Aşıları piyasaya çıkmaya hazır hale geldiği günden beri Uğur Şahin sürekli konuşuyor. Ve konuştukça gözden düşüyor, bilim adamlığından uzaklaşıyor, giderek bir tüccara dönüşüyor. Artık ona bakınca gördüğümüz saygın bir bilim adamı portresi değil, Ortadoğulu uyanık bir tüccar portresi ne yazık ki!

Aydın Doğan Vakfı’ nın Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci’ye verdiği ödül münasebetiyle düzenlenen töreni kaleme alan gazeteci Deniz Zeyrek’ e birkaç soru sormuştum. Bana, tam da araştırmacı bir gazeteciden beklenen bir tavır ve üslupla cevap yazmış. Hiç şaşırmadım.

Kovid’ e karşı yüksek aşılama oranlarının, muhtemel bulaşma kaynaklarının sayısını azaltarak koronavirüs bulaşmasını ve böylece de Kovid yükünü azaltması bekleniyordu. Gel gelelim, yeni veriler aşılanmış kişilerin epidemiyolojik önemlerinin arttığını gösteriyor. Yeni varyantlar, üç aşılar arasında da yayılmaya devam ediyor.

Tam onay almış bir aşı yokken, aşılar enfeksiyonu ve bulaşmayı önlemezken, aşılar şirketlerin istedikleri ülkelere kendi belirledikleri fiyattan sattıkları ticari birer ürünken, en azından 10 çeşit aşı varken, aşılama şeması hakkında her kafadan bir ses çıkarken… kime hangi aşıyı zorla yaptıracaksınız? Kimse bilmediği konularda ileri geri, heyecanla, hiddetle, nefretle konuşmamalı.

PCR testi pozitif çıkan 32 binden fazla kişi üzerinde yapılan araştırmada Kovid geçirenlerde yeniden enfekte olmanın son derece nadir olduğu ama immün yetersizliği olan hastalarda tekrarlayan enfeksiyonunun şiddetli olabileceği bildirildi. Aşılamada enfekte olmayan ve bağışıklığı baskılanmış hastalara öncelik verilmesi tavsiyesi ediliyor.