UZMAN HEKİMLER NEDEN PRATİSYENLERDEN DAHA BAŞARILIDIR?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
uzman doktor küçükusta

Pratisyen ve aile hekimi meslektaşlarımın bana gene kızacaklarını biliyorum ama gerçek şudur ki: “Sıradan bir uzman hekim kendisine başvuran hastaları memnun etmede birinci basamak hekimlere göre çok daha başarılıdır.”

Bu beklenen bir durumdur ve başlıca iki sebebi vardır:

BİR: Ülkemiz tıp fakültelerinde verilen eğitimle kaliteli pratisyen hekim yetişmesi asla mümkün değildir. Tıp eğitiminin hâlâ 2. Dünya Savaşı Döneminden kalma yöntemlerle yapılması bir tarafa eğitim birçok öğretim üyesi için angaryadan başka bir şey değildir; birçoğunun da eğitimcilikle uzaktan yakından alâkası yoktur. 

İKİ: Pratisyen hekimlerin pek azı birinci basamak hekim olmayı hedeflemiş kişilerdir. Bunların kâhir ekseriyeti uzman olmayı amaç edinmiş ama başaramamış, zorunlu olarak pratisyen kalmış hekimlerdir.

Bunlar tüm zamanlarını TUS’ u kazanmak için geçirirler; ne doğru dürüst derslere ne de pratiklere katılırlar. Tıp eğitiminin en önemli dönemini yani intörnlüğü hasta başında değil TUS dershanelerinde çoktan seçmeli soru çözmekle geçirirler.

Kafalarını ileride çoğu hiçbir şekilde işlerine yaramayacak ve birkaç ay sonra unutacakları “abur-cubur” ve “ıvır-zıvır” bilgilerle doldururlar.

Kimi 3 sefer kimi 5 sefer TUS’ a girer çıkar; sonunda da bu işten vazgeçer. O artık birinci basamak hekim olarak çalışmak zorundadır ama ne bilgisi ne görgüsü ne tecrübesi bunun için yeterli değildir. 

Oysa bunun çözümü çok basit: Tıp fakültesi öğrencilerinin pratisyen hekim olacakları daha ikinci veya üçüncü sınıfta belirlense ve onlar da kendilerini birinci basamak hekim olmaya hazırlasalar ve buna göre teorik ve pratik eğitim alsalar kesinlikle çok daha başarılı olurlar.

Uzman hekimler neden daha başarılı?

Buna karşılık uzman hekimler de yeterli temel tıp eğitimi almamış olmakla beraber seçtikleri dalda çok başarılı olabilirler. Bunlar tüm gayretlerini iyi bir “uzman” olmak için sarf ederler. Uykusuz kalmaya, gece gündüz çalışmaya, günaşırı nöbet tutmaya razıdırlar; eğitimleri için her fedakârlığa seve seve katlanırlar.

Çünkü ne kadar çok şey öğrenirlerse, ne kadar çok şey görürlerse, el becerileri ne kadar çok artarsa o kadar çok başarılı olacaklarını bilirler.

Bunlar için tıp eğitimi TUS’a girmelerini sağlayan sıradan bir belgeden başka bir şey değildir.

İşte bundan dolayıdır ki: Tomografi çekilirken bayılan bir hasta karşısında eli ayağı dolaşan ve “Çabuk doktor çağırın” diye etrafındakilere emirler yağdıran radyoloji asistanı ilerde ülkenin en başarılı beyin MR’ ı okuyan radyoloji uzmanı olabilir.

İşte bundan dolayıdır ki: Dünyanın sayılı ortopedistlerinden biridir ama EKG’ ye tersten bakar.

İşte bundan dolayıdır ki: Aylar sonrasına ancak rica minnet randevu alınabilen bir göz doktorunun dalağın solda olduğunu bilme ihtimali yüzde 50’ dir. 

Bilmem anlatabildim mi?

Yazı için 21 yorum yapılmış:

  1. Tuna Erinçler dedi ki:

    Eskiden beri Türk Milleti hekim konusunda şüphecidir. Daha mantar gibi yerden bitmiş tıp fakülteleri yokken de (o zaman profesör modası da yoktu) Uzman hekim (o zamanki değimiyle mütehassıs doktor) ararlardı. 1960 yılında dermatoloji stajında doğudan bir vatandaş fakir kâğıdı ile polikliniğimize çocuğunun yüzündeki pyodermiti tedavi ettirmek için gelmişti ve hocamız “Bunu senin oradaki hükümet doktoru da tedavi ederdi” dediğinde “Biz sizin gibi böyyük tohturlara getirdik” dediydi. Şimdi ise Profesör arıyor herkes, uzman da yetmiyor artık.

  2. Faruk Yılmaz’ ın yorumu:
    faruk yılmaz / 17.02.2011
    Ahmet BEY 6 YIL TIP eğitimi almış insanları ve bunun üzerine ihtisas yapan insanları kendiniz gibi cahil görme hakkınız yok. siz sağı solu karıştırabilirsiniz ama bizler asla. Yaptığımız her işi tüm meslek guruplarının hepsinden çok daha iyi yapıyoruz.

  3. Kozan Anı’ nın yorumu:
    kozan anı / 17.02.2011
    çok ama çok , acı ve gerçek tıp gerçeği bu işe girecek insanlar kesinlikle alt yapı eğitimi alıp öyle tıp fakültelerine girmeliler o zaman radyoloji asistanı etrafa doktor çağırın diye bağırmaz tıp fakültesinde hakikaten kaliteli pratik ve teorik eğitim alır ve işinde daha başarılı olur.ama türkiyede her şey diploma olduğu için şekil olduğu için kimse bunu önemsemiyor

  4. Vatandaş Bekir’ in yorumu:
    Söylenecek Söz Kalmamış.Vatandaş BEKİR– Yonca ekilen yerden Arpa Çıkmaz. Ama Rüzgar ekilen yerden Fırtına biçilebilir.
    Öğretim Üyeleri ? Ne ekiyorlarsa onu biçeceklerdir. Ama ekmek istedikleri şey çok önemlidir. Gerçekten iyi bir Hekim Yetiştirme istekleri varmıdır. Yoksa Zaman mı geçiriyorlar! Tabii ki her öğretim üyesi aynaya baktığında gerçek cevabı aynadaki yüzden alacaktır. Başka söylenecek söz kalmamış her şey açıkça yazılmış.

  5. Ayfer Şen’ in yorumu:
    maksat ne?ayfer şenhangi amaca hizmet maksadıyla yazılmış bir yazıdır bu anlayamadım doğrusu? yoksa aile hekimlerinden mi korkuluyor,amaç insanları aile hekimlerinden soğutup uzmanlara yöneltmek midir?

  6. Pratisyen Dr. Emre D. diyor ki:
    TUS a girmeden ne şekilde ihtisasa başladığı belli olmayan birisinin pratisyen hekimler hakkında konuşması dikkate bile değmez ama önce edep ya Hu cevabını vermek gerek. doçentliğiniz ile prof.lugunuz arasında 10 yıl var. başarılı uzmanımız hemde doçentimiz normal sürenin 2 katı sürede prof.luga yükselebilmiş. üniv.de nasıl prof.ların çalıştığ(!) belli. asistanın yayınının altına ismini yazarak akademik çalışma yapar, özel hastalarınıza bakmaktan vizitlere derslere gelmez. köprüden geçene kadar mecburen asistanın ve öğrencilerin dayı dediği için kendini birşey zannederek megalamonlaşır. (tabiki hocalığın hakkını veren çok değerli eli öpülesi hocalarımızı tenzih ederim.) bu gibilerin yüzünden tam gün vs çıkan kanunlarla tüm tıp camiası mahvedildi. toplamda yüzde olarak küçük bir grubun (sözde akademisyen) dünyalık hırsı,egosu yüzünden tüm doktorlar ceremesini çekti.

  7. Bu yazının amacı pratisyen hekimliği küçümsemek değil, tıp eğitimindeki yanlışları ortaya koymaktır. Dr. Emre’ ye Tıp Eğitimi ve Sağlık Sistemi başlığı altıındaki yazılarımı okumasını tavsiye ediyorum. Bunları dikkatle okuduğunda pratisyen hekimlerin tıbbın temel direkleri olduğunu ve çok önemli bir iş yaptıklarını anlayacaktır.

  8. Dr. Zeynep Cingü Meriç’ in yorumu:
    Saygıdeğer hocam; bundan önce yazmış olduğunuz bir yazınızdaki pratisyen hekim- sağlık memuru benzetmesini fazlaca eleştirmiş, bir sonraki yazınızda yaptığınız açıklamaya memnun olmuştum. Bu yazınıza da tamamen katılıyorum. Hem pratisyen hekimlerdeki hem uzmanlardaki eksiklikleri çok güzel tespit etmişsiniz. Herşeyin başında iyi hekim olmak geliyor bence, uzman da olsan pratisyen de olsan hekimsen bilmen gereken temel bilgiler olmalı.
    Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır.

    Aslına bakarsanız ben hekimim diye ortaya çıkıyorsanız bilmemek ayıptır, ama eksikliklerini bildiğin halde gidermeye gayret göstermemek çok daha büyük ayıptır.Doktor olmak ömür boyu okuyup öğrenmeye gayret etmeyi göze almak demektir. Ne uzmanı olursa olsun bayılan hastaya müdehale edememek ayıptır, bir pratisyen için ise sağlık aktuelde okuduğum başka bir yazıya göre HBV,HCV, HDV yi bilmemek ayıptır. Bence ya bu deveyi güderiz ya bu diyardan gideriz, kimsenin vebalini almaya hakkımız yok.

    Özellikle son dönemlerde hekimlerin yaşamış olduğu maddi manevi sıkıntılar bu mesleki bilgi sorunlarımızın önüne geçmektedir.Ne kadar ekmek o kadar köfte diyen, sistemden bezip doktor olduğu güne lanet eden hekim sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Bence öncelikle hekimlerin, hocaların özlük hakları, gelir düzeyleri adaletli şekilde düzeltilmeli.Ondan sonra – ben sana bu kadar imkan veriyorum, sen de layıkıyla mesleğini icra edeceksin! diyerek,buna rağmen yapmayanlar ayıklanmalıdır.

  9. http://www.drtus.com‘daki isimsiz yorum:
    kesinlikle katılmıorum..iyi doktor olmak kişinin kendisinde biter..süper kalite pratisyende gördüm dangoz uzman da..

  10. http://www.medihaber.net‘ deki yorumlar:

    Dr. Ali Burak Mülayim 19 Şubat 2011, 11:53
    Dalağın nerde olduğunu bilmeyen doktor ne gördüm ne duydum.Ancak doktorum diye sahte diploma ile işe başlayanları duymuştum.Sanırım doktor bey onlarla karşılaşmış yada onların maceralarını duymuş.Bu yazıdan benim anladığım sadece şudur.Tıp Fakültelerinde Deontoloji Ana Bilim Dalının ağırlığı arttıtılmalıdır.Bu yazı ile ilgili Türk Tabipler Birliğini göreve çağırıyorum.Saygılarımla.

    Dr. Erhan YILDIZ 19 Şubat 2011 , 02:23
    Ben hiç TUS ‘a girmemiş ve girmeyi de düşünmeyen bir hekim olarak, bunu yazan kişinin psikolojik problemleri olduğunu düşünüyorum ve aklıma o hikaye de babanın evladına söylediği anlamlı söz geliyor nedense; ben sana padişah olamazsın demedim…

    Gürsel Ateş 18 Şubat 2011, 20:30

    Ben bir uzman hekimim ancak bu yargıya katılmıyorum. Pratisyen hekimliği küçümseyici bir yaklaşımla yazılmış. Yazarı bu sonuca götüren kanıtlar hatalı yorumlanmış. Saha çalışması yapmamış akademik hekimlik artık geride kaldı,bu yüzden yazarımıza tavsiyem.bir ambulansta pratisyen bir hekimin yanında 1 gün çalışmasıdır. eminim fikirleri değişecektir.

    Eray Ceylan (0) 17 Şubat 2011, 14:41

    sorunun cevabı uzmanların tek daldan anlaması,pratisyenlerin de herşeyden anlamak zorunda olması olabilir mi?göz doktoruna kırık var mı hastada diye film göstersen anlamaz.çünkü bu onun branşı değil.pratisyenin ise öyle bir şansı yok.tusla pratisyenliği by pass edenler sonra en iyi uzman oluyorlar.tabi kendi dallarında.genel anlamda değil.

  11. http://www.doktorhekim.com‘ daki yorumlar:

    şefik yıldırım / 18.02.2011
    Tıp fakültelerinin alt yapısının Sağlık meslek liseleri olması lazımken.ÖSYM sınavında dzü liselerden ek puan alarak hekim olmak isteyenlere çözüm bulunmalı.Pratisyen hekimler bence reçete hekimliğinden öteye gidemiyorlar.Aile hekimliği çıktı cepleri para gördükçe .İdalist hekimler dışında para göz oluyorlar.Pratisyen hekimler acillerde hemşire ve sağlık memurunun gözüne bakıyorlar.Nasıl acil müdahele edeceklerini bilemiyorlar.Ahmet hoca boşuna konuşmuyor.Fakülteler önlemini almalı.Sağlık teşkilatına ayar verilmeli.

    E.ERHAN DEMR / 18.02.2011
    sayın hocam doğrusu medyatik bir hekimsiniz ancak tamamen kişisel bazdaki görüşlerinizi ya kendinizle yada yakın çevrenizle paylaşınız. ne söylediğinizi ve yazdığınızı bir kez daha okuyunuz. vatandaşın nazarında söylemlerinizin algısı bu ülkede nasıldır biebilirmisiniz.

    dr melih / 18.02.2011
    Ahmet bey at gözlüğü çerçevesinden baktığınızı bilmem anlatabildim mi?

    faruk yılmaz / 17.02.2011
    Ahmet BEY 6 YIL TIP eğitimi almış insanları ve bunun üzerine ihtisas yapan insanları kendiniz gibi cahil görme hakkınız yok. siz sağı solu karıştırabilirsiniz ama bizler asla. Yaptığımız her işi tüm meslek guruplarının hepsinden çok daha iyi yapıyoruz.

    kozan anı / 17.02.2011
    çok ama çok, acı ve gerçek tıp gerçeği bu işe girecek insanlar kesinlikle alt yapı eğitimi alıp öyle tıp fakültelerine girmeliler o zaman radyoloji asistanı etrafa doktor çağırın diye bağırmaz tıp fakültesinde hakikaten kaliteli pratik ve teorik eğitim alır ve işinde daha başarılı olur.ama türkiyede her şey diploma olduğu için şekil olduğu için kimse bunu önemsemiyor

  12. Dr. İ. Serdar AKSÜNGER dedi ki:

    Evet trajikomik bir yazı daha olmuş.
    Sabah onun bununla evlendirilmeye çalıştığı ucuz kadın programlarında bu sözleri söyleseydiniz belki giderdi. Ama ne yazık ki genelde yazılarınız hekim arkadaşlarımızın okuduğu ve takip ettiği site ve yayınlarda çıktığı için sizin sözlerinize ve yazılarınıza bunca tepki geliyor. Buna rağmen siz de olsun canım yorum yazmayan bir yığın doktor var dolayısıyla onlarda bana katılıyor tarzında saçma sapan bir bir düşünceye kendinizi de inandırabiliyorsunuz.
    Dalağın ne tarafta olduğunu bilmeyen uzman olacağını pek zannetmiyorum ama uyduruk bir EKG ye nasıl bakılacağını bilmeyen uzmanları ben de gördüm. Ama sizin kadar masumane bakamuyorum bu konuya çünkü. Benim çocuğum annem babam eşim de o bahsettiğiniz ortopedistin eline düşebilir taşra hastanelerinin birinin acilinde. Kusura bakma ama ben senin gibi o orta doğu ve balkanların en iyi ortopedisti olsun ne yapalım babam kalp krizinden öldü uyduruk bir ekg yi yorumlayamadı bu kardeş ama bacağını kırsaydı canım ne yapalım kader diyemem kusura bakma.
    başarılı olamamanızın en büyük nedenide hastaya bütüncül olarak yaklaşıp değerlendirememeniz de değil mi zaten. Kimi kandırıyorsunuz….

  13. nuriye kılınç dedi ki:

    hocam sizi doktorum proğramındaizledim ben ankarada oturuyorum bana 4 yıl önce allerjik astım teşhisi konuldu ama ben astım olduguma iainmıyorum hele sizin konuşmanızı dinledikten sonra daha daemşn oldum hocam ben neyapmalıyım buraya gel diyorsanız gelirim yada ankarada hangi doktora gideyim bende ne araştırsınlar lütfen akıl verin saygılarımla

  14. Atila dedi ki:

    Sayın meslektaşım ve hemşehrim,
    20 yıllık bir pratisyen olarak aynı fikirde olmadığımı bilmenizi isterim.Ne zaman”doktorum” desem hemen ikinci soru gelir ” ne doktoru?”okuma yazması olmayanlar dahi sorar korteksten değilde taa derinlerden gelen bir refleks,anlamasa bile sorar.
    Uzman doktora ulaşmak zordur,zor olan değerlidir,”uzman doktor para ister para verilerek yapılan tedavi başarılı olur”gibi saçma önermeler bu milletin bilinçaltına kadar işlenmiştir,.Tedaviye uyum ve şifa bulmada hastanın psikolojisi ve güveninin en az ilaçlar kadar önemli olduğunu siz de bilirsiniz.
    O yüzden biz pratisyenler daha baştan hasta karşısında hiç te hak etmediğimiz bir güven sorunu yaşarız.Daha iki gün önce yaşlı bir teyzeyle gelini geldiler amaçları bana teşekkür etmekti,sebebi dermatologların yanlış teşhisini düzeltmem olmuş böylece gelin gereksiz ilaçları bırakmış ,ilaç kullanma gerekçesiyle doğum kontrolü uyguluyorlarmış,korunmayı kesmiş,bekledikleri yavruya da kavuşmuşlar.bu sadece son günlerde yaşadığım bir olay böyle durumlarla sık sık karşılaşırız(mutlaka sizin de başınıza gelmiştir),.Sonuçta bir doktor,uzmanlık alanında dahi hatalı teşhiste bulunabiliyor,bu son derece doğaldır doğru tanıyı bulmam dermatologlardan üstün olduğumu göstermez..
    Biz doktorlar kapımıza,duvarımıza”doğru tanı oranı” asmayız,”ben x doktordan daha iyiyim “veya”Kardiyoloji uzmanları Göğüs Hastalıkları uzmanlarından iyidir”,demek yumurta tokuşturmaya benzer, hem yanlış hem de çok tehlikelidir tıpkı sizin önyargınız gibi..

  15. gülden dedi ki:

    neden daha başarılı uzman hekimler,çünkü türkiyede ne doktorusun sorusuna maruz kalmaktan yorulmuş,motivasyonları bozulmuştur bir kere pratisyen hekimlerin.kendilerine güvenleri daha fazladır uzman hekimlerin,bu da iş başarılarına,motivasyonlarına yansıyor tabi.ben pratisyenim dediğinizde insanların gözlerinden geçen bulutlanmaları farketmemek mümkün değil.sanki hayatta bir hiçmişsiniz gibi hissettirirler kendinizi.bir yerlerde yanlışlık var ama nerde….işinizi ne kadar iyi yaptığınızla kimse ilgilenmez.’gece çocuğu acile götürdüm,pratisyenin biri baktı’derler sizin yanınızda bile.kesin bilememiştir ne olduğunu.10 yıldır pratisyen hekimim,ben bütün bunlardan çok yoruldum.birde bu yazıyı buldum internetten.birşeyler yazmam lazım dedim.ne diyelim,yaşayan anlar…

  16. MURAT ÇAKAR dedi ki:

    ben yazıyı okudum yazı bence başarılı ve tam olarakta tıp eğitiminin sorunu bu, yorumlarda gördüm ki bazı arkadaşlar yazıdan rahatsız ama gerçek bu ben kendi adıma asistanlığımın 3. yılında tamam ben artık doktor oldum diyebildim (çocuk cerrahisi uzmanıyım)fakülteden çıkan pratisyen hekimler gerçekten çok ama çok boş, bunu hem kendimden hemde çalıştığım intörnlerden biliyorum ama bu neyazıkki sistemin büyük bir ayıbı ve sorunu kimseyi suçlamıyorum hocama katılıyorum

  17. mustafa çakı dedi ki:

    bende uzmanım veyıp merkezinde pratisyen arkadaşlarla çalışıyorum.ve hepsinden çok memnunum.şimdiye kadar 20 e yakın hekimle çalıştım.hepside bilgili ve bir hastaya ne gerekli ise onu yapıyorlar.bütün bu acil servisler nasıl ayakta duruyor biliyormusunuz.hekimliğin en zor dalında özveri ile çalışıyorlar.acil nöbetleri onlar tutuyorlar,ölüm raporlarını onlar yazıyor,kurum hekiliğini onlar yapıyor .buraya neler yaptıklarını yazsam kelimeler yetmez.onlar takdir edilmeği beklerken neler okuyorum dr.ahmet beyin makalesin de. tez elden bu yazı düzeltilmeli.

  18. mustafa çakı dedi ki:

    bende uzmanım ve pratisyen arkadaşlarla çalışıyorum.ve hepsinden çok memnunum.şimdiye kadar 20 e yakın pratisyen hekimle çalıştım.hepside bilgili ve bir hastaya ne gerekli ise onu yapıyorlar.bütün bu acil servisler nasıl ayakta duruyor biliyormusunuz.hekimliğin en zor dalında özveri ile çalışıyorlar.acil nöbetleri onlar tutuyorlar,ölüm raporlarını onlar yazıyor,kurum hekimliğini onlar yapıyor .buraya neler yaptıklarını yazsam kelimeler yetmez.onlar takdir edilmeği beklerken neler okuyorum dr.ahmet beyin makalesin de. bütün pratisyen hekimlerimizi takdir ediyor ve başarılar diliyorum.böyle yazılar onları üzmemeli.

  19. mehmet dedi ki:

    hekimlerin pek azı birinci basamak hekim olmayı hedeflemiş kişilerdir. Bunların kâhil ekseriyeti uzman olmayı amaç edinmiş ama başaramamış, zorunlu olarak pratisyen kalmış hekimlerdir.

  20. İfakat Bozkurt dedi ki:

    Sayın hocam;yazınızın başlığı bile baştan rahatsız edici,uzmanlar prastisyenlerden daha başarılı gibi bir kıyas,ne gerek böyle kıyaslamalara.Evet ben de pratisyenim.Ama hiçbir uzmanla rekabet halinde değilim.Onlar branş hekimidir,işini yapar ,ben pratisyen hekimimdir işimi yaparım.Tek derdim işimde en iyi olmaktır,bütün kaygım da budur.Hiçbir zaman bir uzmanla yarışmadım,farklı kulvarlardayız,benim görev tanımım farklıdır,bunun da farkında olarak ve hiçbir komplexe girmeden ,daha iyi birinci sağlık hizmetini nasıl veririm diye çabalıyorum.Ben sadece iyi bir pratisyen olmaya çalışıyorum.Türkiyenin sağlık sorunlarına çözüm arama gayretinizi takdir ediyorum,fakat seçtiğiniz yöntem bizleri üzüyor,ve bence çözüme hizmet etmiyorsunuz,zaten var olan ve derin bir yara olan,pratisyen uzman kavgasını körüklüyorsunuz,Lütfen bırakınız biz pratisyen olarak birincil sağlık hizmetini verelim,uzman arkadaşlardan ikinci sağlık hzimetini versinler,siz sayın hocalarımızda üçüncüyü,kimse kimseyi yermesin,herkes işinde kendi sınırlarında en iyisi olsun…Lütfen birbirimize düşüp zaman kaybetmeyelim…

  21. ufuk akcan dedi ki:

    IQ KULLANIM OLURSA KİŞİLER TIP FAKÜLTESİNE GİDER EĞİTİM ALARAK PRATİSYEN OLUR..UZMANLIK YARIŞINDA KAZANIP EĞİTİM ALIP UZMALIĞI KAZANANLAR KENDİ UZMAN BİLGİSİNİ BEYİNLERİNDE YAPIŞTIRIRLAR…HASTA İNSANLARI ARAŞTIRIP MUAYENE VE KAN BELİRTİLERİ RÖNNTGEN ULTRASON MR ÇEKİMLERİ SONUCUNDA İNSANLARA SAĞLIK VERİLİR…IQ VE UZMANLIK OLANLAR YÜZDE 90 OLARAK ÇIKARCI OLDULAR…İNSANLARI KANDIRIP GEREKSİZ OLARAK PARA PUAN İÇİN GEREKSİZ OLARAK KONTROLA GEL…HASTANEYE YATIŞ…AMELİYAT YAPILSIN…KİŞİLİKSİZ UZMAN DOKTORLAR BUNLARI YÜZDE 90 YAPIYORLAR..VE İNSANLARA GEREKSİZ İLAÇLAR VERİYORLAR…GEREKSİZ İLAÇ KULLANMAK İNSANLARA ZARARLI OLUYOR..DR.UFUK AKCAN PEDYATRİST OLARAK BUNLARI YÜZDE 90 GÖRÜYORUM…FİRMALARLA ANLAŞIP RÜŞVET ALIP GEREKSİZ ÖZEL İLAÇLARIDA SIK GÖRDÜM…ÖNEMLİ OLAN IQ DEĞİL KİŞİLİKLİ OLRAK İNSANLARA ZARAR YAPILMASIN…

Siz de yorumunuzu paylaşın: