Türk Diyabet Cemiyeti, Boğaziçi Köprüsü’nün mavi renkte ışıklandırılmasıyla, diyabet hastalarının giderek artan sorunlarına ve sağlık politikalarına dikkat çekiyor. Cemiyet, bu tür “ışıklandırma” işleriyle zaman geçireceğine, bu memlekette diyabetin neden arttığına, insanların neden obez olduğuna, bunun çarelerine ve kendisinin nerede hata yaptığına kafa yorması gerekir.

Bugünlerde virüslerin sebep olduğu solunum yolları enfeksiyonları çok yaygın ve bu hastalık için maalesef “enva-i çeşit ilaç” kullanılıyor. Bunların ispatlanmış bir faydaları olmadığı gibi birçok yan etkiye yol açıyorlar, milyonlar boşa harcanıyor. Oysa bu öksürükleri “ballı kahve” gibi bedava yöntemlerle gidermek mümkün!

Artık tıpkı “fast food” gibi bir de “fast grip aşısı” sahibi olduk. Novartis firması, yumurta yerine “köpek böbreğinde” üretilen virüslerle grip aşısı imâl etmeye başladı. Bu sayede çok kısa zamanda milyonlarca doz aşı üretilebilecek ve üstelik yumurta alerjisi yüzünden senelerdir aşı olamayanlar da rahatça omuzlarını açabilecekler.

Kolesterol hapı olarak bilinen “statinlerin” 80 yaş üzerindeki kanserli hastalara bile verildiği ortaya çıktı. Birine “es kaza” statin yazıldıktan sonra artık o kişi ömür boyu “statin abonesi” oluveriyor. Yakında, statinlerin “ölüye bile faydası var” diye mezarlara her gün bir tablet statin bırakılması teklif edilirse şaşırmayacağım.

Etkili bir grip aşısı kampanyasının ancak aşı olacaklara üste para vermekle mümkün olacağı ama buna rağmen gençlerin yarısının gene de aşıdan kaçtıkları belirlendi. “Paran da senin olsun aşın da” diyen Amerikalı gençleri kalpten tebrik ediyorum. Tüm gayretlere karşılık gençlerin sadece %8’ i aşı oluyor.