BİLİM DİYEREK ELLERİNİZİ ÇEKİN ÜZERİMİZDEN

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Canan Karatay‘ ın yazısı:

Ana baba doğal, sağlıklı beslendikce, sağlıklı doğal toksik kimyasalları vücutlarına sokmadıkca, sağlıklı yaşadıkca, sağlıklı bebekler dünyaya gelecektir, sağlıklı ortamda iyilik ve sağlıkla yaşayıp büyüyeceklerdir VE MUTLU OLACAKLARDIR.
Doğa bu şekilde asırlardan beri programlamıştır olayları. Size ne oluyor da doğaya müdahale ediyorsunuz, siz kimsiniz siz nesiniz? Sağlık bakanlığına aklınızı kiraya vermişsiniz? Mefisto gibi?

Anne rahminden itibaren sağlık bakanlığının ya olursa diye tutturarak, tarama uygulamaları ROKEFELLER TIBBI gereğidir. Taramalar vs hikayedir.ERKEN TEŞHİS BÜYÜK YALANIYLA BİR HASTALIK BULUP İNSANLARI korkutma amaçlı uygulamadan başka bir şey değildir, anlayana.Hastalık yaratarak tedavi amaçlıdır, HASTAYI iyileştirme amaçlı değildir! Hasta, yani insan varlığı kimsenin umurunda bile değildir. Yalan mı?

Hastalıkları önleme, iyilik sağlık bahşetme sizlerin derdiniz değildir. Siz kimsiniz ki, taramayı mecbur kılıyorsunuz, kola vurulan sıvıları, Hess kodlarını zorunlu kılıyorsunuz vatandaşlara? Gebelere şeker yüklüyorsunuz, gebelere tetanoz aşılarını zorunlu kılıyorsunuz. Ana rahmindeki 600-650 gr fetusa zarar vermiyor musunuzmu bu uygulamayla? Gebelik en mutlu en fizyolojik bir süreç olduğu halde her gebeye neden hasta muamelesi yapıyorsunuz? Gençlerin mutlu ana baba adaylarının dünyalarını karartıyorsunuz?

İnsanların neden kendi doğal yaşamları içinde, doğal yaşayıp büyümelerine ket vuruyorsunuz, neden bizleri rahat bırakmıyorsunuz? İLLA hastalanacaksınız demek doğru bir yaklaşım mı oluyor? Koruma bu mu oluyor sizce?

ÖNCE ZARAR VERMEYECEKSİNİZ EFENDİLER! ZARAR VERMEYECEKSİNİZ!

SİZLER BÖYLE DAVRANDIKCA RUHUMUZA, BEDENİMİZE, BEBEKLERİMİZE VE YAŞANTIMIZA ZARAR VERİYORSUNUZ. BUNUN FARKINDAMISINIZ SİZ? NEREDE?

BİLİM DİYEREK ELLERİNİZİ ÇEKİN ÜZERİMİZDEN. HANGİ BİLİMİ UYGULADIĞINIZIN
FARKINDAMISINIZ SİZ? ROKEFELLER BİLİMİ Mİ DEDİNİZ? VAH VAH!

Yıllardan beri vücutlara vurulan bu kadar aşılar, şeker yüklemeleri, gardasil de, grafene de dahil buna, bu kadar tarama, torba torba ilaçlar vs. peki bütün bu hastalıklar, bu kadar ani ölümler, turbo kanserler, pıhtılar, alzheimer, parkinson, depresyon, kolitler, haşimatolar, tiroid nodülleri, tiroid kanserleri, mide ülserleri, pankreas kanserleri,karaciğer kanserleri, artritler, genç yaşlarda kalp krizleri, felçler, beyin kanamaları, SMA’lar, ALS’ler, kan kanserleri, uyuzlar, sedefler, zonalar, karditler, perikarditler, diyabet 1 ve 2 ve ara diyabet(ne demek se ?) denilen hastalıklar, kısırlıklar, erken menapozlar, erkeklerde sperm azlığı, çocuklarda erken miyopiler, polikistik over sendromları, erken menarşlar, genç hanımlarımızın bir ayda 3-4 kez adet görmeleri, meme kanserleri, prostat kanserleri, rahim kanserleri
barsak kanserleri, oto-immün bütün hastalıklar daha ne kadar sayayım bilmiyorum ki?.

Neden arttı? NEDEN? Bu hastalıkların Sayın uzmanlarına sormak istiyorum?

Hiç mi sizi rahatsız etmiyor bu aşırı derede artışlar, aşırı derece beklenmeyen erken ölümler? Erken teşhis diye yapılan taramalar işe yaramıyor o zaman değil mii sayın uzmanlar? İnsanları kandırarak, insanları korkutarak, panikleterek, insanları zorlayarak erken teşhis diye yapılan uygulamalar yalan ve dolan olmuyor mu sizce?

İnsan vücudu kendini korumaya programlanmıştır! Kendi haline bırakıldığında, sizler tarafından sürekli kurcalanmadığı takdirde, insan ve çocuk vücudu kendini toparlayacaktır, biraz izin verirseniz tabii, hücrelerin, organizmaların doğal gelişme ve koruma süreçlerini bozmazsanız tabii.

Dereler ıslah edildi de ne oldu? Bir faydası oldu mu? Orada da doğaya zarar verilmedi mi sizce?

Cumhuriyetin ilk yıllarında gördüğümüz hastalıkların tümü yok edilmiştir. Bitap düşmüş toplumlarda bunları görmemiz doğaldır, tabii ki müdahale edilecektir. Savaş yaşayan her toplumda bu gibi hastalık ve salgınla mücadele edilecektir, nitekim ettik de.

Acil durumlarda tabii ki müdahale edip, tedavi edeceğiz hastalarımızı. Acil hastalara tabii ki ilaç vereceğiz kısa bir süre, konumuz şimdi bu değil.Konumuz gereksiz olan lüzumsuz olan yaygın uygulamalar.

Ama şimdi durum aynı değil, sizler birer hasta adayısınız, ileride bu hastalık sizde de çıkacak diye diye programların uygulanması yerine, Hastalanmamayı, iyilikle mutlu olarak yaşamayı neden uygulamıyoruz? Neden uygulatılmıyor? Sorgulamamız gerek miyormu?

EN KOLAY, ve EN UCUZ YOL BUDUR EFENDİM.

TEK SORUN KAZANÇ KAPISI OLMAMASIDIR!

Karatay’ın 5G’sinden uzak BİR YAŞAM DİLİYORUM HERKESE, iyi ve sağlıklı kalalım diye:

1. GLUKOZ
2. GLUTAMATE
3. GLUTEN
4. GRAFENE
5. GARDASİL

SADİ ŞİRAZİ DİYOR Kİ:

‘BİLDİĞİNİZ DOĞRULARI ÇEKİNMEDEN DİLE GETİRİN, SİZE İNANMAYAN CAHİLLER SONUNDA PİŞMAN OLACAKLARDIR’

Yazı için 4 yorum yapılmış:

  1. CANAN KARATAY dedi ki:

    Bakan duyurmuş, 5G’ye geçilecekmiş yakında.

    O halde Karatay 6G’ye dikkat çekmeli.
    5G geride kaldıda.

    1. GLUKOZ
    2. GLUTAMATE
    3. GLUTEN
    4. GRAFENE
    5. GARDASİL
    6. GLYSOPHATE

    Karatay’ın 6G’si uygulanırsa, hasta olmamak mümkündür.

    Önlenebilir hastalıları önlemek mümkündür.

    Önlenebilir hastalıkların hiç biri, ilaçlarla, taramalarla, sıvılarla önlenemez.

  2. Müderris Tabib dedi ki:

    ANLATILMAYAN ÖĞRETİLMEYEN DEĞERLER

    Esad Feyzi Bey

    Vikipedi, özgür ansiklopedi
    Dr. Esad Feyzi Bey (1874- Kasım 1901), Türk hekim.
    X ışınlarını Osmanlı İmparatorluğu’nda tıbbi anlamda uygulayan ilk kişidir; Türkiye’de radyolojinin öncüsü olarak anılır. O sırada tıp öğrencisi olan Esad Feyzi bu uygulamayı, röntgen’in keşfinden sadece birkaç ay sonra gerçekleştirmiş ve Türkiye’deki ilk röntgen filmlerini çekmiştir.
    Yaşamı
    1874 yılında babasının görevli olduğu Gemlik’in
    Pazarköy Nahiyesi Gönenç Köyü’nde doğdu.[1] Babası, Üsküdarlı kolağası Feyzi Ağa idi.
    İstanbul’da öğrenim gördü. Davutpaşa Askeri Rüştiyesi’ni ve Tıbbiye İdadisi’ni bitirdi. Bütün fen dersleri ve özellikle fizik derslerine çok
    meraklı bir öğrenci idi.[1] Öğrenimine Mekteb-i
    Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’de devam etti. Bu
    okulda Antranik Paşa’dan fizik, Vasil Naum Paşa
    ve Dr. Ali Rıza Bey’den kimya, İbrahim Lûtfi
    Bey’den jeoloji ve mineraloji dersi aldı. Hocası
    İbrahim Lütfü Bey’in jeoloji ve mineroloji ders
    notlarını, Fransızca kaynaklardan yaptığı
    araştırmaları ile zenginleştirerek, İlm-i Maadin (Mineroloji) ve İlmü’l Arz (Jeoloji) isimleriyle iki cilt halinde 1893 yılında bastırdı. Kitabı yeni kaynaklar ve bilgiler ekleyerek 1898’de yeniden
    bastırmıştır.[2]
    Öğrenciliği sırasında 8 Kasım 1895 tarihinde Alman fizikçi Wilhelm Conrad Röntgen, Würzburg Üniversitesi fizik laboratuvarında, X ışınlarını keşfetmiş; 17 paragraflık raporunu 28 Aralık 1895’te Yeni bir çeşit ışın üzerine ismiyle Würzburg Fizik Derneği’nde sunmuştu. Bildiride, karısı Anna Bertha Ludwig Röntgen’in el röntgen filmi de yer almaktaydı. Bu keşif, tüm
    dünyada heyecan uyandırdı.[3] Esad Feyzi Semaine Médicale isimli Fransızca tıp dergisinde “Prof. Röntgen ve opak cisimlerin içinin fotoğraflanması” başlıklı makaleyi okuduktan sonra

    Dr. Esad Feyzi Bey
    Doğum 1874
    Gönenç Köyü, Pazarköy Nahiyesi,
    Gemlik, Osmanlı İmparatorluğu Ölüm 1901
    Milliyet Türk
    Kariyeri
    Dalı Radyoloji

    https://tr.w“k”ped”a.org/w”k”/Esad_Feyz”_Bey Sayfa 1 / 3
    Esad Feyz” Bey – V”k”ped” 7.03.2024 19:25
    kimya laboratuvarında Vasil Naum Paşa ve Ali Rıza
    Bey[3] ile röntgen cihazı kurup röntgen filmi çekme denemelerine başladı. Onların çalışmasını izleyen tıbbiye üçüncü sınıf öğrencisi Akil Muhtar’ın elinin röntgenini çekerek Türkiye’de X ışını ile ilk radyografiyi gerçekleştirdi. Esad Feyzi, çalışmalarına daha sonra Rıfat Osman ile devam etti. Birlikte el, parmak, kol, para çantası, madeni para gibi cisimlerin
    X ışınlarıyla görüntülerini almayı başardılar.[2] Cemil Topuzlu Paşa, Ferik Cemil ve tüm Tıbbiye hocalarından destek gördü.
    1897 yılında başlayan Osmanlı-Yunan savaşı sırasında Yıldız’daki Askeri Hastane’ye sevk edilmiş ağır yaralıların bedenindeki yeri bilinmeyen kurşun ve mermi parçalarının tespiti için “bilinmeyen şualar cihazını” kullanmak üzere gerekli izinleri aldı. Arkadaşı Rıfat Osman’la birlikte ilk hastaları Boyabatlı Mehmed adlı er idi. Çektikleri röntgenle askerin sağ bileğindeki şarapnelin yerini Cemil Paşa’ya bildirip ameliyatı kolaylaştırdılar. Boyabatlı er Mehmed’in el radyografileri Servet-i Fünun’da yayınlandı. Çektikleri resimler Cemil Paşa tarafından Sultan Abdülhamid’e takdim edildi. Bunun dünya tıp tarihinde savaş yaralıları üzerinde yapılan ilk röntgen uygulaması
    olduğu kabul edilir.[3] Esad Feyzi ve Rıfat Osman, daha sonra birçok savaş yaralısının kırık çıkıklarını, vücutlarına saplanmış olan mermi çekirdeklerini, şarapnel gibi mermi parçalarını radyografik olarak tespit edip tedavilerinin başarılı olmasında rol
    “Beş aylık bir ceninin oluşmaya başlayan organlarının hangi noktaları kemik hâlinde ve hangi noktaları tamamıyla kıkırdak halinde olduğunu gösteren resimdir” altyazılı bu röntgen, Abdülhamid’in Yıldız Albümlerinde yer alır.
    oynadı.[1] Çalışmaları, İstanbul’daki Yıldız Askeri
    Hastanesi’ne gönderilen Alman Kızılhaç Heyeti
    başkanı Hermann Küttner tarafından Alman
    İmparatoru Kaiser II. Wilhelm’e rapor edildi. Bunun üzerine imparator fabrika yapımı bir
    röntgen cihazını Osmanlı İmparatorluğu’na hediye etmiştir.[3]
    Dr. Feyzi Bey, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’den 1897 yılında yüzbaşı rütbesi ile mezun oldu. Askeri Tıbbiye’de önce fizik ilmi dersi muallim yardımcılığına, sonra Sivil Tıbbiye’de jeoloji ve mineraloji ilimleri dersi muallim vekilliğine getirildi Röntgen ışınlarının Tıbbiye’nin resmî ders programına girmesine önayak oldu. Çalışmalarını hayatının sonuna kadar Cerrah Cemil
    Topuzlu Paşa’nın cerrahi kliniği içinde açılan röntgen kliniğinde sürdürdü.[1]
    X ışını ile ilgili çalışmalarını bir kitapta topladı: Röntgen Şu’a’atı ve Tatbikat-ı Tıbbiye ve
    Cerrahiyesi (röntgen ışınlarının tıbbi ve cerrahi uygulaması). Türkiye’de röntgen ışınları
    hakkında yazılan ilk kitap olan bu el yazması eser, 1898’de tamamlanmıştır.[3] Tek nüsha olan bu eser İstanbul Üniversitesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Müzesi’ndedir. Esad Feyzi,1899’da “Röntgen Şu’a’atının Suret-i İhtihsali, Havvası, Mahiyeti, Tatbikat-ı Tıb-biyesi” adlı uzun
    https://tr.w“k”ped”a.org/w”k”/Esad_Feyz”_Bey Sayfa 2 / 3

    Esad Feyz” Bey – V”k”ped” 7.03.2024 19:25
    makalesini yayınladı. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane İdadisi üçüncü sınıf müfredatı için “Hikmet-i Tabi’yye-i İptidaiyye” adlı kitabı yazmaya başladı; ancak bu eseri tamamlayamadı. Yüzünde çıkan bir yaranın hızla ilerlemesi ve kan dolaşımına yayılması sonucu Kasım 1901’de menenjitten öldü.
    Kaynakça
    1. ^ a b c d Besim, Aytekin (2018). Dr. Esad Feyzi Bey : Türk radyolojisinin öncüsü (https://www .turkrad.org.tr/assets/2018/Esad-Fevzi-Bey.pdf) (PDF). C. Çınar Başekim. Eskişehir.
    ISBN 978-605-9393-66-9. OCLC 1110592317 (https://www.worldcat.org/oclc/1110592317). 4 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (https://web.archive.org/web/20210104051855/ https://www.turkrad.org.tr/assets/2018/Esad-Fevzi-Bey.pdf) (PDF). Erişim tarihi: 7 Mart 2021.
    2. ^ a b “Ülkemiz ve Dünya Radyolojisine Katkılarıyla Dr. Esad Feyzi” (https://web.archive.org/ web/20210726212515/https://www.researchgate.net/profile/Yesim-Ulman/publication/270509 636_Ulkemiz_ve_Dunya_Radyolojisine_Katkilariyla_Dr_Esad_Feyzi/links/54ac30020cf2479 c2ee77c0d/Ulkemiz-ve-Dunya-Radyolojisine-Katkilariyla-Dr-Esad-Feyzi.pdf) (PDF). Doktor. 2006. 26 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından (https://www.researchgate.net/profile/Yesim- Ulman/publication/270509636_Ulkemiz_ve_Dunya_Radyolojisine_Katkilariyla_Dr_Esad_Fe yzi/links/54ac30020cf2479c2ee77c0d/Ulkemiz-ve-Dunya-Radyolojisine-Katkilariyla-Dr-Esad- Feyzi.pdf) (PDF) arşivlendi.
    3. ^ a b c d e Özlen, Fatma (Ekim 2014). “Ve insan kendi içini gördü!” (https://web.archive.org/w eb/20211108080000/https://tarihdergi.com/ve-insan-kendi-icini-gordu/). #tarih dergisi. 8 Kasım 2021 tarihinde kaynağından (https://tarihdergi.com/ve-insan-kendi-icini-gordu/) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Kasım 2021.
    “https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Esad_Feyzi_Bey&oldid=30275586” sayfasından alınmıştır

  3. Osman Yüksel Serdengeçdi dedi ki:

    Kaç yıldır bu işin içindeyim, bu kadar meraklıyım, adını ilk defa duydum.
    Müslüman türk değil de ecnebi olsa idi böyle mi olurdu?
    Merhum Esad Feyzi, 27 yaşında gencecik yaşında menenjitden ölmüş?!!
    Sakın aldığı şuaların immün yetmezliğe sebeb olmasından olmasın??

  4. Osman Yüksel Serdengeçdi dedi ki:

    Ya Safiye Hüseyin??
    Her yerde Florıns bilmem kim yazıyorsunuz da bu mübarek kadını neden anmıyorsunuz?
    Buyrun Kerime Yıldız hanımefendinin kaleminden;

    https://www.tyb.org.tr/mobi/safiye-huseyin-ve-florence-nightingale-18170yy.htm

Siz de yorumunuzu paylaşın: