BİRÇOK KİŞİ AKCİĞER KANSERİ TARAMALARINDAN ZARAR GÖRÜYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Akciğer kanseri erken teşhisi için düşük-doz tomografi ile yapılan taramaların çok az sayıda katılımcıda erken teşhisi sağladığı, taramaya girenlerin yarısından çoğunun boşu boşuna kanser endişesiyle yaşamalarına, tekrarlanan tomografiler sebebiyle düşük dozda da olsa gereksiz yere ışın almalarına ve ileri tetkiklerle ilgili risklere maruz kalmalarına yol açtığı bildirildi.

JAMA Internal Medicine’ da yayınlanan araştırma tarama için uygun olan 4.246 kişi üzerinde yapıldı ama bunların yarısı tomografi için herhangi bir ücret istenmemesine rağmen taramayı kabul etmedi (1).

Taramaya alınan 2106 kişinin 1257’ sinde (yüzde 60) akciğer nodülü tespit edildi. Bunların 1184’ ünün (yüzde 56) takip edilmesi gerekti 42’sine (yüzde 2) ileri tetkikler yapıldı ama neticede kanser çıkmadı, 31’ i ise (yüzde 1.5) kanser idi.

Bu 31 vakadan 21’ i erken dönemde idi.

857 kişide (yüzde 41) amfizem, diğer pulmoner anormallikler ve koroner arter kalsifikasyonu tespit edildi.

lung cancer screening ile ilgili görsel sonucu

Hastaların önemli bir kısmı zarar görüyor

Araştırma için dergiye bir başmakale kaleme alan Redberg ve O’Malley şunları söylüyorlar (2):

Bu araştırma akciğer kanseri tarama programının ilk dikkatli değerlendirmesidir.

Buna göre, taramaya giren her 1000 kişiden 10’ una erken dönem, 5’ ine geç dönem akciğer kanseri teşhisi konacak ve 20 kişiye de bronkoskopi ve torakotomi gibi ileri tetkiklerin yapılması gerekecektir.

Sonuçlar, hastaların önemli bir kısmının taramadan zarar gördüklerini ve birçoğunun da fayda görmediklerini gösteriyor.

Hakikaten de erken teşhisin her zaman iyi olmadığını ve bize zarar vermeyecek şeyleri teşhis ettiğimizi daha iyi anlıyoruz”.

Bu araştırmadan ne anlayalım?

BİR: Tarama için gerekli şartlara sahip olan kişilerin bedava olmasına rağmen çalışmaya katılmayı reddetmelerine dikkatinizi çekmek isterim.

Bu, bana göre insanların erken teşhise ve bunun faydalarına güvenmediklerinin ve hatta bundan zarar görebileceklerini sanmalarının bir göstergesidir.

İKİ: Tarama sonucu katılımcıların yüzde 1’ inde erken dönem akciğer kanseri teşhis edilmiş olması bu kişilerin yararına gibi görülebilir ama erken diye teşhis edilen kanserlerin bir kısmının çoktan metastaz yapmış olabilecekleri hiç de erken dönem olmayabilecekleri de unutulmamalıdır.

Buna göre, taramadan gerçekten fayda görenlerin oranı yüzde 1’ in çok altında olmalıdır.

ÜÇ: Katılımcıların yüzde 60’ ında nodül görülmesi ama takiplerde veya ileri tetkiklerde bunların kanser olmadıklarının anlaşılması çok daha önemlidir!

Bu, taramaya girenlerin yarısından çoğunun boşu boşuna kanser endişesiyle yaşamalarına, tekrarlanan tomografiler sebebiyle düşük dozda da olsa gereksiz yere ışın almalarına ve ileri tetkiklerle ilgili risklere maruz kalmalarına yol açmıştır.

lung cancer screening ile ilgili görsel sonucu

Taramaların gerekçesi

USPTSF’ nin (US Preventive Services Task Force) 2013’ de, NLST’ nin (National Lung Screening Trial) bulgularına bakarak akciğer kanserinin erken teşhisi için düşük doz tomografiyi tavsiye etmesiyle bu tarama programları giderek yaygınlaşmaya başladı. 

Medicare & Medicaid sigorta sistemleri de tomografi taramalarını ödeme kapsamına alma aldı ama Medicare Evidence Development and Coverage Advisory Committee ise aşağıdaki gerekçelerle taramalara karşı çıkıyor (4).

BİR: Düşük doz protokolü uygulanmadığında katılımcıların yüksek doz radyasyona maruz kalma ihtimalleri

İKİ: İnvazif ve riskli tetkikleri gerektiren yanlış pozitif sonuçların yüksek oranda olması

ÜÇ: Nodüllerin radyolojik değerlendirmelerinin yüksek değişkenliği ve düşük tekrarlanabilirliği

DÖRT: Operatif müdahalelerin morbidite ve mortalitesinin yüksekliği

Düşük riskli kişiler taramaya alınıyor

JAMA’ da yayınlanan ve taramaların 2011 öncesi ve sonrası kıyaslanmasının yapıldığı bir başka araştırma da taramaların çoğunun akciğer kanseri riski düşük olanlarda gerçekleştirildiğini gözler önüne seriyor (3).

Redberg bizim ülkemiz için de geçerli olan bu “acı gerçeği” şu sözlerle anlatıyor (2):

Bir radyoloji merkezi bu taramayı uygulama yetkisine sahipse elinden geldiği kadar çok kişiyi taramaya almaya çalışıyor.

Oysa düşük riskli kişilerin taramalardan bir fayda görmesi beklenemeyeceği gibi tam aksine yapılan çok sayıdaki tomografilerden zarar görme ihtimali daha yüksektir.”

Gelelim neticeye

BİR: Akciğer kanserinin veya diğer kanserlerin “erken teşhisi” kulağa hoş gelen bir aldatmacadır ama erken teşhis aslında “geç teşhistir”.

İKİ: Meme, prostat, tiroit kanserleri taramalarında olduğu gibi akciğer kanseri taramalarında erken teşhis oranlarının çok düşük olduğu, çok fazla kişinin taramalardan zarar gördüğü (aşırı teşhis) anlaşılıyor.

ÜÇ: Kanserlerin erken teşhisine verilen önemin “kanserlerin önlenmesine” verilmesi daha akılcıdır.

DÖRT: Sigara içen kişileri ne zaman kanser olacaklar diye tomografilerle takip etmek ne kadar mantıklı bir durup düşünmek lâzım.

BEŞ: Ben de bu taramayı “üste para verseler bile kabul etmezdim” diyeyim siz anlayın!

Kaynaklar:

1. http://jamanetwork.com/journals/jamainternalmedicine/article-abstract/2599437

2. http://www.medscape.com/viewarticle/875091

3. http://jamanetwork.com/journals/jamainternalmedicine/article-abstract/2599436

4. http://www.medscape.com/viewarticle/824427

***

EK 1 (24.4.2022): Tarama ile DCIS (ductal carcinoma in situ) saptanan kadınların, invaziv meme kanseri nin uzun vadeli ve ölüm riskleri, teşhisten sonraki en az yirmi yıllık bir sürede genel popülasyondaki kadınlara göre iki mislinden daha yüksek bulundu. Daha yoğun tedavi ve daha büyük nihai cerrahi sınırlar, daha düşük invaziv meme kanseri riskleri ile ilişkilendirildi.

Kaynak: https://www.bmj.com/content/369/bmj.m1570

***

EK 2 (24.1.2024): İdrardan hem de erken evrede akciğer kanseri teşhisi

Metot, akciğer kanseri proteinlerini hedef alan ve solunum yoluyla uygulanabilen nanosensörlerin, bu proteinleri tespit etmesi prensibine göre işliyor.
Bu nanosensörler, evre I akciğer adenokarsinomu ile bağlantılı proteaz enzimleri tarafından hedeflenecek şekilde tasarlanıyor. Temas halinde proteazlar barkodları parçalayarak kan dolaşımına karışıyor ve idrarla atılıyor. Bir test şeridi bunları tespit edebiliyor ve batırıldıktan 20 dakika sonra sonuç alınıyor.

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Ahmet Mithat Can dedi ki:

    Tıbbi taramaların sıklığı da önemlidir ama daha önemli olan konu havaalanı, alışveriş merkezi, kamu kurumları gibi yerlerin girişlerinde güvenlik kontrolü amacıyla HEMEN HERGÜN milyonlarca insanın maruz kaldığı taramalardır. Bu yerlerde iki tür tarama yapılmaktadır. 1-Kapıdan geçilir. 2-Bagaj çanta kontrolü X-Ray cihazından yapılır. Kapılara yerleştirilen bu cihazlar kapı tipi metal dedektörleridir. Bu cihazlar metal dedektörüdür, bunların x-ray cihazı ile hiçbir alakası yoktur. Bu yüzden kapılarından geçmenin sağlık açısından sakıncalı olmadığı söyleniyor. Ancak bagajların ve çantaların içindekileri görmek için kullanılan x-ray cihazlarında x ışını kullanılmaktadır. Hepimiz bir şekilde bu cihazlardan çantalarımızı geçiriyoruz. Hepimizin çantasında İLACIMIZ, YİYECEĞİMİZ gibi yediğimiz içtiğimiz şeyler mutlaka var. Bu cihazdan geçerken x ışınına maruz kalan BU İLAÇLARIN, YİYECEKLERİN ZARARLI HALE GELİP GELMEDİĞİ hakkında bugüne kadar hiçbir aydınlatıcı açıklama yapılmamıştır. Sayın hocam bu konuda aydınlatıcı bir yazı ile bizleri bilgilendirebilir misiniz?

  2. serdal şahiner dedi ki:

    erken tanı için yapılması gereken yapılmalı ya hastada akciger kanseri varsa ….bunu erken fark etmenin neresi risk.

  3. NECLA GURKAN dedi ki:

    Akciger kanserlerinin erken tanisi icin marker’lar var midir ? Bu testler guvenilir midir ?

Siz de yorumunuzu paylaşın: