Bir doğrunun daha yanlış olduğu ortaya çıktı. Reflü hastalığının sebebinin doğrudan mide asidi değil yemek borusu hücrelerinden salgılanan sitokin adı verilen proteinler olabileceği bildirildi. Araştırmanın şimdilik reflü hastalığı tedavisini değiştirmesi mümkün değil ama ileride hasarın sebebi olan sitokin ve iltihap hücrelerini hedef alan ilaçlar gündeme gelebilir.

Okul öncesi çağda viral enfeksiyonlara bağlı hırıltılı solunum (wheezing) olan çocuklara verilen ve kısaca LTRA adıyla bilinen, etken maddesi montelukast olan ilaçların (en ünlüleri Singulair, Onceair, Notta, Zespira…) işe yaramadığı bildirildi. Astımda aşırı teşhis ve aşırı tedavi almış başını gidiyor ama bilim dünyamızın zerre kadar umurunda değil bu durum. Vah ki vah!

Yumurta kabuğu, tabii kalsiyum deposu olması yanında 27 farklı element ile stronsiyum ve florür de ihtiva eder ve sağlıklı kemikler için harika bir besindir. Unutmayın ki insanlar dünya kurulduğundan beri eczaneden aldıkları vitamin, mineral haplarıyla değil gerçek gıdalarla hastalıklardan uzak yaşadılar. Bunları bilerek veya iyi niyetle bilmeden dayatmaya kalkanlara kanmayın.

Farelerde yapılan araştırmada cep telefonlarının kanser riskini artırdıkları ispatlandı. Modern adam açlığa susuzluğa, havasızlığa dayanabilir ama cep telefonsuz yaşayabileceğine ihtimal vermiyorum. Cepleri atalım, güvercinlerle, dumanla haberleşelim demiyorum ama bu “seviyeli ilişkiyi” yeniden gözden geçirmemiz, çocuklarımızı cepten uzak tutmamız şart.

Bir haber vasıtasıyla Hijyen Konseyi kurulduğunu öğrendim. Amaçları, yanlış hijyen algısına karşı halkı bilinçlendirmek; temiz ve sağlıklı olmanın temel unsurunun “su ve sabun” olduğunu; modern zaman hastalıklarından birçoğunun endüstrinin markalı “hijyen sağlayan ürünlerinden” kaynaklandığını, bunlarda kanserojen ve zehirli kimyasallar bulunduğunu anlatmak ise mesele yok ama…