KANITA DAYALI TIP

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Hamdi Akan‘ ın yazısı:

Tıpta kanıtın tanımı

Pozitif bir disiplin olan tıp mesleğinde kanıt kullanımı, yani bilimsel çalışmalar sonucu elde edilen verilerin tıp pratiğine uygulanması kaçınılmaz bir kural olarak düşünülebilir. Ancak, gerçek hayata bakıldığında, bunun her zaman geçerli olmadığı görülebilir. Bunun nedenleri çeşitlidir.

Kanıtların yeterince kuvvetli olmaması, kanıtlara ulaşmada sorunlar, doktorların bilgi ve ilgi yetersizliği, toplumsal veya bireysel tercihler bunda rol oynayabilir.

Yapılan çalışmalar, genelde çok iyi bilinen kanıtların bile tıp uygulamalarına yansımada sıkıntı yaşayabildiğini göstermektedir.

1983’te Amerikan Kongresi Teknoloji Ofisinin yaptığı bir değerlendirmede uygulanan tıbbi girişimlerin yalnız %10-20’sinin geçerli bilimsel kanıta sahip olduğgösterilirken, 1990 yılında NIH tarafından yapılan bir araştırma geçen süre içerisinde bu oranın yalnız %21’e ulaşabildiği gösterilmiştir.

Bilginin yayılmasında gecikme

Bunun en önemli nedenlerinden birisi bilginin yayılmasında gecikmedir. JAMA’da 1992 ve 1995’te yayınlanan 2 çalışmada, ABD’de geçerli tıbbi girişimlerin önerilmesinde 2-23 yıl arasında gecikme olduğu gösterilirken, New England Journal of Medicine’da 2003’te yayınlanan çalışmada ABD’de önerilen en iyi bakımın ancak ülkenin yarısında yapılabildiği gösterilmiştir.

Kanıtların yetersizliği

Diğer önemli bir sorun kanıtların yetersizliğidir. Tıpta her konuda yeterli veri bulma beklentisi gerçekçi değildir ancak, çok sık yapılan uygulamalarda bile kanıt yetersizliği bir sorun olabilir.

Buna en iyi örnek Amerikan Pediatri Derneğinin 2000 yılında yaptığı bir araştırmadır.

Buna göre çocuklarda kullanılan ilaçların %80’i çocuklar üzerinde klinik çalışma yapılmadan kullanılmaktadır.

FDA, bu araştırmanın ardından çocuklar üzerinde çalışma yapılmadan ilaçların çocuklarda kullanılmasına izin vermeme kararı almış, ancak ilaç firmalarının mahkemeye başvurmaları sonucu bu karardan vazgeçmek zorunda kalmıştır.

Halen, FDA çocuklar üzerinde klinik araştırma yapan şirketlere belirli muafiyetler tanımaktadır.

Bilgiye ulaşmada sorunlar

Tıpla ilgili çalışmaların ve yayınların hızla artmasına paralel olarak bilişim teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler, bu kaynaklara ulaşmayı kolaylaştırmaktadır. Ancak, bu seferde çok sayıda veriye ulaşabilmek için vakit ayırmak giderek artan bir sorun haline gelmektedir.

Örnek vermek gerekirse çocuk hastalıklarında güncel kalabilmek için en az okuma gerekliliği hesaplandığında Pediatrics, New England Journal of Medicine, Lancet, Journal of Pediatrics, Pediatric Infectious Disease Journal, JAMA, BMJ ve Archives of Pediatric and Adolescent Medicine gibi önemli tıp dergilerinde her yıl yayınlanan okunması gereken makale sayısı 1694 bulunmuştur.

Buna göre günde 5 yayın okunması gereklidir ki, yoğun iş temposu koşullarında bunun olanaksız olduğu bir gerçektir.

Bu sorunu gidermek için kanıta dayalı tıp kütüphaneleri gibi çok yararlı uygulamalar geliştirilmiş ise de, genellikle uygulanan, başlık ya da özetlere dayanarak bilgi edinmeye çalışılmasıdır.

Bu durumda makalenin ayrıntıları okunmadığı için, önemli noktalar gözden kaçabilmektedir.

Bilginin hızla yenilenmesi

Tıp alanında bilginin yenilenme hızı çok yüksek olup, bilginin eskimesi de çok hızlı olmaktadır. Bu da güncel kalmak konusunda sorunlara yol açmaktadır.

JAMA’da 1991 yılında yayınlanan bir çalışmaya göre doktorların tıp fakültelerinden mezun oldukları yıl ile uygun antihipertansif kullanımları arasında ters orantılı bir ilişki vardır.

Archives of Pediatric and Adolescent Medicine dergisinde 1998 yılında yayınlanan çalışmada ise doktorların yaşlandıkça yanlış antibiyotik yazma oranlarının arttığı gösterilmektedir.

Şüphesiz ki, bilginin güncellenmesindeki bu sorun vakit azlığının yanı sıra, kişisel ilgisizlik, motivasyon kaybı, mezuniyet sonrası sürekli eğitim süreçlerinin kurulmamış olması gibi nedenlerden de kaynaklanmaktadır.

Bir değerlendirmede, klinik pratikte doktorların %46’sı kanıt bulmaya (yayın okuma) günde 1 saat, %8’inin ise 3 saat ve fazlasını ayırabildiği görülmüştür.

Devamını okumak için: http://www.kanitlar.com/kanita-dayali-tip.html

 

Siz de yorumunuzu paylaşın: