KANSERİ 2 SANİYEDE YAKALAYAN ÇİP

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Hürriyet gazetesindeki “Kanseri 2 saniyede yakalayan çip” başlıklı haber kimseyi heyecanlandırmasın (1).

Bu haberi çok dikkatli okumak ve değerlendirmek gerekiyor.

BİR: “6 milyar kan kanser hücresinde kanser hücrelerini 2 saniyede yakalayabilen mikroçip” keşfi bilimsel açıdan elbette önemlidir ve tebrike de değer.

Bununla beraber bu buluşun insanlığın yararına olduğunu iddia etmek hatta düşünmek pek de doğru olmayabilir.

Atom bombası ve nükleer silahların keşfi de hiç şüphesiz ki çok mühim buluşlardır ama bunların bırakın bir faydası olmasını insanlık için büyük bir felâket olduğu apaçık ortadadır.

Bu çip de bir çeşit “tıbbi silah” tır.

İKİ: Kanserde “erken teşhisin” ileri sürüldüğü gibi hayat kurtaran bir uygulama olmadığı, kanser teşhislerini artırdığı (overdiagnosis) ama kanserden ölümleri azaltmadığı ispatlanmıştır.

Bu sebeple erkeklerde prostat kanseri taramaları artık tavsiye edilmiyor.

Kadınlarda meme kanseri taramalarının da şimdilik hem yaş aralığı hem uygulama sıklığı daraltıldı.

Swiss Medical Board gibi yeni meme kanseri taramalarının başlatılmamasını, halen yürütülmekte olanların bir an evvel sonlandırılmasını tavsiye eden bilimsel kuruluşlar var.

ÜÇ: Marifet, kanserin erken teşhisi değil “kanserin önlenmesi” dir.

Böyle bir çip ile kanser teşhis edilmeyecek bir Allah’ ın kulu kalmayabilir.

Her insanın vücudunda sürekli olarak kansere dönüşebilen hücre değişiklikleri oluşur ama bağışıklık sistemi bunların “kanser hastalığına dönüşmesini” engeller.

Hatta bağışık sisteminin, teşhis edilebilen bir kitleye dönüşen kanserin ilerlemesini durdurması ve tamamen yok etmesi de mümkündür.

Önemli olan, her kanseri değil erken teşhis ve/veya tedavinin ölümleri azalttığı kanserleri yakalayabilmektir.

DÖRT: Bu çip ile kanında kanser hücresi tespit edilen biri bundan sonra modern tıbbın ileri teknolojisiyle “ileri tetkiklere” (tomografi, PET, anjiyo vb)  ve “gereksiz tedavilere” (overtreatment) mahkûm edilecektir.

Kanda kanser hücresinin bulunmasının “bonusu” da beyninize kanser teşhisin zerk edilmesinin yaratacağı stres ve anksiyetedir (Çok şükür ki bunların da ilaçları var).

Zaten Prof. Dr. Mehmet Toner’ in şu sözleri keşfin arkasındaki “acı gerçeği” gözler önüne seriyor:

“Bu teknoloji kanseri diyabet gibi kronik hastalığa dönüştürebilecek”!

Dikkat edin, bu teknolojinin kanseri önlemesi veya gelişen bir hastalığı tamamen yok etmesi değil kanseri tıpkı tip 2 diyabet gibi geçmeyen kronik bir hastalığa dönüştüreceği bildiriliyor.

Oysa modern tıbbın tedavi edilemez bir hastalık haline dönüştürdüğü ve ölene kadar ilaç kullanmayı şart koştuğu tip 2 diyabet aslında “adam gibi beslenme ve yeterince hareketle” tamamen önlenebilen ve gelişe bile tedavi edilebilen bir hastalıktır.

Bu yeni teknoloji sayesinde nur topu gibi “tip 2 kanserimiz” olacaktır.

BEŞ: Tıbbın asıl vazifesi kanseri önlemektir ama hiçbir ticari getirisi olmayan böyle bir şey “ticari tıp biliminin” kapsama alanı dışında kalır.

Big pharma’ nın hemen bu buluşun üzerine atlaması bu işte ne kadar büyük bir rant olduğunun en kuvvetli delilidir.

Kanserin önlenmesi “Teşhis et, tedavi et, kasaları doldur” prensibini şiar edinen Johnson & Johnson’ ın da Sony’ nin de işine gelmez.

Prof. Dr. Toner: “Milyonlarca dolar yatırıp, 10 yıl kadar bekleyecek yatırımcılara ihtiyaç var” diyor.

Yani “yaptığımız bilimin hedefi paradır” demeye getiriyor.

Milyonlarca dolar ve 10 yıl bekleyecek yatırımcı” arayan tıp biliminden insanlığa fayda çıkmaz.

Aklınızı başınıza almanız için daha ne desin adamcağız bilemiyorum.

Gelelim neticeye

Sağlıklı yaşamak hasta olmamak için tıbba da onun teknolojisine de ihtiyacımız yoktur.

Erken teşhis bir kandırmacadır ve esasında da “geç teşhistir” çünkü kanser önlenebilir bir hastalıktır.

Erken teşhisiniz de, çipiniz de sizin olsun.

Alın tıbbınızı da teknolojinizi de başımızdan gidin!

***

Hürriyet’ te Mesude Erşan‘ ın haberi:

Massachusetts General Hospital’den Prof. Dr. Mehmet Toner ve ekibi 6 milyar kan hücresinde kanser hücrelerini 2 saniyede yakalayabilen mikroçip keşfetti. Buluş, kanserde en önemli aşama olan erken tanıya imkan verecek.

KANSER, nanoteknoloji, doku mühendisliği alanlarında çığır açan buluşları nedeniyle 12’nci Kadir Has Üstün Başarı Ödülü’nü layık görülen Prof. Dr. Mehmet Toner Hürriyet’e konuştu.

Yaklaşık 9 yıldır kanser hücrelerini yakalayabilen mikroçip üzerinde çalışan Prof. Dr. Toner, buluşun yakında yaygın kullanıma geçebileceğini söyledi.

Sağlık malzemesi üreten dünyanın Johnson and Johnson’ın hem araştırmayı fonladığını hem de patent hakkını aldığını anlatan Prof. Dr. Toner şu bilgileri verdi:

“Biz laboratuvarda mikroçipi geliştirdik. CD teknolojisinde çok iyi olan Sony ürün haline getiriyor. Başta sadece kanserli olduğunu bildiğimiz hastanın kanından izole ettiğimiz kanser hücrelerinin çeşidini anlayabiliyorduk.

Şimdi sağlıklı insanların da kanlarına bakarak varsa kanser hücrelerini yakalayabiliyoruz. Aslında kanserli hücrelerin kanda olduğunu 1860’lı yıllardan beri biliyoruz. Milyarlarca kan hücresinin içinde belki bir tane var.

Şimdi bunu yakalamak mümkün. Bu teknoloji kanseri diyabet gibi kronik hastalığa dönüştürebilecek. Kanser şimdiye kadar hep öndeydi. Buluşumuz kanser hücresini bulmakla kalmayacak. Tarama ve erken tanıya imkân verebilecek.”

BİYOPSİYE GEREK KALMAYABİLİR

Mikroçipin 2 saniyede 6 milyar kan hücresini değerlendirerek kanserlileri tuttuğunu belirten Prof. Dr. Toner,

“Biyopsi yapmadan, kanda yakaladığımız kanser hücrelerinin hem tipini hem de genetiğine bakıp mutasyon olup olmadığını anlamamız mümkün. Kanser hücrelerine hangi ilaçların etkili olduğu saptayabileceğiz.

Şu an en büyük partnerimiz hedefe yönelik kanser ilaçları” diye konuştu. Toner, “Rutin tarama testlerine yakında kanser testi de eklenecek” dedi.

TÜRKİYE NİYE ÜRÜN GELİŞTİREMİYOR?

TÜRKİYE’de yeni fikirlerin ürün haline dönüşmesinde sorunlar olduğunu belirten Prof. Dr. Toner şunları söyledi:

“Aslında çok iyi fikirler var. Ama bunların ürün haline getirilmesi için uygun eko-sistem yok maalesef. ABD’ye baktığımızda MIT’nin (Massachusetts Institute of Technology) öğrencilerinin ve hocalarının yarattığı şirketlerin bugünkü cirosu 2 trilyon dolar. Bunu Türkiye niye yapamıyor?

Doktora eğitimi yeteri kadar kuvvetli değil. Kuvvetlenmesi lazım çünkü yeni ve iyi fikirler doktora eğitimden çıkıyor. Yeni fikirler çıksın, patenti alınsın, ondan sonra ister ABD üretsin, isterse Çin.

Ayrıca buluşları ürün haline getirmek için risk sermayesinin önünü açmak önemli (hukuk sistemi, vergiler vs.). Milyonlarca dolar yatırıp, 10 yıl kadar bekleyecek yatırımcılara ihtiyaç var.”

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/kanseri-2-saniyede-yakalayan-cip-40076293

***

EK 1 (28.5.2021) : AZİZ SANCAR: Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Toner, 3 saniye içinde 100 milyar hücre içinden kanserli hücreyi bulan bir teknik geliştirdi. Tıpta çığır açan bu çalışmasıyla kanser hastalarına umut oldu. Medyanın ilgi duymadığı habere biz ilgi duyalım. Kaynak: https://twitter.com/AzizSancarProf/status/1398000365430263808?s=20

***

EK 2 (6.6.2022): Stanford Üniversitesi’nde kendi laboratuvarında çalışmalarını yürüten Doçent Doktor Gözde Durmuş, geliştirdiği manyetik çiple, kandaki kanserli hücreleri hızlı ve ucuz bir şekilde tespit edebiliyor.

“Stüdyo VOA” yayında bu teknolojinin ayrıntılarını paylaşan Durmuş, “Bizim kanser araştırmaları üzerine yaptığımız çalışmalar, hastaların kanında gezen ve kanserin bir noktadan, bir organdan öteki organa yayılmasına, taşınmasına neden olan, nadir de olsa görülen hücreleri, kandan ayıklamak üzerine. Bu hücrelerin aslında varlığı 1900’lü yılların başından beri biliniyordu, tıp dünyasında. Ama teknolojik bazı sorunlar vardı” diye konuştu. İnsan kanında milyarlarca hücre olduğunu ancak bir kanser hastasının kanında bu hücrelerden sadece bir ya da bin hücre arasında bulunduğunu vurgulayan Gözde Durmuş, kandan bu hücreleri seçmenin teknolojik olarak çok zor olduğunu ancak geliştirdikleri teknolojik yenilikle bunun hızlı ve çabuk yapılabildiğini söyledi.

Doçent Doktor Gözde Durmuş, “Bu hücreleri iki mıknatıs arasında, sandviç denen mıknatıslar arasında uçurarak kanı görüntüleyebiliyoruz ve bu küçük alet ne yapacak, neyi ölçüyor diye soracak olursak, hücrelerin hem manyetik özelliklerini hem de yoğunluklarını çok hassas bir şekilde ölçebildiğimizi göstermişti bize, 2014 senesinde. Hepimizin bildiği gibi hücrelerin ya da bir maddenin yoğunluğu en temel özelliğidir ve kan hücrelerine baktığımızda kanser hücreleri, sağlıklı beyaz kan ve kırmızı kan hücrelerine göre çok daha hafif. Böylelikle bu iki mıknatısın arasında yarattığımız yerçekimsiz ortamda çok daha yüksek bir pozisyona uçabiliyorlar. Bizler buradaki kullandığımız aynalar sayesinde bu hücreleri kanda çok kolay bir şekilde görüntüleyebiliyoruz. Böylelikle de hastaların kanında olmaması gereken sağlıksız kanser hücreleri var mı yok mu bunu rahatça anlayabiliyoruz” dedi.

2010 yılından beri dünyanın önde gelen kanser araştırma merkezlerinde denenen cihaz, 2017 yılında kurulan bir girişimle piyasaya sunulmaya hazır hale getirildi. Durmuş, “Hem benim kendi laboratuvarımda hem de bu kanser merkezlerinde çıkan sonuçlar, heyecan verici. Özellikle araştırmacılar ya da araştırma merkezleri şu anda kullanabilirler, erişebilirler ama hastaların evde kullanmasını açıkçası tabii ki önermiyoruz. Çünkü bir teşhis yapılması için ilk başta hastane ortamında kullanılması gerekiyor. Ama benim ileride yapmak istediğim çalışmalar, bu teknolojileri evimizde kullanabileceğimiz hale getirmek üzerine yoğunlaşıyor” diye konuştu.

Erken teşhisin önemine de vurgu yapan Doçent Doktor Gözde Durmuş, “Kanser bildiğiniz gibi çok fazla aileyi etkileyen bir hastalık. Benim de kendi ailemde de ne yazık ki tecrübe ettiğimiz bir hastalık ama kanser erken yakalandığında, erken teşhis edildiğinde, tedavi edilebilir bir hastalık ve o yüzden erken teşhis önemli. Özellikle ailenizde böyle bir hastalık tarihçesi varsa ya da genetik bir bozukluk varsa teşhis edilmiş, o tarz bireylerin kendilerini daha çok kontrol etmeleri gerekiyor ama erken yakalanabilen kanser ya da diğer hastalıklar, şu andaki tıbbi yeniliklerle çok kolay bir şekilde belki tedavi edilebilecek bir yola girecek. O yüzden erken teşhisin önemine çok inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Kanser teşhisi ve tedavisinin pahalı olduğu günümüzde, Durmuş söz konusu çipin maliyetinin oldukça düşük olduğunu belirtti. Doçent Doktor Durmuş, “Bu cihazı biz laboratuvarda lego halinde bile yapabiliyoruz. İki tane mıknatısımız var. Bunlar buzdolabı üstünde kullandığımız mıknatıslar kadar güçsüz. Ama biz bu kadar güçsüz manyetik alanı değişik bir fiziksel konfigürasyonla çok daha güçlü hale getirebiliyoruz. Bu iki mıknatısı da plastik parçalarla birleştiriyoruz. Aslında bizim laboratuvardaki bize maliyeti, 1 tane çipin yapımı 5 dolar. O yüzden de aslında çok ucuza mal edebildiğimiz için ilerde ev ortamında bile kullanılabileceğine inanıyorum” dedi.

Kaynak: https://medimagazin.com.tr/hekim/turk-doktordan-5-dolarlik-ciple-kanseri-teshisi-100812

***

Yazı için 4 yorum yapılmış:

  1. Emekli doktor dedi ki:

    Bu yazınızın insanlar için Sayın Toner’ in buluşundan daha önemli olduğu düşüncemi paylaşmak istedim.

  2. Hülya Aydın dedi ki:

    Hocam madem öyle neden doktorluk yapıyorsun ki bize izah et.

  3. Nuri dedi ki:

    Leyleğin ömrü laklakla tıbbın ömrü kanserin erken teşhisi masallarıyla geçer

  4. faik dedi ki:

    Erken teşhis deyip duruyorlar, eğer psikoloji önemliyse bu erken teşhis erken ölüme neden olmaz mı? Kişi biraz daha fazla ve acısız çöküntüsüz yaşayacakken, psikolojik çöküntüyle daha erken gitmiyor mu? Biraz psikolojik çöküntü, biraz doktorun abuk sabuk konuşmaları, biraz toplumun ah vahlamasıyla belki bir kaç yıl daha kaybediliyor. Moralden bahsediyorlar ama kuru kuru moral olmuyor, ortada moral bulacak bir olası yok, böyle böyle sömürüyorlar insanları. Erken teşhis erken hayat değil, erken teşhis erken ölüm. Biri bana kansersin dese, kanserde öldürecekse, bırakın beni deyip çeker gider son günlerimi iyi yaşayarak kendi kendime ölürüm. Hiç olmazsa kafamda doktor, toplum, medya vs. gürültüsüz ölürüm.

Siz de yorumunuzu paylaşın: