Nişasta bazlı şekerin ensülin direncine yol açtığı, dolayısıyla da obezite, diyabet, kalp krizi, hipertansiyon, kanser gibi pek çok hastalığın bir numaralı sebebi olduğunu gösteren çalışmaların sayısı her geçen gün hızla artarken gelişmiş ülkeler YFMŞ tüketiminin azaltılması için tedbirler alıyor, kotalar koyuyorlar.

Bizim üreticiler -özellikle de piliç üreticileri- şiddetle karşı çıkıyor olsalar da daha kısa zamanda daha fazla et elde etmek için tüm dünyada besi hayvancılığında yaygın olarak antibiyotik kullanılıyor.

Seneler önce ilaçlı gazozu keşfeden Tecavüzcü Coşkun Bey çok ileri görüşlü bir şahıs olarak da tesmiye edilebilir bugünkü ilaçlı tavuğun müsebbibi olarak da. Coşkun Bey’in pek de iyi niyetli olmadığını dünya âlem biliyor. İlaçlı tavuk mucitlerinin daha çok kazanmaktan başka kötü bir niyetleri olmamasını…

Ey vatandaş, sağlıklı besinler için sesini yükselt. Yoksa daha çok tokat da yersin, zehir de! Ama “Yok, biz Prozac yerine tavukgöğsü, Calpol yerine hindi budu, Cipro yerine tavuk suyuna çorba yemek istiyoruz” diyorsanız, afiyet şeker olsun size.

Yakında ilaç almak için eczaneye değil markete gitmemiz gerekecek. Üstelik bundan sonra yutması zor, tatları berbat tabletler, şuruplar; canımızı yakan iğneler yerine bir takım besinleri “afiyetle” yememiz de yeterli olacak. Mesela antibiyotik iğnesi olacağımıza hindi bifteği, depresyon için hap yutacağımıza…