HOMOEPATİ ÇAĞI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
SERDAR AKİNAN

Akşam gazetesinden Serdar Akinan‘ ın köşe yazısı:

Son aylardaki stres ve tempodan ötürü bağışıklık sistemim oldukça zayıflamıştı. Bir yandan yüksek kolesterol öte taraftan karaciğer yağlanması başlı başına ciddi bir sağlık sorunu yaratıyordu. Aylar önce bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştığım İsveçli şaman Asa Andresson bana verilen tüm ilaçları çöpe attırmış ve homeopati önermişti. Onun tavsiye ettiği homeopati ilaçlarını uygulamaya başladım. Dr. Bach’ın çiçek özlerinden yaptığı bana özel karışım ve Hepaten adlı bir Tibet bitkisi birkaç haftada beni toparladı. Statin grubu ilaçları terk etmek öncelikle karaciğerimi rahatlattı. Aynı şekilde karaciğerime saldıran anti depresanları da çöpe attım.

Sonra modern tıp üzerine araştırmaya başladım. Modern tıbbın sağlıklı insanlardan hasta yaratma serüveni bana çok çarpıcı geldi. Mesela Der Spiegel’de çıkan bir makale bu konuda çarpıcı örnekler veriyor:

Modern tıp, tıp dernekleri ve ilaç firmaları sağlıklı insan tanımayan yeni bir yüzyılın başlangıcını ilan ettiler.

Evrensel platformda çalışan ilaç kuruluşları ve uluslararası tıp dernekleri sağlığı yeniden irdeliyorlar.

Yaşamdaki doğal değişimler, normalden çok az bir farklılık gösteren özellikler ve davranış biçimleri hastalık olarak tanıtılıyor. Yeni keşfedilen hastalıklarla ilgili araştırmaların sponsorluklarını üstlenen ilaç firmaları, bu sayede ürünleri için yeni pazarlar elde ediyorlar.

Bulaşıcı hastalık, sendrom, çeşitli bozukluklar vb gibi yaklaşık olarak 30.000 yeni hastalık keşfedildi. Artık her hastalığın bir ilacı olduğu gibi her ilacın da bir hastalığı var!

Uzmanlar en azından 60.000 ameliyatın gereksiz olduğunu söylemelerine rağmen, sadece  Almanya’da her yıl 160.000 rahim alınmakta.
İlaç şirketleri gelirlerinin ve personelinin neredeyse üçte birini ilaçlarını pazarlamak için kullanırlar. Anti depresanlar başlı başına milyar dolarlık bir pazar ve muazzam bir pazarlama faaliyetidir.

Fransa ve İsviçre gibi bazı ülkelerdeki eczanelerde Homeopati ürünleri bulunuyor. Homeopati, bedenin kendi iyileşme gücünü harekete geçiren bir şifa yöntemidir. ‘Benzeri benzer ile tedavi’, yani ‘Similia similibus currentur’ (benzer benzeri tedavi eder) homeopatinin temel yasasıdır. Buna göre, herhangi bir madde sağlıklı bir kişide hastalık belirtileri oluşmasına yol açıyorsa, aynı hastalık belirtilerini gösteren bir hasta o maddeyle tedavi edilebilir. Cerrahi müdahale gerektiren durumların dışındaki hastalıkların büyük çoğunluğunda homeopati kullanılabilir.

Mesela iki gün önce o eczanelerden birinden sıvı organik saf Aloe Vera aldım. Günde üç defa ikişer kaşık içtim. Anti enflamatuar özelliği bir yana… Aloe Vera müthiş bir vitamin, mineral ve eser element deposu. 48 saat geçmeden etkisini hissetmeye başladım. Tüm bunları neden yazıyorum? Sağlık meselesi modern tıp, tıp dernekleri ve ilaç firmalarının endüstrileşmesi nedeniyle yığınları esir almış vaziyette… Bugün ‘Arap Baharı’ olarak sunulan kalkışma aslında İzlanda’da, Yunanistan’da, İspanya’da, İngiltere’de de yaşanıyor. Küresel kapitalizm paradigması insanlığa adil bir çözüm sunamadı ve çöküyor. Sağlık bu çöküşün sadece bir ayağıdır. İfşa edilesi çok günahı vardır.

Kaynak: https://www.aksam.com.tr/yazarlar/serdar-akinan/homeopati-cagi-2400y/haber-191795

***

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Sinan Aslan dedi ki:

    Selamlar,Aloe vera icmenizin homeopati ile ilgisini anlamadim.Homeopati insanlara yuzde yuz iyilesme garantisi veriyor mu?

  2. kamuran dedi ki:

    HOMEOPATİ’ NİN HİÇBİR BİLİMSEL TEMELİ YOKTUR başlıklı yazınızı da okumuştum. plasebo etkisi mi var acaba?

Siz de yorumunuzu paylaşın: