Kısaca SGLT2-inhibitörleri adıyla bilinen ilaçları kullanan diyabet hastalarında tehlikeli nekrotizan genital enfeksiyonlar görülebileceği bildirildi. Bunlar, diğer diyabet ilaçları ve insüline rağmen kan şekerleri yüksek seyreden hastalarda tercih ediliyor. Bu ilaçları yazan doktor ve kullanan hastaların bu riskten haberdar olmaları çok önemlidir, hatırlatırım.

Tip 2 diyabetin tüm dünyada bir salgın gibi artması modern tıbbın iflasıdır. Mesele, bu hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların en çok satan ilaçlar listesinde ilk sıralarda yer almasıyla sınırlı değildir. Diyabet başta kalp krizi, felç, böbrek yetersizliği, kanserler olmak üzere birçok başka hastalığa da zemin hazırlıyor. Bu gidiş gidiş değil!

Gıdaların kan şekerini yükseltme hızına glisemik indeks (Gİ) adı verilir. Kan şekeri seviyesi olarak da bilinen kan glukoz seviyelerinin normalden fazla olması toksiktir ve körlük, böbrek yetersizliğine sebep olabilir veya kalp-damar hastalıkları riskini artırır. Glisemik indeksi düşük olan gıdalar glukozu yavaş ve sabit bir şekilde, Gİ yüksek olanlar ise hızla salarlar.

Tip 2 diyabeti “yaşam boyu süren, tamamen iyileştirilmesi imkansız hastalık” olarak tarif edenlerden diyabeti önlemeleri de tedavi etmeleri de beklenemez. İş artık ilaçla tedavi edilemeyen diyabete cerrahların neşter atmasına kadar geldi. Tıp bilimi adına utanılacak bir durum, Hipokrat’ ın İbni Sina’ nın kemiklerinin sızladığına eminim.

Sabri Ülker Vakfı’ nın bildirisi diyabetin tüm dünyada neden bir salgın hâlini aldığını ve diyabetteki artışın neden giderek de artacağını gösteriyor. Tam tahılın başlığa çıkarıldığı; yoğurt, peynir, yumurta, et, tereyağı, mayalı gıdaların adının geçmediği; hazır gıdalara tek bir kem söz edilmeyen tavsiyelerden kimseye hayır gelmez.