TÜM KARDİYOLOGLARDAN CEVAP BEKLİYORUM

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
olcay emel

Çok sevdiğim ve görüşlerine değer verdiğim hem fakültede sınıf ve hem de kısa süreli de olsa göğüs hastalıklarında asistan arkadaşım, iç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı Dr. Olcay Öztürk’ ün mektubunu sunuyorum:

“Sevgili Ahmet Rasim,

İlaç firmalarının en büyük başarısı sağlıklı insanlara ileride olası hastalıklardan korumak amacıyla ilaç içirmeyi başarabilmesidir.

Bunu kemik erimesinin önlenmesinde kullanılan ilaçlarla, vitamin yaygın tüketimiyle ve yüksek kolesterolü olan insanlara statin içirerek başardılar. Bu konudaki söylemlerine katılıyorum.

Ateroskleroz gerçekten kronik enflamatuar bir hastalık. Damar içinde dolaşan monositlerin bilinmeyen ve bilinen birçok nedenle endotel altına sızması iltihabi olayı başlatıyor. Kolesterol ise bu safhadan sonra devreye giriyor, enflamatuar olayın ilerlemesinde katkıda bulunuyor. Eğer biz damar içi yangı başladıktan sonra bu sinsi enfeksiyonun ilerleme hızını kesebilirsek bir oranda bu hastalığa yakalanan insanların sağ kalım sürelerini uzatabiliriz.

Sağlıklı insanlara kolesterol ilacını sadece kolesterolün yüksek diye içirmek ne kadar yanlış ise bu iltihabi olayla uğraşan insanlara statinleri kötülemek o kadar yanlış olabilir.

Sağlıklı insanın ilaç içmesi yani “primer proflaksi” denilen bu durumda zaten kılavuzlarda kolesterol ilacı vermenin kriterlerini belirtiliyor.

Demiyor ki her kolesterolü yüksek olan ilaç içmeli. Sağlıklı insanlara kolesterol yüksekliğine ek başka faktörler eşlik ediyorsa şu, şu durumlar varsa ilaç tavsiye ediyor.

Koroner arter hastalığı olan, yaygın aterosklerotik hastalığı bulunan insanların statin içmesi sekonder proflaksi durumu.

Sekonder proflakside koroner arter hastalığına bağlı mortalite azalmasında statinlerin olumlu katkıları belirgin. Bunlara statin içmeyi teşvik etmeliyiz.

Yani bunu tüberküloz hastalığı ile kıyaslarsak bütün topluma koruyucu INH içeremezsiniz ama ailesinde tüberküloz hastalığı var ve koruyucu aşı yoksa hiç değilse aşının etkisi başlayana kadar ev halkına yani yüksek risk grubuna INH verilebilir. Ama eğer kişide tüberküloz hastalığı varsa zaten mutlaka anti-tüberküloz tedaviye başlamak gereklidir. Bu durumda ilaca karşı olmak kişiyi ölüme sevk etmek olacaktır.

Sonuç olarak statinlerle savaşırken ve gereksiz yere ilaç içilmemelerini topluma vurgularken hedef kitlesini iyi seçmek ve hedef kitle primer proflaksideki kitlenin özelliklerini defalarca altı çizilerek vurgulamak gerekli.

Bu tip söylem ve yazılar kalp krizi geçirmiş yaygın subendotelial yangısı olan hastaları da etkiliyor. Sonra biz kardiyologlar hastalarımıza ilaç içirmekte zorlanıyoruz.

Yine muhalefet konumumdan dolayı seni kızdırmam umarım sevgiler.”

Bu da benim arkadaşıma cevabım:

Sevgili Olcay, mektubun için pek çok teşekkürler. Sana kızmak ne demek, yazıma değer verip tenkit ettiğin için sana müteşekkirim. Ben doğrulara, her türlü görüşün serbestçe dile getirilmesi ve tartışılmasıyla ulaşılabileceğine inanıyorum.

Benim de sana söyleyeceklerim var:

BİR: Aterosklerozun kronik enflamatuar bir hastalık olduğunu ifade etmene çok memnun oldum. “Ne ka kolesterol o ka ateroskleroz” diye bir şey yok yani!

Tabii ki bu enflamasyonu durdurmak lazım ama burada kolesterolün rolü ihmal edilecek kadar az.

Bir aterom plağının yüzde 50’ sinin kalsiyum, yüzde 45’ inin makrofaj, monosit, lökosit ve hücre artıkları ve ancak yüzde 3’ ünün kolesterolden oluştuğunu hatırlamanı isterim. Kolesterolün enflamatuar olayın ilerlemesine katkısı olabilir ama bu ancak yüzde 3 mertebesindedir.

Kanlarında kolesterol seviyeleri normal hatta düşük olan insanlardaki aterosklerozu nasıl açıklıyorsun? Ya da tam tersi kanlarında çok yüksek miktarda kolesterol olan ama hiç aterosklerozu olmayanlar için ne diyeceksin?

İKİ: Nasıl bir genetik değişiklik oldu veya ne oldu da 50 sene içinde milyonlarca insanın karaciğeri birdenbire fazla kolesterol yapmaya başladı? Bu sana mantıklı geliyor mu?

ÜÇ: Kılavuzlar “primer profilaksi” için statin tavsiye etmiyorsa nasıl oluyor da milyonlarca insan sadece kolesterol değerleri yüksek olduğu için ömür boyu statin almak zorunda bırakılıyor?

Sen her gün genç, sağlıklı ama kolesterolü check-up’ da birazcık yüksek çıktığı için statin yazılan ve bunları kuzu kuzu yutan insanlar görmüyor musun?

Kardiyoloji Dernekleri’ nden biri çıkıp da “Neden milyonlarca insanın gereksiz yere statin aldığını, bunun faydasız, hatta zararlı olduğunu” ilan etmiyor. Neden gereksiz yere statin yazan hekimleri ve bu ilaçları içen sağlıklı insanları uyarmıyor?

DÖRT: Aterosklerozu ve ilerlemesini önlemenin karaciğerde kolesterol sentezini önlemekle mümkün olacağının mantıklı bir izahı var mı? Bu kişilerin kanında artmış kolesterolün sentez fazlalığından olduğunu gösteren bilimsel bir kanıt var mı?

BEŞ: Kan kolesterolleri yüksek olan kişilerin daha uzun yaşamaları ve bunlarda kalp hastalıkları ve her türlü başka sebebe bağlı ölümlerin daha az görülmesi nasıl açıklanabilir?

Şimdilik bu kadar. Bunları cevaplarsan daha pek çok soru ile devam edebilirim.  

Tüberküloz mevzuuna gelince; bu çok farklı ve bambaşka bir şey. Başka bir zaman bunu da ayrıntılarıyla tartışırız ama şimdilik şu kadarını söyleyeyim ki, tüberküloz teşhis edilen biri ile aynı evi paylaşanlara tek başına INH başlanmasını da çok sakıncalı buluyorum(Galiba ben biraz aykırı biriyim!). Ayrıca da, tüberküloz aşısı yani BCG de bambaşka bir tartışma konusudur.

Tekrar teşekkürler, sevgi ve selamlar.

Yazı için 7 yorum yapılmış:

  1. tuna erinçler dedi ki:

    Kolesterol ilacı satarak ve yazarak para kazananların tekerine taş koymak ne demek?
    Var mı böyle birşey.
    Bu olay bir kurt hikâyesini hatırlatıyor:
    Kurtla yavrusu tepeden aşağı bakıp koyun sürüsünü izliyorlar. İkisi de aç. Yavru -“Ne duruyoruz hemen bir tane kapalım” diyor
    Kurt deneyimli:
    “-Dur bakalım acele etme şu kenarda yatan hayvanı görüyor musun?”
    Yavru:”-O Koyun biraz sıska”
    Kurt:”- O koyun değil, ona çoban köpeği derler,çok namuzsuz hayvandır, ne yer, ne yedirir.”

  2. Madem bu ilaçlar yararsız ve hatta zararlı
    Sayın hocam, bu yazılardan sonra hastalar panikliyor ve ilacını bırakıyor. Çünkü insanlar verilen mesaja bakar. Zararlı mesajı alırsa ilacı bırakır. Tedaviyi bırakan hastalar ya canından olur ya da hastalıkları ilerler. Bu yüzden acil servis ve yoğun bakımlar dolup taşıyor.
    Madem bu ilaçlar yararsız ve hatta zararlı, o zaman bu ilaçlar yasaklansın. Türkiye dünyaya model ülke olsun. Milyarlarca dolar tasarruf olur, SGK kurtulur, eczacılar kurtulur, doktorlar kurtulur, hastalar kurtulur, dünyadaki ekonomik kriz belki bu yolla sona erer. Vatandaş böyle düşünür.
    Bu konuların tartışma yeri medya olmamalı. Tartışma, konunun uzmanları arasında olsa bile, değerli düşüncelerinizi tartışmak için Kardiyoloji Kongrelerinin ilgili toplantılarına bekliyoruz. Şansınıza bu yıl ki kongre 28-29-30 ekimde, Haliç kongre merkezinde.

    Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen Kardiyoloji ve iç hastalıkları uzmanı
    Kemal Yeşilçimen / 22 Ekim 2011 13:53

  3. uzm dr (uzm dr)22/10/2011 17:39:08

    ahmet bey tekrar tusa çalışıp kardiyoloji asistanlığı yapmalısınız bu sorularınızın hepsine cevap alacaksınız eminim

  4. Adem Ekbul (Kardiyoloji uzmanı)22/10/2011 17:34:41

    Bu yazıyı okumak beni o kadar sevindirdi ki anlatıyorum.
    Yıllardır kardiyolog arkadaşlarıma anlatıyorum, “arkadaşım; hasta kilolu, herşeyi yiyiyor, hareket yok, göbek var. Yemekten sonra bir kolesterol hapı ile vicdanını rahatlatıyor. İnsanımızı biraz tanıyalım. Perhiz, spor falan yok. Hemen ilacı dayıyoruz, hem de raporlu” Dislipidemik ilaç kullanması gereken ama LDL normal olan hastamıza ilacı ücretiyle alacaksın dediğimizde o zaman hasta kıvranıyor. Oysa ki para vermediğinde raporla aldığında diyete o kadar da önem vermiyor.
    Dahiliyeci arkadaşlarımdan çoğu daha ilk kolesreol tetkiklerinde referansın üstünü affetmiyor, ilacı raporlayıveriyor.
    Eczacılara da söyleniyorum. Hastayı diyetle takip ediyoruz. Lipitleri gören eczacı, müşterisine hemen raporlu kolesterol ilacı yazdırmasını empoze ediyor. Tamamen hastasını düşünüyor! Primer koruma!!
    Sağlık bakanlığına önerim şu; Özellikle kilolu hastalarda hekim hastasını kilo veya bel çevresi gibi bir ölçüyle takip etsin. Egzersiz – diyet yaptığı belli olsun. İlacı raporlansın ve raporun devamında kilo takibi alınsın. Gerçekten bu kadar pahalı ilaçları yazarken içim acıyor. Saygılarımla.

  5. Frankie Bellevan (Tıp Doktoru)22/10/2011 17:15:07

    Hoca tüm kardiyologlara(yarım olanları kabul etmiyor)meydan okumuş.Oysa ben olsam birer,birer hatta yarım,yarım(hoca tüm istiyor)gelin derdim.Hoca coşmuş.

  6. Frankie Bellevan (Tıp Doktoru)22/10/2011 16:48:17

    Hocam aslında kardiyoloji uzmanı Dr.Olcay Öztürk hanımefendi konuyu gayet güzel ve net bir biçimde sade,anlaşılabilir bir üslupla ifade etmiş.Etmiş etmesine ama okuduğum ve anladığım kadarıyla siz muhtemelen üzerinde çok yoğun ve çok uzun süreli(belkide insan neslinin cevabını hiç bir zaman bulamayacağı)sorular sorarak işi ciddi anlamda yokuşa sürme çabası içine girmiş ve bunu sürdüreceğinizin işaretlerini de şimdiden vermişsiniz.Sonra demişsiniz ki”Şimdilik bu kadar.Bunları cevaplarsan(aba altından sopa gösterir gibi)daha pek çok soru ile devam edebilirim”.Hocam hazır başlamış,hızınızı almışken(veya alamamış)sorulara devam etseydiniz.Sizin esas alanınız ve konunuz olan tüberküloz ve INH konusu da dahil. Çünkü yine anladığım kadarıyla Dr.Olcay Öztürk hanımefendi”ailesinde tüberküloz hastalığı var ve koruyucu aşı yoksa”diye bir not düştüğü halde siz bunu da atlayıp “tüberküloz teşhis edilen biri ile aynı evi paylaşanlara INH başlanmasını sakıncalı buluyorum” diyerek kestirip atmışsınız.Bu ve buna benzer konularda(tbc ve INH meselesinden değil genel tavrınızdan bahsediyorum) neden bu duruma izin veren sağlık sistem ve yönetimini daha az(hemen hemen hiç)eleştirip(sonuçta sağlıkta alınan bütün kararlarda buna ilaçlar ve ilaç firmalarıyla olan ilişkiler de dahil onların imza ve sorumluluğu var) ama meslaktaşlarınızı daha çok eleştirip rahatlıkla hedef tahtasına koyabilmektesiniz. Merak ediyorum.Hocam sizden korkulur.Saygılar

  7. Metin Sancaktar (Tıp Doktoru, Mikrobiyoloji Uzmanı) dedi ki:

    Artık birilerinin kral çıplak” deme vaktidir. Kutlarım. Sizi ilgiyle izliyorum. Geçen yıl sizi değil de televizyonda konuşan infeksiyoncu hocalarımızı dinlediğim için grip aşısı olan şanssızlardanım. Bilim ne yazık ki firmalarca yönlendiriliyor, sansürleniyor, çarpıtılıyor. (Küresel domuz gribi 6. derece alarmında olduğu gibi). Bana soran yakınlarıma kollesterol ilacı yerine yürüyüş yapmalarını, elma ve nar yemelerini öneriyorum.

Siz de yorumunuzu paylaşın: