradan bu hastalığın stresle bir ilgisi olmadığı anlaşılmıştır. Bugün, HBS’ nun bina havasının kirliliğinden kaynaklandığı görüşü kabul görmektedir.
Bu kirliliğin ortaya çıkmasında, bina havasını kirleten pek çok faktörün yanında, merkezi ısıtma ve nemlendirme sistemlerinin -enerji tasarrufu sağlamak amacıyla- havanın sadece %20’sinin değiştirilmesi esasına göre çalışması rol oynamaktadır.
Klimaların, iç ortam havasındaki negatif iyon konsantrasyonunu azaltmalarının da HBS oluşumda önemli olduğu düşünülmektedir.
Soluduğumuz havadaki negatif iyonların azalmasının baş ağrısı, migren krizleri, baş dönmesi, halsizlik, uyuşukluk, konsantrasyon azalması… gibi belirtilere yol açabileceği düşünülmektedir.
BİNA HAVASINI KİRLETEN FAKTÖRLER
Plastik eşyalar, odaları ayıran bölmeler, sunta, duralit, fiberbord gibi malzemeler, boya, tutkal, yapıştırıcı, boya soyucu maddelerden kaynaklanan formaldehit ve uçucu organik bileşikler (VOC)
- Vinil halı ve temizleme sıvılarından kaynaklanan hidrokarbonlar
- Söndürülmüş floresan lambalarından saçılan PCB
- Kuru sistem fotokopilerden ve bilgisayar ekranlarından yayılan ozon
- Islak sistem fotokopilerden yayılan kokusuz hidrokarbonlar
- Böcek ilaçları, kozmetikler, diğer aerosoller
- Isınma ve yemek pişirme amacıyla kullanılan gereçlerden kaynaklanan azot oksitleri
- Bina içindeki bitkiler
- Sigara dumanındaki çeşitli kimyasal maddeler
- Gaz sobası, havagazı soba ve ocakları, şömine, katalitik sobalar, odun kömür sobalarından çıkan yanma ürünleri
- Bina içindeki araba garajlarından kaynaklanan karbonmonoksit ve diğer kirleticiler
- Biyolojik kirleticiler: Virüs, bakteri, küf, polenler…
KADINLAR DAHA FAZLA ETKİLENİYOR
Araştırmalara göre, HBS kadınlarda ve sekreter, tezgahtar… gibi alt kademe çalışanlarda daha fazla, üst düzey yöneticilerde ise daha az görülmektedir. Özellikle risk altında olanlar, tüm gün bilgisayar başında çalışan kişilerdir. Bunun, ekranların çevresinde bir elektrostatik alan oluşması ve bu alanda daha fazla kirleticinin toplanmasına bağlı olduğu düşünülmektedir.
Çalışma masaları yakınlarında fotokopi, lazerli yazıcılar gibi ozon oluşumuna neden olan aletlerin bulunması da belirtilerin fazlalığı ile ilgili bulunmuştur. Bina içinde bulunan insan sayısı ne kadar fazla ise HBS görülme ihtimali de kadar fazla olmaktadır.
HBS’nin kadınlarda neden daha fazla görüldüğü konusunda kafa yoran uzmanlar, bunu kadınların erkeklere göre vücutları ile daha çok ilgili olmaları ve şikayetlerini daha çok bildirme eğiliminde olmaları ile açıklamaktadırlar.
GÖRÜLME SIKLIĞI
USA’da yapılan bir araştırmada, gökdelenlerde çalışanların %20’sinin iş performanslarının etkilendiği, %7-10’unun ise yorgunluk, burun tıkanıklığı, baş ağrısı, solunum güçlüğü, göz irritasyonu… gibi ciddi sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. USA’daki binaların %20-30’unun Hasta Bina sendromu’na neden olacak özelliklerde olduğu hesaplanmaktadır
Danimarka’da 3507 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada ise bunların %27’sinde göz, burun ya da boğaz irritasyonu ve %36’sında ise baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik gibi genel belirtiler saptanmıştır.
ÇÖZÜM TAVSİYELERİ
- Kirlilik kaynağının ortadan kaldırılması ya da modifiye edilmesi: Isıtma, havalandırma ve air-condition sistemlerinin rutin bakımlarının düzenli olarak yapılması, sigara içiminin yasaklanması…
- Merkezi olarak ısıtılan, havalandırılan binalarda, iç ortam havasının daha fazla oranda değiştirilmesi
- Havayı temizleyen aletlerden (air-cleaner) yararlanılması
- Bina içinde çalışan personelin eğitimi
KİRLİLİĞİN SEBEPLERİ VE KAYNAKLARI
- Formaldehit: Uçucu organik bir bileşiktir Fiberbord, prese edilmiş tahta, kontraplak, tutkal, UFFİ, sunta, halı ve dokumalar başlıca kaynaklarıdır. Emniyet sınırı 0.2-0.5 ppm’dir. Yüksek düzeyleri, göz ve boğaz irritasyonu, bulantı ve solunum güçlüğüne neden olmaktadır.
- Partiküller: Başlıca kaynakları, şömine, odun ve kömür soba ve ocakları, borusuz gaz sobaları ve sigara dumanıdır. Solunmasına izin verilen 24 saatlik maksimum değer 265 μ/m3’dür. Daha yüksek miktarlarda göz, burun ve boğaz irritasyonu, solunum yolları infeksiyonu ve bronşit, baş ağrısı gibi belirtilere neden olur. Uzun süre sigara dumanına maruz kalan çocuklarda solunum yolları ve orta kulak infeksiyon riski artarken, erişkinlerde ise akciğer kanseri ve kalp hastalıkları bakımından olumsuzluk yaratır.
- Azot oksitleri (NO, NO2): Başlıca kaynakları, gaz ocakları, pilot alevleri, gazyağı ve havagazı soba ve fırınları, benzinli makineler, sigara dumanı ve dış atmosfer havasıdır. WHO’ya göre, 1 satte maruz kalınabilecek en yüksek değer 160 ppm’dir. Sağlığa olumsuz etkileri, göz ve burun zarı irritasyonudur. NO2 solunması, çocuklarda solunum yolları infeksiyon riskini artırır, akciğer foksiyonlarını bozar.
- Karbon monoksit: Başlıca kaynakları, azot oksitleri için bildirilen kaynaklardır. Gaz sobasız evlerde ortalama düzey 0.5-5 ppm olarak bildirilmiştir.
Düşük düzeylerde, sağlıklı insanlarda yorgunluk yapar, koroner kalp hastalığı olanlarda göğüs ağrılarına sebep olur.
Yüksek düzeylerde görmeyi bozar, koordinasyon güçlüğü yaratır, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı ve konfüzyonlara yol açar.
Çok yüksek miktarlarda karbon monoksit solunması öldürücüdür.
- Karbon dioksit: Başlıca kaynakları, borusuz havagazı ve gazyağı sobaları, sigara dumanı, dış atmosfer ve insan nefesidir.
- Radon: Düşük miktarlarda bir çok bina havasında vardır. Kaynakları, yer küre, kayalar, kuyu suyu ve bazı yapı malzemeleridir. Betonlardaki çatlaklardan sızarak bina havasına karışır. Radon solunması akut bir belirtiye neden olmaz, ama uzun süreli solunduğunda akciğer kanseri riskini artırır. USA’daki akciğer kanserlerinin %10’undan radon sorumlu tutulmaktadır. Sigara içenlerde risk daha fazladır.
- Uçucu ve yarı uçucu bileşikler: Boyalar, boya soyucular, aerosol spreyler, sanatsal malzemeler (yağlıboya tablolar), böcek ve sinek ilaçları… başlıca kaynaklarıdır. Göz, burun ve boğaz irritasyonu, baş ağrısı, bulantı ve koordinasyon bozukluklarına yol açar.