VİRÜSÜN SİNSİLİĞİ AZARSA KORKMAK LAZIM

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Milliyet’ te Tunca Bengin‘ in köşesinden:

Tüm dünya koronavirüs salgınına karşı aşıya odaklanmışken, bilim insanları bir yandan da virüsün RNA’sı ve yayılım özelliklerine yoğunlaşmış durumda. Bu bağlamda da dedektif gibi iz sürerek hangi ülkelere nasıl yayıldı, ne kadar mutasyona uğradı, ülkeler arasında virüsün etkileri açısından farklılıklar var mı gibi birçok soruya yanıt arıyorlar. Çünkü bugüne dek birçok kez mutasyona uğrayan, hatta bu nedenle bin bir suratlı virüs diye adlandırılan Kovid-19 sürekli değişken formuyla hem yayılma hem de panik ivmesini artırıyor. Bunun son örneğini de İngiltere’deki daha bulaşıcı, daha öldürücü iddialarıyla yaşadık. Buna dönük son dakika gelişmeleri ise virüsün ilk çıktığı andakine kıyasla daha hızlı yayıldığı, ancak daha ölümcül olduğuna dair elde bir veri olmadığı yönünde. Hatta virüsün gücünü kaybettiğine ilişkin iddialar da söz konusu. Tabii bunlar da şimdilik, yani gelen yeni veriler bağlamında ya da virüsün olası bir başka formuyla tespitler yine değişebilir. Dolayısıyla, mutasyon paniğiyle dünyanın kafası hepten karışmış durumda. Niyesini Dünya Sağlık Örgütü’nde uzun yıllar salgın hastalıklar ve virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı (virüsleri isimlendiriyor, tanı kriterlerini belirliyor) görevini yürüten Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedirhan Üstün anlatıyor:

“Bu virüsün RNA’sı bozuk. Her an, her gün veya her hafta mutasyona uğruyor. O yüzden bin bir suratlı virüs dedik. Ama bu uğradığı mutasyonlar çok yaygınlaşmadı, son olarak gözüken ise daha kolay bulaşıyor çünkü o mutasyon virüsün bir şekilde daha kolay üremesine, vücuda girmesine yol açıyor.”

Daha fazla bulaşması virüsün gücünü kaybetmesi anlamına gelir mi?

“Gelmez. Bunların arasında bir bağıntı vardır ama otomatik olarak güç bağıntısı şeklinde daha zayıftır anlamına gelmiyor. Ancak şu anda bu mutasyondan korkulacak bir şey yok. Hindistan’da da var bu mutasyon mesela.”

Mutasyonda ne olursa korkulur?

“Mesela, öyle bir mutasyon olur ki, diyelim ki bu virüs vücuda giriyor ve 2 ila 14 gün arasında yatıyor. Eğer bu 2-14 gün 28 güne çıkarsa korkulur. Çünkü senin bundan sonra yapacağın, sokağa çıkma yasaklarını uzatman gerekir. Virüs eğer 28 gün insan vücudunda kalabilme yetisine sahip olursa, yani o entübasyon süresini uzatacak her mutasyon bizi korkutur. Onun dışında bu reseptöre bağlanma kapasitesi, gücü artarsa, o beni korkutur çünkü bu sefer hastalar böbrek yetmezliğine, kalp yetmezliğine, solunum yetmezliğine daha kolay girer. Yani mutasyon o anlamlarda kötüye gidebilir. Bizim bu mutasyonları nasıl kötüye gideceğini bilme ve belirleme yetimiz yok.”

Öldürücülük kadar sinsiliğinin artmasından korkulur yani?

“Mutasyon daha öldürücü hale gelirse virüs kendi kendini sabote etmeye başlayacak çünkü ölenlerle birlikte virüs de ölecek. İnsanlar öldükçe virüs de ölecek. Sonuç itibarıyla, virüs herkesi öldürürse, kendi de ölüyor. Zaten dünyada salgınlar ilk çağlarda, orta çağlarda, yeni çağda böyle bitiyordu. Virüs öldürebileceği kadar insanı öldürüyordu, ondan sonra salgın sona eriyordu. Mesela veba salgınında veya çiçek salgınında olduğu gibi. Ama çiçek 70’lere, 80’lere kadar sağ kaldı; zaman zaman salgın yaptı, en son kişileri de buldu. Şimdi virüsün esamesi okunmuyor. Benim korktuğum, mutasyonda sinsilik yani. Tamam, öldürücülük de korkutucu, daha çok kişi ölecek ama sinsiliği azarsa virüs ne kadar kendini gizlerse, ne kadar alttan giderse, sen o sürede ne kadar asemptomatik olup, başka insanlara bulaştırırsan o kadar tehlikeli.”

Peki ya son mutasyonun tüm dünyanın umutla beklediği aşılara etkisi?  Üstün, devam ediyor:

“Bunun aşıyı etkilemeyeceğini kesinlikle söyleyebilirim. Çünkü aşı virüsün spike proteni denilen hani virüsün resimlerinde dantelalı karanfil gibi çıkan bir şey var ya, orayla ilgili bir mutasyon değil. Aşı o karanfil gibi benekleri tanıyor. İngiltere’de ortaya çıkan mutasyonla değişmiş virüste yine karanfiller var, karanfili gitmemiş virüsün. O yüzden aşı İngiltere varyantına karşı da etkili olacak. Yani aşının sağlayacağı bağışıklık bu mutasyonu gösteren virüslere karşı da bizi koruyacak. Ama şu andaki aşılar senin hasta olmanı engelliyor, senin hastalığı başkasına bulaştırmanı engellemiyor.”

Bu anlamda bir süre var mı?

“Aşı 15 ila 30 gün içerisinde gelişiyor, ondan sonra altı ay hastalığı engelliyor, seni koruyor. Belki bu süreyi artırmanın yolu bilimsel olarak bulunur ama şu andaki kanıtlar bu. Ve aşı olduktan sonra da virüs senin bedenine girebilir. Aşıdan iki üç ay sonra da virüsü alabilirsin. Hasta olmazsın ama taşıyıcı olursun. Dolayısıyla, çok dikkatli olmak lazım. Aşılar da gelişecek, bunlar daha birinci jenerasyonu, birinci kuşak aşılar. Yani bunlar pandemi bitti, artık koronavirüs sorun değil anlamına gelecek aşılar değil, birinci basamakta muharebeyi kazanıyoruz, savaşı bitirmiyoruz.”

RNA aşıları için riskli iddiaları?

“Yanlış. RNA avcılarını kanser hücrelerinde akıllı tedavi olarak kullanıyorduk zaten. Şimdi virüse karşı da kullanıyoruz. Yani bu bilim dünyasında 15-20 yıldır bilinen bir tedavi usulü. Virüse karşı kullanılması senin genetiğini falan bozmuyor. Ölü aşılardan daha da etkin…”

Kaynak: https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/tunca-bengin/virusun-sinsiligi-azarsa-korkmak-lazim-6387802

 

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Fuzûlî dedi ki:

    Varol Hoca Ahmed Rasim, sayenizde bu memleketde neler var haberimiz oluyor!!

    Molekülerin M’sini bilmeyen 1989-2016 arasında WHO’nun memuru olmakdan başka bir vukufiyeti olmayan PSİKİYATRİST’in görüşlerini de öğrenmiş olduk 🙂

Siz de yorumunuzu paylaşın: