ASPİRİN, KÜÇÜKUSTA VE DİLİPAK

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Zeki Bayraktar‘ ın yazısı:

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Ahmet Rasim Küçükusta (Covid geçirenlere) Aspirin’i tavsiye eden şöyle bir twit attı;

‘’Ağır KOVİD geçirenlere, KOVİD’ i hafif geçirseler de obezite, diyabet, kalp-damar hastalığı, insülin direnci gibi pıhtılaşma riskini artıran hastalığı olanlara kontrendike bir durum yoksa 4-6 ay düşük doz aspirin tedavisinin faydalı olacağı kanaatindeyim.’’

Bu tiwitin içeriğinde hiçbir problem yok. Nitekim -takip edenler bilirler ki- aynı tavsiyeyi baştan beri biz de yapıyoruz. Problem şu ki, Covid aşılarının yan etkilerini abartarak aktaran, atıp tutan ve komplolar üreten Dilipak, bu twiti re-twit etmiş. ‘’E bunda ne var ki?’’ denebilir. Şöyle bir şey var;

Biz ‘’Covid-19 aşılarının yan etkileri kullandığımız en güvenilir ilaçların yan etkilerinden farklı değil’’ deyip duruyoruz ama bir türlü anlatamıyoruz. İşte şimdi Küçükusta ve Dilipak da Aspirini tavsiye etti, zaten herkes peynir ekmek gibi tüketiyor, o halde biz de şimdi Aspirin’in prospektüsünde yazan olası yan etkilerini yazalım da ne dediğimiz daha iyi anlaşılsın.

ASPİRİNİN OLASI YAN ETKİLERİ:

  • Nezle, burun tıkanıklığı
  • Cilt reaksiyonları (kaşıntı, kurdeşen, ödem)
  • Anafilaktik şok (Ani aşırı duyarlılık tepkisi)

    Bu yan etkiler geliştiğinde doktorunuza veya acile başvurun uyarısı var.

YAYGIN YAN ETKİLER:
-Mide yanması, mide bulantısı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi mide-bağırsak sistemi (gastrointestinal) bozuklukları,
-Gastrointestinal kanaldan az miktarda kan kaybı (mikro hemoraji),
-Yaygın olmayan Gastrointestinal ülser (Çok seyrek vakalarda perforasyona/delinmeye
yol açabilir),
-Gastrointestinal kanama (Uzun süreli CORASPIN 100 mg kullanım gastrointestinal kanaldan gizli kan kaybına bağlı olarak demir eksikliği anemisine neden olabilir.),
-Gastrointestinal enflamasyon,
-Dışkınızın koyu renkli olması (melena) veya kan kusmanız durumunda (her ikisi de ciddi mide kanamasının belirtilerindendir) derhal doktorunuza bildirmelisiniz.

  • Cilt reaksiyonları.

SEYREK YAN ETKİLER:
-Özellikle hipertansiyonu (yüksek tansiyon) kontrol edilemeyen ve/ veya münferit vakalarda potansiyel olarak yaşamı tehdit edebilecek antikoagulanlarla (kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçlar) eş zamanlı tedavi gören hastalarda beyin kanaması gibi ciddi kanamalar bildirilmiştir.
Özellikle astım hastalarında cilt, solunum yolları, gastrointestinal kanal ve kardiyovasküler sistemde (dolaşım sistemi) aşırı duyarlılık reaksiyonlanrı.
Semptomlar arasında hipotansiyon (tansiyon düşüklüğü), dispne (nefes darlığı) atakları, rinit (soğuk almaktan e gelen, burun akması, aksırma ile beliren hastalık), geniz tıkanması, anafilaktik şok (hayati risk taşıyan, ani ve aşırı duyarlılığın yol açtığı klinik tablo) ve anjiyonörotik ödem (deri altında belirli bir bölgeyle sınırlı, Ürtikere benzeyen iri ve ağrısız şişliklerin belirdiği alerjik bozukluk) bulunabilir.
Şiddetli glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6DP) (bir tür enzim) eksikliği formları olan hastalarda hemoliz (kan yıkımı) ve hemolitik anemi (alyuvarların (kırmızı kan hücrelerinin) normal ömürlerini tamamlamadan yıkıma uğrayarak kan dolaşımından uzaklaşması) bildirilmiştir.
-Muhtemelen kanama süresinin uzadığı, burun kanaması, dişeti kanaması, kütanöz kanama veya ürogenital kanama gibi kanamalar. Bu etki, kullanımdan sonra 4 ila 8 gün kadar sürebilir

ÇOK SEYREK YAN ETKİLER:
Beyin kanaması: Özellikle hipertansiyonu (yüksek tansiyon) kontrol edilemeyen ve veya münferit vakalarda potansiyel olarak yaşamı tehdit edebilecek antikoagulanlar (kanın pıhtılaşmasını önleyen ilaçlar) ile eş zamani tedavi gören hastalarda beyin kanaması gibi ciddi kanamalar bildirilmiştir.
-Hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü),
-Gut; Düşük dozlarda aspirin ürik asit atılımını azaltır ve bu durum eğilimi olan hastalarda gut (eklemlerde ani ve şiddetli gelişen ağrı, hassasiyet, kızarıklık, şişme ve sıcaklık artışı nöbetlerine neden olan bir hastalık) ataklarına neden olabilir.
-Karaciğer fonksiyonlarında bozulma, yüksek karaciğer değerleri.
-Böbrek fonksiyon bozukluğu ve akut böbrek yetmezliği,
-Eritema eksudativum multiforme (simetrik, sabitlenmiş, kırmızı ciltten kabarık lezyonların ani ortaya çıkışı olarak adlandırılan cilt reaksiyonları).

BİLİNMEYEN YAN ETKİLER

Baş ağrısı, baş dönmesi, işitme bozukluğu, kulak çınlaması ye zihin karışıklığı aşırı doz belirtileri olabilir. Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

Kullanma Talimatında yer alan veya almayan herhangi bir yan etki meydana gelmesi durumunda hekiminiz, eczacınız veya hemşireniz ile konuşunuz…

Demek ki neymiş?
Dilipak’ın tavsiye ettiği (yanlış anlaşılmasın biz de tavsiye diyoruz) Aspirinin bile mide kanaması, mide delinmesi, beyin kanaması ve anaflaktik şok gibi ölümcül yan etkileri olabiliyormuş. Gut, karaciğer ve böbrek yetmezliği yapabiliyormuş vs…

E niye kullanıyoruz o zaman? Çünkü faydası zararından fazla, ayrıca bunlar illa olacak diye bir kural yok, ama düşük bir olasılık da olsa kural gereği yazılmak-bildirilmek zorunda ki meydana geldiğinde tedbir alınsın, bu aşı için de böyle ilaç için de…

Ayrıca Aspirin de gavurların ilacı, yerli değil ki, Alman Bayer firmasının, Bayer’in Aspirin haplarına da çip yerleştirmediği ne malum?

Ah tutarlılık ah…

Kaynak: https://www.yorungedergi.com/2021/06/aspirin-kucukusta-ve-dilipak/

 

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Alişan Yıldıran dedi ki:

    Aspirin, binlerce yıldır bilinen söğüt ağacından elde edilerek hastalarda kullanılan, daha sonra pakete konulan bir drogdur.

    Yan etkileri sizin de mübalağalı olarak akdardığınız üzere zaten bilinen yan etkilerdir ve bunlar ilacın prospektüsünde yazıldır.

    Hiç kimse sizi bunu içmeye zorlamaz, üstelik ruhsatı vardır.

    Yanlış tavsiyede bulunan hekime ise müeyyide uygulanır.

    Doğru endikasyonda, uygun şekilde kullanılırsa fevkalade etkilidir.

    İmdiii, muhterem göz hekimi arkadaş mahut aşılar hakkında bunların hangisi varid?

    Bu mukayeseyi hangi iz’an ile yapıyorsunuz?

  2. Ahmet Mithat CAN dedi ki:

    İNSÜLİN’İN KEŞFİNİN 100.YILI

    Bundan 100 yıl önce 1921 yılında tıp alanındaki en önemli keşiflerden biri yapıldı. İnsülinin keşfi, tıp tarihinin kilometre taşlarından biridir. Kanadalı tıp doktoru Frederick Grant Banting (1891 – 1941), insülinin keşfi nedeniyle 1923 Nobel Tıp Ödülü’nü kazandı.

    Şeker hastalığının tarihi çok eski olmasına rağmen insülinin keşfinden önce etkili bir tedavisi yoktu.

    İnsülinin keşfiyle, vücutları insülin üretemeyen hastalar uzun bir yaşam süresine kavuştular, sayısız yaşam kurtarıldı. Yüzyıllardır yapılan uğraşın sonucu başarıyla alındı ama şeker hastaları için henüz nokta konulmadı. Tahrip olmuş hücrelerin yeniden insülin üretmesi belki ileride noktayı koyacak.

    Tabii ki yüksek kan şekerini düşürmek için dışarıdan ilaç olarak verilen insülin hormonunun organizmada yaptığı etkiler de ayrı bir konudur.

    İnsülinin keşfiyle İNSÜLİN YOKLUĞU problemi çözüldü derken, bu sefer de hiç hesapta olmayan İNSÜLİN YÜKSEKLİĞİ problemi boy göstermeye başladı.

    1950’li yıllardan itibaren; GDO’lu ürünler, sağlıksız karbonhidratlar, sağlıksız yağlar, tarım ilaçları, hazır paketlenmiş yiyecek ve içeceklerin hayatımıza girmeye başlamasıyla asırlardır devam eden beslenme düzeni değişmeye başladı. ADAM GİBİ BESLENME’den hızla uzaklaşıldı.

    Şeker yüklü besinlerin tüketimi 20.yüzyılın sonuna kadar artarak devam etti ve 21.yüzyılın başlarında artık had safhaya ulaştı. Bunun sonucu olarak SAĞLIKLI İNSANLARIN da KAN ŞEKERİ ÇOK FAZLA YÜKSELMEYE başladı.

    Oluşan YÜKSEK ŞEKER’in organlarımıza zarar vermesini önlemek üzere vücudumuz bu YÜKSEK ŞEKERİ düşürmek, dolaşımdan uzaklaştırmak için mecburen sürekli YÜKSEK İNSÜLİN salınımı yaparak savunmaya geçti.

    YÜKSEK İNSÜLİN görevini yaparak YÜKSEK ŞEKERİ düşürdü ama KAN İNSÜLİN DÜZEYİ NORMALİN ÜSTÜNDE SÜRDÜĞÜ İÇİN; göbekli, kilolu, obez tipler yeni insan modeli oldu ve fark edemediğimiz sinsi, hiperinsülinemik hastalıklar ortaya çıkmaya başladı.

    Bu hastalıkların altında yatan nedenin (yanlış beslenme) ortadan kaldırılması yerine ilaçla tedavi edilmeye çalışıldı.

    İnsülinin YOKLUĞU kadar YÜKSEKLİĞİ’nin de ne denli tehlikeli olduğunu bazı hekimler dile getirmeye çalıştılar ama çok da seslerini duyuramadılar.

    Ülkemizde İNSÜLİN YÜKSEKLİĞİNE dikkat çeken hekimlerin başında Prof.Dr.Ahmet AYDIN, Prof.Dr.Canan Efendigil KARATAY, Prof.Dr.Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA, Prof.Dr.Osman MÜFTÜOĞLU geliyor.

    Özellikle Canan hoca insülin hormonu üzerinde çokça duruyor ve insülinin master hormon olduğunu belirterek şu önemli bilgileri veriyor :

    “Yüksek insülinin sebep olduğu bütün bu hastalıklar, önlenebilir hastalıklardır ve ailenizde olsa bile genetik değildir.

    Tıpta artık biz bu hastalıklara “İNSÜLİN YÜKSEKLİĞİ HASTALIKLARI” diyoruz.
    İşte “İNSÜLİN YÜKSEKLİĞİ HASTALIKLARI”nın bazıları :

    1. Tansiyon Yüksekliği
    2. Kalp Krizi / Felç
    3. Şeker Hastalığı
    4. Kanserler
    5. Alzheimer / Unutkanlık / Depresyon
    6. Polikistik Over / Fibrokistik Meme
    7. Artritler / Eklem ve kas Ağrıları / Fibromiyalji

    Unlu mamüller, sağlıksız rafine karbonhidratlar, şekerli içecekler, trans yağ içeren yiyecekler, fazla meyve ve meyve suyu tüketimi, aşırı spor yapmak insülini yükseltiyor.

    Gösterildi ki İNSÜLİN YÜKSELMEYE başladığı anda BÜTÜN ORGANİZMADA YAĞLANMA, BÜTÜN ENZİMLERDE ve HORMONLARDA BOZUKLUK başlamaktadır.

    Kan İNSÜLİN DEĞERİNİZİ ne yapın edin ZIPLATMAYIN! Açlık kan insülini 5’in ÜZERİNE ÇIKMAYACAK!

    5 IU/mL üstüne çıkmaya başlamışsa VÜCUDUNUZDA HORMONAL DENGE BOZULMAYA yüz tutmuş ve bizler farkında olmadan KRONİK İNFLAMASYON başlamış demektir.”

    Evet Canan hocanın bu saptamalarını mutlaka dikkate almalı ve gereken önemi vermeliyiz.

    YÜKSEK İNSÜLİN ve sebep olduğu İNFLAMASYON organizmamızı bir nevi MÜSİLAJ gibi tehdit ediyor. Bu müsilajdan hızla kurtulmalıyız. Bunun yolu da öncelikle ADAM GİBİ BESLENME’den geçiyor.

    Yapılan araştırmalarda, Covid-19 vaka istatistiklerinde insülin yüksekliği hastalıkları olan kişilerin çokluğu dikkat çekiyor.

    Aslında Covid-19 pandemisi yanında çok daha ürkütücü pandemiler var.
    Örneğin; Diyabet pandemisi, kalp hastalıkları pandemisi, kanser pandemisi v.b.
    Bütün bu virüslerden ve hastalıklardan korunmamız için reçetemiz hazır, çözüm var, çaresiz değiliz.

    Prof.Karatay’ın dediği şekilde; bu virüslere ve hastalıklara, GÜÇLÜ BİR BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE SAHİP OLARAK karşı koyabiliriz. YÜKSEK ŞEKER ve YÜKSEK İNSÜLİN HORMONUNUN bağışıklık sistemini zayıflattığı, çökerttiği gözönüne alınarak sebep olan İNSÜLİNİ ZIPLATMAMALIYIZ.

    Artık geçmişten ders alarak önümüze bakmalıyız.

    Önümüzdeki yılların SAĞLIK SORUNLARIYLA BAŞEDEBİLME MÜCADELESİNDE birinci sıraya İNSÜLİN YÜKSEKLİĞİ’ni ENGELLEMEYİ koymalıyız.

    Sağlıklı yaşam için engellememiz gereken diğer maddelerimiz ise kaygı durumu, stres yükü, sigara/alkol alışkanlığı, D vitamini düşüklüğü, temiz hava/temiz su eksikliği, pestisit kalıntısı içeren yiyeceklerdir.

    Bütün bunların ayrıntılarını ve uygulamanın nasıl olduğunu öğrenmek için Prof.Canan Karatay’ın kitaplarına başvurmak doğru bir kaynak ve yol gösterici olacaktır. Ki o kitaplar dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi Kütüphanesi’ne kabul edilmiştir.

    İnsülin, insülin, insülin
    Varlığı bir dert, yokluğu yara.

    https://www.youtube.com/watch?v=yzdPc9FbPcY

Siz de yorumunuzu paylaşın: