Plastikleri yumuşatmak için kullanılan fitalatların, kromozomların yapısını bozduğu, yumurtada yanlış sayıda kromozom oluşumu ve embriyonun canlılığın azalmasına sebep olduğu gösterildi. Hayatımıza yeterli emniyet testlerinden geçmeden giren 100 bine yakın sentetik kimyasal var ve bunlardan tam olarak uzak kalmak için Tarzan gibi ormanda yaşamak dışında yapacak bir şey yok.

Düzenli olarak kalıcı saç boyası kullanımının meme kanseri riskini artırdığı bildirildi. Saç boyalarının meme kanserinin tek sebebi olduğu söylenemez ama bunların kanser riskini artırabileceklerine kuaförler dâhil itiraz eden birinin çıkacağını sanmam. İlle de saçını boyamak isteyen kadınlara kına veya benim de kullandığım “beyaz saç boyasını” tavsiye ediyorum.

Fareler üzerinde yapılan deneylerde solunan havada bulunan nano taneciklerin fare yavrularının akciğerlerinden kana daha çok geçtikleri gösterildi. 100 nanometreden daha küçük olan bu tanecikler arabaların egzoz dumanından yazıcı mürekkepleri ve ev temizleme spreylerine kadar sayısız üründe bulunuyor. Farelerde elde edilen bu sonuçların insanlar için de geçerli olması kuvvetle muhtemeldir,

Çapı 5 milimetreden küçük “mikroplastiklerin” soluduğumuz hava ve yediğimiz içtiğimiz gıdalarla insan vücuduna da girebildikleri ortaya çıktı. Hangi türden olursa olsun plastik su şişelerini, yiyecek ve içeceklerle doğrudan temasları olan tüm diğer plastik kaplarını hayatımızdan tamamen çıkarmamız şart.

Akıllı telefonların topluluk içinde “iletişim katiline” dönüştüğü, sohbetleri böldüğü, konuşmaların tadını kaçırdığı ileri sürülüyor. Wi-fi olmayan kafeler ve hatta cep telefonu kullanmanın yasak olduğu restoranlar bile türemeye başlıyor. Cep telefonlarının tuvalette kullanılması tavsiye ediliyor.