TURİSTİK KONGRE SEYAHATLERİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Cihat Ünlü‘ nün yazısı:

Bugün çuvaldızı biraz da kendimize batıralım.

Geçen ay Türkiye’den 6.000 km uzaktaki bir şehirde mesleğimizle ilgili, eğitici yönü ağırlıklı çok önemli bir kongreye katıldım. Benimle birlikte üç dört Türk arkadaşım da bilgi ve mesleki tecrübelerini artırmak için toplantıya gelmişlerdi.

Dünyanın dört bir yerinden gelen 300 civarında uzman hekim arasında yıllar önce Ankara Tıp’tan öğrencim olan ve şu anda Amerika’da üniversite hastanelerinde başarıyla çalışan iki meslektaşımın gelip kendilerini tanıtmaları güzel bir sürpriz oldu. Ancak, bugün bahsedeceğim olay ne yazık ki ne zamandır gündeme getirmek istediğim can sıkıcı bir durum.

Dört günlük kongrenin ilk sabahı otelde karşılaştığım ve çok sevdiğim bir doktor arkadaşımla öğlen başlayacak kongrede buluşmak üzere vedalaştık. Ama ne yazık ki kendisini takip eden dört gün içinde bir kez bile kongrede göremedim. Son yıllarda benzer durumlarla sık sık karşılaşıyorum.

Çeşitli firmaların sponsorluğunda yurt dışındaki kongrelere katılan meslektaşlarımızın bir kısmını kongrenin bilimsel aktivitelerinde ne yazık ki ya hiç görmüyorum ya da çok kısa süreliğine, o dönemde de genellikle stand alanlarını ve firma promosyonlarını gezerken görüyorum. Ancak, haklarını da yemeyeyim, kongre sosyal aktiviteleri ve akşam yemeklerini genelde hiç kaçırmıyorlar(!)

Katıldığım bu son kongrenin kayıt bedeli 1.500 ABD Doları idi. Asgari ücretin 1.100 TL olduğu ülkemizde bu paranın çöpe atılması vicdanımızı hiç mi sızlatmaz?

Kongre desteği veren firmalar davet ettikleri hekimlerden hiç mi bir rapor istemez? Ya da size kongre için izin veren çalıştığınız hastane sizden hiç mi bilimsel bir rapor talep etmez?

Birlikte çalıştığınız meslektaşlarınız “Arkadaş, gel bize biraz anlat yeni neler varmış alanımızda” demez? Bunlardan biri olsa, inanın kimse kongre gezilerini bir turistik seyahate çevirmeye cesaret edemez.

Hekimlere kongre desteği veren firmalara da birkaç sözüm olacak. Lütfen, kongreye davet edeceğiniz hekimleri seçerken sadece alanda çalışan mümessillerinizin sözleriyle hareket etmeyin.

Hekimin bilimsel düzeyini, mesleğine ilgisini de araştırın. Şundan emin olun ki, gerçekten akademik yönü güçlü, yabancı dil bilen bir meslektaşımıza vereceğiniz kongre desteğinin size geri dönüşü, o yıl içinde ilacınızı çokça yazan, ancak kongreye doğru dürüst katılmayan meslektaşımızdan çok daha fazla olacaktır.

Kaynak: http://www.medimagazin.com.tr/authors/cihat-unlu/tr-turistik-kongre-seyahatleri-72-71-3863.html

YAZIYA YAPILAN YORUMLAR

1) Şükrü Nail Güner (Hekim)
03.10.2015 13:24:42
 
Hükümetin uyguladığı birçok sağlık politikasını tasvip etmememe rağmen, kongre ile ilgili katılım şartlarını yeniden düzenlemesini çok olumlu karşıladım. Özellikle görevi, sunumu veya bildirisi olmayan hekimlerin kongre katılımlarına sponsor desteği ile gitmeleri sınırlandırmış, çok ilaç yazıp tüm dünyayı dolaşma heveslisi hekimlerin yerine işe daha çok bilimsel amaçla bakan hekimlerin desteklenmesi sağlanmıştır. İlginç olan ise yurt dışı kongrelere İngilizcesi yetersiz hekimlerin neden katılmak istedikleridir. BU durumumun kongre mantığı ile hiçbir şekilde örtüşemeyeceği açıktır. Dinlediğini anlamayacağı düşünülürse anlayabileceği işlerle meşgul olacağı aşikardır. Yurt dışı kongrelerde katılımcı olacak hekimlerin mutlaka belli bir İngilizce düzeyine sahip oldukları belirlenmeli ve buna sahip olmayan kişilerin sponsor desteği altında katılımları önlenmelidir. Böylece kongrede dinledikleri ile ülkesine döndüğünde hastalarına hizmet edecek, bilimsel çalışmalarda bulunulacak hekimlerin önleri açılmış olur.

Dr. Şükrü Güner,

 
2) SÜLEYMAN BÜLENT ERASLAN (KADIN DOĞUM UZMANI)
03.10.2015 00:43:34
 
42 yıllık hekimim,eskiden yılda 1-2 kez yapılan kongrelere olanaklarım ölçüsünde katılır ve malesef sadece HOCA dediğimiz kişilerin benim seriiiim böyle,senin seriiiin şöyle kavgalarına tanıklık eder kafa karışıklığıyla köyüme dönerdim.Son yıllarda ise bir kongre enflasyonu başladı.İnternet sayesinde bilgiye ulaşmak kolaylaştığı halde bu kadar çok kongre yapılması bana anlamsız geliyordu ama yapanların günahı boyunlarına onlara heralde €$ epeyce anlamlı geliyordur.Ondan da öte bir kongrede bir şey savunuluyor bir diğer kongrede sponsora bağlı olarak konuşmacılar 180 derece çark ederek başka birşeyi savunuyorlardı.Özetle bilimin de içine ettik.Bu yüzden hiçbir kongreye katılmıyorum.Zaten doğrucu DAVUTLUĞUM YÜZÜNDEN BÜTÜN İLAÇ FİRMALARI TARAFINDAN ÇOK SEVİLDİĞİM İÇİN SPONSOR OLAN DA YOK.Ama ne gam,pek çok siteye üyeyim ve en güncel bilgileri internet sayesinde alabiliyorum.
 
3) Mücahit Altuntaş (iç hastalıkları uzmanı)
01.10.2015 10:39:21
 
Sayın Prof. Dr. Cihat ÜNLÜ Türk-Alman Jinekoloji Derneği Başkanına teşekkür ediyorum.Önemli konuyu Dernek başkanı olarak dile getirmiş.

Kongre bir ihtiyaçtır fakat bunu ticari kaygıları olanlarla , sponsorlarla yapmak değil , bilimsel normlar gözeterek , “herkes için” , burası önemli herkes için ! , usulünce yapmak gerekiyor.

Basit olarak şunu görelim istiyorum.Boşuna yazmıyoruz.Derdimiz var.Dertlerimiz var.

Rakamlar gerçeği fışkırıyor.Biz teknoloji ve ithal bağımlı ülkeyiz.Sarımsağı bile Çin’den ithal ederken biz neyi tartışıyoruz ?Çarpıcı doğrular acıamagerçekten.Sömürge toplumunu tarif ediyor.

İlaç firmalarının kongre düzenlemesi , derneklerin , bazı hekimlerin bunlardan nemalanmaları , firmaların düzenlediği pazarlama teknikleri , promosyon teknikleri yada mental hegomonya şirket avantajlarını kullanara hekim kitlesine ilaç pazarlanması aslında istenirse giderilebilir.

Teknoloji üretmek sorunu ayrı kategoridir.Ama önce kafaların , insan fıtratının özgürleşmesi ,kafalrın bilimsel biimde yeniden “ayarlanması” , “ayar verilmesi” gerekiyor.Bilimsel normlar ve ayarlar insan fıtratının sömürge kültürlerindeki açmazlığını ve sefaletini görmemizi , yüzleşmemizi kolaylaştıracaktır.

İhtiyaçtır.

Biz ise pespaye siyasallaşmış , biat ve hegemonya kültürünün ötesine geç(e)meyen siyaset felsefesi ile , gündelik tutumlarla her bakımdan bağımlı , çaresiz haller sergiliyoruz.

Evet “fıtrat” avantayı sever ama ülke olarak düşününce basit önlemlerle ve kurallarla bile daha yaygın ve sağlıklı bilgilenme , ergonomik ayar edinebilir.İşin fıtratında var panzehiri bu olabilir.Azıcı akıla ve sorgulamayla , çoklu denetleme ve eleştiriyle hareket etmek.Fıtratında var hallerimiz birz toparlanıp kendine gelebilir.Bilimsel yöntemlerle ayar vermekten bahsediyorum.Örgütlü şüphecilik , açıklık , şeffaflık , eleştiri kültürü , denetleme kültürü.

Basit ihtiyaçları ihmal etmeyerek , herkes için düşünerek bunu yapmak mümkün.Ancak çoklu denetimle ve katılımla zenginleşebilir.Kültür sorunu , bir yerden başlamanın zamanı geldi geçiyor.

Derneklerin sayın Prof. Dr. Cihat ÜNLÜ Derneği Türk-Alman Jinekoloji Başkanı gibi biraz samimi yapılanları sorgulamsı gerekiyor.

Hekimlerin , tuzu kuru titri olanların yüzleşmesi gerekiyor.

Neyle yüzleşmek mi ?

İlaç tüketimi !

İlaç tüketimi, 8 yılda 500 milyon kutu arttı

http://www.zaman.com.tr/ekonomi_ilac-tuketimi-8-yilda-500-milyon-kutu-artti_2307678.html

Türkiye’de 10 yılda kişi başına ilaç tüketimi % 100 arttı

http://www.haberturk.com/saglik/haber/1051798-ilac-tuketimi-artti-yilda-25-kutu-ilac-tuketiyoruz

Yeterli mi?

Peki son on yılda %300 artan iş yükü ve işlem miktarı !Acilere taşan iş yükü ! Malpraktis ve performans sisteminin sefil “alt yapı eksiklikleri tamamlanmadan ve etik normları” ihlal etmesi !Yeter mi ?!

Neden iş yükü , hasta müracaaatı ülke olarak yaş ortalamamız Avrupadan daha küçük olmasına rağmen ! Avrupa ortalamasının bile üstünde !

Biraz rakamlar , bu veriler biraz ahlak , etik , bilimsel şüphecilik olanları çoktan harekete geçirmesi gereken rakamlar değil mi?

Eğer öyleyse kim hangi soruyu , sorunu kurumsal , yada biraysel olarak dile getirmiş ?

Sayın Prof. Dr. Cihat ÜNLÜ Türk-Alman Jinekoloji Derneği Başkanına teşekkür ediyorum.

Sorunu yok sayamayız.Kral çıplak titre ve kendine gel.Yüzleş.Harekete geç.

Sayın Cihat Ünlü demişki “Lütfen, kongreye davet edeceğiniz hekimleri seçerken sadece alanda çalışan mümessillerinizin sözleriyle hareket etmeyin.”

Sayın Ünlü çok iyisiniz de bu işler lüften hatırına olmaz.Bilimsel yöntem ve herkes için olan sistematiği gözetmekle olabilir.Lütfenle geldiğimiz yer burasıdır.Suistimal etmek.Sizin yazınızdan çıkan budur ve hepmizin yüzleşmesi , cuvaldızı batırması gerekiyor.DAha önemlisi hepimizin fıtrat gereği suistimali önleyecek bir sitematik bulmamız gerekiyor.

Fıtrat buysa sistematik fıtratı neye iteliyor.Bakalım.Görelim.

Zor değil görmek.Kral çıplak.Fıtrat bu !Sistem ne ! Sistem herkes içn çalışıyor mu! Bunlara bakalım.

Hangi sistematiği , yani hekimlerin mezuniyet sonrası eğitiminde hangi sistematiği ve “herkes içn ! öneriyorsunuz.Yazın.

Niye öneriyorsunuz.Yazın !

Eğer pıtlak gibi üniversite açıyorsak , lütfen mezuniyet sonrası eğitim ihitiyaçlarını ve zorunluluklarını ilaç firmalarının keyfiyetine bağlamayın.BEşyılda yada yedi yılda bir hem mezuniyet sorası eğitime katılmayı hem “mesleki yeterlilikleri ” TEST EDİN !Eksiklikler varsa yeniden ve daha yoğun eğitime alın.Sağlık sistemini daha oryante , empatik , eşgüdüm haline etirin.

Eğer çok övünülen sağlık sisteminde ( TBMM araştırma komisyonu toplayaca düzeyde !) artan , gittikçe artan şiddet sorunu varsa , gittikçe artan maliyet ve ilaç tüketimi sorunu varsa “uyumayın” !

Sorular sorun.Sistemi düzeltin.Sitemin eşgüdümünü , eğitmini , sürekli eğitimini BİLİMSEL NORMLARLA gözetin.

Dr.Mücahit Altuntaş
İç hastalıkları uzmanı
01 Ekim 2015

 
4) www.aciamagercek.com (dr)
30.09.2015 19:00:35
 
ACI AMA GERÇEK

Bilimsel kongreler, küresel sistemin geleneklerinden biridir. Bilimsel kongrelerde onların üretip sunduğu bilgiye muhtacız. Dünyanın öbür ucuna kadar bu sistemi kuran bizler değiliz, biz sadece misafir ve seyirciyiz. Bizim ülke insanı olarak sağlıktan ekonomiye, bilimden teknolojiye düzenlenen kongrelere gidecek ne paramız var ne de onlara sunacak bilgi ve teknolojimiz. Her şey küresel yapı tarafından düzenlenir ve orada içeceğiniz bir bardak suya kadar her şey bu yapı tarafından ödenir. Çünkü büyüklerimiz bunun için bize para vermez, veremez. Bunda bir kötülük yoktur. Milyon dolarlık yatlarda 2000 dolarlik şarapları şerefinize içerken bilim güzel şeymiş dersiniz. Güzel olan bedava şarabın tadıdır. Hayatta hiçbir şey bedava değildir ama onu da bilmezsiniz. Son 30 yılda trilyonlarca doları ilaç, aşı ve teknoloji ithalatına harcarken şarabın parasını fakir ve gariban halkınız öderken Tabib odalarınız ‘yoksul halkımız’ edebiyatı yapıyordu.

Modern sömürü sisteminde bizler oynanan tiyatronun sadece seyircisiyiz o kadar. Kongrelerde yediğiniz, içtiğiniz, gezdiğiniz, öğrendiğiniz, seyrettiğiniz her şey onların sunduğu kıyaktır ama bedava zannetmeyin. Kongrelerin programından konuşmacılara kadar her şey bir orkestra titizliğinde hazırlanır. Parayı veren düdüğü çalar, siz de zevkle dinlersiniz. Bu da kötü bir şey değildir. Büyükleriniz ve hocalarınız dahil herkes küresel yapının parçası olmak için can atıyor ve bu gayeyi hedef olarak gösteriyorsa, doğru yerdesiniz. Sizin tavaf ettiğiniz kongreler, küresel sistemin tapınaklarıdır. Orada yiyip içtikleriniz ve öğrendikleriniz Piyasa tanrısının rahmetidir. Milyarlarca dolar tutan bilimsel araştırmaları yapacak paranız ve kapasiteniz yoktur. Burada öğrendiğiniz bilgiyi bir daha ki kongreye kadar ezber edersiniz. Çünkü bilim ve teknoloji üretmekten acizsiniz. Da Vinci robotlarından suni kalp pompasına kadar ithal ettiğiniz milyarlarca dolarlık teknoloji, narsistik hezeyanları tatmine kadar bir sürü yarar sağlarken, adamlar bize sattıklarıyla zengin ülke olurlar. Sizi de gelişmekte olan ülkeler yalanıyla 70 yıldır aldatırlar. Penadur ilacını 2 yıl ithal bile vermedikleri için penisilin profilaksisi yapamadınız haberiniz var mı? En eski teknoloji ürünü olan penisilini bile neden üretemiyoruz diye kongre yaptınız mı? Yapamazsınız. Parayı veren olmazsa düdüğünüz ötmez. Neskafeden aşıya… Sarımsağı bile Çin’den ithal ederken biz neyi tartışıyoruz? 

5) Ahmet Rasim Küçükusta (Dr.)
30.09.2015 16:12:04
 
Yediğin içtiğin senin olsun

Bizde “Yediğin içtiğin senin olsun bana gördüklerini anlat” diye bir söz vardır ki bu ifade kongrelere de uyarlanabilir.

Sayın profesör de, kongreye katılanların hiç değilse gördüklerini, duyduklarını meslekdaşlarına anlatması gerektiğini söylüyor ama kendisi de aynı yoldan gidiyor, bırakın kongrede konuşulanlar hakkında bilgi vermeyi kongrenin adını bile öğrenemiyoruz.

Dilerim ki bir sonraki yazısında bu “eğitici yönü ağırlıklı çok önemli kongrede” öğrendiklerinden bizleri de nasiplendirir.

Tamamını okumak için:

http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/09/30/yazilar/elestirel-yazilar/tip-egitimi/tip-kongresi-mi-turistik-seyahat-mi-bayi-toplantisi-mi/

 
6) Mücahit Altuntaş (iç hastalıkları uzmanı)30.09.2015 16:08:40
 
Sağlık Bakanlığı ve sağlık söktöründe çalışanlar eğer ilaç tüketimlerinin az olması ve akılcı ilaç tüketimin olmasını “istiyorlarsa” , ilaç firması hekim ilişkilerini , ilaç firmaları kongre dernek ilişkilerini yasaklamaları yada yeniden ciddi biçimde ele almaları gerekiyor.

Sağlık sektöründe ticari ve siyasal ilişkiler yerine bilimsel ilişkilerin öne çıkarılması gerekiyor.

Peki bu nasıl olacak ?

Son on yılda “kişi başına” ilaç tüketimi %100 , iş yükü ve işlem sayısı %300 (üç kat !) artan bir sağlık ortamında halen soru sormayı , neden sonuç ilişkilerini , bu rakamlarda ortaya çıkan sorunları yok sayabiliyoruz !Belliki olağanüstü bir akıl tutulması yaşıyoruz.Akılara zarar bir sorun yaşıyoruz ,ama malesef bakıyoruz aval aval !

Neden sonuç ilişkisi kurmak yok , maliyeti düşünen yok , sağlık söktörüne böylesi müracaat oranlarını düşünen yok !Eğer olsaydı son on yılda iş yükünü %300 artırmak abasle iştigal olurdu.

Kongreler herkes için omalı ve planlanmalı.Bir Türkler işporta usulu yöntemlerle , abidik gubidik ilişkilerle bunları yürütüyoruz.Mezuniyet sonrası eğitim HERKES İÇİN ! geçerliyse ( Kİ HERKESİN İHİTİYACIDIR !) Bakanlık Üniversite dernekler kafa kafaya verip isterlerse bu sorunu çözerler.

Yada hekimler bastırır bu akıl dışı ve kuralsız ilişkileri sonlandırlar.

Demek ikiside çalışmıyor.Makul , akla yakın , doğru olanı dayatamıyor.VAh vah demek durumunda kalıyorum.VAh vah ve yazık oluyor.Ayıp oluyor.Bu kadar eğitime bu basit konular çözülemiyor.

Sponsor meseleside kongreler bu kadar pahalı , bu kadar şatafatlı olması da gerekmiyor ve açık yazıyorum maliyeti bakanlık , üniversiteler , bu ülkenin gelir kaynakları ile karşılamalısınız.Bunu uygularsanız ilaç tüketimi , maliyet soruu düşer ve akılcı ilaç kullanımı artar.Siz ülke olarak kazançlı çıkarsınız.

Bunları görmeyecek kadar öngörüsüz olamayız.Görmeye , değiştirmeye niyetimiz olmadığı çok açıktır.BAşka açıklaması yoktur.Varsa başka fikri ve öngörüsü olan buyursun yazsın.Anlayalım.

Dr.Mücahit Altuntaş
İç hastalıkları uzmanı
30 Eylül 2015

 
7) NALAN ÖZTUĞ (AİLE HEKİMLİĞİ UZMANI)
30.09.2015 14:05:47
 
Sayın Hocam,2011 yılında katılmayı planladığım kongrelerin ilgililerine ve bazı derneklere kongrelerin 5 yıldızlı otellerde yapılırken, ilaç firmalarına bağımlı olmadan katılabilmek için kullanmadığımız 5 yıldızlı otellere para vermek yerine kalabileceğimiz daha az lüks otellerle yada paket programlarla anlaşmalarını , dışardan katılım ücretinide düşük tutmalarını rica etmiştim. Ne yazıkki ya cevap gelmedi yada kongrelerin sosyalleşme alanı olması için extraların olması gerektiği söylendi.
Siz ve sizin gibi hocalarımızın sözleri daha dikkate alınacağı için belki bu gözlemleriniz ve bizim gibi sadece eğitim için kendi parası ile gelmek isteyenlere yol açar.
Ne mutlu sizin gibi tarafsız gözlem yapan, bilim için çalışan hocalara, aynı düşüncede olan bir büyüğümüzün varlığını öğrendiğim için ne mutlu bana .
SAYGILARIMLA…

TEŞEKKÜRLER…

 
8) mehmet ince (hekim)
29.09.2015 12:11:12
 
elini sallayan kongre yapıyor kongreler de tatil yapılıyor zaten kalitesi düştü kongrelerin hocada fiyat olarak reklam yapmış,ben niye cebimden para verip kongreye gideyim ki,her şey net de var ha yabancı dil mi tırı vırı ya ne yani yabancı dil bilmeyen kongreye gitmeyecek mi?
 
9) m. murat (eskiden doktordu)
29.09.2015 12:05:51
 
tıp kongrelerinde bilimsel gelişmeleri takip etmek işin ütopyası. maksat tatil yapmak, yiyip içmek… kimse kimseyi kandırmasın. bilim bu ülkede sanki çok el üstünde tutuluyor da…
 
10) Osman D (Doktor)
29.09.2015 11:02:19
 
Sayın Hocam,

Tamam, haklısınız. Kongrelerde bazı arkadaşlar böyle yapıyorlar. Bu, sadece bize özgü bir durum da değil. Maalesef tüm dünyada çalışan kişiler bu tür küçük suistimalleri az ya da çok yapıyorlar. Ancak sizler yazılarınızla sanki Türk katılımcıların hepisi öyle imiş gibi bir algı oluşturursanız bakanlık kazmayı bir vurur. Kuruyu yakarken, yaşlar da gider. Zaten ülkede sevenimiz o kadar da çok değilken.
Çözüm mü? Tabii ki size katılıyorum. Konu ile ilgisi, hele de yeterli yabancı dili olmayan arkadaşların sadece gezmek için oralara gitmelerine ben de karşıyım. Çözüm için belki yabancı dil belgesi, kongre konuları hakkında yapılmış yayında isminin olması ya da o kongrede koşma, bildiri ya da poster sunumu olması gibi koşullar getirilebilir. Ancak, çözüm önermeden sadece suçlamak doğru değil diye düşünüyorum.

 
11) Ahmet Rasim Küçükusta Dr.
29/09/2015 10:00:21
TIP KONGRELERİNİN DEVRİ KAPANMIŞTIR Sayın Ünlü’ nün 6 bin km kat edip yorulmasına hiç gerek yoktu. Kongrede kazandığı bilgileri 6 metre yürüyüp bilgisayarının başına geçmesiyle de elde edebilirdi. Sayın profesörün bu çok faydalı eğitici kongre sayesinde “rahim ağzı kanseri aşısıyla ilgili endişelerime” cevap verecek bilgileri edindiğini umut ediyor ve cevap bekliyorum.
Sorularıma ulaşması için bağlantı: http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/08/03/yazilar/tip-yazilari/rahim-agzi-kanseri-asisi/turkiye-jinekoloji-ve-obstetrik-dernegi-bu-sorularima-cevap-vermelidir/
***
Tıp kongreleri, hiç şüphesiz ki bir zamanlar bilim adamlarının bilgi paylaştıkları, araştırmalarını sundukları ve tartıştıkları ortamlardı ve elbette faydaları vardı. Bilgiye ulaşma ve iletişimdeki gelişmeler, kongrelerin işlevlerini yitirmelerine yol açmış, bu toplantılar katılımcıların tümünün tüm masraflarının ilaç şirketleri tarafından karşılandığı “bayi toplantılarına” dönüşmüştür.
Kaynak: http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/09/08/yazilar/elestirel-yazilar/tip-egitimi/tip-kongrelerinin-devri-kapanmistir/
 
12) bartu dr
29/09/2015 08:34:48
VARSA YOKSA UZMAN! Peki kongreleri düzenleyip bundan nemalanan, yani işin kaymağını yiyen derneklerin başındaki hocalarımızdan neden bahsetmiyorsunuz
 
13) Şükrü şipal Doktor
28/09/2015 14:42:14
Kendi reklamınızı yapmak için bütün meslektaşlarınızı zan Altın’da bıraktığınız için sizi kınıyorum be siz ve sizin gibi hekimlerin Yüzünden halkın doktora bakış açısı ortada mutlumusunuz acıba
 
14) Dr.Cevdett cerrah
28/09/2015 13:53:50
Sevgili hocam, siz de bilirsiniz ki sponsor firma gönderdiği hekimden ne kadar para kazanacağına bakar. Kongreden hekim bilimsel olarak faydalanmış, faydalanmamış firmanın hiç umurunda değildir. Bilimsel kongreler kamu hastanelerinde sağlık bakanlığının sponsorluğunda olmalı ve kendi hekimlerini sırayla bu kongrelere göndermelidir. Bu görüşümü sbn.gov.tr vb yerler aracılığıyla bakanlığa yazdım ancak bu konuyla ilgili geri dönüşüm alamadım.Mezuniyet sonrası eğitim anlamında kongreleri önemsiyorum ancak firmaları memnun edecek beceri! eksikliğim nedeniyle 5000-10000 tl masrafı olan kongrelere cebimden katılamıyorum.
 
15) aydin sinal hekim
28/09/2015 11:28:50
Sayin Prof,dr Ünlü bu gibi kongrelere türkiyeden katilimin sadece turistik gaye oldugunu sizde senelerdir biliyorsunuz.Zaten kongrelerde dinleyici koltuklarinda otursalar bile kongrede anlatilan konulari anlayacak yabanci lisanlarinin olmadigi malumunuzdur.Türkiyede bu gün icin 1500 dolar verip sadece kongreye gidecek hekim bilmem,tabiki ilac sirketlerinin hediyesi sayesinde bu gibigezilere !!katilim olur.Almanyaya Türkiyeden gelen kongre katilimcilarinda!!yillardir gördügüm bu size bir hatirami anlatayim ,sene 1975,Almanya calistigim egitim hatahanesinde Türkiyeden gelen docentlige hazirlanan bir agbimiz vardi,docentlik tezi hazirliyordu,Türkiyeden kürsü hocasi ve hanimi ziyaretine geldi,evinde misafir ediyordu,yaninda calistigi Alman profosör Türkiyeden meslektasi geldigini duyunca kendisini filanca gün filanca saate hastahaneye davet etti,o saate yapilacak ameliyatin docentlige hazirlanan agbimizin tez konusu oldugu icin Alman profosör agbimize yaptirip kendisi asiste etmek istedi,bunu Türkiyeden gelen hocasina göstermek agbimmize puan kazandirmak türk hocayida misafir edip hastahanede agirlamak maksadiydi. ben narkoza basladim hasta ameliyata alindi agbimiz,ve alman profosör yikandi ortada Türkiyeden gelen profosör yok,zaten disardada verilen saat gectigi icin beklemisler gelmeyince ameliyat basladi,bitti,tabiki docenlige hazirlanan agbimizde bitti. Ertesi gün sabah agbimi gördüm agliyordu”Aydin biliyormusun (Türk)Hocam nicin dün gelmemis,karisi gazetede görmüs Frankfurtaki bir magaza o gün indirime gitmis kürk manto almaya Frankfurta gitmisler”evinde kaldigi,misafiri oldugu asistanini Alman hastahanesinde bu kadar kücük düsüren hoca Türkiyenin en meshur cerrahlarindan biriydi.Türkiyeye dönen agbimiz ilk docentlik imtihaninda caktirdilar,cünki kiskancliktan o zaman icin cok lüks olan mercedes götürmüs ve antalyadan yazlik almisti.ikinci imtihaninda basarili oldu ve aldigi Alman disipliniyle Türkiyenin sonradan en meshur kisilerinden birisi oldu. Sayin Prof.Dr.Ünlü genetik yapida bir defek olduktan sonra insanlar düzelmezler,saygi ve hürmetlerimle.
 

Siz de yorumunuzu paylaşın: