Bir zamanlar kanseri ve kalp hastalıklarını önlediği iddiasıyla günümüzün D vitamini ve balık yağı hapları gibi avuç avuç içilen E ve C vitamini ile selenyumun tüketimi azalıyor. Zamane besin desteklerinin de modası geçecek. 20 sene sonra başka vitaminler, mineraller, bitkisel ürünler göklere çıkarılacak. Modaya uymayın, hapı yutmayın, bu oyuna gelmeyin!

Düzenli olarak sosis, salam gibi işlenmişe et yiyenlerde astım atakları riskinin 2 misli arttığı bildirildi ama bu sonuçlar bizim geleneksel sucuk ve pastırmamız için geçerli değil. Sağlıklı et, doymuş yağlar, baharat, sarımsak, çaman bulunan bu fermente yiyecekler adam gibi beslenmenin temel direkleridir; tek kusurları azıcık pahalı olmalarıdır.

USA’ da yapılan çalışmada, kadın doktorlar tarafından tedavi edilen hastalarda ölüm oranları ve tekrar hastaneye yatış ihtimallerinin daha düşük olduğu bildirildi. Bu araştırmadan bihaberken de doktorum kadın olsun isterdim. Şarkısı bile var: Türlü derde ben deva buldum elimle çok zaman/ Kimse bilmez bir tabibe ben de muhtacım bugün.

İngiltere, USA, Fransa ve İrlanda’ dan bir grup doktor, “kötü kolesterolü düşürmenin kalp krizi riskini azalttığını” iddia eden teorinin temelden yanlış olduğu bildirdi. Benim de “BÜYÜK KOLESTEROL YALANLARI” isminde bir kitabım var. İki senede bu yalanlara yeni yalanlar katıldı. “KALLAVİ KOLESTEROL YALANLARI” diye bir kitap yazmak farz oldu.

Alınmaması gereken 6 vitaminden biri olan D vitaminine başlayanlar kısa zamanda buna bağlanıyor. Bu, adeta gözleri kör, kulakları sağır eden bir “melankoli”. En küçük bir D vitamini tenkidi bile çılgın âşıkları “dellendiriyor”. D vitamininin, içtiği kişileri Mecnun’a döndürmesini bir tür Stockholm Sendromu olarak görüyorum.