ABUR CUBUR DEPRESYON RİSKİNİ ARTIRIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Yeni bir araştırmada abur cubur fast food yiyenlerde depresyon riskinin yüksek olduğu ortaya çıktı.

Araştırmaya göre balık, meyve, kuruyemiş ve sebzelerden zengin Akdeniz Diyeti ise depresyona karşı koruyor.

Molecular Psychiatri isimli dergide yayınlanan meta-analiz, Birleşik Krallık, İspanya, Fransa, Avustralya ve USA’ da 32.908 kişi üzerinde yürütülen 5 çalışmanın değerlendirilmesiyle yapıldı.

Araştırma, kötü diyetle depresyonun başlaması arasında sadece bir ilişki değil bir illiyet bağı olduğunu da gösteriyor.

Fazla şeker ihtiva eden veya işlenmiş yiyecekler sadece bağırsaklarda değil tüm vücutta sistemik bir enflamasyona yol açıyor ve tıpkı sigara, hava kirliliği, obezite ve hareketsizlik gibi birçok kronik hastalığa sebep oluyor.

Kronik enflamasyonun, depresyona enflamasyonu artıran molekülleri beyne taşınması veya ruh halinin düzenlenmesinde rolü olan nöro-transmitterlerin etkilenmesi suretiyle sebep olabileceği düşünülüyor.

Diyet ruh hastalıkları için de önemlidir

Araştırmanın uzmanlarından Dr. Tasmine Akbaraly “Yeni yapılan randomize çalışmalarda da diyetin düzeltilmesinin depresyona iyi geldiğinin gösterilmesini de dikkate aldığımızda diyetin psikiyatrik hastalıklar için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor” diyor.

Dr. Cosmo Hallstrom da “Abur cubur yiyecekler sadece beden sağlığı için değil ruh sağlığı için de zararlıdır” diyor ve ekliyor:

Bağırsakların ve beynin kimyası birbirine çok benziyor ve budan dolayı da bağırsakları etkileyen şeylerin beyni de etkilemesi sürpriz değil”.

Gelelim neticeye

Sağlıklı beslenme bir bütündür ve adı da “adam gibi beslenme” dir.

Adam gibi beslenenler sağlıklı yaşar, hastalıklardan uzak kalırlar.

Dalak için ayrı, kulak için ayrı, dudak için ayrı beslenme olmaz.

Kaynak:

1.https://www.nature.com/articles/s41380-018-0237-8

2.https://www.theguardian.com/society/2018/sep/26/eating-junk-food-raises-risk-of-depression-says-multi-country-study?CMP=share_btn_tw

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. CANAN KARATAY dedi ki:

    Vücudumuzda bir tek dolaşım vardır.

    Dolaşımdaki kan en ücra hücrelere dek, besin ya da toksinleri taşır durur.

    Abur-cuburlardaki, toksinler vücudumuzdaki her bir hücreye ulaşır.

    Abur-cuburlarda AŞIRI OLARAK BULUNAN, fabrikadan çıkan her yiyecekte aşırı miktarda bulunan, kimyasal boyalar, kimyasal kokular, kimyasal tüm katkılar, tatlandırıcılar ve şekerler her hücremize ulaşır.

    Organizma tüm bu toksinleri kullanamaz, onları hücrelerimizden uzaklaştırmak için, onları vücudumuzdan def etmek için, savaşır durur.

    Bebeklikten itibaren, çocukluktan itibaren, gençliğimizden itibaren tüm hayatımız boyunca da bu savaş sürüp gider. Bizler farkında bile olmadan…

    Sağlık sorunları ve Hastalıklar birer birer ortaya
    çıkmaya başlayınca da, GENETİK diyerek, rahatlarız.

    GENETİKMİŞ diye kandırılmış oluruz. Oysa hiç biri genetik değildir…

    KRONİK DEJENERATİF HASTALIKLAR GENETİK DEĞİLDİR.

    Ruh ve beden biribirinden tabii ki ayrılamaz. Barsaklar ve beyin, kalp, akciğer, karaciğer, pankreas, göz, kulak, boyun, tiroid, böbrekler, yumurtalıklar, testisler, prostatlar, kaslar, sinirler vs.birbirinden ayrılamaz.

    Ayırmak mümkün mü? Hepsine aynı kan ile aynı işe yaramayan, üstelik zarar veren, toksinler gidiyor!

    Organlarda oluşan bozuklukların temelinde tek bir ortak payda bulunuyor:

    KRONİK İNFLAMASYON

    HASTALIKLARI BİRBİRİNDEN AYIRMAK MÜMKÜN DEĞİL AMA ÖNLEMEK MÜMKÜN.

    ÖNLEMEK YALNIZ KENDİ ELİMİZDE, KİMSENİN ELİNDE DEĞİL.

    Dr. Karatay’ın ya da başka bir hekimin elinde değil.

    AKLIMIZI BAŞIMIZA ALALIM, BAŞIMIZA!

Siz de yorumunuzu paylaşın: