Meme kanserinde son 20-30 senede 2-3 misli bu artış bir genetik faktörle alakalı olamayacağına göre bunun sebebi çevresel faktörler veya hayat tarzımızdaki yanlışlardan olmalı. Meme kanseri riskini artırabilecek birçok kimyasal var.

FDA, mamografi yapılan kadına meme dokusunun yoğunluğunun da bildirilmesi zorunluluğu getiriyor. Yoğun meme dokusu kanser riskini artırırken, kanserin görülmesini de zorlaştırabiliyor. Meme kanseri erken teşhisine verilen önem neden kanserin önlenmesine verilmez, erken teşhis bile aslında geç teşhis değil midir, bir bilen varsa anlatsın.

Her 3 meme kanserinden birini gereksiz teşhis olduğu bildirildi. Bu kadınlar gereksiz yere kanser stresine giriyor, gereksiz yere ameliyat oluyor, kemoterapi ve radyoterapi görüyor ve bir çuval da para harcıyorlar. Meme taramaları “mucize gibi” sunulmamalı, fayda ve riskleri tam ve doğru şekilde anlatılmalı ve onay verenler taramaya alınmalıdır.

Bir hastalığa ait belirti ve bulgu yoksa tiroit kanseri taramalarının faydadan çok zararı olabileceği bildirildi. Taramalar, sadece tiroit kanseri teşhislerini artırıyor, ölümleri önlemiyor. Bir radyolog “10 senelik yaşama oranı yüzde 99 olan tiroit kanseri için ultrason makinelerini kapatmanın zamanı geldi” diye feryat ediyorsa durum ne kadar vahim anlayın.

Akciğer kanseri teşhisi için yapılan taramaların çok az katılımcıda erken teşhisi sağladığı, taramaya girenlerin yarısından çoğunun boşuna kanser endişesiyle yaşamalarına, düşük dozda da olsa gereksiz yere ışın almalarına ve ileri tetkiklerle ilgili risklere maruz kalmalarına yol açtığı bildirildi.