BEYAZ TÜRKLERİN AİLE HEKİMLİĞİ:BUTİK TIP

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
butik tıp

Ülkemizde henüz çok iyi bilinmeyen ama hiç şüphe yok ki önümüzdeki zamanda kendinden mutlaka çok sık söz ettirecek olan butik tıp veya butik hekimlik isimleriyle bilinen yeni bir tıp dalı hızla gelişiyor.

İlk defa USA’da Seattle eyaletinde 1996 senesinde Dr. Howard Maron tarafından düşünülerek uygulanmaya başlanan ve her geçen sene daha da yaygınlaşan butik tıp, elit bir sınıfa sunulan bir çeşit first-class sağlık hizmeti veya ‘her şey dâhil sağlık danışmanlığı’ olarak da tanımlanabilir. Bana kalırsa ‘Beyaz Türklerin Aile Hekimliği’ gibi bir yakıştırma daha uygun olur.

Bugün USA’da 5 bin civarında doktorun butik hekimlik yaptığı biliniyor. Bir araştırmaya göre bu hekimlerin yüzde 66’sı iç hastalıkları uzmanı; bunu aile hekimleri takip ediyor. Son senelerde çocuk hastalıkları uzmanları ve diş hekimlerinden de butik hekimliğe geçenlerin sayısı hızla artmakta.

Butik tıp, her biri belirli sayıda kişinin her türlü sağlık sorunuyla ilgilenen genellikle iki veya üç hekimin bir araya gelmesiyle gerçekleştirilen bir uygulama. Butik tıbbı çok sayıda hekimle uygulayanlar, anlaşmayı aile bazında yapanlar ve hizmetlerini franchising sistemi ile daha da yaygınlaştıranlar bile var.

Butik hekimlerin her biri ortalama 500 kişinin tüm sağlık sorunlarıyla gece gündüz, bayram tatil demeden 24 saat süreyle ilgileniyorlar. Bu hizmet için butik hekimlere her sene birkaç bin dolar ödeme yapılıyor.

Bu parayı ödeyenler butik hekimlere sınırsız sayıda ve istedikleri zaman telefonla veya e-postayla danışma, muayene olma hakkını kazanıyorlar. İlaç tedavilerinin takibi, diyetleri, hayat tarzı ile ilgili değişiklikler, gerekiyorsa konsültasyonlar, hangi tetkiklerin yapılacağı, bunların randevularının alınması butik hekimler tarafından belirleniyor.

Butik hekimlere ödenecek prim, hastanın yaşı, hastalıklarının sayı ve ağırlığı ile istenen hizmetin özelliklerine göre 1.500 ila 20 bin dolar arasında değişiyor. Yaş arttıkça ve kişinin sahip olduğu hastalıklar ağırlaştıkça daha fazla para ödemek gerekiyor.

Doktorun her çağrıldığı zaman hiç itiraz etmeden eve gelmesi veya gerektiğinde hastanede hastasının yanında kalması gibi seçeneklerde ödenecek para elbette daha fazla oluyor. Diyelim ki ülke dışında seyahatte iken sağlığınızla ilgili bir problem ortaya çıktı; hemen butik doktorunuzu arayarak nasıl davranmanız gerektiğini öğrenebiliyorsunuz. Butik doktor sizi şu doktora veya şu hastaneye gidin diye yönlendiriyor; sizi muayene edecek olan doktorla görüşüyor, sağlığınızla ilgili bilgiler veriyor ve bu şekilde en iyi sağlık hizmetini almanıza yardımcı oluyor. Priminiz yeteri kadar yüksekse butik doktor uçağa atlayıp yanınıza da gelebiliyor.

Çok daha yüksek prim ödeyerek doktoru iş seyahatinizde veya tatilinizde yanınıza da alabiliyorsunuz. Butik doktorlara bavullarınızı taşıtabiliyor, sırtınızı kaşıtabiliyor musunuz bilemiyorum ama onları tepe tepe kullanabiliyorsunuz.

Butik hekimliğin avantajları

Butik hekimliğin ekonomik sebeplerle ortaya çıktığı konusunda hiçbir şüphe yok. Gelirler azalırken masrafların ve malpraktis primlerinin artmasının butik tıbbın gelişmesinde çok önemli rolleri olduğu düşünülüyor.

Butik hekimliğin pek çok avantajları var:

BİR: Butik tıp için muayenehaneye, personele ve başka masraflara gerek olmuyor. Sistemin çalışması için birbirinin dilinden anlayan birkaç hekimin bir araya gelmesi, bir cep telefonu ve bir elektronik posta adresi yeterli.

İKİ: USA’da sigorta kapsamında görev yapan doktorlar yılda 3 bin ila 4 bin hastayla ilgilenmek zorunda kalırlarken butik hekimlerin sorumlu oldukları hasta sayısı 100 ile 1000 arasında (ortalama olarak 500) değişiyor.

Butik tıpta hekimler az sayıda hasta ile ilgileniyor ve onlara daha fazla zaman ayırıyorlar; böylece hata yapma ihtimalleri azalıyor, daha az risk almış oluyor, daha az yoruluyorlar.

ÜÇ: Butik tıpta kazanç hele de varlıklı bir hasta grubu bulunduğunda oldukça yüksek. Araştırmalar son ekonomik krizin butik hekimliği çok az etkilemiş olduğunu da ortaya koyuyor. Bu da butik tıbbı seçenlerin sırtlarının ekonomik krizlerden hemen etkilenmeyecek kadar kalın olduğunu gösteriyor.

Butik tıp karşı taraf için de avantajlı. Hastalar gerçi daha fazla para ödüyorlar ama sağlıkları da 24 saat bir hekimin takip ve denetimi altında oluyor; en azından kendilerini güvende hissediyorlar.

Gelelim neticeye

Bildiğim, duyduğum kadarıyla ülkemizde henüz resmiyete dökülmüş butik tıp uygulaması yok ama çok yakın bir gelecekte butik hekimliğin bizde de ortaya çıkacağını ve kısa zamanda da gelişeceğini tahmin ediyorum. Çünkü bizde de ne tam gün hastanede çalışmaktan ne de sadece muayenehane hekimliği yapmaktan memnun olan büyük bir hekim grubu ve enseleri oldukça kalın bir grup insan var.

Allah da yazmışsa, bu iki grup butik tıp sayesinde bir araya gelebilir ve çok da memnun ve mutlu yaşayabilirler. Onlar erer muradına biz çıkarız hasta yatağına.

Yazı için 4 yorum yapılmış:

  1. Yavuz Eryılmaz dedi ki:

    Değerli meslektaşım, bu iş zamanında 1970’li yıllarada “yaşam koçluğu” ile başladı ve gele gele butik hekimliğe kadar geldi. Bu konuya özellikle oranın sigorta sistemi de yeşil ışık yakıyor. Bakalım sonu nereye kadar gidecek??
    Hani bektaşinin dediği gibi: sende o ense, onda o para olduktan sonra; ensene daha çoook tokat yersin.

  2. Tuna Erinçler dedi ki:

    Almanya’da sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri U.S.A’dakinden daha iyi düzenlenmiştir. Aile hekimleri bizde olduğu gibi devlet memuru olmayıp hepsi de özel muayenehanelerinde çalışan hekimlerdir. Hasta aile hekimini kendi seçer ve isterse üç ayda bir değiştirebilir. Tüm sigortalar da aile hekimlerine hasta başına ücret öder. Daha başka isimlerle yeni düzenlemelere de gerek kalmaz.

  3. turgay şenen dedi ki:

    ZANNEDİYORUM BUTİK TIP GRUBUNDAKİ DOKTORLAR BELLİ BİR ADRESTE BİR ARADA OLMALI.
    YASAL DÜZENLEMENİN ADI TIP MERKEZİ Mİ OLACAK?YENİ MERKEZ AÇLMNIA İZİN VERMİYORLAR

  4. Sultan Yalçın dedi ki:

    Sayın Tuna Erinçler,

    Siz nerden bildiriyorsunuz kuzum? Aile hekimliği ile ilgili her tartışmaya katılıp kesip kopyalayıp azıcık revize edip gönderiyorsunuz gibi bir imaj veriyorsunuz (bak. Prof.Küçükusta’nın Aile Hekimliği Uygulaması nasıl başarılı olabilir” yazısı. Haydi gözünüz aydın, artık bizde de aile hekimleri devlet memuru değil, hepsi de özel muayenehanelerinde çalışan hekimler, hasta aile hekimini kendi seçiyor ve isterse değiştirebiliyor. Tüm sigortalar da aile hekimlerine hasta başına ücret ödüyor. Kulağa iyi geliyor değil mi? Nerden bildirdiğinizi sordum zira Türkiye’den haberiniz yok; öte yandan Almanya Sağlık sistemindeki ciddi sorunlardan da hiç haberdar değilsiniz. Sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yalnızca Almanya’da değil, pek çok ülkede U.S.A’dakinden daha iyi düzenlenmiştir. Örneğin Küba Sağlık sistemi şu sıralar dünyadaki en iyi (yani en maliyet etkin) sağlık sistemi olarak değerlendiriliyor. Haa bu arada unutmadan, bir sağlık sisteminin değerlendirilme ölçütü sadece hastaların memnuniyeti değildir. Pek çok başka gösterge kullanılır bunun için.

Siz de yorumunuzu paylaşın: