Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta

Melih Altınok‘ un yazısı:

8 milyar insan, korona pandemisi nedeniyle medyada tek bir perspektife maruz kalıyor.
Köşeler zaten epeydir küresel egemen söyleme teslim olmuş durumda. Televizyonlarda da durum farklı değil.
Tüm dünyada haber bültenleri, güvenilirliği izaha muhtaç hasta ve ölü sayılarıyla açılış yapıyorlar.
Tek başlarına haber sunan meslektaşlarımız bile ağızlarına maske takıyorlar. Ardından mikrofonlarına streç film çekip sokakta maskesiz vatandaş avına çıkan muhabirlere bağlanıyorlar. Sonunda da “Evde kal” “maskeni tak” deyip bültenleri kapatıyorlar.
Programlarda konuşan bilim insanları arasında alternatif bilimsel tezleri dile getiren, savunan adeta yok. Olan da zaten akademinin hışmını üzerine çekmemek için ağzını açmıyor.

***

Nasıl açsın?
Suskunluk sarmalı öylesine derin ki, pandemiyle ilgili birkaç ayda ezber haline gelen egemen söylemin azıcık dışına çıkanın canına okuyorlar…
İzolasyon tedbirlerinin işlevselliğini, yasakların mantığını mı sorguladınız? Anında yobaz ilan edilip aforoz ediliyorsunuz.
Ne lümpenliğiniz kalıyor ne magandalığınız ne de cahilliğiniz…
Oysa aylardır insanlara uyguladıkları korona tedavi protokolünden bile emin olamayan bilim çevrelerinin dayattıkları da bir sonuç değil. Hatta çoğu asgari bilimsel şartları taşıyan tezler bile değil.
Buna rağmen sansür öylesine yaygınlaşmış durumdaki, Dünya Sağlık Örgütü bürokrasinin “makul” bulmadığı bilimsel tezler, Twitter’dan, YouTube’dan “kısıtlama” yiyebiliyor?
Pardon ama biz engizisyona niçin kızıyorduk?

***

Mahalle baskısı bu kez küresel dalgayı arkasına alıp gerçekliğimize yüklense de şüpheyi hiç elden bırakmamalıyız.
Aklımızın, mantığımızın, deneyimlerimizin süzgecinden geçmeyen hayatın doğal akışına ters müdahaleleri, tavsiyeleri çoğunluk ikna oldu diye kabullenmemeliyiz.
Zira yıllar içinde bir anda ortaya çıkıp yaygın kabul gören gündemlerin tamamına yakınının aldatmaca olduğuna şahit olduk.
Yakın süreçte de sağlıktan eğitime, siyasetten medyaya kadar her alandaki kabullerin birer birer unutulup gideceğini yaşayarak göreceğiz.
Bu sancılı süreçte de kuşkusuz en güvenilir rehber yine aklımız ve vicdanımız olacak.

Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2020/06/20/sorgulamayi-birakmamaliyiz

Yazı için 3 yorum yapılmış:

1. Suat Arslan dedi ki:

   20 Haziran 2020, 14:15

   Suat Arslan Hocam lütfen bu bilim kuruluna ulaşıp bunları aynen iletin.bilim kurulu artık süresini doldurdu ve durmadan korku POmpalamayı bırakmalı.ben hizmet sektöründe işverenim ayrıca sağlıkla ilgili işlerimizde var inanın piyasayı mahvettiler böyle giderse milyonlarca yatırımımız heba olacak ve durumda olan birçok işyeri var.ne yapacağımızı da bilmiyoruz.sizin gibi halkı tanıyan ve rant derdi olmayan büyüklerimizden kamuoyu oluşturmanızı rica ediyoruz.hatta bu durumu cumhurbaşkanımıza anlatmak gerekiyor diye düşünüyorum.gereksiz korku ve artık kabak tadı veren bilim adamlarımızı uyarmak gerekiyor.insanlarımızı hayata adapte etmek gerekiyor artık

2. Mustafa Küçüktığlı dedi ki:

   20 Haziran 2020, 14:15

   Mustafa Kücüktığlı Korku psikozunu devam ettiyorlar ?neden ? Zaten önceden var olan ekonomik kriz salgında derinleştiği için ,savunma savı olarak kullanmaları siyasi iktidar tarafından isteniyor. Bilim kurulu unda bulunanlar artık inandırıcılığını yitirdiler.Sizin açık alanlardaki maske yasağının doğru olmadığına ilişkin görüşü dahi belirtmekten yoksunlar.Bilim kurulunun çoğunluğu egoları yüksek.tv lerde görünmekten memnunlar.

3. E.Şuleriz @krdaghan dedi ki:

   20 Haziran 2020, 14:19

   Bu kadar yüksek bir risk varsa kafe açık olmamalı, AVM de.Temiz hava girmeyen hiçbir yere gitmemelisiniz.Ekonomi batar diye bunlara izin verip, açık havada maske takın diyemezsiniz.

Siz de yorumunuzu paylaşın: