Bu insanlar neden bize değil de neden, yaşam koçu denen insanlara inanıyor da bizim gibi koskoca profesörleri adam yerine koymuyor; neden bizim şahane ilaçlarımızdan değil de turşudan, çaydan, çorbadan; neden tıptan değil de tıp dışı mihraklardan medet umuyorlar, diye bir düşünseler, hem kendilerinin hem vatandaşın faydasına ve hayrına olur.

Etiketlerinde “bitkisel” yazan yağların çoğu aslında tohumlardan elde edilir. Bu, soya fasulyesi, ayçiçek, kanola, mısırözü yağlarından veya bunların karışımından biridir. Bunlardan soya yağının beyin ve sinir sistemi üzerinde çok ciddi etkileri vardır.

Fare çalışmalarında, beynin hem iltihabı tespit edebildiği hem de bağışıklık tepkisini gerektiğinde artırabildiği veya bastırabildiği ortaya çıktı. Bu sayede, romatoid artrit, multipl skleroz ve ülseratif kolit gibi hâlihazırda tam iyileştirilemeyen hastalıklarda ve bazı enfeksiyonlarda beynin enflamasyon üzerindeki kontrolünü hedef alan tedaviler geliştirilebilir.

Kol ve göbekte daha yüksek vücut yağı seviyelerinin Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların gelişme riskini artırdığı, kas gücü fazla olanlarda ise riskin daha düşük olduğu tespit edildi. Vücut kitle endeksinin nasıl akıl ve mantık dışı bir değer olduğunu bir kere daha görüyoruz.

Son senelerde Modern Tıbbın en önemli buluşlarından biri de yeni çıkan bir ilaç veya aşının asıl etkinliği yanında şeytan dâhil kimsenin hayâlinden bile geçmeyen başka bir takım çok ilgisiz faydaları olduğunun ileri sürülmesi. Buna en yeni örnek yeni zona aşısının demans riskini azaltıyor olması.