Bizi biz yapan hücrelerimizdeki DNA’ mızdır ama burada önemli olan sadece DNA’ daki genetik kotlar değildir. Yeni bir araştırmada DNA’ nın hücre içinde nasıl katlanmış olduğunun da çok belirleyici olduğu ortaya çıktı. Sağlığımızı mutasyonlarda DNA’ daki nükleobazların sırasının değişmesi kadar DNA’ nın mekanik yapısının nasıl olduğu da etkiliyor. Allah kimsenin DNA’ sını kırıştırmasın.

Bir hastaya tansiyon ilacı başlandığında çoğu zaman artık bu ömür boyu süren bir tedavi olur; hiçbir babayiğit doktor bu ilaçları kesmeye cesaret edemez. İngiltere’ de yapılan araştırma bu durumun sadece bize has olmadığını, üstelik de tansiyonları düşük olmasına rağmen ilaca devam edenlerin ölüm risklerinin arttığını ortaya koydu.

Dünyaca ünlü Mayo Klinik’ in “Kolesterolü düzeltmek için 5 hayat tarzı değişikliği” başlıklı yazısında pek çok doğru yanında sayısız da yanlış var. Amerika’ lılara çok yakışsa da sağlıklı yaşamak için kolesterol değerlerinin hedef alınması; beslenmeyi organlara göre ayırmak dünyanın en saçma mantıksız işlerindendir. Sağlıklı beslenme bir bütündür.

Diyabet teşhis edilen hastalarda kanser görülme riskinin diyabeti olmayanlara göre daha yüksek olduğu bildirildi. Bunda şaşıracak bir şey yok çünkü her iki hastalığın da kökeninde “kronik enflamasyon” yatıyor. Bunun sebebi ise beslenme hataları sonucu bağırsaklarda yaşayan bakterilerin tür ve miktarlarının bozulmasıdır.

FDA tarafından yangından mal kaçırır gibi alelacele onaylanan eriyen stentlerin metal stentlere hiçbir üstünlüğünün olmadığı gibi pıhtılaşma riskinin de daha yüksek olduğu bildirildi. Yeni ilaç, aşı, tıbbi malzeme ve uygulamalara balıklama atlayan; CDC, FDA gibi kuruluşları insanların yararını düşünen kurumlar sanan modern tıp mensuplarına önemle duyurulur!