Aşılara olan genel güvene rağmen, sağlık çalışanlarının çoğunluğunun yeni bir koronavirüs aşısı hakkında endişeleri olduğu ve aşı yaptırmayı geciktirmeyi düşündüğü bildirildi. Hastaların yaşadıkları sıkıntı ve ölümlere şahadet eden sağlıkçıların aşı için tereddütsüz kollarını sıvamaları beklenirken duyulan bu endişe çok vahimdir.

Alman Sağlık Bakanı, bilimsel olarak kanıtlanmamasına rağmen gargaranın virüse karşı yararlı olabileceğini söylemiş. Böylece “kelle paça gargara takımı” yeni bir üye daha kazanmış oldu. Aklın yolu birdir, Herr Spahn’ ı tebrik ediyor, kelle paça çorbasına davet ediyorum. Üstelik Alman Usulü de değil, hesabı ben ödeyeceğim.

Ağır KOVİD ve ölüm riskinin yüksekliğini gösteren testler geliştiriliyormuş. Oysa bunlar biliniyor: Kronik hastalığı olanlar, sigara ve alkol kullananlar, hareketsiz yaşayanlar, yeterli ve kaliteli uykusu olmayanlar, morali-maneviyatı-motivasyonu bozuk insanlar, ruhen yaşlılar… Ben bunlara bir de “sürekli olarak ana akım medyayı takip edenleri” ekliyorum. Ne dersiniz?

Ömür boyu kalan bağışıklığı bize hücresel bağışıklık sağlıyor. Bunun da en önemli aracı T hücreleridir. Koronavirüs geçirdikten sonra insanlarda antikor meydana geliyor. Bazı hastalarda 3-4 ay sonra antikor iyice azalıyor veya tamamen kayboluyor. Fakat hastalığı yenen kişiler, tekrar virüsle karşılaşsa bile T hücreleri ile sağlanan bağışıklık koruma sağlıyor.

NIH tarafından desteklenen bir araştırmada, romatoid artrit tedavisinde kullanılan baricitinib isimli ilacın fazla etkili olmadığı ortaya çıktı. Hastanede yatan ve baricitinib ve remdesivir ile tedavi edilen KOVİD hastaları, tek başına remdesivir alan hastalara göre bir gün daha hızlı iyileşti. İlacın maliyeti 1500 dolar ve pıhtılaşmayı artırması gibi çok ciddi riskleri de var.