KANITA DAYALI TIP ASLINDA ENDÜSTRİ MENFAATİNE DAYALI TIPTIR

Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Bülent Topuz’ un “Kanıta dayalı tıp; popüler tıp” başlıklı yazısından bir okuyucum sayesinde haberdar oldum (1).
Yazarı önce gazeteci sandım ama ifadelerinden şüphelendim ve biraz araştırınca da (Allah Google Hazretlerinden razı olsun!) Pamukkale Üniversitesi’nde KBB Anabilim Dalında öğretim üyesi olduğunu öğrendim.
Böyle olunca da cevap vermem kaçınılmaz oldu:
BİR: Yazarın overdiagnosis (aşırı veya gereksiz teşhis) ve overtreatment (aşırı veya gereksiz tedavi) mefhumlarından tamamen habersiz olduğu anlaşılıyor; bunları biliyor olsaydı yazısında mutlaka bahsetmesi icap ederdi.
Buna şaşırmadım çünkü bilim dünyamızdan birçok kişinin bu mefhumları duymamış olmalarına çok rastladım.
Acı ama gerçek, çok sık kullandığım bu bilimsel tabirler dolayısıyla Medimagazin sitesi bile beni “doktorları gereksiz teşhis koymakla” suçladı.
Overdiagnosis, bir insana yaşadığı sürece herhangi bir belirtiye yol açmayacak, ölümüne sebep olmayacak bir hastalığın teşhisi demek.
Kanser teşhis edilip de tedavisiz bırakmak mümkün olmadığı için de duruma göre ameliyat, kemoterapi ve radyoterapi çoğu zaman Allah’ ın emri oluyor (overtreatment) ve insanlar bu tedavilerin ölüme kadar varabilen risklerine maruz kalıyorlar.
Meme ve prostat kanseri taramalarının sadece teşhisleri artırdığı ama bu hastalıklardan ölümleri azaltmadığının net olarak ortaya çıkmasından bu yana bu taramaların herkese değil sadece belirli risk gruplarına yapılması hatta tamamen kaldırılması tavsiye edilmeye başlandı.
Bunlar, bin bir çeşit kanserin birkaç tanesi falan değil. Geçen sene yayınlanan ve Danimarka’ da yapılan bir araştırmada her üç meme kanseri teşhisinden birinin overdiagnosis olduğu ortaya çıkmıştı.
Amerikan Üroloji Derneği de PSA taramalarını tavsiye etmekten vaz geçtiğini açıkladı.
Başta USA olmak üzere gelişmiş ülkelerde bu taramalar artık “dayatılmıyor”, fayda ve riskleri anlatılarak kabul edenler tarama programına dâhil ediliyor.
İKİ: “Tıbbın muğlak alanları” diyor ki esas “muğlak” olan bu tanımlamanın ta kendisidir.
İşin esasında tıbbın neredeyse her sahası muğlaktır ve zaten tıp da muğlak olmasıyla maruftur, bu yüzden de tadından yenmez.
ÜÇ: Yazarın “kanıta dayalı tıbbı” da iyi kavramadığı anlaşılıyor.
Kulağa çok hoş gelen “kanıta dayalı tıp”, randomize kontrollü araştırmalara ve bunların meta analizlerine dayanır ama bunların çok büyük sıkıntıları vardır.
Birincisi, bunların neredeyse tamamına yakını bu çalışmalardan bir kazanç elde etmeyi amaçlayan tıp endüstrisinin desteği ile yapılır, dolayısıyla sonuçlarına çok ihtiyatla yaklaşmak gerekir.
İkincisi, insanlar üzerinde yapılan her türlü tıp araştırmasının tam bir dürüstlükle yapılmış olsa bile yanlış ve yanıltıcı olma ihtimalleri vardır.
Tıbbın yanlışlanabilir bir bilim olarak da tarif edildiğini hatırlatırım.
Üçüncüsü, bu kanıtlar o zaman için geçerlidir, bunlar daha sonra tamamen değişebilir.
Dördüncüsü, her tıbbi durum için kanıt bulmak mümkün olmadığı gibi, kanıtların da kuvvetlisi, orta dereceli olanı ve zayıfı vardır.
Kanıta dayalı tıbbı ben “endüstrinin menfaatlerine dayalı tıp” olarak kabul ediyorum.
Lancet editörlerinden Horton’ un “Tıp dergilerindeki yayınların en az yarısı doğru değildir” ifadesi zaten kanıta dayalı tıbbın tüm foyasını gözler önüne seriyor.
DÖRT: Kusura bakmasın, bizim “tıbbın muğlak konuları konuşulsun” gibi bir beyanımız yok.
Biz tıbbın her konusunu konuşmaya hazırız ve zaten de konuşuyoruz ve yazıyoruz.
Sitemdeki yazılarımı incelerse bunu daha iyi anlayacaktır.
Yazarın, kapağını açmadığı kitabımı tenkit eden güruhtan herhangi bir farkı yok.
BEŞ: Tıpla ilgili tartışmalar tam da halkın gözü önünde yapılmalıdır, kapalı kapılar arkasında politikacılar konuşur.
Bu, gerçeklerin ortaya dökülmesini istemeyenlerin bir taktiğidir.
Kimseden gizlimiz saklımız, kafamızda arka bahçemiz yok.
ALTI: Popüler tıp tabirinden sağlık ve tıpla ilgili bilgilerin halka anlayabilecekleri bir dille anlatılmasını anlıyorum ve bunu çok mühimsiyorum.
Evet, ben bir popüler tıp yazarıyım ve bununla gurur duyuyorum.
Gelelim neticeye
BİR: Keşke gerçek manada, herkesin itimat edebileceği, kimsenin itiraz edemeyeceği bir “kanıta dayalı tıp” olsaydı.
O zaman icra-i tababet de çok kolaylaşır ve herkes “tabip” olabilirdi, hatta tıp fakültelerine bile gerek kalmayabilirdi.
İKİ: Kanıta dayalı veya başka bir ifade ile endüstrinin menfaatlerine dayalı tıbba güvenmiyorum ama isteyen tabii ki güvenebilir.
ÜÇ: Tıbbi kararların önce akıl ve mantık, sonra genel tıp prensipleri, daha sonra tecrübe ve şefkat ve nihayet kanıta dayalı tıbba göre alınması daha doğrudur.
Not: Yazıma bahusus literatür koymadım; sayın yazar ve yazdıklarımın bilimsel kaynaklarını merak edenler bunların tümünü yazılarımda arayıp bulabilirler. Öyle hazıra konmak yok!
Kaynak: http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/12/14/hakkimda/kanita-dayali-tip-populer-tip/
***
EK 1 (8.7.2021): En yaygın elektif ortopedik müdahaleler, çoğunlukla randomize kontrollü çalışmaların eksikliği sebebiyle, hali hazırda mevcut yüksek kaliteli kanıtlarla desteklenmemektedir. Kaynak: https://www.bmj.com/content/374/bmj.n1511
***
EK 2 (13.4.2022): ASEEM MALHOTRA “‘İlaçlara aykırı görüşleri ifade etmek, kanıtlar sunmak sadece çok zor değil, kişinin kariyeri için tehlikeli olabilir. İlaç şirketleri, eleştirmenlerden intikam almak için PR firmalarını işe sokuyor. Sonuç, eleştirmenlerin itibarını zedelemek için karalama kampanyalarıdır.”
Kaynak: https://twitter.com/drahmetrasim/status/1514086660081950724?s=20&t=vMy1rSZWRTBClybDlvp2hw
***
EK 3 (18.6.2022): FERHAT ARSLAN “Bu akademik dergi dünyasının dokunulmaz ve rüşvete tamamen kapalı bir alan olduğunu düşünen var mı? Mesela nobel alan bazı insanların bugünkü akademik performans değerlendirmeleri ile Anadolu’daki tıp fakültelerine dahi alınamayacaklarını biliniz. Bilim değil Dergicilik! Olan bu”
“O yüzden her yazılan şeyin altına kaynak diye yazan kafasız tayfaya bir defa daha söyleyelim. Kaynak pis kaynak! Ayrıca sen su ile pisliği ayırd edebilecek yeteneğe de sahip değilsin. Elinde ne var. P diye bir rakam O rakama ahmak kandıran diyorum ben.”
“En iyi dergiler ilaç firmaları ve dolaylı şirketlerle finanse edilir. Bugün için kanıta dayalı tıp pratiğinin en güvenilir yönü olan randomize kontrollü çalışmalar çoğunlukla ilaç firmaları tarafından yapılır. Bağımsız yapılanlar aynı süreçte hazırlanan rehberler alınmaz.”
“Veri çarpıtılır, saklanır. Metaanaliz şirketleri kurulur. İnsanlar bağımsız çalışmalar yapamadın diye zorunlu kayıt sistemlerine geçirilmeyen çalışmalar yayınlanmaz. Vicdanlı editörler editorial denen yazı türleri ile bunları hafifletmeye çalışır ama nafile!”
“İşte bu yüzden akademik indekslerde Rusların dergileri pek yer almaz. Çin dergilerinin bazıları amerikadan İngiltere den yayınlanır onlar sizi aldatmasın. Bundan kurtulamazsınız. Bir akademisyen diğer akademisyene özgün düşünce sormuyor. Makale sayısı soruyor.”
“İngilizce seviyesini soruyor. Bunların düzenlediği kongrelerde kaç konuşma yaptı onu soruyor. Uyduruk posterleri soruyor. Elbette bunlar bir yere kadar kalite ölçütü ama kalitenin en üst seviyesi bile bağımsız değil işte bunu anlayın”
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1538044871541497856?s=20&t=zP6VjB_tTQkdqTacsOLLeg
***
EK 4 (23.6.2022): Industry sponsorship bias in cost effectiveness analysis: registry based analysis: Yeni bir ilaç veya sağlık teknolojisiyle ilgili endüstri destekli çalışmaların, çeşitli hastalıklarda bağımsız çalışmalara göre ‘maliyet-etkin’ bulunma ihtimali daha yüksektir: https://www.bmj.com/content/377/bmj-2021-069573
***
Süper bir yazı
HANGİ TIP?
Bir yazar, son yıllarda POPÜLER TIP diye bir kavram çıktığını belirtiyor ve popüler tıbbın en bilinenlerinin Canan Efendigil Karatay, Ahmet Rasim Küçükusta, ve Yavuz Dizdar olduğunu söylüyor.
POPÜLER TIP terimini MAGAZİNSEL TIP manasında kullanıyorsanız Canan Efendigil Karatay, Ahmet Rasim Küçükusta, ve Yavuz Dizdar’ı bu terimle tanımlamış olmazsınız.
Popüler kelimesini “halk tarafından rağbet gören, kolaylıkla benimsenebilen” şeklinde kullanıyorsanız, ve de hekimlik mesleğinin ağır ve anlaşılması zor literatürünü daha anlaşılır kılmak ve konuya ilgi duyan topluma tıp konularını açıklayıcı, bilgilendirici şekilde sunmak olarak kullanıyorsanız ne âlâ.
Bugün, tıp eğitiminden başlayarak teşhis ve tedavinin her aşamasında KANITA DAYALI MODERN TIP, tıbba yön veriyor.
MODERN TIP, teknolojinin gelişmesi ve desteği ile de akut hastalıkların tedavisinde gerçekten çok başarılı.
Kronik hastalıklarda ise sadece mevcut durumla ilgileniyor. Sebebi araştırıp yok etmeyip sonucu baskılamakla yetiniyor.
MODERN TIP temsilcileri klavuzlarda yazılanlarla hareket ediyorlar.
GERÇEK TIP temsilcilerinden Profesör Karatay bu duruma şöyle itiraz ediyor :
“Bir aile hekimi, bir uzman, bir doçent, bir profesör aynı klavuza bakarak hareket edeceklerse biz niye profesör oluyoruz?
Biz hoca olarak farklı bir şey söyleyemeyeceksek niye okuyoruz da profesör oluyoruz?”
(Örneğin; Kolestrol ilaçları, şeker yüklemesi, günde 8-10 dilim ekmek gibi klavuz kriterleri konuları v.s.)
GERÇEK TIP temsilcilerinin önerileri doğrultusunda beslenme ve yaşam tarzlarını değiştirerek ilaçlardan ve hastalıklarından kurtulan insanların sonuçlarını ne zaman kanıt olarak göreceğiz?
Bu kanıtlar geçerli değil mi?
Rasim hocanın dediklerini destekliyorum ve yaşıyorum..
Ne tıp fakültesi hocam, Dr. Google yeterdi de artardı. Yazardın şikayetlerini, kanıta dayalı tıp tık tık tık yazardı istediği tetkikleri, gönderirdin sonuçları, yazardı ilaçlarını.