HABERTÜRK ARTIK HANUT GEZİLERE İZİN VERMİYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
CİNER GRUBU KÜÇÜKUSTA

Ciner Grubu birkaç gün önce aldığı bir kararla fazlaca bir haber amacı olmayan ve buradan da yapılabilecek bu haberler için muhabir ve yazarların davetlere katılımı durdurdu”.

Özellikle büyük şirketlerin açılış, seminer, kupa maçı ya da ödül gecesi adı altında yapılan yurtdışı gezilerine artık Gazete Habertürk’ ten katılım olmayacak.

Çok mutlu oldum ama..

Senelerdir tıpta kongre turizmine karşı “tek başına” mücadele eden biri olarak Ciner grubunun aldığı bu karar beni son derecede mutlu etti. Dileğim, bu çok doğru uygulamanın tüm medyada uygulanması ama doğrusunu isterseniz çok da umutlu değilim.

Bu haberi okurken bundan 4 sene kadar önce Sabah gazetesinin aldığı benzer kararı hatırladım. İşte o günlerde kaleme aldığım SABAHIN İLKESİZLİĞİ başlıklı yazım şöyle:

Tam da “Aferin Sabah’a, tüm medyaya ne güzel örnek oluyor’’ diye sevinirken, Yavuz Baydar bu ilkenin daha ilk günden “sulandırılmaya’’ başlanacağının işaretlerini verdi. Sevincimizi kursağımızda bıraktı.

Bilmeyenler için hatırlatalım: Sabah gazetesi, bir süre önce çok yerinde bir davranışla, muhabirlerinin, editörlerinin, köşe yazarlarının, gazete yönetiminden izin almadan bedava seyahat ve ağırlamalara katılmalarını yasaklamıştı.

Sabah’ ın okur temsilcisi Yavuz Baydar, hafta başında BEDAVA SEYAHAT başlıklı yazısında “Böyle gezilere katılmanın bağımsız haberciliği olumsuz etkileme riskleri var’’ diyor.

Olumsuz etkilemesi kaçınılmaz’’ deseydi, daha doğru olurdu. Çünkü bir firma veya şirket tarafından “business class’ uçurulan, beş yıldızlı otellerde ağırlanan, yedirilen, içirilen minibarına varıncaya kadar her türlü masrafları karşılanan gazeteciler, o kadar da nankör olamazlar elbette. İnsanlık ölmedi.

Adam seni uçursun, yatırsın, yedirsin, içirsin, gezdirsin, tozdursun… sen ona karşılık verme, bunu hangi vicdan kabul eder?

İşte, gazeteciler de kendilerine yapılan bu iyiliğin, geçilen kıyağın karşılığını, dönüşlerinde kimi haber olarak, kimi köşe yazılarında o şirketi veya ürünlerini överek veriyorlardı.

Yani tam da alan razı satan razı durumu.

Firma bedava reklâmını yaptırıyor.

Gazeteci bedava yiyip içip geziyor.

Gazete yönetimi de kasasından beş kuruş çıkmadan sayfalarını dolduruyor.

İŞTE SULANDIRMA BUNA DENİR!

Sabah, aldığı bu ilke kararına uymayacağını Yavuz Baydar’ın ağzından ilan ediyor:

“Bu ilke çok katı da olamaz: Öyle geziler olur ki, gazete yönetimi yayıncılık açısından “bedava seyahat”i sakıncalı görmeyip izin verebilir.

Her “iş” ayrıdır, her birine ayrı ayrı karar verilir.

Yeter ki mantıklı bir gerekçesi olsun.’’

İşte, zaten bizim ilkesizliğimizin temel nedeni tam da budur.

Bir ilke koyarız, ama hemen peşinden de her iş ayrıdır, her birine ayrı karar verilir diyerek ilkeyi o anda bitiririz.

Merak etmeyin, herkesin her şartta kendine göre mantıklı bir gerekçesi her zaman vardır.

Baydar’  ın bu sözleri, Sabah’ ın aldığı ilke kararının iflasının ilanından başka bir şey değildir.

SABAHTAN BEKLENEN

Sabah büyük bir gazetedir.  Çok doğru bir adım atmıştır ve bu yolda ısrarla devam etmelidir.

Siz de yorumunuzu paylaşın: