Canan Karatay hakkında suç duyurusunda bulunan Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, obezite ve diyabetteki artıştan kendini sorumlu tutarak “kendisi için de suç duyurusunda” bulunmalıdır. Bilimsel kuruluşlar, haklılıklarını mahkeme yoluyla değil kendi araştırmaları, bilimsel verileriyle ispatlamalıdırlar.

Kalp yetersizliği ve kalp durması olan yüksek riskli hastalarda 30 günlük ölüm oranlarının doktorların kardiyoloji toplantılarına gittikleri günlerde daha düşük olduğu, kalp krizi geçiren yüksek riskli hastalara daha az koroner girişim yapıldığı ortaya çıktı. “Bayi toplantısı” diye alay ettiğim kongrelerin bu faydasını düşünmemişim, özür diliyorum.

Medimagazin’ de Prof. Dr. Cihat Ünlü‘ nün yazısı: Ekim ayı içerisinde Alman Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (DGGG)’nin 60. büyük kongresi yapıldı. Savaş yılları dışında 130 yıldır, her iki yılda bir yapılan bu kongreye 4 bin civarında hekim katıldı. DGGG, uzun yıllar jinekoloji bilimini yönlendirmiş olan dünyanın en köklü derneklerinden biridir. Hâlen Almanya, İsviçre, Avusturya gibi […]

Ülker, 24 milyon $’ ı ülkemizde bir kuruluşa bağışlamamakta son derecede haklı çünkü bizde maalesef “bilimsel araştırma yapılmıyor”. İş bununla kalsa gene iyi; esas “acı gerçek” öğretim üyelerinin kendilerini “bilim adamı” yaptıklarını ise “bilimsel araştırma” sanmaları! Bu para bizde hebâ olup giderdi.

Aşırı teşhisten en çok nasibini alan hastalıklardan biri de astım. “Astımları olmadığı hâlde astım teşhisi konan” insanların sayısı her gün katlanarak artıyor. Neredeyse her öksürene, nefes alamıyorum diyene astım teşhisi konup eline bir torba ilaç tutuşturuluyor. Başta gelen “suç aleti” de solunum fonksiyon testleri.