Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta

Sadece yemekle sınırlı kalmaz; deri, yün, ipek gibi hayvani ürün ihtiva eden kıyafet, kozmetik (hayvan testi yapılmış ürünler), eğlence (sirk, hayvanat bahçesi) gibi alanlarda da hayvan kullanımına karşı çıkarlar.

Hayvan haklarını savunur ve “hayvanlar da hissedebilir” felsefesini benimserler. Hayvan sömürüsüne ve öldürülmesine karşıdırlar.

Hayvancılığın sera gazı emisyonları, su tüketimi ve ormansızlaşmaya katkısını gerekçe göstererek iklim değişikliğiyle mücadelede veganizmi bir çözüm olarak görürler.

Hayvancılık endüstrisini “fabrika çiftlikleri” ve “antibiyotik direnci” gibi sorunlar üzerinden eleştirir; “et yemek doğal” argümanına karşı evrimsel ve ekolojik karşı argümanlar sunarlar.

Badem sütü üretimi her sene 10-15 milyar kadar arının ölümüne sebep oluyor

Yufka yürekli veganlar süt içmezler; çünkü sütü bir hayvanın bedeninden zorla alınan bir ürün olarak görürler ve bu sürecin hem hayvanlara zarar verdiğini hem de çevreye yük bindirdiğini savunurlar.

Bunun yerine yulaf, badem, hindistancevizi, soya, kaju, pirinç, fındıktan üretilen sütü tercih ederler.

Badem sütü bunlar içinde en popüler olanıdır.

Dünyanın en büyük badem üreticisi olan ABD’de badem ağaçlarının çiçeklenmesi için ticari arıcılık yapılır.

Arıcılar, kovanlarını kamyonlarla badem bahçelerine taşır. Bu dönemde arılar polinasyon (tozlaşma) yapar.

Ancak bu süreçte arılar stres, hastalık, pestisit maruziyeti ve taşıma sebebiyle ölür.

Her yıl badem polinasyonu için yaklaşık 30-35 milyar arı (kovanların %70’i) kullanılıyor.

Bu arıların %30-50’si polinasyon sezonu sırasında ölüyor. Yani 10-15 milyar arı civarında arı ölüyor.

“Badem sütü” demek bir göz boyamacılığıdır

Bu, gerçek mânâda süt değildir; sadece badem + su + bazen emülgatör karışımıdır ama bu terim  pazarlama ve kullanım kolaylığı için seçilmiştir.

AB ve ABD’de süt endüstrisi lobisi, “sadece hayvan kaynaklı sıvıya süt denir” diye dava açıldı. AB 2017’de yasakladı – resmi olarak “badem içeceği” denmeli. Ama hâlâ “süt” deniyor.