Tip 2 diyabetin ilaç bile almadan, “kilo vererek” tedavi edilebileceği gösterildi ve “diyabet yaşam boyu süren bir hastalık, radikal bir tedavisi yok” iddiası çürütülmüş oldu. Modern tıbbın yanlış beslenme tavsiyeleri obez ve diyabetli sayısını her geçen gün artırıyor, bu gidişte “insülin boru hattı” kaçınılmaz olacaktır.

Günde 40 gram peynir yiyenlerde kalp krizi ve felç gibi kalp-damar hastalıkları riskinin daha az olduğu bildirildi. Daha önce de peynir yiyenlerin daha sağlıklı olduğu ve uzun yaşadıkları gösterilmişti. Sadece otla, çer çöpe talim ederek tatsız tuzsuz bir hayat olamaz. Farelerle aynı kafadayım, peynirin hastasıyım.

Daha önce yapılmış olan 201 araştırmanın meta-analizinde günde 3-4 fincan kahve tüketenlerde tüm sebeplere bağlı ölümlerin yüzde 17, kalp-damar hastalıklarının yüzde 15 ve buna bağlı ölümlerin yüzde 19 az görüldüğü ortaya çıktı. Türk kahvesi veya filtre kahve gibi işlenmemiş kahve, şekersiz içilmeli, suni tatlandırıcı kullanılmamalıdır.

Sağlıklı yaşamanın, hastalıklardan uzak kalmanın olmazsa olmazı “adam gibi beslenmedir”. Adam gibi beslenmede teknoloji ile geliştirilen “SAĞLIKLI GIDALARA” asla ihtiyaç yoktur. “Obeziteye dirençli nişasta” türü icatlar tıpkı “suni tatlandırıcılar” gibi tam aksine obeziteye zemin hazırladığı gibi tüm diğer kronik hastalıkları da artırmaktan başka bir işe yaramaz. Bunun, “zayıflatan bisküvi” ve “diyabeti bitiren gazozdan” ne farkı […]

Bu insan sağlığını hiçe sayan şeker endüstrisinin ilk marifeti değil. Bunların 1960’ larda bilim adamlarına para vererek şeker ve kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyi önemsizmiş gibi gösteren ve yağı kasten esas suçlu gibi öne çıkaran makale yazdırdıkları da ortaya çıkmıştı. Bu da başka bir rezalet!